Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin kampı sakinleri, bir Panter zırhlı personel taşıyıcısının, bir patlama ve Filistinli silahlı kişilerce açılan ağır ateş sonucu ciddi şekilde hasar görmesinin ardından, Filistinliler tarafından ele geçirilen İsrail askeri araçlarının parçalarının yanında hatıra fotoğrafları çekmek için toplanıyor.
Patlama sırasında 7 asker hafif veya orta derecede yaralandı. İsrail ordusunun iddiasına göre yaklaşık 40 kilo ağırlığındaki patlayıcı, güney Lübnan ve Gazze'dekilere benziyor.
Filistinli aktivistler ve İsrail medyası, Cenin baskınında zırhlı bir askeri araçtaki patlayıcının infilak ettiği ana dair fotoğraf ve videolar yayımladı.
Bu görüntüler, İsrail güvenlik sistemi için ciddi bir şoku temsil ediyor. Öyle ki İsrail, Filistinlilerin patlayıcı cihazlar kullanmasını ve bunları cep telefonlarıyla uzaktan patlatmasını acil müdahale gerektiren tehlikeli bir değişim olarak nitelendiriyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İsrail'in bakış açısına göre koşullar, artık hafif ve sağlam olan doğaçlama patlayıcı cihazlarla sınırlı değil.
Aksine 20 kilogramdan daha ağır patlayıcılara sahip yüksek patlayıcı cihazlar geliştirildi ve bunların bileşimlerinde, güçlendirilmiş mekanizmaları yok etmelerini sağlayan yeni malzemeler kullanılmaya başlandı.
Bu durum ise ordu komutanlarını, alelacele Batı Şeria'nın derinliklerinde faaliyet gösteren özel ciplerin korunması çağrısı yapmaya itti.
İsrail Yayın Kurumu Makan'a göre ordu, son aylarda Filistinli gruplar tarafından uzaktan güdümlü patlayıcı cihazlar aracılığıyla hedef alınma beklentisiyle, özellikle seçkin birimler olmak üzere askerleri taşıyan cipleri güçlendirmeye başladı.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, Batı Şeria'nın kuzeyine askeri operasyon başlatma olasılığıyla ilgili tüm seçeneklerin masada olduğunu açıkladı.
"Ne Cenin'de, ne Nablus'ta, ne de Gazze'de terörün sığınağı olacak. Her teröriste ulaşacağız" diyen Galant, Makan'a verdiği bir röportajda İsrail ordusuna ve güvenlik servislerine 'İsrail için tehdit oluşturan her yerde saldırgan önlemler alma' talimatı verdiğini dile getirdi.
Batı Şeria'da art arda yaşanan olaylara ilişkin yorum yapan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de "Bu faaliyetleri, kuzey Batı Şeria'daki terörist yuvalarını ortadan kaldırmak ve bölgede caydırıcılık ve güvenliği yeniden tesis etmek için geniş bir operasyonla değiştirme zamanı geldi. Savaşçılarımızın hayatlarını korumak için Hava Kuvvetlerini ve Zırhlı Araçları devreye sokmanın zamanı geldi" dedi.
Sürpriz silahlar
Ayrıca, Filistinli gruplar, saldırılar ve suikastlar devam ederse İsrail ordusuna sürpriz silahlar kullanma sözü verdi.
Kudüs Tugayları'na (İslami Cihat hareketinin silahlı kanadı) bağlı Cenin Taburu, "İsrail'in hava saldırılarına başvurması, direniş savaşçılarını kendisini şaşırtacak yöntemler kullanmaya itecek" dedi.
Tabur, Cenin'de yüksek patlayıcı cihazlar kullanan unsurlarını ilk kez etkinleştirdiğini dile getirdi.
Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh de, İsrail'in Filistin halkına karşı siyasi, güvenlik ve ekonomik olarak şiddetli ve açık bir savaş yürüttüğünü vurguladı.
Şeyh, "Bu saldırganlığa karşı koymak için halkımızın birliğini gerektiren tüm cephelerde kapsamlı bir savaşın ortasındayız" dedi.
İsrail güvenlik kurumunun 'Cenin pususu' korkusu, Filistinlilerin patlayıcı cihazlar yapma yeteneklerini geliştirme ihtimaline dair bilgi sahibi olmamasından kaynaklanıyor.
Analistlere ve uzmanlara göre Filistinliler, çeşitli deneyimlerini aktararak tarımsal gübreler, kimyasal ilaçlar ve eczanelerden bazı malzemeleri yerel patlayıcılar hazırlamak için kullanabildi.
Aynı şekilde piyasada dolaşan gıda ürünleri, temizlik malzemeleri, havai fişekler ve hayvan gübresi paketlerini de üretim için kullanabiliyor. Bu durum da takiplerini zorlaştırıyor.
Ayrıca özellikle borulu olanlar olmak üzere bazı bombaların üretim maliyetlerinin düşük olması, üretimlerini bol hale getirdi.
Bunlar, İsrail ordusuna yönelik saldırılar ve çatışmalar sırasında Filistinlilerin elinde kişisel bir silah haline geldi.
Halk arasında 'dirsek' olarak bilinen borulu patlayıcılar, hazırlama ve işleme kolaylığı ve büyük patlayıcı kapasiteleri nedeniyle gençler arasında en popüler olanlardır.
Bu patlayıcının üretimi, 2000 yılında ikinci intifadanın başlamasıyla Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da ünlendi.
Bombalı operasyonlarda kullanılan patlayıcı malzemelerin ve elektrik devrelerinin imalatıyla ilgili olarak, endüstri ve kimya mühendisliğinde uzmanlaşmış Filistinliler, beyaz patlayıcı bir toz olan 'aseton peroksit' ya da halk arasında 'Umm'ul Abd' olarak adlandırılan patlayıcıyı üretmeyi başardılar.
Bu durum, patlayıcı cihazların yerel üretimi için bir gelişmeyi temsil ediyor.
Askeri analist Ron Ben Shai, İsrail merkezli 'Ynet' internet sitesine yaptığı açıklamada "Patlayıcıların yaygın kullanımı, ordunun 'görevlerini yerine getirdikten sonra araçların hasar görmesini önlemek ve her seferde planlanan çıkış eksenlerini temizlemek' amacıyla kullandığı araçları ve çalışma yöntemini değiştirmesini gerektiriyor. Filistinliler tarafından yerleştirilen bu patlayıcıların güçleneceği ve hasarın daha büyük ve çok daha ölümcül olacağı varsayılabilir" dedi.
Analist, "Patlayıcıların ortaya çıkması ve zeminde geniş bir alana yayılması, geniş bir kampanyayı haklı çıkarıyor, ancak sınırlandırılmalıdır. Ayrıca Cenin şehri ve çevresindeki bölgelerde bulunan patlayıcıları üreten laboratuvarlara, elektronik araç depolarına ve geçerli patlayıcı madde stoklarına erişim sağlayan ayrıntılı ve doğru istihbarata dayanmaktadır. Sınırlama, patlayıcı cihazların üretimini ve yerleştirilmesini tamamen engellemeyecektir. Bununla birlikte bu olguyu kesinlikle azaltabilir ve ordunun sınırlı hale gelen hareket özgürlüğünü geri getirebilir" ifadelerini kullandı.
Carlo, 'doğrudan dövüş'
Son yıllarda Filistinliler tarafından el yapımı patlayıcı cihazların geliştirilmesi, İsrailli yetkililerin tek endişesi değil.
Batı Şeria'da Filistinlilerin elindeki silahların çoğalması, artık bireysel ve ilkel tabancalarla sınırlı değil, daha çok sofistike ve geliştirilmiş tüfekler ve on binlerce mermi içeren mühimmatlarla sınırlı.
İsveç ordusu ve ABD ordusu tarafından Vietnam'da 20 yıldır kullanılan 'Carl Gustaf' silahı, Filistinlilerin 'Carlo' adını verdikleri yeni bir silaha dönüştürdükleri en önemli silahlardan biri.
Carlo, 9 milimetre kalibreli yaklaşık 25 mermi saklayabiliyor, küçük hacimli ve menzili sadece 100 metre.
Önemi, Rus yapımı Kalaşnikof tüfeklerinden farklı olarak seri numarasının olmaması, takip edilememesi ve yüksek beceri gerektirmemesinden kaynaklanıyor.
Doğrudan çarpışmada geri tepmesiz ve isabetli. Filistinliler için en önemlisi demirhanelerde ve basit aletlerle yapılıyor. Fiyatı, 3 ila 10 bin şekel (850- 2800 dolar) arasında değişiyor.
