Dünyanın, yeryüzündeki çatışmayı tutuşturan bir başka noktasında büyük bir insani krizin emareleri görülüyor.
Söz konusu kriz, Azerbaycan'ın Ermenistan sınır koridoru Laçin'i kapatmasından yaklaşık bir ay sonra Güney Kafkasya'da yaşanıyor.
Dağlık Karabağ bölgesinde yaklaşık 140 bin nüfus herhangi bir gıda ve ilaç yardımı olmaksızın tutuluyor.
Azerbaycanlı birlikler, Dağlık Karabağ'ı Ermenistan'a bağlayan ve Erivan ile Bakü arasındaki tartışmalı bölgeye tek yardım yolunu sağlayan Laçin Koridoru'nu geçen12 Aralık'tan bu yana kapalı tutuyor.
Sonuç olarak bölgedeki Ermeni nüfus gıda, ilaç ve diğer gerekli malzemelerin azalmasıyla birlikte fiilen abluka altında.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), çocukların temel gıda malzemelerinden ve hizmetlerden mahrum olduğu ve bir kısmının, kapalı yolun diğer tarafındaki yasal vasilerinden ve ebeveynlerinden ayrı düştüğü konusunda uyarıda bulundu.
Bakü başlangıçta bölge nüfusunun yüzde 95'ini oluşturan Ermeni nüfusa abluka uyguladığını reddederken, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov geçen ayın sonunda gerçekleştirdiği bir basın toplantısında ablukanın, bölgede yürütülen ve ülkesi tarafından yasadışı kabul edilen madencilik faaliyetine bir tepki olarak başlatıldığını ifade etti.
Bakü meseleyi uluslararası arabuluculuğa havale etmek yerine şartları sağlanana kadar gelenlerin geçiş yolunu engellemeye karar vermiş, Amerikalı CNN kanalına göre ise bu, uluslararası ve insani yasanın ihlali demek.
Halkı boğmak
CNN muhabirine göre iki yıl önce Azerbaycan'ın birkaç noktayı ele geçirdiği bir savaşa sahne olan bölgeye yönelik gıda ve ilaç yardımları ablukanın başladığı 12 Aralık 2022 tarihinden bu yana oldukça sınırlı.
Aralık ayı sonunda bölge sakinleri, bakkalların sınırlı meyve ve sebze varlığından ötürü satışı karneye bağladığını ve ciddi bir tıbbi malzeme kıtlığı olduğunu dile getirdi.
Eyaletin başkenti Stepanakert'te yaşayan 39 yaşındaki blog yazarı Marut Vanyan, "Son iki gündür bakkallarda yemek için neredeyse hiçbir şey bulamadım" dedi.
Avrupalı Politico dergisine konuşan Vanyan, dükkân raflarında hiçbir şey kalmadığını belirterek sözlerine, "Sabahları yerel çiftliklerden biraz süt ve yoğurt geliyor ancak hemen tükeniyor" iifadelerini kullandı.
Ermeniler, bu ablukayı, Azerbaycan'ın onları aç bırakma veya tartışmalı bölgeden kovma stratejisi olarak görüyor.
Ayrıca, Güney Kaliforniya Üniversitesi'ne bağlı Ermeni Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Salbi Gazaryan Laçin Koridoru'nu bölgenin "can damarı" olarak niteliyor.
Gazaryan'a göre, "bu tek geçidi kapattığında, ki Azerbaycan yaklaşık bir aydır bunu yapıyor, aslında demiş oluyorsun ki içeriye yiyecek veya herhangi bir tıbbi yardım sokulamaz, kimse tıbbi ve sıhhi de olsa herhangi bir sebeple oradan ayrılamaz. Yani halkı boğuyorsun."
ABD, Avrupa Birliği, BM Genel Sekreteri ve Kanada ile Meksika dahil olmak üzere 12'den fazla ülke Azerbaycan'ı Dağlık Karabağ'a giden yolu açmaya davet etti, ancak bu çağrılara aldırış edilmedi.
Amerika içindeki baskılar
Kaliforniyalı yetkililer tarafından ABD Başkanı Joe Biden'a hitaben kaleme alınan mektuba göre ABD'li yetkililer son birkaç gündür Washington'un, "Artsakh halkına" (Karabağ) yardım ve destek sunmak suretiyle demokrasi ve küresel istikrara bağlılığını göstermesi için Beyaz Saray'a başvuruyor.
Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass ve Kent Konseyi Başkanı Paul Krekoryan, bölgedeki insani felaket konusunda uyararak bölge halkına doğrudan insani yardım sunulması, bölgedeki Rus güçlerin uluslararası barış güçleriyle değiştirilmesi ve ayrılıkçı bölgede Azerbaycan ile Ermeni liderler arasındaki müzakereleri kolaylaştırmak için Amerika'nın diplomatik katılımının altının çizilmesi konusunda çağrılarda bulundu.
ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nun geçtiğimiz aralık ayında Kafkas meselesiyle ilgili düzenlediği bir oturumda üst düzey üyeler, Azerbaycan'ın bölgedeki insani abluka sebebiyle hesaba çekilmesini istedi. Meclis Üyesi Brian Fitzpatrick açılış konuşmasında, "Azerbaycan'ın Ermeni savaş esirlerini idam etmesi ve birçok kişinin kötü muameleye maruz kalmasının uluslararası düzeyde endişe ve eleştirilere yol açtığını" belirtti.
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez de Dağlık Karabağ bölgesine yönelik savaşta Azerbaycan'a yardım edip silah desteği sağladığı için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir saldırı başlatarak Bakü'ye, "masum sivillere" yönelik saldırıda kullanılmak üzere 77 milyon dolarlık silah satıldığına işaret etti.
Ayrıca, Erdoğan'ın bölgedeki siyaseti nedeniyle Türkiye'ye F-16 uçaklarının satılmasına karşı çıktığını vurguladı.
Uluslararası araştırma merkezi International Crisis Group'a göre Dağlık Karabağ bölgesine yönelik savaş, Sovyetler Birliği'nin ardından Avrasya'da süren en uzun savaş olarak kabul ediliyor.
2020 yılında iki savaşa giren Ermenistan ve Azerbaycan, 90'lı yıllarda, Sovyetler Birliği'ne bağlı iki cumhuriyet iken Birliğin dağılmasının ardından Azerbaycan'dan ayrılmak için oy kullanan ayrılıkçı Dağlık Karabağ bölgesini ele geçirmek için de savaştı.
Ukrayna savaşı ve sonuçları
Kasım 2020'de, 6 bin 500 kişinin ölmesi ve Türkiye'nin desteklediği Azerbaycanlı güçlerin başkent Stepanakert ve etrafındaki birkaç belde ve köy hariç bölgenin birçok noktasını ele geçirdiği büyük bir Ermeni yenilgisiyle sonuçlanan altı haftalık savaşın ardından taraflar, Moskova'nın gözetiminde ateşkes anlaşması imzaladı ve Dağlık Karabağ'da barışı korumak ve Laçin Koridoru'nu denetlemek için iki bin Rus askeri konuşlandırıldı.
Ancak Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının, Moskova'nın bölgeden ayrılmasından yana şikayetini dile getiren bölge halkı için de bazı sonuçları oldu.
Rusya; Türkiye ve onun müttefiki Azerbaycan'a ekonomik ve stratejik çıkarlar ağıyla bağlı.
Batı'nın Rusya'ya yaptırım uygulaması ve birçok ekonomik ortağıyla ilişkilerinin gerilmesiyle birlikte Moskova, ticarette ve yaptırımlardan kaçmak için Türkiye'ye gitgide daha bağımlı hale geldi ve böylece Ankara, Rus petrolü ve gazının ihracatı ve Batı tarafından yasaklanan stratejik teknolojilerin ithalatında önemli bir kolaylaştırıcı oldu.
Batılı gözlemcilere göre görünen o ki Rus barış güçleri, Laçin Koridoru'nun açık tutulmasını sağlayamıyor ya da bunu istemiyor.
12 Aralık'ta çoğu, çevre aktivizmi konusunda belirgin bir sicile sahip olmayan çevreci bir grup Azerbaycanlı gösterici, Rus askeri birliğinin denetlediği esnada tel örgüleri aşarak otoyolda kamp kurdu.
Carnegie Europe üyesi olup Kafkasya'daki çatışma üzerine birkaç kitap kaleme alan Tom de Waal'e göre bu göstericilerin "Bakü Hükümeti tarafından oraya gönderildiği çok açık."
Waal bu kişileri Rusya'nın, her ne kadar inkâr etse de 2014 yılında Kırım'ı işgal etmek için gönderdiği "küçük yeşil adamlar"a benzetiyor.
Srebrenitsa katliamı senaryosu
Amerikalı yazar Lara Setrakyan, Rusya-Türkiye ilişkilerinin yakınlaşmasıyla beraber Rusya'nın, Azerbaycan'ın tutumuna karşı koyma konusunda daha tereddütlü olduğunu, bunun da Dağlık Karabağ sakinlerini, serbest düşüş ve daha tehlikeli, muhtemelen ölümcül sonuçların olduğu bir duruma soktuğunu söylüyor.
Belki 1995 yılında Bosna'daki Srebrenitsa katliamının ilk günlerinde olan şey tekrarlanıyor.
Nitekim uluslararası barış güçleri, binlerce kişi hayatını kaybetmemişken harekete geçemedi. Bu, gelecekteki çatışmalar için tehlikeli bir emsal teşkil ediyor.
Zira taraflardan biri ya tahliye ederek ya da onun müzakere şartlarını kabul ederek yardımları kesmek suretiyle toplumu boğuyor.
Yugoslavya'nın dağılmasının ardından patlak veren Bosna savaşında Sırp güçler eliyle gerçekleşen etnik temizlik operasyonunda yaklaşık 8 bin Boşnak'ın kurban edildiği o katliamla halkı bir nevi varoluşsal tehditle yüzleşen Dağlık Karabağ'da yaşananlar arasında benzerlikler var.
En önemli benzerlik de uluslararası toplumun mevcut ablukayı dağıtmak için kararlı bir tutum sergilememesi ve bölgedeki barışı korumaya yardımcı Rus güçlerinin ablukayı tepkisiz kalarak izlemesidir.
Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki siyasiler, Moskova'nın eylemsizliğini eleştiriyor. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bölgede konuşlanan Rus güçlerini, "Karabağ bölgesindeki halkın tehcirine ses çıkarmadan tanık olmak"la suçladı.
Ermenistan, Güney Kafkasya'yı kendi nüfuz alanı içinde gören Kremlin'i açıkça küçümseyerek bilgi toplanması için çok uluslu bir barış gücünü veya misyonu davet ediyor.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vahan Hunanyan, Politico dergisine yaptığı bir açıklamada uluslararası ortaklar tarafından Azerbaycan'a "somut bir baskı" yapılması ihtiyacını dile getirerek, "ABD ve AB'nin mesajının net olması gerek. Azerbaycan'ın yeni saldırganlığı, asla kabul edilemez ve hoşgörü ile de karşılanmayacak; mevcut anlaşmalara yönelik herhangi bir ihlal siyasi ve ekonomik sonuçlar doğuracak" dedi.
Washington'da bir araştırma merkezi American Enterprise Institute'tan Michael Rubin, CNN'e yaptığı açıklamada, küresel güçlerin durumu kontrolsüz bırakmaları halinde etnik temizlik riskine dair endişelerini dile getirdi ve sözlerine şunları ekledi:
İlk soru diplomatik ve askeri gözlemcileri Karabağ'a nasıl gönderebileceğimizdir. Soykırım karanlıkta gerçekleşiyor. Bölgeye ışık tutabilirsek daha kötü sonuçların doğmasını etkin bir şekilde engelleyebiliriz.
Washington ve Brüksel'e eleştiriler
ABD'nin bu meselede eli kolu bağlı değil; bölgedeki sivillere yardım ulaştırmak için hava yoluyla bir insani köprü kurulması için baskı yapabilir veya meseleyi tartışmak için 20 Aralık'ta toplanan BM Güvenlik Konseyi'nden daha fazla yaptırım talep edebilir.
Amerika; Türkiye ve Azerbaycan üzerinde, bir dizi diplomatik ve ekonomik araç kullanarak durumu istikrara kavuşturabilecek doğrudan bir etkinliğe de sahip. Rubin görüşlerini şu şekilde ifade etti:
(Eski ABD Başkanı) Trump yönetimi, Papaz Andrew Brunson'ın serbest bırakılması için Türkiye'ye birkaç yaptırım uyguladığında bu, Erdoğan üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Mevzubahis Karabağ olunca niçin buna karşı çıkıyoruz?
Gözlemciler, Güney Kafkasya'da barışı koruma işini basiretsizce Rusya'ya bırakan ABD ve AB'nin tutumunu eleştirerek Batılı güçleri, bu hatayı düzeltmek üzere tam bir diplomatik ağırlıkla müdahale etmeye çağırıyor.
Avrupa Parlamentosu Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi Başkanı Nathalie Loiseau'nun da dahil olduğu birçok kişiye göre Brüksel, insani kaygılar konusunda yeterince çaba göstermiyor.
Yaptığı bir basın açıklamasında bu ablukanın, "yasadışı, zalimce ve Bakü'nün, bölgenin Azerbaycan'a ait olduğu iddiasıyla tutarsız olduğunu" dile getiren Loiseau, garipseyerek şu soruyu sordu:
Hangi ülke, halkının yiyecek ve ilaç alımına kasten engel olur?
Loiseau, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
İnsani bir felaket yaklaşmışken Rus barış güçleri şu an Laçin Koridoru'nda tam olarak ne iş yapıyor? Hiçbir şey. Uluslararası toplumun, Rusya'nın barış için bir şey yapmadığını, ama Güney Kafkasya'daki çatışmayı uzattığını ve artık güvenilir bir aktör olmadığını anlaması gerekiyor.
AB'nin Azerbaycan enerjisinin önde gelen müşterilerinden biri olduğuna dikkat çeken Louiseau, "Bu bizim sesimizi önemli kılıyor. Evrensel değerleri savunmaktan çekinmemeliyiz. Bunu biz yapmazsak kim harekete geçecek?" ifadelerini kullandı.
Yeşiller grubundan hem Avrupa Parlamentosu'nda Ermenistan Heyeti hem de AB-Azerbaycan İşbirliği Meclisi üyesi olan Marketa Gregorova, Avrupalıların müzakerede daha büyük bir rol oynayabileceğine inanıyor.
"Her iki ülkeyle de ekonomik ve başka birçok ilişkimiz göz önünde tutulduğunda onları ikna etmek için birçok yol mevcut ancak kullanmıyoruz" diyen Gregorova, daha fazla şey yapılmasının gerekliliği konusunda Avrupa Parlamentosu'nda ortak bir anlayış olduğunu sözlerine ekledi.
Yaptırım uygulanan Rus arzına alternatif olarak doğalgaz ithalatını yoğunlaştırmak üzere Brüksel ve Bakü arasında geçtiğimiz yaz imzalanan anlaşmanın AB'nin baskı uygulama gücünü baltaladığını düşünen Gregorovo, Politico dergisine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Gaza ilişkin Azerbaycan'dan gelen mutabakat zaptına bakılınca bunun çok büyük bir etkisinin olduğu açıkça görülüyor; tepki daha zayıf ve çok daha yavaş oldu.