Ne şiddet ne de siyasetle çözüldü… Kürt sorunu, bir kez daha adres gösterilen mecliste çözülür mü?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP ziyaretinde Kürt sorununun çözümü ele alındı. CHP lideri çıkışta mesajını dil üzerinden verdi. Peki bugüne kadar birçok defa "siyaset çözecek" denilen mesele bu defa TBMM'de çözüm bulacak mı?

Türkiye'nin hukuk, demokrasi, eğitim ve ekonomi gibi çözüm bekleyen birçok sorunu bulunuyor.

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze en kadim sorunların başında ise Kürt sorunu geliyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şimdiye kadar sorunun tanımı yapıldığı gibi çözümü için de adresler gösterildi.

"Kürt realitesini tanıyoruz", "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" ve "Bu yolda baldıran zehri içmem gerekirse içerim" gibi pek çok söz söylendi. 

Benzer pek çok söz özellikle seçim dönemlerinde siyasetçiler tarafından dile getirildi. Ancak sorun çözülmedi ve bugüne kadar devam etti. 

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri nedeniyle Kürt sorunu tekrar gündemin baş sıralarına oturdu.

Problemin çözümü için yine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) adres gösterildi.

Şüphesiz daha önce de farklı platformlarda benzer öneriler sunuldu.

Ancak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun destek turu için Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) ziyaretinde meselenin çözümü için TBMM'yi işaret etmesi akıllara birçok soruyu getirdi. 

 

CHP-HDP heyetleri
CHP-HDP heyetleri mecliste bir araya geldiler / Fotoğraf: AA

 

Mesela Kürt sorunu şimdiye kadar neden mecliste çözülmedi ya da çözülemedi? 

CHP, sorunun çözümünden ne anlıyor? Şimdiye kadar tek parti iktidarların neticeye ulaştıramadığı sorunu çok yapılı ittifaklar nasıl çözecek?  

Siyasetçi ve araştırmacı yazarlar konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Türkiye sorunu tek başına çözemez"

Eski AK Parti İstanbul Milletvekili ve tarihçi yazar Reha Çamuroğlu, Kürt sorununun tek ülkede var olan bir olan bir sorun olmadığı görüşünde.

Türkiye'nin sorunu tek başına çözemeyeceğini kaydeden Çamuroğlu, "İran, Irak ve Suriye olmadan Türkiye bu sorunu tek başına çözüm getiremez ama ülkedeki Kürt vatandaşların sorunlarına çözüm getirebilir. Demokratik, laik bir ülkede yaşamalarını sağlayabilir. Bu da TBMM'de mümkündür" dedi.

 

Reha Çamuoğlu
Reha Çamuroğlu / Fotoğraf: Twitter

 

"Kimse cennet vadetmiyor, cehennemin kapılarını kapatmaya çalışıyor"

Çamuroğlu, "Bugüne kadar neden çözüm getirilmedi" sorusuna şu yanıtı verdi:

Çünkü bugüne kadar mecliste CHP ve demokrat görüşler çoğunlukta değildi. Ancak bugün Millet İttifakı'na bakıldığında özellikle Kürt meselesinde İYİ Parti dışındaki partilerin soruna demokratik açıdan yaklaşan Gelecek, DEVA ve Saadet Partisi olumlu yaklaşımlar sergilediğini görüyoruz. Bunlar umut verici şeyler."

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın "Kimseye cennet vadetmiyor, cehennemin kapılarını kapamaya çalışıyoruz" sözlerini hatırlatan Çamuroğlu, "Silva'nın bu sözleri çok önemli. Kimse cennet vadetmiyor, cehennemin kapıları kapatmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla dünkü CHP-HDP görüşmesi çok umut verici bir görüşmeydi. Umarım devamı gelir ve aynı doğrultuda ilerleriz" diye konuştu.

"İnsani yaklaşımla gelişme sağlandı"

Eski Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Siirt Milletvekili Osman Özçelik de Kürt sorunun kökeninde temel sorumlunun CHP olduğu söyledi.

Cumhuriyetin kurucu partisi CHP'nin Kürtlerin demokratik talebinin karşılanması konusunda umut verici bir yaklaşım sergilemediğini kaydeden Özçelik, "CHP aynı zamanda asimilasyon ve yok sayılma politikasının oluşturucusudur" dedi.

