Bir oyuncuyu öldürdükleri, bir daha spor yapamayacak şekilde en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları ya da daha ciddi bir şekilde bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız…"
Bu sözler, Beşiktaş'ın Ankaragücü'ne konuk olduğu müsabakada sahaya giren taraftara müdahale ettiği için cezalandırılan Beşiktaş'ın Brezilyalı futbolcusu Josef de Souza'ya ait.
Karşılıklı demeçler, hakem tartışmaları ve sosyal medyanın da körüklemesiyle başlayan gerginlik Türk futbolunu yeniden holiganizm korkusuyla baş başa bıraktı.
Holiganizm bu kez İzmir'de sahnedeydi. Göztepe'nin Altay'ı konuk ettiği derbide, oynanan futboldan daha çok şiddet olayları konuşuldu.
Altay tribünlerinden atılan bir işaret fişeği, Göztepeli bir taraftarın ağır şekilde yaralanmasına neden oldu. Sahaya giren Göztepe taraftarı ise korner direğiyle Altay kalecisinin kafasına vurarak onu yere serdi.
Peki son dönemde futbolda artan şiddetin temelinde ne yatıyordu?
Holiganizmin artışını spor yazarı Umut Eken, kanunların yaptırımlarını da spor hukukçusu Aysu Melis Bağlan Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Vahşet"
Eken, Altay-Göztepe maçındaki şiddet örneğinin, futbolcuların kendi aralarında ettiği kavgadan daha tehlikeli olduğunu vurguluyor.
Yaşananları "vahşet" kelimesiyle nitelendiren Eken, "Herhangi bir madde etkisi altında olup olmadığını bilmediğimiz ama normal bir insanın yapmayacağını bildiğimiz bir eylem vardı" dedi.
"'Sosyal medya zehri' denen bir şey var"
Futbolda artan şiddeti tek bir nedene bağlamanın mümkün olmadığını ifade eden Eken, "Toplumsal gelişimini tamamlayamamış ülkelerde şiddet olaylarına maalesef daha fazla tanık oluyoruz. Bu sezon, sosyal medyada ya da karşılıklı demeçlerle ortamın gerildiğini gördük. 'Sosyal medya zehri' denen bir şey var" diye konuştu.
Eken'e göre sosyal medyaya yayılanları şiddeti körüklüyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Cezanın, yasanın yeterli olmadığını, işin kağıt üzerinde çözülemeyeceğini artık anlamamız gerekiyor"
Spor Hukukçusu Aysu Melis Bağlan ise cezai müeyyidelerin yetersiz olduğu görüşünde.
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un müsabaka öncesini, esnasını ve sonrasını da kapsadığını dile getiren Bağlan, "Cezanın yeterli olmadığını, işin kağıt üzerinde çözülemeyeceğini artık anlamamız gerekiyor. Toplumsal bir dönüşüm ihtiyacımız var. Tabii ki ben de herkes gibi bunun bir günde ya da bir yılda olmayacağını biliyorum. Fakat bu konuyla ilgili kendimizden başlamamız gereken de bir süreç var" ifadelerini kullandı.
"Yanıcı ve patlayıcı maddeleri içeriye sokanlar, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alıyorlar"
Mevcut yasada, stadyuma sokulması yasak olan maddelerin olduğunu dile getiren Bağlan, şunları söyledi:
Tribünden tribüne atılan madde tam olarak yasaklı maddelerden bir tanesi. Bu maddeleri içeriye sokanlar 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alıyorlar. Bir de korner direğiyle saldırıya uğrayan kaleci var. Artık izlemekten, konuşmaktan, tanık olmaktan bıkacağımız kadar kötü bir durumdayız. Burada bu masanın çok fazla paydaşı var. Stadyumdaki düzeni, disiplini, müsabakanın olağan akışını sağlayamadığınızı anladığımız ev sahibi kulüp açısından da para cezası olacaktır."
"Ne zaman fiziksel bir şiddet olsa o zaman konuşmaya değer buluyoruz"
Bağlan'a göre 'taraftar olmasa her şey çok kolay' diyen bir anlayış var ve mevcut yasa da bütün suçu taraftara yüklüyor.
"Fakat ülkemizde de dünyada da görüyoruz ki birbirine yumruk atan başkanlar da var" Aysu Melis Bağlan, "Her hafta tribünde yer alan, her maça giden bir kadın olarak eşlik edebileceğim bir tane tezahürat yok. Yani yenme ve yenilmeyi 'cinsel birleşmeden' anlayan, 'cinsel birleşmeden' örnek vermeden 3 puan alamayan, ezmeden kazanamayan bir toplumuz. Fakat ne zaman fiziksel bir şiddet olsa o zaman konuşmaya değer buluyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
© The Independentturkish