Tecrübeli sosyal bilimcilerden üniversite adaylarına "farklı" tercih tüyoları: Babanın parası yoksa sosyoloji okuma

Ekonomik vaziyetin ağırlığı her geçen gün artıyor. Alt-orta sınıf ailelerin çocukları bu yükün altında ezilmesini istemeyenler onları uyarıyor. Elbette farklı düşünenler de var

Sosyal bilimlerden mezun olan gençler uzun süre iş bulmaya çalışıyor / Fotoğraf: Pixabay 

Ahmet Abdullah Saçmalı, Boğaziçi Üniversitesi'nde tarih ve sosyoloji okuduktan sonra yine Boğaziçi ve Arizona Üniversitesi'nde master yaptı. 

Durham Üniversitesi'nde doktorasını tamamlayan Saçmalı, 2017'den bu yana üniversitelerde ders veriyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Aynı zamanda, Osmanlıca el yazması metinlerdeki kelimeleri okumayı kolaylaştıran LexiQamus isimli dijital bir uygulama da geliştirdi. 

Geçen günlerde kişisel sosyal medya hesabından bir dizi paylaşım yapan Saçmalı, kendisi gibi "alt-orta sınıflardan" gelenlere şöyle seslendi:

"Kesinlikle tarih, edebiyat, sosyoloji, felsefe gibi bir bölüm okumayın. Aç insandan kimseye hayır gelmez. Muhakkak iş bulma ihtimali yüksek olan, sizi meslek sahibi yapacak bir bölüm seçin. Hayatta kaldıktan sonra çok heves ediyorsanız maddi karşılığı olmayan o bölümleri okursunuz."

Bu tweetler büyük ilgi gördü. Kimisi burada söylenenlerin doğru olmadığını savundu, kimi kendi tecrübelerden yola çıkarak hak verdi.

 

pixabay
Fotoğraf: Pixabay

 

Gelen eleştirilerin ardından Ahmet Abdullah Saçmalı şunları ekledi:

"Hayallerinizin peşinden bile aç karnına koşulmuyor"

"Sosyal bilimleri eleştiriyor değilim. Niye eleştireyim, çok seviyorum ve verdiği ufku ve derinliği çok önemsiyorum. En büyük zevklerimden biri doğada özgürce makale okumak olan birisiyim. Ama dediğim şu: Eğer karnını doyuramıyorsan bu bölümler sana göre değil. İnsanlar şöyle zannediyor. Mühendis, doktor olunca ayda 100 bin kazanılıyor, ya biz o kadarına tamah etmeyelim, 50 bin ile idare edelim. Yok öyle bir şey arkadaşlar. Şu an Türkiye'nin en köklü üniversitelerinde doçent olarak çalışan bir akademisyen tek başına İstanbul'da evini geçindiremiyor. Şaka değil bu. Pandemi öncesi araştırma görevlisiydim. Açlıktan ölmek üzereydik. Ayın 20'sinde maaş bitiyordu. Sabah poğaçasının yanında bir bardak çay alamıyordum. Ağzım kuruyordu, 45 dakika sonra okulda ücretsiz diye sabrediyordum. Hasılı, gücünüz varsa ne ala. Sosyoloji okuyun. Hatta antropoloji okuyun. Siyaset bilimi okuyun. Ben hepsini okudum. Ama bana romantik argümanlarla gelmeyin lütfen, kalbinizi kırmak zorunda kalmak istemiyorum. 

17'nci yüzyıl Bursasında Berber Muhittin mahallesinde müslim - gayrımüslim tebaa arasındaki ilişkilere altı yedi senenizi verdiyseniz ve elinizden başka bir iş gelmiyorsa size bol şanslar diliyorum. İlk ekonomik krizde yumruk sizin yüzünüzde patlayacaktır, çünkü gardınız açık. Berber Muhittin mahallesi uzmanlığınız için size bugün 20.000 TL verebilirler ama enflasyon yüzde 1,500 iken size yüzde 5 zam yaptıklarında eliniz böğrünüzde kabul edersiniz. Zira "gidiyorum" dediğinizde kimse "n'olur gitme" demez. Hayallerinizin peşinden bile aç karnına koşulmuyor."

Yoksulluk çekmemişler, ya da çekmeyenler sosyal bilim güzellemesi yapmasın, ciddiye alamıyorum.

"Efendim düşünce üretmeyi, sosyal bilim yapmayı zenginlere mi bırakalım? Güzel kardeşim, karnın aç diyorum aç. Çocuğunun istediği en ucuz oyuncağı alırken iki kere düşünüyorsun. Masada biri hesabı öderse derin bir oh çekiyorsun. Senin önünde böyle şıklar yok. "O da mümkün, o da mümkün, arada kaldım" diye bir durum yok. Mümkün tabii de nasıl mümkün, evin kirasını ödedikten sonra geçim için para kalmaz, bundan dolayı aile kurmayı ertelersin. Ya da kurarsın, bir de eşinle çocuklarını da rezil edersin. Ondan sonra, description thin mi, thick mi? İnce ya da kalın, artık kimi ne alakadar eder? Senin önünde birkaç tane fatura var ve onlar kalın, ödeyemiyorsun."

Tartışmanın sıcaklığı devam ederken Serbestiyet'te de bir yazı kaleme alan Saçmalı'nın konu başlığı şuydu: Sosyal bilimleri zenginlere mi bırakalım?

Yazıda şöyle deniliyordu: "Sırf meslek için sevmediğimiz bir bölümü mü okuyalım?" Evet ve tabii ki. Bu soruyu soran kişilerin gerçek anlamda geçim sıkıntısı yaşamadığı o kadar aşikar ki."

 

2.jpeg
Ahmet Abdullah Saçmalı / Fotoğraf: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi 

 

Memur ve işçi çocuklarını görünce acıdan alt dudağını ısıran profesör

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki tarih bölümüne ilk başladığım dönem şu an emekli olan bir hocamız babalarımızın ne iş yaptığını sormuş, memur ve işçi babaların çocukları olduğumuzu duyunca alt dudağından acı bir ısırık almıştı.

Neredeyse hepimiz bu ısırığın ne manaya geldiğini birkaç yıl sonra idrak ettik.

Annales Okulu'nun şifrelerini çözmek üzereyken kendilerini çevik kuvvet üniforması içinde bulanlar şanslılar arasındaydı mesela. 

Peki başka "sosyal bilim mezunları" şimdi ne durumda? Pişmanlar mı? Yoksa "her şeye rağmen" tercihleri yine böyle mi şekillenir?

 

İstanbul Üniversitesi AA
İstanbul Üniversitesi / AA

 

"Süreç kolay, hızlı ve kârlı olmayabilir ama..." 

Enes Batman, İstanbul Siyasal mezunu. Bunun kendisi için lise yıllarından beri süren bir hayal olduğunu söylüyor. Şu an editörlük yapan Batman, "Bu ilk bakışta garip geliyor ama siyaset bilimi okumayı düşlerken de hayalim yazıyla ilgilenmekti" diyor.

"Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Ece Ayhan gibi pek çok şairin siyaset bilimi eğitimi alması beni etkilemişti. Lise yıllarında hissettiğim devrimci heyecanla bu hedefim daha fazla büyüdü. Gerçekten de dünyayı daha iyi okuyabilmek ve çözümler üretebilmek için sosyal bilimler alanında yoğun bir okuma yapmak gerekiyor. İyi bir yazarın ve editörün; kavramları, kelimeleri, söylemleri, söyleme ve düşünme biçimlerini çok iyi bilmesi lazım. Bu yüzden üniversitenin ilk yılından itibaren dergicilikle ilgilenmeye başladım ve üniversite dönemi boyunca da bir yandan editörlük yaptım" diyen Batman şunları söyledi:

"Sosyal bilimler okuyup bu tür işler yapan çok fazla kişi var. Bunun sebeplerinden biri de sosyal bilimler mezuniyetinin doğrudan bir mesleğe yönlendirmemesi. Gerçekten de sosyal bilimler okumanın pek ekonomik bir tercih olmadığını söyleyebilirim. Ancak buna rağmen insanın hayat yolculuğunda belirleyici olan tek şey ekonomi değil. Her insanın farklı ilgileri ve yetenekleri var. İnsan geleceğini planlarken tüm bunları düşünmek zorunda. Zihni sosyal bilimlere yatkın biri bu alandaki farklı iş kollarından birinde çalışabilir. Evet belki bu süreç kolay, hızlı ve kârlı olmayabilir. Ama yine de bir ömrü hiç sevmediğin bir işi yaparak geçirmekten daha huzurlu olabilir. Yaşadığım bütün zorluklara rağmen bugün olsa yine aynı yolu yürümeyi tercih ederim."

 

 

 

"Başa dönsem tarih okumam"

Hamza Celep tarih mezunu.

Ama çoğu tarih mezunu gibi hayatını tarihçilikten kazanmıyor. Sosyal bilimlerde akademik kariyer yapmak isteyenlerin ya aileden akademisyen olmaları ya da aileden varlıklı olmaları gerektiğini düşünüyor.

Celep'in hem annesi hem de babası yüksek lisans mezunu. "Babam rahmetli olduğunda üniversite son sınıftaydım ve 4 kardeşin en büyüğü olarak mecburen işe girip çalışmak zorunda kaldım. Tarih okuyup akademisyen olma hayalim maalesef şartlar gereği suya düştü" diyor.

Celep üniversite adaylarına mesleki karşılığı olan bölümleri tercih etmelerini tavsiye ediyor: Çünkü mezun olduklarında geçinmenin ne kadar zor olduğunu anlayacaklar. Eğer aileden şartlarım iyi olsaydı akademiye yoğunlaşırdım. Şimdi en başa dönseydim özellikle bilişim teknolojileri, yazılım gibi bölümlerde okurdum.

Uluslararası İlişkiler mezunu, o meslekten bu mesleğe savruldu

Recep Safa Sarı uluslararası ilişkiler mezunu. Bir süre medyada çalıştı. 5 yıldır da özel bir şirkette veri analistliği yapıyor. 

O da bugün üniversite tercihi yapsa iş tanımının pratikte geçerliliği olan bir bölümü tercih edeceğini belirtiyor: 'Sosyal bilimlerde önün çok açık, seçeneğin bol olur' argümanı nedeniyle ben dahil tüm arkadaşlarım o meslekten bu mesleğe savruldu. Sosyal bilimlerde bir alanda uzmanlaşmak zor, akademi dahil."

"Antropolojiden önce meslek sahibi olurdum"

Olcay Acar antropoloji mezunu. Ailesinin maddi durumunun "iyi" olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.

Yine de "bugün olsa antropoloji okumayacak" olanlardan: Şimdi olsa meslek sahibi olacak bir bölümü tercih eder ve antropolojiden çift anadal yapardım. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU