Endülüs'ün ilmî zenginliği

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

III. Abdurrahman, 300/912 yılında emir olarak tahta çıktığında isyanlarla boğuşan bir Endülüs'le karşılaştı.

İsyancılar çeşitli şehirlerde iktidarı ele geçirmiş ve Kurtuba'nın güvenliği tehdit altına girerek onu bu isyanlara karşı savaşmaya zorlamıştır. 

III. Abdurrahman'ın bu tehditleri bertaraf etmesi, isyanları bastırması ve güvenliği sağlaması ilmî çevreleri de etkilemiş ve daha açık, mezhep dışı kaynaklara daha fazla yer açan bir yapının oluşmasına yol açtı.

III. Abdurrahman, iç isyanları sona erdirip birliği sağladıktan sonra 316/929 yılında Kurtuba'da halifeliğini ilan etti.

Halife unvanını kullanmaya başladığında Kahire'de halifelik ilan eden Fatımi devleti, aynı zamanda Bağdat merkezli Abbasi halifeliğinin mevcudiyeti İslam dünyasında üç halifenin aynı anda var olmasına yol açtı. 
 

 

Halife Abdurrahman, imparatorluk vizyonu doğrultusunda İslam dünyasının tüm ilmî birikiminden istifade eden daha kapsayıcı bir yapı kurdu.

Bu doğrultuda çeşitli kitapların Endülüs'e getirilmesi için Doğu'ya seyahatleri teşvik etti.

Bu şekilde Doğu ve Batı İslam dünyasından çeşitli âlimlerin ilmî birikimi Endülüs'e getirildi.

Bu durum Endülüs'te ciddi bir ilmî birikimin oluşmasına ve Endülüs'ün müstakil bir "bilgi üretim" merkezi olmasına katkı sağladı. 

Bu dönemde Endülüs'ün ilimde geldiği noktayı Peter Heat, şöyle özetler: 

III. Abdurrahman'ın saltanatının sonunda Kurtuba dünyanın ilmî başkenti haline gelmiştir. (Heath, 109.)


Alimlerin ilmî seyahatleri uzunluk ve kapsam bakımından birbirinden ayrılır.

Bazı alimler 20-40 yıl gibi uzun seyahatlere çıkarken bazıları sadece bir iki ayla sınırlı seyahatler gerçekleştirdi.

Bu anlamda Mısır önemli bir noktada. İlmî seyahatler Mısır'a kadar olanlar ve Mısır'ı geçenler olmak üzere ikiye ayrılabilir.

Mısır'a kadar olanlar Mâlikî mezhebi birikimiyle sınırlı kalırken daha öteye geçen alimler başka mezheplerin ilmi birikimini de elde etme fırsatı yakaladı.

Endülüs'e Mâlikîliğin hakim olması da yine ilmî yolculuklarla ilgili. Hicaz'a yapılan bu yolculuklar sonucunda Mâlikî mezhebi öğretileri Endülüs'e getirildi ve Endülüs'ün Mâlikî olması bu süreçle mümkün oldu.

Endülüs'ün ilmî hareketliliği ve Doğu ilminin bu bölgeye taşınması III. Abdurrahman'dan sonra da devam etti.

II. Hakem (350-366/961-976) ve II. Hişam (366-403/976-1013) dönemleri ilme verilen önemin devam ettiği dönemlerdir.

Endülüs'e getirilen ve burada yazılan kitaplarla birçok kütüphane kuruldu. Bu kütüphaneler yöneticiler tarafından kurulduğu gibi ilim insanları ve zengin tüccarlar tarafından da tesis edildi.

Kitap zenginliğinin ulaştığı noktayı ifade eden en önemli gelişme, Kurtuba'da 400 bin kitap bulunduğu söylenen bir kütüphanenin kurulması.
 

2.jpg
Maribel Fierro

 

Bu dönemde alimler ve Emevî yöneticiler arasındaki ilişki merak edilen konuların başında gelir.

Bu biraz da Emevîlerin Endülüs'te meşruiyet sağlayabilmek için alimlerle aralarındaki ilişkiyi nasıl düzenledikleriyle ilgili.

Maribel Fierro, yöneticiler ve alimler arasındaki anlaşmayı (entente cordiale) bürokrasinin Mâlikî alimlere verilmesi karşılığında Emevîlerin onların desteğini alması olarak açıklar (Fierro, 58-59).

Mâlikîlerin her zaman Emevî hanedanına bağlılığı bu anlaşmayı doğrular niteliktedir. Ancak bu sadece belirli makamlar karşılığında yapılan bir ortaklık olarak açıklanamaz.

Emevîler, İslam dünyasının bu uzak coğrafyasında kurdukları devletin meşruiyetini sahip oldukları geçmiş ve berberî kabileleriyle kurdukları ittifaka borçlu.

Alimlerin ise dinî otorite temsiliyeti onları herhangi bir taviz vermeye gerek bırakmadan bir güç odağı haline getiriyordu.

Yani her halükârda bürokrasi Mâlikîlerin kontrolündeydi. Bununla birlikte Emevîlerin âlimlerin desteğini alabilmek için onların dinî konularda başta olmak üzere devlete dair meselelerde verdikleri hükümlere uyma yükümlülüğü vardı.

Hilafet kurulduktan sonra bu ilişki derinleşti ve yöneticiler Endülüs'te köklü ve zengin bir ilmî geleneğin kurulmasına çok önemli katkılarda bulundu.

Halifelerin desteğinin ötesinde kendileri de ilmî faaliyetlere katıldı. Çeşitli dersler aldılar ve kendi hocalarından kitaplar rivayet ettiler.

Onların himayesinde Endülüs sadece İslam dünyasından değil Avrupa'dan da öğrencilerin eğitim almak için geldikleri bir ilmî merkez oldu.

 

 

Kaynaklar:

Heath, “Knowledge,” The Literature of Al-Andalus (ed. Maria Rosa Menocal v. dğr.), Cambridge: Cambridge University Press, 2000, s. 109.
Fierro, “Proto Malikis, Malikis and Reformed Malikis in al-Andalus”, The Islamic School of Law (ed. Peri Bearman-Rudolph Peters-Frank E. Vogel), Cambridge: Harvard University Press, 2005, s. 58-59.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU