Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias geçen hafta Libya'ya tartışmalı bir ziyaret gerçekleştirdi.
Dendias söz konusu ziyaret çerçevesinde diplomatik teamülleri, diplomatik nezaketi ve beynelmilel protokol kurallarını hiçe sayarak hem kendi hem de temsil ettiği makam ve ülkesinin itibarını zedeledi.
2011 sonrası Libya'daki siyasi durum
Libya'da 2011'den bu yana yaşanan gelişmeleri genel hatlarıyla özetlemek gerekirse, 2011'de Kaddafi'nin devrilmesi sonrasında yaşanan iç karışıklık nedeniyle 2014-2015 yılları arasında BM'nin uhdesinde Libya'daki tüm kesimlerin bir araya getirildiği bir siyasi diyalog süreci başlatıldı.
Kapsamlı görüşmeler neticesinde, 17 Aralık 2015 tarihinde Fas'ın Suheyrat şehrinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da katılımıyla taraflar arasında Libya Siyasi Anlaşması imzalandı.
İki yıllık bir geçiş dönemi öngören bahse konu anlaşma çerçevesinde oluşturulan Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Başkanlık Konseyi ülkenin tek meşru hükümeti olarak tanındı.
Yine söz konusu anlaşma kapsamında Tobruk şehrindeki Temsilciler Meclisi'nin geçiş dönemi boyunca yasama organı olarak görev yapması yönünde mutabık kalındı.
Libya Siyasi Anlaşması çerçevesinde oluşturulan bir diğer yapı da danışma kurulu görevini yürütecek Yüksek Devlet Konseyi oldu.
Anlaşmada yer alan hususlar BM Güvenlik Konseyi'nin S/RES/2259 (2015) sayılı kararıyla da teyit edildi.
Başkanlık Konseyi'nin hükümetin kurulması amacıyla sunduğu listeler, Halife Hafter'in baskıları nedeniyle Temsilciler Meclisi'nde onaylanmadı ve süreç tıkandı.
Bilahare ülke, Hafter'in güçleri ile Başkanlık Konseyi'ne bağlı silahlı gruplar arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle yeniden istikrarsızlığa sürüklendi.
Diğer yandan, ülkede DEAŞ'ın artan mevcudiyetiyle mücadele edildi.
2017 yılında dönemin BM Libya Özel Temsilcisi;
i) Libya Siyasi Anlaşması'nın gözden geçirilmesi,
ii) tarafları bir araya getirecek bir Ulusal Diyalog Forumu'nun oluşturulması ve
iii) anayasa referandumu ile bunun neticesinde düzenlenecek Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri şeklinde özetlenebilecek bir plan sundu.
Söz konusu öneriden somut bir sonuç alınamadı ve taraflar arasındaki çatışmalar devam etti.
2019 yılında Hafter'in güçleri Trablus'u ele geçirmek istedi ancak başarılı olamadı. Bilahare, Libya Siyasi Diyalog Forumu gerçekleştirildi.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ABD, AB, Rusya, BAE, Mısır bu sürece destek verdi.
Yine BM'nin uhdesinde gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda Libya'yı 24 Aralık 2021'de seçime götürecek bir Milli Birlik Hükümeti ve yeni bir Başkanlık Konseyi seçilmesi konusunda mutabık kalındı.
Yapılan seçimler neticesinde Muhammed Menfi Başkanlık Konseyi Başkanı, Abdülhamit Dibeybe de Milli Birlik Hükümeti Başbakanı oldu.
Yeni kurulan hükümetin ülkeyi birleştirmek ve seçimlere hazırlamak için yaklaşık 9 ayı vardı, ancak seçimler için gereken anayasal altyapı oluşturulamadığından Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanında yapılamadı.
Hafter ve ülkenin doğusundaki bazı siyasi aktörler geçici hükümetin görevini yerine getiremediğini, bu nedenle görev süresinin 24 Aralık 2021 itibarıyla sona erdiğini savundu.
Bu gelişmeler neticesinde, Temsilciler Meclisi ülkenin doğusunu temsil eden milletvekillerinin katılımıyla eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa'yı Başbakan olarak seçti. Oturuma ülkenin batısından seçilen milletvekilleri katılmadı.
Gelinen noktada, seçimler hala yapılabilmiş değil, ancak Ulusal Mutabakat Hükümeti Libya'yı dışarıda temsil etmeye devam ediyor.
Türkiye'nin tutumu ve Yunanistan'ın tepkisine neden olan gelişmeler
Türkiye, Libya Siyasi Anlaşması ve BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Başkanlık Konseyi'ni ve anlaşmada öngörülen diğer kurumları Libya'da tek meşru muhatap olarak kabul ediyor.
Öte yandan, Türkiye, Başağa da dahil tüm taraflarla görüşerek ülkedeki sorunların son bulması ve Libya'nın istikrara kavuşması için diplomatik çabalarını sürdürüyor.
2000'li yılların başından itibaren GKRY, Doğu Akdeniz'de KKTC'yi ve Türkiye'yi yok sayarak bölgenin istikrarını doğrudan etkileyen bir dizi adım atarak Mısır, Lübnan ve İsrail'le münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşmaları imzaladı.
Bölgede Türkiye'ye rağmen atılan bu adımlar karşısında 2019 yılında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti Arasında Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzalandı.
Ocak 2020 Yunanistan, Fransa, GKRY, Mısır ile İtalya Dışişleri Bakanları'nın katılımıyla Kahire'de Doğu Akdeniz'de gelişmelere ilişkin bir toplantı gerçekleştirildi.
Toplantıda Fransa, Yunanistan, Mısır ve GKRY tarafından yayınlanan ortak basın bildirisinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatın üçüncü ülkelerin haklarını ihlal ettiği, uluslararası hukukla bağdaşmadığı ve hukuki sonuçlar doğurmayacağı açıklandı. İtalya söz konusu basın açıklamasına katılmadı.
Doğu Akdeniz'deki gerilim sürerken geçtiğimiz mayıs ayından bu yana Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde yaşanan gerginlik ekim ayında Türkiye ile Libya arasında imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ve Libya Ulusal Birlik Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırası"yla ayrı bir boyuta taşındı.
Yunanistan, 2019 anlaşmasına atıf yaparak, mutabakatın uluslararası hukuku ihlal ettiğini, Türkiye ve Libya'nın denizden komşuluğunun bulunmadığını, Girit Adası'nın yok sayıldığını, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin muhtırayı imzalama yetkisine sahip olmadığını iddia etmektedir. Benzer açıklamalar Mısır ve AB'den de geldi.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından söz konusu itirazlara cevaben yapılan açıklamada, iki egemen devlet arasındaki iş birliğine yönelik bahse konu anlaşmaya itiraz edilmesinin hem uluslararası hukuka hem de BM'nin temel ilkelerine aykırı olduğu belirtildi, ayrıca AB'nin konu hakkında beyanatta bulunacak yetkiye sahip olmadığının altı çizildi.
Dendias'ın tartışmalı Libya ziyareti
Dendias'ın Libya ziyareti yukarıda belirtilen gelişmeler çerçevesinde gerçekleşti.
Dendias'ın Libya'ya yönelik yaptığı sert açıklamalara rağmen Trablus'taki resmi makamlar ziyarete izin vermiş, Libya Dışişleri Bakanı Nejla Manguş da diplomatik teamüller gereği mevkidaşını karşılamak üzere havalimanına kadar gitme nezaketini göstermişti.
Neticede Dendias'ın esas muhatabı Dışişleri Bakanı Manguş'tu. Dendias'ın uçağı Trablus'a indi ve karşılamada Manguş'un olduğu görülünce Bingazi'ye dönülmesi kararı alındı.
Dendias'ın uçağı kalkış izni alabilmek için bir saat pistte bekledi. Dendias, Manguş'un havalimanında kendisini karşılamasını "protokol ihlali" ve "varılan anlaşmanın ihlali" olarak değerlendirdi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Trablus'a gelme sebebi Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi'yle görüşmek olarak açıklanmıştı.
Peki, Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni yok sayan Dendias aynı anlaşmayla (Libya Siyasi Anlaşması) ihdas edilen Başkanlık Konseyi'nin Başkanı'nı ziyaret etmekle kendisiyle çelişmiyor muydu?
Dendias Ekim 2022'de hidrokarbon mutabakatının altına imzasını atan Libya Dışişleri Bakanı Manguş'a yönelik bir tepki göstermek istemiş olabilir, ama neticede Manguş söz konusu mutabakatı şahsı adına değil, Ulusal Mutabakat Hükümeti adına, Libya Devleti adında atmıştır.
Dolayısıyla, Manguş'a gösterilen tepki esasında Libya'nın meşru hükümetine, devletine ve halkına yönelik bir tepki olarak görülmelidir.
Diğer yandan, uluslararası kamuoyunda ve üçüncü ülkeler nezdinde barış isteyen taraf olarak kendini takdim etmeye çalışan Yunanistan'ın Dışişleri Bakanı bu durumda söz konusu mutabakatın diğer imzacısı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'yla da mı temas etmeyecektir?
Devlet ciddiyetinden uzak davranışlar sergileyen Dendias'ın Libya ziyareti diplomatik teamülleri yerle bir etmenin yanı sıra, Libya'nın doğusunda Hafter'le görüşerek belki de en önemlisi Yunanistan'ın, Libya'daki taraflar arasında uzlaşı sağlayarak kalıcı bir çözüm bulunması yönünde en ufak bir iradesinin bulunmadığını, aksine ülkedeki bölünmeleri körüklemek ve her zamanki gibi Türkiye'yi şikayet etmek olduğunu gösterdi.
Nitekim, Dendias'ın cumartesi günü yaptığı ve "Doğu Libya"yla, Ankara ile Trablus arasında imzalanan, hidrokarbon mutabakatına karşı işbirliğini güçlendirecekleri yönündeki açıklaması da bu anlayışı destekler nitelikteydi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish