Türkiye'de en büyük sorun çözücü, seçimleri kaybetme endişesi... Kronikleşmiş sorunlar bile hızlıca çözülüyor

Seçim yaklaştıkça daha önce ilerleme kaydedilemeyen pek çok sorun gündeme gelir. Hele seçim iktidar açısından riskli ise daha da hızlı harekete geçilir. Uzmanlar, dünden bugüne Türkiye'de seçimlerin sorun çözmedeki etkisini değerlendirdi

Seçimlerin yapılmasına az bir süre kala 23 yıllık sorun EYT çözüme ulaştı / Fotoğraf: AA

Türkiye'nin neredeyse 1999'de beri gündeminde olan emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) sorunu dün (28 Aralık 2022) itibariyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasıyla çözüme ulaştı.

Yapılan açıklamada yaş sınırı konulmadan prim günü ve yılını dolduran EYT'lilerin emekli olabilecek.

İlk etapta 2 milyon 250 bin kişinin emekli olması bekleniyor. Zaman içinde bu sayının 5 milyon 500 bin kişiye bulacağı tahmin ediliyor. 

Sadece bu değil yakın süre içerisinde "2B Affı" olarak da bilinen "2B Yasası", taşeron ve sözleşmeli çalışana kadro düzenlemesi, emekliye 2 maaş ikramiye ve son olarak okulda ücretsiz yemek uygulaması gibi pek çok düzenleme çıkarıldı.

Bunların neredeyse hepsinin özelliği son bir yıllık zaman diliminde yani seçime az bir zaman kala çıkarılmış olması ve muhalefetin bunları seçimi kazanması halinde çözeceğine dair vaatte bulunması.

Sonuç olarak bakıldığında neredeyse kronikleşmiş bu sorunların çözümünde ana motivasyonun seçimin yaklaşmış olması olduğu vurgulanıyor.

 

kılıçdaroğluerdoğan.jpg
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın EYT açıklaması milyonlarca insanı sevindirirken, CHP'liler EYT dahil son dönemlerde açıklanan çözüm paketlerinin Kılıçdaroğlu'nun bunları vaat etmesinden kaynaklandığını öne süren paylaşımlarda bulundu

 

Her dönemde benzer örnekler var

Aslında bu yeni bir durum da değil. Türkiye'de yıllardan beri seçim yaklaştıkça iktidar durumunu biraz da riskli görüyorsa kimilerince "popülizm" olarak adlandırılacak şekilde daha önce hayata geçirmediği pek çok vaadi işleme koyar, sorunları çözüme ulaştırmaya çalışır.

Bu açıdan bakıldığında muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin eleştirilerini ilk yıllarında dikkate almayan iktidarlar seçim dönemine doğru muhalefete koz vermemek amacıyla gündeme getirilen sorunlara yönelmeye başlar.

Kısaca Türkiye'de muhalefetin de toplumun da sesinin iktidarlar tarafından daha çok dinlendiği ve en çok sorunun çözüme ulaştığı dönemler genellikle seçimlere bir yıl kalan süreler olmuştur.

 

aizzçelik.jpg
Prof. Dr. Aziz Çelik / Fotoğraf: Twitter

 

Özal'ın seçim öncesi son dakika zammı işe yaramamıştı

Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz sosyal politikalar uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, benzer birçok uygulama olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 2015'te yine seçimlerin yenilenme döneminde asgari ücrete büyük zam yaptığını hatırlatan Çelik, "Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde taşeron işçiler kadroya alındı" dedi.

Geçmişte emeklilik meselesinde Demirel'in de benzer bir düzenlemeyi yaptığını anımsatan Çelik, "Siyasal iktidarların seçimi kaybetme riski gördüklerinde 180 derece dönüş yapmalarına dair çok örnek var. Örneğin Özal, kamu toplu sözleşmelerinde 'zam vermeyeceğim' demişti. İşçiler eylem yaptı. Özal, seçim öncesi zammı verdi ama yine de 1991'de seçimini kaybetti" diye konuştu. 

"Seçmenin gücü iktidar üzerinde büyük etki yaratıyor"

Prof. Dr. Aziz Çelik, seçimler kadar, iktidarın sandık sonucunun kendisi için riskli görmesinin sorunların çözümünde itici bir etki yarattığını kaydederek, "Seçmenin gücü iktidar üzerinde büyük bir etki yaratıyor. Seçimlerin böyle bir fonksiyonu var. 3 yıl öncesine kadar EYT'nin kesinlikle olmayacağını söylüyorlardı. Şimdi çözdük diyorlar. Bunu seçmenin gücüne ve toplumsal baskıya bağlıyorum. Seçimi garanti görse bence EYT konusunu gündeme getirmezdi" ifadelerini kullandı. 

 

mehmetalikulat.jpg
Mehmet Ali Kulat / Fotoğraf: Twitter

 

"Seçim öncesi çözümler, demokrasisi oturmuş değil, gelişmekte olan ülkelerde daha fazla"

MAK Araştırma Şirketi Sahibi Mehmet Ali Kulat da demokrasilerde başka ülkelerde de seçim öncesi Türkiye'ye benzeyen hamlelerin olduğunu aktararak, "Ama oturmuş demokrasilerde değil. Gelişmekte olan ülkeler de böyledir bu" yorumunu yaptı.

Hükümetin seçimi şu an kendisi için çok riskli gördüğünü savunan Kulat, "Bu riski azaltmak üzere peş peşe hamleler yaptı. Kamuoyu araştırmacılarından ya da başka kanallardan aldıkları bilgiler ışığında ülkenin çözüm bekleyen, kitlesel karşılığı olan sorunlarını bu şekilde çözmüş oluyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

"Seçimlere etkisi eskisi kadar olmaz çünkü kararsız seçmen az"

Geçmiş iktidarlar döneminde de benzer durumların olduğunu söyleyen Kulat, bunların seçimlere etkisine dair şu iddiada bulundu:

Bunların seçmeni etkileme oranı zannedildiği kadar yüksek değil. Seçmen çok kararsız değil özellikle bu dönemde. Eskiden seçimler daha sık yapıldığı için bunların etkisi  hissediliyordu. Seçmenlerin bir partiden başka partiye geçme davranışı yüksek görülüyordu. Ama bu sefer bir kere çok büyük bir kararsız oranı yok. İkincisi AK Parti'yle yolunu ayıran seçmen yine bir başka sağ parti diyebileceğimiz İYİ Parti'ye, Deva Partisi'ne, Gelecek Partisi'ne, Yeniden Refah Partisi gibi partilere gitti. Bu seçmeni oradan getirmenizin tek başına ekonomiyle olması mümkün değil. Sosyal sorunlar da ekonomik sorunlar kadar önemli. Bu seçmen muhalefetin kazanabilir olma özelliğini görürse orada kalmaya devam eder.

 

özbülbül.jpg
Murat Sururi Özbülbül / Fotoğraf: Anka

 

"Seçimi kaybetme riski görmeseydi EYT’yi çözmezdi, 20 yıldır niye çözmedi?"

Ekonomist yazar Murat Sururi Özbülbül de seçimlerden ziyade iktidarların seçimleri kaybetme riski görmesinin sorunların çözümünde büyük etki yaratığını belirtti.

"Seçimler yaklaşmasaydı ve iktidarın seçimi kaybetme olasılığı olmasaydı EYT sorununu çözülür müydü" sorusuna Özbülbül, şu cevabı verdi:

Asıl önemli olan bu sorudur. 20 yıldır siyaseten güçlü ve ekonominin iyi olduğu dönemlerde dahi çözmeyen ve hatta 'Seçimleri kaybetme pahasına da olsa EYT'yi çözmeyeceğiz' diyen Erdoğan, ekonominin bu kadar derin krizde olduğu an da niye razı oldu? Nedeni seçimde kaybetme korkusu. Siyasetçilerin popülizmine tipik bir örnektir." 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU