Avukat Muhittin Köylüoğlu 7 Haziran 2017 tarihinde Çağlayan Adliyesi'ne gitti.
Güvenlik görevlisi üst araması yapmak istedi. Avukat aramaya izin vermeyince güvenlik görevlisiyle arasında tartışma çıktı.
Avukat Köylüoğlu hakkında, "özel güvenlik görevlisine hakaret ve görevini yaptırmamak için direnmek" suçlamasıyla iddianeme yazıldı.
Köylüoğlu, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.
Avukat savunmasında "Yargılamanın gerçek nedeni benim meslek anlayışıma, ahlakıma ve onuruma olan düşkünlüğüm" dedi. Meslektaşlarına, hakim ve savcılara suçlamalar yöneltti.
Mahkeme tutanağına göre "Bu şirket (Akdeniz Güvenlik) hakimlerin odalarını aramıştır, hatta hakimlerin odalarında çay makinelerine mahkeme kararı olmadan el koymuştur.
Bir tanesi bile itiraz etmemiştir, çünkü hiçbirinde hukuk bilinci yoktur, tek bir dertleri vardır, maaşa yapışmış olmanın verdiği garantiyi sağlamak" ifadelerini kullandı.
Hakim ve savcıları şahsi ve mesleki onurlarını kollamamakla suçladı. "Kedi gibi susup oturdular, avukatlar da aynısını yaptı" ifadelerini kullandı.
Mahkeme: Sanığın sağlıklı düşünme sorunu var
Mahkeme heyeti sanık avukatın suçlamalarını "düşünce dağınıklığı" olarak gördü. Tutanağa "Cümlelerin kelime salatasına dönüştürüldüğü, sağlıklı düşünme sorununa işaret ettiği görülmektedir.
Sanığın hem kendi adına, hem de kişilikleri bulunmayan ezik hakim ve savcıların hukukunu koruma adına mücadele verdiğini belirttiği, bu ifadelerin paranoya belirtileri taşıdığı, kendisine kurtarıcı misyonu yüklediği anlaşılmaktadır" denildi.
Sanığın aşırı hareketli olduğunun gözlendiği vurgulanan kararda, "Adliye kapısından sokulmamasıyla ilgili bir grubun ve güvenlik şirketinin arkasını siyasi kişilere dayandırarak, adliyelerde hakim ve savcılarla, avukatların sindirilmeye çalıştığını öne sürdüğü" kaydedildi.
Av. Köylüoğlu, olay günü darp edildiğini belirterek, akıl hastanesine sevk kararının da duruşma sırasında değil, tensiple beraber hakim odasında kaleme alındığını öne sürdü.
Mahkeme sanığa "paranoid-şizofren" tanısı koydu
Kararda, "Sanığın ifade ve davranışlarının, paranoid ve şizofreni rahatsızlıklarını çağrıştıracak belirtiler taşıdığı, dolayısıyla sanığın cezai ehliyeti konusunda rapor alınmasına ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır" denildi.
Sanık cezai ehliyetinin tespiti için avukatı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi.
Hastaneye sevk kararına, mesleğin itibarını zedelemeye yönelik olduğu iddiasıyla itiraz edildi.
Üst mahkeme, cezai ehliyetinin tespiti için hastaneye sevk kararını kaldırdı, avukatın reddi hakim talebini de kabul etti.
Avukat Muhittin Köylüoğlu'nun yargılaması sürüyor.
Paranoid-şizofren tanısını mahkeme koydu!
Tutanakta "Sanığın hem kendi adına, hem de kişilikleri bulunmayan ezik hakim ve savcıların hukukunu koruma adına mücadele verdiğini belirttiği, bu ifadelerin paranoya belirtileri taşıdığı, kendisine kurtarıcı misyonu yüklediği anlaşılmaktadır." ifadesine yer verildi.
Kararda, "Sanığın ifade ve davranışlarının, paranoid ve şizofreni rahatsızlıklarını çağrıştıracak belirtiler taşıdığı, dolayısıyla sanığın cezai ehliyeti konusunda rapor alınmasına ihtiyaç duyulduğu anlaşılmakla;
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevkinin yapılarak, cezai ehliyetini kısmen veya tamamen ortadan kaldıracak bir rahatsızlığının bulunup bulunmadığı konusunda, rapor tanziminin istenmesine…” denildi.
Reddi hakim talebine kabul, cezai ehliyet sevki kaldırıldı
Avukat Köylüoğlu bu karar üzerine bir üst mercii İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne reddi hakim talebinde bulundu ve cezai ehliyetin tespiti için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk kararının kaldırılmasını istedi.
Üst mahkeme, kararı veren 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı için reddi hakim talebini kabul etti, sanık avukatın cezai ehliyetinin tespiti kararını kaldırdı, dosyayı mahkemesine iade etti.
Avukat, o günü anlattı
Avukat Köylüoğlu, olay tarihinde adliyeye girişte özel güvenlik tarafından darp edildiğini belirterek, o günü şöyle anlattı:
"Kapıdan geçerken özel güvenlik telefonu bırak dedi, yok telefon dedim, birkaç kez telefonu bırak dedi, yok dedim, çünkü elimde ne çanta ne telefon vardı, klasör vardı. Beni darp ederek adliye dışına attılar.
İte kaka tekrar girerken bu kez klasörü bırakmamı istediler, suç aleti değil bırakmam dedim. İkinci kez darp ettiler. Saldırıya uğrayan benim, mukavemet yok"
