Afrikalı Zulu savaşçıları dünyanın en modern ordusuna nasıl diz çöktürdü?

Zulu ruhu bilhassa 20'nci yüzyılda başlayan adalet ve özgürlük temelli siyahi hareketlerine de ilham kaynağı olacakt

Britanya ordusu, 19'uncu yüzyılın sonunda gücünün zirvesindeydi.

Hükmettiği topraklarda güneşin batmamasıyla övünen bu devasa güç, Amerika kıtasından Çin'e varıncaya değin her taşın altından çıkabiliyordu.

1879 yılında Afrika'nın mızrak ve ok kullanan Zulu kabilesi ile giriştiği savaşta bu imaj fena halde sarsılacaktı.

Afrika'nın bu yiğit kabilesi İngilizlere karşı savaşı kaybetse de dünyaya örnek olacak bir mücadele kültürü mirası bırakacaktı. 

Zulu ruhu bilhassa 20'nci yüzyılda başlayan adalet ve özgürlük temelli siyahi hareketlerine de ilham kaynağı olacaktı.

Zulular, özgürlük için mücadele eden milletlerden daha güçlü ve tehlikeli bir millet olamayacağını dünyaya ispat etmişti.
 

Zulular Savaşı 2.jpg
Zulular Savaşı 

 

Isandlwana Muharebesi

İngilizlerin savaş stratejisi; modern silahlar, disiplinli ordular ve son derece detaylı coğrafya avantajına dayanıyordu.

Bu üstünlüklerin tamamı sağlanmadan hiçbir savaşa kolay kolay girmezdi.

Savaş, İngilizler için kaçınılmaz noktaya geldiğinde mutlaka kazanılacak bir plan dahilinde işlemeliydi. 
 

Sir Henry Bartle Frere.jpg
Sir Henry Bartle Frere

 

Afrika Yüksek Komiseri Sir Henry Bartle Frere, Güney Afrika coğrafyasında bir federasyon kurma çalışmaları yaptığı sırada İngiliz ordusu askeri stratejisinin tüm avantajlarını elinde bulunduruyordu.

Dolayısıyla Zulu Kralı Cetshwayo kaMpande'nin İngiliz taleplerine boyun eğmemesi yahut itiraz etmesi İngilizler için savaş nedeniydi.

Nitekim Frere, Afrika'nın bu gürültücü kabilesinin sesini tamamen kısmaya kararlıydı.

Frere derhal Korgeneral Lord Chelmsford'a emir vererek Zulu topraklarını ablukaya almasını ve başkentleri Ulundi'ye girerek bu devletçiği ortadan kaldırmalarını emretti.

İngilizler 17 bin kişilik orduyla Zulu topraklarına girdiği anda savaş resmen başlamıştı.
 

Zulu kralı Cetshwayo kaMpande.jpg
Zulu kralı Cetshwayo kaMpande

 

Kral kaMpande, sabırlı ve bilge bir liderdi. İngilizlerin kibrine ve zulmüne karşı fevri davranmadı ve İngiliz birliklerinin içeri girmelerini sabırla bekledi.

İngilizler sayıları 35 bini bulan Zulu savaşların ellerindeki ilkel silahlarla hiçbir varlık gösteremeyeceğine dair güçlü bir inanca sahipti.

Bu yüzden rakibinin stratejisini hiç dikkate almadan süratle başkente doğru ilerledi.

Afrika sıcağı ve gücün getirdiği rehavet, İngilizleri daha Zulu sınırlarını geçtiği ilk anda zafer sarhoşu yapmıştı bile. 

Elbette İngiliz ordusunu bu denli özgüvenli kılan 1856 yılında müttefikleri Osmanlılarla beraber Ruslar karşısında elde ettikleri muhteşem zaferdi.

Böylesi bir savaştan sonra Afrikalı ilkel bir kabilenin esamisinin okunması söz konusu dahi olamazdı. 

İngilizler 200 metreye kadar hareketli hedeflerini vurabilen doldurmalı tüfekler ve açık arazide kusursuz tahribatlar meydana getiren tekerlekli toplarla Zulu savaşçılarını sinek gibi avlayacağını hesap ederek hızla ilerledi. 
 

Zulular savaşı 4.jpg
Zulular Savaşı

 

Zulu ordusu el yapımı bıçaklar ve deriden yapılmış kalkanlarla silahlanmıştı.

Kral kaMpande, İngilizlerin hantal yapısını göz önüne alarak vur kaç stratejisi uygulayabilmek için İngilizleri derin vadilere çekmeye karar verdi.

İngilizler, Zuluların bu stratejisini yanlış yorumlayarak açık araziden çıktı ve Zuluların peşine düştü.

İngilizlerin diğer hayati hatası ordusunu derin vadilerden daha hızlı geçirebilmek adına bölüklerini gruplara ayırarak ilerlemesi oldu. 

İngilizler, Isandlwana'da kamp kurduklarında herhangi bir savunma hattı dahi kurmaya ihtiyaç duymayarak Zulu savaşçılarının kendilerine saldırmalarının söz konusu olmadığını düşündü.

Zulular öyle bir hata yapsa dahi bıçak ve mızrakların İngiliz tüfeklerine karşı bir varlık göstermesi nasıl söz konusu olabilirdi…

Dağınık bir halde ve vadiye yayılmış Zulu savaşçılar, bekledikleri avantajı yakalamıştı.

Saldırı sırasında biranda yek bir vücut gibi hareket eden Zulular hamlelerini yaptıktan sonra cam parçası gibi dağılarak kaçıyordu.

Böylesi bir savaş taktiği ile daha önce hiç karşılaşmamış olan İngiliz ordusu Zulu savaşçıları tarafından adeta kafese kısılmıştı. 
 

Zulular savaşı.jpg
Zulular Savaşı

 

Ayrıca İngiliz tüfekleri ateşlendikten sonra ortaya çıkan duman, Zulular için doğal bir sis ortaya çıkartıyordu.

Yani İngilizler ilk mermiyi sıktıktan sonra adeta körleşiyor ve dumanlar arasından aniden ortaya çıkan Zulu bıçakları ile baş başa kalıyorlardı.

İlk saldırıda 800 civarı İngiliz askeri yok edilmişken hayatını kaybeden Zulu savaşçısı bu rakamın yarısı bile değildi. 

Nihayetinde tarihe Isandlwana Muharebesi olarak geçen savaşta mızrak ve kalkanlarla Afrikalı kabileler dünyanın en büyük ve modern ordusu olan İngilizleri adeta yok etmeyi başarmıştı. 

İngiliz komutanlarının kibri, modern silahlara sonsuz güven ve geleneksel savaş stratejileri bu savaşla adeta çökmüştü.

İngilizler sonrasında takviye birliklerle Zuluları sindirmeyi başarsa da bu mağlubiyet dünya kamuoyunda da büyük yankı uyandırmayı başarmıştı.

İngiliz ordusunun yenilmez olduğuna dair inanç sarsılmış ve silah teknolojisi açısından daha geri olan ülkeler farklı taktikler üzerinde düşünmeye başlamıştı.


İngilizler ders almıyor

İngilizler Zulu savaşçılarının mücadelesini ve kazanımlarını dikkate almayarak benzer hataları aynı coğrafyada bu kez Boerlere karşı yapacaktı. 

Boerler, Güney Afrika'da yaşayan ve ordusu dahi olmayan Beyaz Çiftçilerdi. Uzun süre Zulularla mücadele etmiş ve onların savaş stratejisini deneyimlemişlerdi. 

Sonraki yıllarda Afrika'ya hücum eden on binlerce İngiliz madenci bir anda bölgenin demografisini değiştirdi.
 

boerler.jpg
Boerler

 

Topraklarına son derece bağlı olan Boerler ülkelerini yabancı nüfustan korumak adına birtakım kanunlarla göçü engellemeye çalıştı.

İngiltere, bu kanunlarla vatandaşlarına haksızlık yapıldığı tezi ile uluslararası kamuoyu oluşturdu ve 11 Ekim 1899'da düzenli bir ordusu dahi bulunmayan Boerlere savaş ilan etti.

İngiltere bölgede bulunan 22 bin askerini Boerlerin sivillerden oluşan askeri birliklerini yok etmesi amacıyla gönderdi. Sonuç tam bir hezimetti.

Geleneksel savaş yöntemleri yerine siperler kazıp vur kaç taktiği uygulayan Boerler, modern gerilla savaşını dünyaya tanıtmıştı.

Birleşik Krallık, ilk şoku üzerinden attıktan sonra Mısır, Hindistan, İzlanda ve Ana Karadan toplamda 450 bin kişilik bir ordu sevk etti.

Birleşik Krallık da Boerlerin gerilla mücadelesine karşı daha önce hiç uygulanmamış yöntemlere başvurdu.
 

Boerler savaşı.jpg
Boerler Savaşı

 

Toplama kampları kurmak, yerleşim yerlerini yok etmek ve toprağı kullanılamaz hale getirmek gibi taktikler geleneksel savaş yöntemlerinin dışındaydı ve son derece acımasız uygulamalardı.

Ayrıca daha önce hiçbir savaşta doğrudan sivil halk hedef alınmamıştı; ama İngiltere, Boerlerle yaptığı savaşta on binlerce sivili katletmekten çekinmedi.

Dünya kamuoyunu da savaşta yanına almayı başaran İngilizler, Boerlerin özgürlük mücadelesinin sesini ayak takımının isyanı olarak bastırmayı başarmıştı.

Velhasılıkelam, topraklarında güneş batmayan Büyük Britanya imparatorluğu Afrika'da önce elinde mızrak ve kalkanla savaşan Zululara ardından da ordusu bile olmayan Boerli çiftçilere yenilmeyi başarmıştı.

Zulu halkının İngilizlere karşı ortaya koydukları destansı mücadele ve cesaret, 1948-1994 yılları arasındaki Apartheid rejimine karşı Mandela öğretisinin ruhunu teşkil edecekti.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU