Büyük Alevi Kurultayı! Laik, demokratik bir Türkiye için…

Celalettin Can Independent Türkçe için Dersim-Pertek İlçesi'ne bağlı Üryan Hızır Ocağı'ndan bir Alevi Dedesi Veli Büyükşahin ile konuştu

Veli Büyükşahin, Dersim-Pertek İlçesi'ne bağlı Üryan Hızır Ocağı'ndan bir Alevi Dedesi. Aynı zamanda Can TV programcısı.

Gündemden düşmeyen "Alevi meselesi"nin "yeni güncelliğini" Veli Büyükşahin ile konuşacağız.
 

2.jpg
Veli Büyükşahin, Independent Türkçe için Celalettin Can'ın sorularını yanıtladı

 

AKP yönetimi Alevilerin görüşlerini dikkate almadan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı "Cemevleri Başkanlığı" yasasıyla Alevilerin sorununu çözdüğünü ya da çözeceğini düşünüyor. Alevi kurumları ve Alevi toplumunun büyük çoğunluğu buna tepki gösterdi. Peki siz bu olaya nasıl yaklaşıyorsunuz?

Siz de biliyorsunuz Alevi Çalıştayları oldu ama sonuç yok… Şunu bile diyebiliriz, belki Kemalizm'in en iyi öğrencileri AKP'lilerdir. Kemalizm şimdi iktidardır aslında bu anlamda. Maalesef tekçilik konusunda kesinlikle Cumhuriyetin kuruluşundaki Kemalist kadrolarla bugünkü AKP kadroları arasında temel bir fark yok.

Alevilerin AKP'nin politikalarına karşı çıkma nedenine gelince… AKP, Aleviliği tanımlamaya, kendine bağlayıp asimile etmeye çalışıyor. Aleviliği reddediyor. Aleviliği bir kültür olarak değerlendiriyor.

Bu bağlamda bizim cemevlerimizi, ocaklarımızı, inancımızı kabul etmiyor. Kendine göre biçimlendirmeye çalışıyor. Reddetmemize, kabul etmememize rağmen bunu yapıyor. Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı "Cemevleri Başkanlığı" yasasını Kabul etmiyoruz.

İşte bu nedenlerle İstanbul Yenikapı'da, 25 Aralık Pazar günü laik, demokratik bir Türkiye için bir Büyük Alevi Kurultayı yapıyoruz. 


Neden kurultay? Sizi kurultaya götüren koşullar ve kurultayın amaçları nelerdir, sorusundan başlayarak ilerleyelim…

Bu konuda Aleviler birçok çalışma yaptılar. Gerek AKP'nin şu anda yaptıkları, gerekse daha önce devletin uyguladığı politikalara karşı Aleviler eylemler, mitingler, yürüyüşler, açıklamalar vs. yaptılar.

Şimdi 25 Aralık İstanbul Yenikapı'da yapılacak olan kurultayda şunu yapmak istiyoruz; Biz Aleviler buradayız. İnancımızla, ocaklarımızla cemevlerimizle, kurumlarımızla, sanatçılarımızla, aydınlarımızla, inanç önderlerimizle hep birlikte buradayız.

Biz AKP'nin bu Alevi politikalarını reddediyoruz.

Kültür Bakanlığı'na bağlı Cemevi Başkanlığı'nı reddediyoruz.

Cumhuriyetin 100. yılında geriye dönüp baktığımızda, cumhuriyetin bize bir şey vermediğini, tam tersine baskıya, zulme, asimilasyona maruz kaldığımızı görüyoruz.

Önümüzdeki dönemde laik bir devlet ve demokratik bir ülke istiyoruz.

Sadece Aleviler için değil, bütün toplum için istiyoruz.

Sünnilerin Diyanet'i var.

Biz Diyanet istemiyoruz.

Bu ülkede yaşayan bütün halklar, inançlar eşit ve özgür olsun, istiyoruz.

Devlet laik olsun, demokratik olsun, yasalar karşısında bütün yurttaşlar eşit olsun, ayrımcılık olmasın, istiyoruz.
 

221610.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

Alevi meselesinin çözümsüzlüğünü aşmaya dönük taleplere yaklaşım önemli ölçüde anlaşıldı. Şöyle devam edelim…Tarihi süreç içinde Aleviler içinde yaşadıkları devletlerle pek barış içinde yaşayamamışlar, denebilir ki hiç yaşayamamışlar. İlişkileri hep çelişkili, çatışmalı olmuş. Bu nedenle de inançlarını gizli olarak sürdürmek, çoğu kez de ulaşılması zor dağlık alanlara sığınmak zorunda kalmışlar.