Askeri işler uzmanı Vasif Erekat, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada "Son yıllarda Filistin direnişinin performansında, tüm İsrail güvenlik sistemini karıştıran ve birçok askerin psikolojisini paramparça eden, Tel Aviv'in bazı güvenlik yeteneklerini öven askeri propagandasına darbe indirmenin yanı sıra niteliksel bir gelişme oldu. Çünkü el yapımı bomba sınırlı yeteneklere sahip olduğu için zırhlı aracı etkisiz hale getirebildi. Tüm İsrail ordusunu, yaralı askerleri tahliye etmek ve helikopterlerden ve askeri takviyelerden yardım istemek için 12 saat boyunca ayakta bekletti" dedi.
Geniş operasyon
İsrail merkezli 'Haaretz' gazetesi tarafından aktarılan son bilgiler, güvenlik servislerinin gerilim senaryolarının Batı Şeria'nın kuzey bölgelerinden orta ve diğer bölgelere yayılmasından ve silahlı grupların yeteneklerinin ve aralarındaki işbirliğinin artmasından endişe duyduğunu gösteriyor.
İsrail Genel Güvenlik Teşkilatı Şin Bet'in pozisyonu ise Batı Şeria'da daha geniş bir askeri operasyonu desteklemeye yakın olsa da, ordu liderleri bunu tersine çevirme eğiliminde.
İsrail merkezli 'Walla' internet sitesinin haberine göre ise Savunma Bakanı Galant'ın Cenin ve Nablus kamplarında geniş çaplı bir operasyon başlatmayı reddetmesinin arkasında, hasarın boyutu ve uluslararası eleştiri korkusu yatıyor. Korku, kampın merkezindeki karışıklığın 'korkunç senaryolara yol açabileceği' noktasına kadar ulaşıyor.
Haaretz gazetesi, Şin Bet'in ilgisinin, patlayıcı cihazların karmaşıklığını belirlemeye odaklandığına ve aynı patlayıcıların gelecekte sadece askerleri değil, Batı Şeria'daki yerleşimcilere ait araçları da hedef alacak şekilde kullanılacağı korkusu yaşadığına dikkati çekti.
Aynı şekilde Yediot Aharonot gazetesi de cephe hattına yüksek patlayıcı cihazların girişinin, kuzey Batı Şeria bölgesini 1990'lardaki Güney Lübnan'a dönüştüreceğini belirtti.
Bu çerçevede birkaç hafta önce İsrail ordusu 'Ronen' adlı yeni bir istihbarat sistemi açıkladı. Sistem, iki yıldan fazla süren bir deneme aşamasından sonra Batı Şeria'da resmen kullanılmaya başlandı ve 'terörizmle' savaşmak için tasarlanmış küçük bir insansız uçak filosu içeriyor.
Ordu, bu sistemin çalışmasının, yüksek binaların çatılarından ve yüksek binalardan gelen tehdide operasyonel yanıt vermeyi ve saha güçlerinin elindeki üç tablete şüphelilerle ilgili bilgileri aktarmayı amaçladığını açıkladı.
Kontrol kaybı
İsrailli yetkililerin açıklamalarıyla eş zamanlı olarak Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Batı Şeria'daki durumun 'kontrolden çıkabileceği' uyarısında bulundu.
Son saldırılar, şiddet eylemleri ve ateşli söylemlerin 'İsraillileri ve Filistinlileri uçurumun derinliklerine iten' faktörler olduğunu belirten Türk, yaptığı açıklamada "İsrail, derhal Batı Şeria'daki politikalarını ve eylemlerini uluslararası insan hakları standartlarına uygun hale getirmek, yaşam hakkını korumak ve bu hakka saygı duymak için çalışmalıdır" dedi.
Ayrıca Misgav Ulusal Güvenlik İşleri ve Siyonist Strateji Enstitüsü Başkanı Meir Ben-Shabbat, 'ihmal politikası' nedeniyle Filistin Yönetimi'ni bu bölgelerdeki güvenlik durumunun kötüleşmesinden sorumlu tuttu.
Makan kanalı, İsrail Genel Güvenlik Servisi (Şhin Bet) Başkanı Ronen Bar'ın BM yetkilileriyle görüştüğünü bildirdi.
Kanal, Filistin Otoritesi'nin zayıfladığını ve Batı Şeria'nın kuzeyini kontrol edemediğini iddia ederek, 'Filistin Yönetiminin çöküşü' konusunda uyarı yaptı.
Ayrıca bu zayıflığın, orduyu 'bu alanlara karşı daha agresif çalışmaya' ittiğini belirtti.
Independent Arabia