Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta yaşanan 7.8 ve 7.7 büyüklüğündeki deprem 11 şehri etkiledi.
Hatay, depremden en ağır etkilenen kentlerin başında yer aldı.
Büyük can ve mal kaybının yaşandığı Hatay hala yaralarını sarmış değil.
Hatay, çeşitli kültürlere ve inançlara ev sahipliği yapması ile Türkiye'nin zengin mozaiğe sahip şehirlerinden.
Özellikle de Samandağ ilçesi Hatay içerisinde kültürel zenginliğiyle ön plana çıkan ilçelerinden biri.
Novidies Medya A.Ş'nin destekleriyle "Hatay İçin Buradayız İnisiyatifi" adıyla bir araya gelen Kelemet Çiğdem Türk, Sevim Özgül, Çetin Ali Kelleci ve Dilek Omaklılar, 20 Şubat ve 31 Mayıs arasında Samandağ ilçesinde saha çalışmaları yaptı. Bu ekip, bölgede yaptıkları incelemeleri sırasında edindikleri bilgileri bir rapor haline getirerek geçen günlerde kamuoyuna açıkladı.
Samandağ'ı incelenip, çözüm önerileri sundular
Daha çok Samandağ ve 42 mahallesinde yürütülen çalışmaları içeren ilk raporda Samandağ'daki tarımsal faaliyetler, deprem öncesindeki ve sonrasındaki durum, hayvancılık faaliyetleri, bu iki alanda üretime yönelik alınacak önlemler, kültür varlıklar, gündelik hayat ve kamu sağlığı başlıkları yer aldı.
Raporda depremin ardından enkazlardan kaynaklı asbest riskine işaret edilerek kentin yeniden inşası için önerilere yer verildi.
"Depremin ilk günlerinde alınan görev yerel halkla iletişimi kolaylaştırdı"
Yürüttükleri çalışmalar kendilerine dair bilgileri ekipten yer alan kişilerden dinledik.
Kelemet Çiğdem Türk, depremden sonraki sürecin bilimsel bir şekilde yönetilmesine katkı sunmaya çalıştıklarını söyledi.
Türk, ekosistemin en az zarar göreceği şekilde sürecin ele alınmasına yardımcı olmak amacıyla farklı alanlardaki uzmanların bir araya gelmesiyle inisiyatifi oluşturduklarını belirtti.
Samandağ'ın kültürel yaşamı ve konumu, toplumsal ve ekolojik yapısının ilgilerini çektiğini kaydeden Türk, depremin ilk günlerinde ilçedeki bir okulda kurulan koordinasyon merkezinde görev almış olmalarının sonraki süreçte yerel halkla ilişki kurmalarına katkı sağladığını ifade etti.
Türk, Samandağ, dışında çalışmak istedikleri başka yerlerin de olduğunu kaydetti.
"Kurulan eğitim merkezi günlük 600-700 öğrencinin ders aldığı yere dönüştü"
Peki Samandağ yaralarını sarabiliyor mu? Bu soruya projenin danışmanlığını yapan isimlerden gıda mühendisi Yard. Doç. Dr. Bülent Şık cevap verdi.
Antakya, Defne, Arsuz, Samandağ başta olmak üzere Hatay'ın depremden etkilenen her bölgesinde yeniden yapılanmaya büyük bir ihtiyaç olduğunu kaydeden Şık, yakımın ardından bölgeye giderek başlangıçta gıda, su, temizlik malzemesi gibi temel ihtiyaçları karşılamaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
Şık, kısa süre sonra da eğitim hakkından mahrum kalan çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelerek, bu amaçla Tomruksuyu Festival alanında bir eğitim merkezi oluşturduklarını belirterek, "Eğitim alanı birkaç hafta içinde bin 300 civarında kayıtlı ve günlük 600-700 çocuğun eğitim almak için geldiği bir yere dönüştü. Çalışmalarımız hala devam ediyor" bilgisini verdi.
"Eğitime başlanıp başlanamayacağı bir muamma"
Kent genelinde kamusal ya da örgün eğitime başlanıp başlanamayacağının halen bir muamma olduğunu savunan Şık, şunları söyledi:
Bu konuda gelecek eylülde okullar açıldığında ancak ne düzeyde bir hazırlık yapıldığını ve eğitim sürecinin ne ölçüde devam ettirilebileceğini göreceğiz. Ancak ben çok umutlu değilim bu konuda. Okullar açılsa bile depremzede aileler halen çok zor durumda, büyük bir çoğunluğu çadır ya da konteynerlerde ikamet ediyor. Yaz dönemiyle birlikte hijyen, temizlik ve barınma koşullarının elverişsizliğinden kaynaklanan sorunlar çok arttı. Bu durumun kısa sürede değişmesi de olanaklı görünmüyor. Bu olumsuz koşulların en büyük zararı çocuklara verdiği bir gerçektir. Raporun bu anlamda bir çağrı olmasını da diliyoruz."
"Habib-i Neccar Cami'nin yıkımı insanları çok ağlattı"
Depremin en olumsuz yanlarından biri de Samandağ'ın kültürel zenginliği üzerinde yarattığı hasar oldu.
Proje danışmanları arasında yer alan sosyolog Prof. Dr. Ferhat Kentel, Hatay'ın farklı din, mezhep, etnisiteleri barındırdığına dikkati çekti.
"Deprem bu bir aradalığın fiziksel mekanını yerle bir etti ve insanların ruhunda derin bir yara açtı" tespitinde bulunan Kentel, "İnsanların depremden sonra en çok ağladıkları yıkımlardan biri Antakya'nın Kurtuluş caddesinde bulunan Habib-i Neccar Cami ve yıkılan diğer tarihi ve dini sembolik yapılar oldu" ifadelerini kullandı.
"Sembolleşen yapıların yıkılması kimliğin yeniden üretilmesinde sorunlar yaratacak"
Kentel'e göre hafızayı ve kimliği yaşatan, onları sembolleştiren bu yapıların yıkılması kimliğin kendini yeniden üretmesinde sorunlar yaratacak.
Yapılan araştırmanın bu durumu ortaya koyduğunu belirten Kentel, "Endişelerin, umutsuzluğun yanı sıra, şehirde bulunan irade de çok güçlü. Bu yüzden Hatay'ın kendine özgü yapısı zarar görmüş olsa da özellikle Samandağ gibi nispeten daha az yarayla depremi atlatmış olan ilçelerdeki enerji bütün Hatay'a iyi gelecek diye düşünüyorum" diye sözlerini tamamladı.
"Deprem, Türkiye'deki gıda krizini derinleştirecek"
Raporda incelenen ana başlıklardan biri de ilçede depremden kaynaklı tarımsal üretimde görülen düşüş.
Sadece Hatay'da değil depremin etkilediği tüm illerde tarımsal üretimde bir kayıp olduğunu vurgulayan Kelemet Çiğdem Türk, BM Dünya Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) depremin altyapıda, bitkisel ve hayvansal ürünlerde 1,3 milyar dolar hasara ve tarım sektöründe de 5,1 milyar dolar kayba neden olduğunu açıkladığını hatırlatarak, "Bu kaybın önümüzdeki yıllara da uzanacağını düşünmek gerekiyor" dedi.
Türk, "Devlet desteği olmadan çiftçinin devam etmesi de mümkün görünmüyor. Türkiye, son birkaç yıldır ciddi bir gıda krizi yaşanıyor. Deprem bu krizi daha da derinleştirecek. Önümüzdeki yıl krizin etkilerini daha fazla hissedeceğiz. Son iki yıl içinde gıda fiyatlarında 3 - 5 katı aralığında artış olduğu için daha nasıl bir kriz hali olur diye düşünülebilir. Halihazırdaki durum yeterince kötü zaten" şeklinde konuştu.
"Kuraklıkla mücadelede etmek depremzedeler için çok daha zor olacak"
Kuraklığın da ağır bir sorun olduğunu aktaran Türk, "Bununla mücadele etmek deprem bölgesinde yaşayan insanlar için çok daha zor olacak. İnsan, yapı, araç ve malzeme kaybı var. Bu kayıpların büyüklüğü ölçüsünde de tarımsal üretim faaliyetlerine devam etmek ya da sorunlarla baş edebilmek zorlaşacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Türk, raporda Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı ile Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak'ın da tarımsal üretime, gıda enflasyonu, gıdaya ulaşımdaki sorunlara dair önemli tespit ve önerilerinin olduğunu söyledi.
"Yeterli destek verilmedi, yeni sorunlara yol açılacak işler yapıldı"
Yapılan yardımlara karşın Bülent Şık, Hatay ili genelinde depremden etkilenen bölgelere yeterli destek verildiği görüşünde.
Yeni sorunlara yol açacak işlerin yapıldığını savunan Şık, "Enkaz toplama ve kaldırma işi başlı başına bir faciadır. Bu konuda bilimsel ilkelere uyulmuyor. Toplanan enkaz herhangi bir ayrıştırma, geri dönüştürme işlemlerine tabi tutulmadan tarım alanlarına, yerleşim bölgelerinin yakınlarına dökülüyor. Sadece enkazda bulunan demir ayıklanıyor ve bu işlem hem enkaz toplanırken hem de enkaz dökülürken yapılıyor" şeklinde konuştu.
"İnsan kalabalığı çekildi ve depremi yaşayan şehirler yalnızlaştı"
Kelemet Çiğdem Türk de depremin yaşandığı illerin hiçbirine yeterli düzeyde destek verilemediği iddiasında bulundu.
Depremin üstünden 5 ay geçtiğini hatırlatan Türk, şunları kaydetti:
"İlk birkaç ay yapılan gıda ve ihtiyaç destekleri çok çok azaldı. İnsan kalabalığı çekildi ve depremi yaşayan şehirler ıssızlaştı, yalnızlaştı. Büyük yıkım yaşayan şehirlerin toparlanması çok uzun yıllar alacak. Bu nedenle bu bölgelerde yapılacak çalışmaların uzun soluklu ve tamamlayıcı olması gerekiyor. İlişkiyi bir şekilde devam ettirmek."
© The Independentturkish