Selçuklular ve Osmanlı dönemlerinde bir nokta geliyor, Babai ve Bedreddin’i başkaldırıları gibi önemli toplumsal başkaldırılar ortaya çıkıyor…

Alevilik aslında barış ve kardeşlik inancı, bir eşitlik felsefesi, derinlikleri olan bir insan felsefesi. Ama olmuyor işte… Devlet yıkma, devlet kurma yanları da olmadığı halde barışık yaşayamıyorlar… Neden dersiniz?

Neden derseniz, Alevilerin içinde yaşadıkları devletler, ki bunlar Ortadoğu devletleri, hemen hepsi dini siyasi araç haline getirmişti. Abbasi Padişahı aynı zamanda Halife idi.  Osmanlı Padişahı aynı zamanda halife oldu.

Orta Çağ Avrupa’sında din savaşları var. Ancak hiçbir kral gidip Vatikan'da papalığa el koymadı. Bir noktada uzlaşma oldu. Osmanlı padişahlığı gitti, halifeliğe el koydu…


Bu durumda padişah dine de el koymuş, halifelik üzerinden doğrudan dini kontrol altına almış oluyor. Bu durumda Aleviler sadece padişahla değil, halifelik üzerinden de Osmanlı ile karşı karşıya gelmiş oluyorlar.

Evet… Dolayısıyla Aleviler kendilerini kaçınılmaz olarak çatışma ortamında buluyor. Çünkü hem sosyal olarak hem inançlar olarak iktidarla bir türlü barışık olamıyorlar.

Niye olamadıklarına gelince… Aleviler barış içinde yaşamayı, rızalık içinde yaşamayı, herkesin emeğinin karşılığını almayı, zulme karşı çıkmayı vs. doğru ve meşru gördükleri için böyle oluyor. Ama aynı zamanda biz Alevilerin pek güç ve iktidar sahibi olma gibi eğilimimizin zayıf olması gibi bir gerçekliğimiz de var…
 

1048846-16407566.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

Osmanlı İmparatorluğu'ndan sonra, özellikle Kurtuluş Savaşı ve Birinci Meclis döneminde Aleviler inançlarını özgür yaşayacaklarına dair umutlular. Cumhuriyeti ve Cumhuriyet reformlarını çağdaşlaşma yönünde ileri adım olarak gören Aleviler, Mustafa Kemal'i genel eğilim olarak sahipleniyorlar.

Ancak Cumhuriyetin daha ilk döneminde Aleviler dışlanıyor, dergahları kapatılıyor, inançları yasaklanıyor, Vekilleri asılıyor, itirazları kanla bastırılıyor.

Bu kadar mı? Koçgiri'den başlayarak, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas katliamları ile karşılaşıyorlar. Dersim'de bu neredeyse soykırıma varıyor…

Veli Büyükşahin: Evet… Aleviler tabii ki Cumhuriyetin kuruluşunda, cumhuriyeti ve çağdaşlaşma, laikleşme meselesini sahiplendiler.

Ama bugün geriye dönüp baktığımızda, aslında biz ne kadar sahiplenmiş olursak olalım yüzyıllık cumhuriyet sürecinde Aleviler tarumar olmuş… İşte ifade ettiğiniz katliamlar olmuş. Bugün de Maraş katliamının yıldönümü…

Maraş katliamı ve diğer katliamların nedenleri var. Özellikle Osmanlı'nın son döneminde ittihat ve Terakki ile başlıyor Türk uluslaşma süreci…  

Bir bakıma nöbeti devralan Kemalist kadrolar, Cumhuriyet'in kuruluşu ile beraber kâh soykırıma varan katliamlarla, kah sürgünlerle Türk ulusal devletinin inşa projesine harç oldular.  


En kısa şekliyle, yüzyıllık devlet politikası ve Aleviler ilişkisini açıklaman istense, nasıl açıklardın?

Aleviler, Türk- İslam-sentezinin bir parçası haline getirilmek istendi. 100 yıllık süreçte yoğun çalışmalar yapıldı. Katliamların temel nedeni bu. Yola gelmeyenler, yani Türkleşmeyen ve Sünnileşmeyenler ağır baskı ve birbirini takip eden katliamlarla dize getirilmek istendi. Dolayısıyla bütün bu katliamların, Alevilerin yaşadığı baskıların kökenini buralarda aramak gerekiyor.

Devlet böyle kurgulandığı için ilk Kemalist kadrolardan günümüze üzere, bu durum aralıksız devam etti. İktidarlar değişse bile devletin bu politikası tartışmasız değişmedi. Alevi köylerine camiler yapıldı.

Sünni-İslam okullara Diyanet eliyle ders olarak konurken, Alevi inancı konmadı, tercihli bile yapılmadı din eğitimi. Alevilik tümden sindirilmek ve Sünnileştirmek istendi. Hiçbir Alevi yoktur ki okullarda, askerlikte, kamu kurumlarında inancından dolayı baskıya uğramamış olsun…

Teşekkürler Veli Büyükşahin!

Çok yararlı oldu, asıl ben teşekkür ederim.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU