Milli Savunma Bakanlığı (MSB), dün gece Suriye ve Kuzey Irak'a hava harekatı düzenlendiğini duyurdu.
Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) yapılan açıklamada operasyonun "bir an önce" son bulması çağrısı yapıldı.
"İstiklal saldırısı bahane edildi"
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Merkez Yürtüme Kurulu imzalı açıklamada sözkonusu operasyonun İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirilen bombalı saldırı "bahane edilerek" düzenlediğinin iddia edildi. Açıklamada "Asıl güvenlik tehdidi, ‘Sınırın öbür tarafına geçer iki füze yollarız ve savaşı başlatırız’ diyerek karanlık emellerini hayata geçirmek isteyen zihniyettir" denildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
Karanlık İŞİD çetelerine karşı yürüttüğü destansı direniş ve kurmuş olduğu yeni yaşam modeliyle dünyanın bütün ezilenlerine ilham kaynağı olmuş başta Kobanê olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok sivil yerleşim bölgesi dün gece uçaklarla bombalandı. Karanlık bir tezgah olduğu anlaşılan İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırı bahane edilerek dün gece Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına bombalar yağdırılmıştır. Açık ki, IŞİD’in bu topraklarda başaramadığını iktidar uluslararası hukuku ayaklar altına alarak tamamlamak istemektedir. Kuzey ve Doğu Suriye bir güvenlik tehdidi değil insanlık için bir umuttur! Asıl güvenlik tehdidi, ‘Sınırın öbür tarafına geçer iki füze yollarız ve savaşı başlatırız’ diyerek karanlık emellerini hayata geçirmek isteyen zihniyettir.
Daha önce Afrin ve diğer Kürt bölgelerine yönelik gerçekleştirilen işgal saldırıları, işgal edilen bölgeleri IŞİD ve türevleri için yaşam alanlarına dönüştürmüştür. Saldırılar, iktidarın iddia ettiği gibi sınır güvenliğini sağlamak için değildir, aksine Türkiye’ye yönelik tehdit ve tehlikeleri artırmaktadır. Türkiye’ye tehdit oluşturan Kürtler değil, Kürtlerin işgal edilen yaşam alanlarında palazlandırılan IŞİD ve türevi örgütlerdir.
Ülkeyi yönetemeyen, yaşanan büyük yapısal krizin faturasını halklara çıkararak içeride baskı dışarıda çatışma stratejisiyle ömrünü uzatmaya çalışan AKP-MHP iktidarı, ülkeyi gün geçtikçe büyük bir bataklığın içine çekmektedir.
Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına bütünüyle meşruiyetten yoksun bu saldırı karşısında ulusal ve uluslararası demokratik çevreleri, savaş karşıtlarını ve duyarlı kesimleri bu saldırıyı kınamaya ve bu haksız saldırıya karşı seslerini yükseltmeye davet ediyoruz. İktidarı bu tehlikeli girişimlerden vazgeçmeye, uluslararası güçleri bu komplonun bir parçası olmamaya çağırıyoruz. Kobanî, Tel Rıfat ve Şengal’e yönelik gerçekleştirilen eş zamanlı hava saldırılarını son derece yanlış ve tehlikeli buluyor, saldırılarda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Emek ve Özgürlük İttifakı'ndan açıklama
Diğer yandan Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP)'nin bir araya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı da operasyona ilişkin bir açıklama yaptı.
Açıklamada operasyon için "Taksim’de sivillere yönelik gerçekleştirilen ve iktidar tarafından karartılmaya çalışılan vahşi saldırı gerekçe gösterilerek dün gece Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok sivil yerleşim bölgesine yönelik gerçekleştirilen hava saldırısı, Türkiye halklarının değil iktidarın beka saldırılarıdır" ifadesi kullanıldı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
AKP ve MHP iktidarı ömrünü uzatmak, kaybettiği meşruiyetini şiddetle tesis etmek için yeniden savaş politikalarına sarılmaya başlamıştır. Taksim’de sivillere yönelik gerçekleştirilen ve iktidar tarafından karartılmaya çalışılan vahşi saldırı gerekçe gösterilerek dün gece Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok sivil yerleşim bölgesine yönelik gerçekleştirilen hava saldırısı, Türkiye halklarının değil iktidarın beka saldırılarıdır. Sıkıştığı, siyaseten iflas ettiği ve yönetemediği her dönemde Türkiye halklarına, emekçilerine, ezilenlerine yönelik şiddet yöntemlerine sarılan AKP-MHP iktidarı, aynı yıkıcı politikaları bölge halklarına da dayatmaktadır. Türkiye halkları ve emekçileri on yıllardır iktidarın Suriye başta olmak üzere bölgede yürüttüğü bu saldırgan politikasının ağır faturasını ödemektedir. Yiten canlar bu ülkenin çocuklarıdır, ülkenin ekonomisi talan edilmektedir, faşizan ve despotik yönetim sorgulanamaz hale getirilmek istenmektedir. Derinleşen yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik bu tür savaş dayatmalarıyla ülkenin kaderi haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Dün gece gerçekleştirilen saldırı aynı zamanda uluslararası küresel ve bölgesel emperyal güçlerin onayı ve oluru ile gerçekleştirilmiştir. Bu savaş iktidarın ömrünü uzatma, iktidarını sürdürme saldırılarıdır; hiçbir meşruiyeti yoktur, Kürt sorunu başta olmak üzere bölgesel sorunları daha da derinleştirmektedir. Kürt halkının bölgede kendini yönetme hakkını, bölge halklarının demokratik bir düzen kurma mücadelesini savunuyor ve bu saldırgan politikaları reddediyoruz.
Daha önce defalarca deneyimlendiği üzere iktidarın Suriye politikası, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları IŞİD başta olmak üzere El Nusra ve benzeri örgütleri palazlandırmış ve Türkiye başta olmak üzere bölge halklarının geleceğini tehdit eder noktaya taşımıştır. Çeteler arası güç savaşlarına sahne olan Afrin bunun en açık örneğidir. Bütün karartma girişimlerine, gerçeği örtbas etme çabalarına rağmen ortaya çıkan ilk işaretler Taksim saldırısının da bu güçler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Emek ve Özgürlük İttifakı olarak her türlü savaş politikasının karşısında durmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle bütün halkımızı, emekçileri, kadınları, gençleri, ulusal ve uluslararası demokratik çevreleri, savaş karşıtlarını ve duyarlı kesimleri bu tür politikalar karşısında durmaya, iktidarın savaşla ömrünü uzatma politikalarına itiraz etmeye çağırıyoruz.
Independent Türkçe