ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için gerekirse askeri seçeneğin hala masada olduğu mesajını verdi.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın Aaron David Miller tarafından yönetilen seminerinde konuşan Malley, “Biden yönetimi, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemenin en iyi yolu olarak diplomasiye bağlı kalıyor. Ancak İran’ın nükleer silaha sahip olması tüm dünyayı güvensiz ve ABD’nin güvenliğini daha savunmasız hale getirecektir” dedi.
Baskı araçları, özellikle yaptırımlar işe yararsa, diplomasinin tercih edilen bir yol olduğunu söyleyen Malley, “Ancak bunlar başarısız olursa ve İran’ın nükleer silah edinmesini önlemek için gereken şey buysa, son çare olarak askeri seçenek çok açık bir şekilde masada olacaktır” diye ekledi.
Malley, ABD’nin İran’a yönelik stratejisinin dört ana sütununu şöyle açıkladı:
Stratejimizin ilki, özellikle eski Başkan Donald Trump’ın 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonra, yakın müttefiklerimiz ve Avrupalı müttefiklerimizle yeniden bir ittifak kurmaya çalışmak. İran’ın kendisi ve Ukrayna’daki Rus saldırganlığına verdiği destek ve İran rejiminin şiddeti karşısında İran halkını destekleme konusunda Avrupa ile ortak tutuma sahibiz. İran’ın istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine, insan hakları ihlallerine veya nükleer programına karşı ortak bir cephe oluşturmak gibi çok önemli bir şeyi başardığımızı düşünüyorum.
ABD’nin ikinci stratejisinin İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek olduğunu vurgulayan Malley konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:
Başkan Biden, İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyeceğine dair net bir taahhütte bulundu ve biz bu konuda birçok araç kullanıyoruz. Bu vizyonu İsrail hükümeti ve diplomatik çözümden başka kalıcı ve uzun vadeli bir çözüm olmadığına inanan diğer taraflarla paylaşıyoruz. Diplomasi bu sorunu çözmenin en iyi yoludur, ancak diplomasi ve diğer tüm araçlar başarısız olursa, masada askeri bir çözüm bulunuyor.
Malley, stratejinin üçüncü ayağının İran’ın istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri, silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve balistik füzeler yerleştirme planları, devletlerin iç işlerine müdahale etme ve komşularına saldırılar düzenleme eylemlerinden caydırmak olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
Ortaklarımız ve müttefiklerimizle birlikte, yaptırımlar yoluyla veya müttefiklerimizin savunmasını güçlendirerek bu faaliyetlerle mücadele etmek için tüm çabayı gösteriyoruz.
Dördüncü unsurun, tüm dünyada ve İran’da insan haklarının savunulması olduğunu belirten Malley, “İran’da protestoların patlak vermesinden bu yana birçok eleştiri yayınladık ve diğer ülkeleri İran’da insan haklarını savunmaya çağırdık. Bu taahhüdümüze bağlıyız ve İran’da kalan üç ‘rehinenin’ serbest bırakılıp evlerine döndürülmesini sağlıyoruz” dedi.
İran’ın çifte vatandaşlığa sahip ABD’lileri ‘rehin’ olarak gözaltına alma yöntemini eleştirdi ve İran hükümetinin çifte vatandaşlığa sahip olanları piyon olarak kullandığını da belirtti.
Askeri saldırı
Moderatör Aaron David Miller, İran uranyum zenginleştirmeye geri dönerse veya gerçekten bir nükleer silah üretirse ABD’nin saldırı olasılığı olup olmadığını sordu.
Malley bu soruya şu ifadelerle yanıt verdi:
Hala İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ve yine diplomasiyi, baskıyı ve yaptırımları tercih ettiğimizi, diplomasinin başarısız olması durumunda da tüm seçenekleri masada tuttuğumuzu söylüyoruz. Diplomatik bir anlaşma arayışımızda askeri seçeneği çok geride bıraktığımız doğru değil. Başkan Biden, Suriye’de İran bağlantılı milislere karşı en az iki kez askeri güç kullanma kararı aldı. ABD kuvvetleri, nükleer anlaşmanın kaderi ne olursa olsun, çıkarlarımızı ve bölgenin istikrarını savunmak için çalışacak. Nükleer anlaşmaya ne olacağını göreceğiz.
Malley İran’ı istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerini sürdürmesi, terör gruplarına desteğini sürdürmesi, balistik füzeleri geliştirmesi, halkına baskı uygulaması ve ABD’lileri hedef alması konusunda da uyardı.
Protestoları destekleme
İran’daki göstericiler tarafından gündeme getirilen rejim değişikliği taleplerine değinen Malley şunları söyledi:
İran halkının isteklerini destekliyoruz. Ancak bu hareketin ve bu gösterilerin geleceği ABD’ye veya başka bir ülkeye değil, İran halkına bağlıdır. Bizim yapabileceğimiz sadece dört şey var. Bunlar İran halkının temel haklarına desteğimiz, rejimin şiddetini kınamak için çok taraflı uluslararası çabayı birleştirmemiz, internette İran’da neler olduğunu vurgulayarak, dünyanın İran rejiminin barışçıl protestoculara yönelik eylemlerini ve şiddetini bildiğinden ve gördüğünden emin olmak ve sorumluların hesap vermesini sağlamak.
Malley, İran’ın Rusya’ya verdiği desteği ve Ukraynalıları öldürmek için Rus kuvvetlerine SİHA temin etmesini ‘dünyayı İran’ı uluslararası alanda tecrit etmeye itecek, kaybedilen bir bahis’ olarak nitelendirdi.
Göstericileri üzen, hükümet karşıtı protestolar hakkında paylaştığı son tweet için özür dileyen Malley, “Bu bir hataydı ve hatamı kabul ediyorum. Özellikle protestocuların taleplerini azaltma olarak görüldüğü için yapmamam gereken bir şeydi” dedi.
Malley söz konusu tweetinde, İran halkının rejimden sadece ‘insan haklarına saygı gösterilmesi’ talebiyle protesto gösterileri yaptığını ifade etmişti.
Malley seminerdeki konuşmasında, altı haftadan fazla bir süredir İran’ın tüm şehirlerini kasıp kavuran bu gösterilerde kadınların liderliğini övdü ve gösterileri ‘şaşırtıcı ve cesur bir halk hareketi’ olarak nitelendirdi.
ABD’nin İran Özel Temsilcisi konuşmasının sonunda, “ABD hükümeti olarak bizim yapmamız gereken ve halihazırda yapmakta olduğumuz şey, İranlıların temel haklarını desteklemek, rejimi sorumlu tutmak için harekete geçmek ve İranlıların kendilerini ifade etmeye ve dış dünya ile iletişim kurmaya devam etmelerini sağlamaktır” dedi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat