Cumhurbaşkanı adayı, milletvekili adayları derken Türkiye seçim atmosferine girdi.
Seçimlere girecek ittifak ve partiler, sahada daha da görünür olmaya başladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bazısının gerçekleşmesi zor olsa da vaatler sıralandı, seçmenleri ikna çabaları da sürüyor.
Ancak seçmenlerin öyle kolay kolay ikna olacağı görünmüyor, çünkü Türkiye'nin hukuk, demokrasi, eğitim ve ekonomi gibi çözüm bekleyen birçok sorunu var.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze en kadim sorunların başında ise Kürt sorunu geliyor.
"Bu yolda zehir içmem gerekirse içerim"
Sorunun çözümü için şimdiye pek çok adres gösterildi, tanım yapıldı.
Eski başbakan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Kürt realitesini tanıyoruz" dedi.
Yine eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da "Bu yolda baldıran zehri içmem gerekirse içerim" diyerek kararlı bir tavır sergiledi.
Seçim dönemlerinde bu ve benzer pek çok söz siyasetçiler tarafından verildi.
Sorun gerçekten çözüldü mü?
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın bazı bileşenleri, birçok defa Türkiye'de Kürt sorunu diye bir meselenin kalmadığını ve çözüldüğünü ileri sürdü
Ancak sorunun çözüm bulmadığı dillendirenler de oldukça fazla.
Erdoğan'ın yarınki Diyarbakır ziyareti, konu tekrar gündeme getirdi.
Peki Erdoğan'ın ziyaretinde sorun gündeme gelecek mi?
Bölgenin ziyaretten beklentisi neler?
"Bölge halkının bir beklentisi yok"
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, yeni bir açıklama ve söylem olmayacağı için ziyaretin bir heyecan yaratmadığı görüşünde.
Özmen'e göre Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümü için başlatılan süreçte Erdoğan'ın her Diyarbakır ziyareti heyecan yarattığı gibi hep bir beklenti de oluştururdu.
Ancak hükümetin son 4-5 yıldır yürütmüş olduğu politikalar karşısında Kürtlerin, bölge halkının bu yönde bir umudunun kalmadığını ifade eden Özmen, "Bugün itibariyle Diyarbakırlıların böyle bir beklentisinin olmadığını söylemek mümkün. Yarınki ziyaretin daha çok seçim ziyareti olacağı yönünde kentte bir hava hakim" değerlendirmesinde bulundu.
"Meseleye cesaretli, yürekli ve akılcı yaklaşılmalı"
Diyarbakır Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şiyar Bozhan da Kürt sorunun sadece seçimlere yönelik bir malzeme olarak kullanılmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de alışılagelmiş yöntemlerle Kürt sorununun çözülmeyeceğini vurgulayan Bozhan, "Memleketin yüzyıllık yarası olan Kürt sorunu dayatma yöntemleriyle çözülmez" yorumunda bulundu.
Siyasi parti ve iktidarların 3-5 yılda meseleyi seçim malzemesi olarak kullandığını ve Diyarbakır ziyaretinde şirin görünmek için konuya değindiklerini savunan Bozhan, "Bu Birleşmiş Milletler, uluslararası normlar, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde çözülmelidir. İktidarları, partileri ve siyasileri bu yönde bir çözüme davet ediyor. Diyarbakır ve bölge halkının Erdoğan'ın ziyaretinden beklentisi bu yöndedir. Tüm Diyarbakırlılar siyasilerin 1-2 güzel cümle ile bu meseleyi geçiştirdiklerini çok iyi biliyor. Halk meseleye daha cesaretli, yürekli ve daha akılcı bir şekilde yakılmasını bekliyor" şeklinde konuştu.
"Kürt meselesiyle alakalı bir söylem içine girmez"
Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ise cumhurbaşkanı, başbakan gibi devletin üst düzey yetkililerinin Diyarbakır ziyareti ve ne söyleyeceğinin her zaman merak konusu olduğunu anımsattı.
Seçim çalışması ve birtakım açılışlar için Erdoğan'ın Diyarbakır'ı ziyaret edeceğini aktaran Bedirhanoğlu, "Elbette akla ilk olarak Kürt meselesine dair konular geliyor. Fakat Kürt meselesiyle alakalı bir şey konuşacağını düşünmüyorum" dedi.
Erdoğan'ın çözüm sürecini kastederek hataların kendilerinde olmadığını, ellerinden geleni yaptıklarını ve süreci karşı tarafın baltaladığına dair bir şey söyleyebileceği öngörüsünde bulunan Bedirhanoğlu, şunları kaydetti:
Önceki gelişinde de benzer ifadeleri vardı. O zaman bu söylediklerini değerli bulmuştum. Çünkü çözüm sürecini sahiplenmek onu mahkum etmekten daha önemli ve değerlidir. Yine bu kapsamda benzer değerlendirmeler yapabilir. Ancak özellikle bölgeye yaptıkları yatırım ve temel atma gibi konuları ön plana çıkaracağını tahmin ediyorum."
© The Independentturkish