 

Osman Özçelik
Osman Özçelik / Fotoğraf: Twitter

 

Özçelik'e göre Kürtlerin demokratik mücadelesi bütün dünya halkları gibi eşit haklara sahip olmak için Türkiye'de birtakım siyasi partilerin soruna biraz daha insani bir yaklaşım göstermesiyle gelişme sağlandı.

Son yıllarda CHP'nin Kürt sorununun kabulü ve buna dair çözüm önerilerini kendi çapında geliştirdiğine işaret eden Özçelik, "Ama Kılıçdaroğlu kendisi Kürt olmasına rağmen baskıcı yönetim ve resmi devlet ideolojisinin etkisinde bugüne kadar kültürünü bile doğru dürüst kabule yanaşmayan bir tutum içerisinde oldu" değerlendirmesinde bulundu.

"Bu sefer CHP sorumlu bir yaklaşım içerisinde"

Var olan sorunun çok önemli ve büyük olması nedeniyle herkesin bir şekilde çözümden yana tavır gösterme zorunda olduğunun altını çizen Özçelik, "Geçmiş seçimlerde siyasiler Kürtlerin oyunu almak için zaman zaman bu tür yaklaşımları gördük" dedi ve ekledi:

Mesela Süleyman Demirel'den Erdoğan'a kadar benzer yaklaşımlar sergilendi. Daha çok iktidarlarını güçlendirmek ve Kürtlerin desteğini almak için de olsa soruna ilişkin açıklamalarda bulundular. Ama bu sefer böyle olmadığını düşünüyorum. Yani CHP'nin daha sorumlu bir yaklaşım içerisinde olacağına dair kanaatim var. Her şeye rağmen mevcut AKP iktidarından, tek adam rejiminden kurtulmak için Kürtlerin bu dönem Kılıçdaroğlu'na destek vermesinin daha doğru olacağını düşünüyorum."

"Kürtçe konuşanlar hala tehlikeli veya şüpheli bulunabiliyor"

Araştırmacı yazar Ümit Fırat ise Kürt sorununun çözümü için meclisin adres gösterilmesiyle "top çevrildiği" kanaatinde.

Fırat'a göre halihazırda devletin bir televizyon kanalında Kürtçe yayın yapılsa da metrobüs, metro ve vapur gibi kamusal alanda Kürtçe konuşanların tehlikeli veya şüpheli görülebiliyor.

 

Ümit Fırat
Ümit Fırat / Fotoğraf: Twitter

 

Söz konusu tavrın PKK'dan önce de böyle olduğunu ifade eden Fırat, "Elbette bazı kanunlar çıkarılabilir, düzenlenebilir. Fakat Kürt meselesi mecliste bu hale gelmedi. Türkiye'yi yöneten anlayış, ideoloji bu hale getirdi. Kanunlarda Kürtler, Kürtçe yok sayılmaktan öte beri yönetim bunu yok sayıyor" yorumunda bulundu.

"AK Parti tabanında Kürtlük çok rahattır, CHP'de de bu böyle midir?"

Her şeyden önce siyasi adımların atılması gerektiğine dikkati çeken Fırat, "Farz edelim mecliste eğitim ve vatandaşlık tanımı düzenlendi. Peki bu yetiyor mu? Bu Kürt toplumunun haklarını, insan olarak yaşam alanlarını kolaylaştırır mı" sorusunu yönelterek, sözlerini şöyle tamamladı:

Öncelikle siyasi bir anlayış gerekli. Bugün tün olanlara rağmen AK Parti tabanında Kürtlük çok rahattır. İnsanlar ‘ben Kürt'üm' diyebilmekte, Kürtçe konuşabilmekte. Peki CHP tabanında var mıdır? Bu tartışılır. Tekrar başa dönecek olursak elbette meclis çözümün çok önemli bir adresidir ama gündelik hayatı etkilemez, insan davranışlarını oradan düzenleyerek bir yere vardırmazsınız. İdare ve devlet olarak politikanızı değiştirmek zorundasınız. Bu bir devlet meselesidir."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU