Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) birkaç senedir Irak'ın kuzeyindeki PKK'lılara tabiri caizse nefes aldırmıyor.
Silahlı insansız hava aracılarının (SİHA) yaygınlaşmasıyla MİT, Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü yasa dışı yapıların üyelerine yönelik nokta operasyonlarına hız verdi.
Önce Irak sahasında yapılan operasyonlar bazı örgüt mensupları etkisiz hale getirildi.
Türkiye-Irak sınırında Irak'ın içlerine yönelik operasyonlar Irak Kürdistan Bölgesel yönetiminin kontrolündeki yerleri bile aştı.
Irak merkezi hükümetin sorumluluğu altındaki Musul'a bağlı Mahmur ile Kerkük'ün bazı bölgelerinde de PKK'lılar öldürüldü.
Hatta Türkiye sınıra çok uzak bölgede yer alan Süleymaniye kentine bağlı bazı ilçe, kasaba ve köylerde bile etkili operasyonlar gerçekleştirildi.
Son günlerde ise Irak'ın yanı sıra Suriye'nin kuzeyinde yapılan nokta operasyonlarında çok sayıda PKK'lı öldürüldü.
Suikast şeklinde düzenlenen operasyonlarda genellikle yönetici konumundaki kişilerin hedef seçilmesi dikkatlerden kaçmıyor.
Sadece iki gün içerisinde bu yönde iki operasyon düzenlendi. Dün yani 27 Eylül günü güvenlik uzmanı Abdullah Ağar'ın Twitter hesabından paylaştığı iddiaya göre Haseke'nin kuzeydoğusunda bir araca düzenlenen SİHA saldırısında YPG'nin kadın kolu YPJ Cezire Kadın Teşkilatı Sorumlusu Zeynep Saruhan ile cezaevleri genel müdürü Yılmaz Şiro yanlarındaki korumalarıyla birlikte öldürüldü.
Yine önceki gün (26 Eylül) Suriye'nin kuzeyinde MİT tarafından operasyon YPG'nin Ayn İsa cephe sorumlusu olduğu iddia edilen Mehmet Akyol etkisiz hale getirildi.
Bir yılda çok sayıda isim nokta operasyonlarla etkisizleştirildi
Suriye'de YPG'yi hedef alan nokta operasyonlarında öldürülen örgüt sorumluları arasında zaman zaman Suriyeli veya İranlılar olsa da genellikle Türkiye kökenli isimler dikkat çekmekte.
Son iki günde düzenlenen iki ayrı operasyonda öldürülen Zeynep Saruhan ve Mehmet Akyol'un da Türkiyeli olduğu net. Ancak tek onlar değil.
Bir yıl içerisinde basına yansıyan MİT'in nokta operasyonlarında Suriye'nin kuzeyinde öldürülen YPG'nin Türkiyeli yöneticilerinden bazılarının isimleri şöyle:
YPG'nin Fırat bölgesi sorumlusu "Rojhat Karakoçan" kod adlı Mehmet Gürbüz (18 Eylül 2022)
Kamışlı kent sorumlularından "Dijvar Silopi" kod adlı Muhsin Yağan (16 Ağustos 2022)
Ayn el-Arab (Kobani) yürütme konseyi üyesi Erhan Arman (1 Ağustos 2022)
Kobani sorumlularından Şahin Tekintanğaç (24 Temmuz 2022)
Amude-Derbesiye sorumlularından Mehmet Aydın (17 Nisan 2022)
Bombalı eylemlerin sorumlusu Süleyman Orhan (17 Şubat 2022)
Bunların dışında yakalanarak Türkiye'ye getirilenler de oldu.
YPG içerisinde suikastçı olarak görev yaptığı iddia edilen Siirt nüfusuna kayıtlı Dilbirin Kaçar bunlardan biriydi.
Kaçar'ın 2015'te Siirt'ten örgüte katıldı. 2016'da ise Suriye'nin kuzeyine geçtiği.
Örgüt içinde "Tugay komutanı" sıfatıyla görev yaptığı öne sürülen İbrahim Babat da Türkiye getirildi.
Babat, Suriye'nin kuzeyin gerçekleştirilen nokta operasyonuyla aracıyla seyir halindeyken MİT mensuplarınca yakalandı.
PKK tarafından kurulduğu iddia ediliyor
YPG'nin PKK tarafından kurulduğu ve bu örgüt tarafından görevlendirilen isimler tarafından yönlendirildiği konusunda Türkiye'nin elinde güçlü deliller var.
Öldürülen örgüt yöneticilerinin birçoğunun daha önce PKK ile bağlantılı olarak Türkiye, Irak veya İran'da faaliyet göstermiş olmaları da bu konudaki en somut delillerden.
Her ne kadar örgüt içerisinde Türkiyeli, İranlı militanlar olsa da YPG çoğunluğu Suriyeli Kürtlerden topluluklardan oluşuyor.
Buna karşın son dönemlerde yapılan nokta operasyonlarında çoğunlukla Türkiye kökenli militan ve yöneticilerin hedef seçiliyor.
Bu özel bir stratejinin parçası mı yoksa topyekûn terörle mücadelenin bir sonucu mu?
Konunu uzmanları soruyu cevaplarken "terörle mücadeleye" ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Devlet, terörle mücadelede PKK, YPG ayrımı yapmaz"
Emekli tümgeneral Armağan Kuloğlu, MİT'in Suriye'deki nokta operasyonlarında çoğunlukla Türkiyeli militanların hedef seçilmesinin özel bir nedeni olmadığını söyledi.
Türkiye'ye karşı tehdit olan örgütün sorumlularını ortadan kaldırmak suretiyle çözülmeleri sağlamanın asıl amaç olduğunu ifade eden Kuloğlu, nokta operasyonlarla Türkiyeli militanların etkisiz hale getirilmesi düşüncesinden hareket edilmediği belirtti.
Türkiye'nin yıllardır PKK ile mücadele ettiğini, örgütün içinde Türk vatandaşı olanların da farklı ülkeler mensubiyetleri bulunanların da var olduğunu dile getiren Kuloğlu, "PKK, karma bir yapı" dedi.
YPG'nin de PKK'nın uzantısı olarak ortaya çıktığını vurgulayan Armağan Kuloğlu, "Sınırın bu tarafına geçince PKK, Suriye'ye geçince YPG oluyorlar. İkisi arasında ayrım yapmak mümkün değil. Dolayısıyla devletin 'bu PKK'lıymış, şu YPG'liymiş' gibi ayrıma giderek, 'böyle imhası daha kolay olur' diye bir düşünceye gireceğini sanmıyorum. PKK da olsa YPG de olsa terörle mücadelede ayrım yapılamaz. Sorumluları kimse etkisiz hale getirerek o örgüt çökertilmeye çalışılır. Bunun dışında bir taktik olduğunu sanmıyorum" diye konuştu.
"Türkiye kökenli isimlerin tasfiyesi işbirliğinin zayıflamasında etkili olacaktır"
Uzun yıllar boyunca emniyet müdürlüğünde terörle mücadele ve istihbarat müdürlüklerinde üst düzey görevde bulunan ancak mevcut işi nedeniyle ismiyle görüş vermek istemeyen yetkili ise bu konuda farklı görüşte.
Yetkili, çoğunlukla Türkiyeli YPG'lilerin hedef seçilmesinin bir stratejinin parçası olduğunu söyledi.
PKK tarafından kurulsa bile YPG'nin özellikle ABD ve bazı Batılı devletler nezdinde Suriye'nin kuzeyinde yerel özgü bir örgüt olarak kabul edildiğini aktaran yetkimi, "Bu devletler, IŞİD ile çatışmasından dolayı YPG'ye yönelik bir sempati olduğu da bir gerçek. Dolayısıyla YPG'nin tümden yok edilme girişimleri bir açıdan da Suriyeli Kürtlere yönelik olduğu ve IŞİD'e alan açacağı gibi suçlamalarının önünü açıyor" diye konuştu.
"Bundan dolayı Türkiye, kısa veya orta vadede YPG'nin yok edilmesinin imkansız olduğunu gördüğünden önceliğini olabildiğince bu örgüt üzerindeki PKK etkisini azaltmaya vermiş durumda" diyen yetkili şu değerlendirmede bulundu:
Bunun yolu da YPG'yi yönetip yönlendirmeleri için PKK tarafından Suriye'ye gönderilen birçoğu Türkiyeli, bazısı Suriyeli ve İranlı isimlerin etkisiz hale getirilmesinden geçiyor. Öldürülen isimlerin yerine yenilerini göndermeye çalışsalar bile aynı ölçüde etkili olmaları zor. Çünkü PKK da artık Türkiye içinden yeterli adam toplayamadığı gibi Kuzey Irak'ta ciddi baskı altına alınmış vaziyette.
Terör ve istihbarat uzmanı yetkiye göre YPG'deki Türkiye kökenli isimlerin ya da daha önce örgütün Kuzey Irak'taki kamplarında bulunmuş Suriyeli, İranlı isimlerin tasfiyesi karşılıklı sempatiyi bitirmese dahi YPG ile PKK arasındaki işbirliğinin zayıflamasında hayli etkili olacak. PKK adına Türkiye ve Kuzey Irak'ta hiç bulunmamış, 2012'den sonra Suriye'de YPG'ye katılmış Suriyeli Kürtlerin önceliği ister istemez PKK'dan ziyade kendi bölge ve örgütlerine yönelik olacak.
© The Independentturkish