Tarihi eserler ve kültürel değerlere sahip çıkılmadığı tartışması uzun süredir gündemde.
Müzeden camiye çevrilmesiyle izdihama uğrayan, kapısı ve duvarlarının bir bölümü kazınan Ayasofya’nın (Ayasofya-i Kebir Camii) ardından Galata Kulesi de alarm veriyor.
İstanbul Beyoğlu’ndaki Galata Kulesi’nin yolunu tutarak, dünyanın en eski kuleleri arasında yer alan yaklaşık 700 yıllık yapının son halini görüntüledik.
İstanbul’un sembolik yapılarından olan kulenin dış cephesi önünde Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar’la bir araya geldik.
Tarihi kulenin taş örgü dış cephesi yazılarla dolu
Yığma moloz taş örgü sistemde inşa edilen kulenin dış cephesindeki görüntüler hayret verici.
Tarihi kulenin dış cephesinde bir insan boyuna karşılık gelen bölüm (yaklaşık 2 metre yüksekliğe kadarki kısım); isim, yazı ve figürden geçilmiyor.
Taş örgüde tuttuğu takımı yazanlar da var, sevdiğinin ismini kazıyanlar da.
Tedbir alınmazsa yerli ve yabancı turistin uğrak yerinin dış cephesindeki görüntü kirliliği artacak.
Geçtiğimiz yıl pandemi gölgesinde 750 bin kişi ziyaret etti.
"Tüm taş yapıların hepsi yazılanmış, karalanmış; isimler, şehirler, kalpler..."
Galata Kulesi'nin durumunu konuştuğumuz Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar yetkililere seslendi.
Ayasofya'nın ardından Galata Kulesi'ndeki duruma üzüldüğünü belirten Yaşar, kültürel ve tarihi değerleri korumadaki hoyratça tutumu eleştirdi.
Yaşar, kulenin tıpk iç kısmında olduğu gibi dış bölümünde de görevli bulundurulması gerektiğini de dile getirdi:
Tüm taş yapıların hepsi yazılanmış, karalanmış; isimler, şehirler, kalpler...
İnsan boyundaki ve insan elinin uzanabileceği yerler zarar görmüş. ana tabela tamamen zarar görmüş. Çünkü biz kültürel mirası koruyamıyoruz. Bununla ilgili genel bir koruma bilincimiz yok. Altyapımız yok.
Ben görevli arkadaşlara sordum, 'Biz içeriden sorumluyuz ve ancak içeriye yetişebiliyoruz' dedi.
Emniyet Genel Müdürüğü'ne, CİMER'e yazı yazdık.
Galata Kulesi'nin yanına gelen yerli-yabancı turist, fotoğraf çekmeden geçmez. Sivil polisler var ama bu konuyla ilgili yetkilendirmeleri yok.
"Tüm restorasyonlarda sanat tarihçisi bulundurma zorunluluğu olmalı"
Metrekareye en çok tarihi mekanın düştüğü ülkelerden biri olan Türkiye'de tarihi miras koruması ve restorasyon konularında sorun yaşandığını ifade eden Yaşar, "Tüm restorasyonlarda sanat tarihçisi bulundurma zorunluluğu olmalı. Şirketlerin statüsünün düzeltilmesi ve restorasyın yapacak ustaların yetiştirilmesi gerekiyor. Anayasa'da madde var ama uygulama eksik" şeklinde konuştu.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor
1967'de onarım gören kule, 2020 yılında tekrar restore edildi. Ancak bu restorasyon çeşitli tartışmaları da gündeme getirdi.
Geçmişte uzun yıllar yangın gözetleme kulesi olarak kullanılan yapı, 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edildi.
Bilet fiyatları 4 katına çıktı
Ancak Türkiye’de en çok ziyaretçiye sahip olan kule son olarak ziyaretçi ücretlerindeki artışla gündeme geldi.
Bilet fiyatları son bir yılda yüzde 400’lük artışla 120 TL’ye çıktı.
Pahalılık nedeniyle bazı kişiler kuleye girmeyip bu sembolik eseri dışarıdan izliyor.
Galata Kulesi’nin tarihçesi
Galata Kulesi ilk olarak Bizans İmparatoru Justinianos tarafından MS 507 - 508 yılında fener kulesi olarak inşa edilmiş.
Günümüzdeki kuleyi ise 1348 - 49 yılında Cenevizliler yeniden inşa etmiş. Kule, 1445 - 46 yılları arasında ise yükseltilmiş.
1500'lü yıllarda depremden zarar gören yapı Mimar Murad bin Hayreddin tarafından onarılmış.
III. Selim dönemindeki onarımın ardından kulenin üst katına bir cumba eklenmiş.
1831'de ise yeniden yangın geçirilmesi sonrası II. Mahmut kulenin üzerine iki kat daha çıkmış.
Külah biçimindeki dam örtüsüyle kulenin tepesi kapatılmış.
© The Independentturkish