Suriyeli aydınların düşünce kuruluşunun genel müdürü Seyfan: Esad ile konuşarak göçmenlerin gönderilmesinde anlaşma sağlanacağı düşüncesi fantezidir

Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi Genel Müdürü Samir Seyfan, bazı siyasilerin göçmen meselesini sürekli kaşıdığını belirterek, "Sığınmacılar üzerinden provokasyon Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmaz" dedi

Türkiye'de Suriyeliler tarafından kurulmuş yaklaşık 75 sivil toplum kuruluşu var.

Hepsinin amacı göçmenlerin karşılaştıkları sorunlar başta olmak üzere Suriye'de yaşananlara bir şekilde dikkat çekmek.

Bunların arasında akademisyenler tarafından kurulan bir düşünce kuruluşu bulunuyor.

Suriyeli aydın ve girişimcilerin buluşma adresi olan Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi, Suriye sorunuyla ilgili siyasi, sosyal ve entelektüel çalışmaların üretimine ve ülkede devam eden çatışmanın olası sonuçlarına odaklanan bağımsız, kâr amacı gütmeyen bir araştırma kurumu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İstanbul Fatih ve Bayrampaşa'da ofisleri bulunan merkez, Katar tarafından destekleniyor.

Kültürel ve bilimsel çalışmalar yürüten merkez; etkinlik, sempozyum, panel ve kongreler düzenleyerek Suriye'ye dikkatleri çekmeye çalışıyor.

Türk ve Suriyeli akademisyen ve gazetecileri bir araya getirip Suriye meselesi üzerine kafa yoran ve çözüm önerilerinin ortaya çıkmasına gayret eden merkez, Kalemun isimli bir dergi de çıkarıyor.

Malum olduğu üzere bir süredir Türkiye'de Suriyelilerin geri gönderilmesi tartışılıyor. Aydın, gazeteci ve akademisyenlerin bir araya geldiği Harmoon (Haramon) Çağdaş Araştırmalar Merkezi Genel Müdürü Samir Seyfan ile geri dönme konusu başta olmak üzere göçmenlere yönelik politikaları konuştuk.

35 kişilik ekibin sürekli görev yaptığı merkezin önümüzdeki sene İstanbul'da uluslararası akademisyenlerin katılımıyla büyük bir kongre gerçekleştireceğini ifade eden Seyfan, neler yaptıklarını, giderlerinin hangi ülke tarafından karşılandığı, Suriye meselesinin nasıl çözüleceğini ve geri dönüşün ne şekilde hayata geçirilebileceği ve daha birçok sorumuza cevap verdi.

"4 bölge 4 güç tarafından kontrol ediliyor"

Suriye meselesiyle ilgili çalışmalar yürüten araştırma merkezinin yöneticisi olarak vatanınızda yaşananları nasıl görüyorsunuz?

Suriye meselesi çok etkenli, karmaşık bir konudur. Bu nedenle ülkenin geleceğine isabetli bir projeksiyon tutmak güç. Gün geçtikçe de daha da komplike bir hale dönüşüyor. Bunu en önemli sebebi birden fazla güce ait askeri unsurların ülkede bulunmasıdır. Bundan dolayı ülkenin gidişatına yönelik birçok net durum tespitinde bulunmak mümkün olmuyor.

Suriye'de şu anda dört gücün kontrol altına aldığı bölgeler var. Birisi rejim güçleridir. Rejim, ülkenin yüzde 60'ını kontrol ediyor. 12 milyon kişi Şam rejiminin kontrolündeki bölgede yaşıyor.

Fırat'ın doğusundaki toprakların yüzde 23'ünü PYD kontrol ediyor. Burada 3 milyon Suriyeli yaşıyor.

İdlib bölgesi var. Buranın kontrolü ise Heyet Tahrir Şam'da (HTŞ). Burada 3 milyondan az bir nüfus yaşıyor.

Bir de Türkiye ile birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) hakim olduğu bölge var. Fırat'ın batısı olarak ifade edilen bu topraklarda ise 1 milyon 700 bin kişi yaşıyor.

Suriye'de 20 milyondan fazla insan ikamet ederken, Türkiye'de 3,5 milyondan fazla insan barınıyor. Lübnan, Ürdün ve Irak'ta ise toplamda 2 milyon 300 bin kadar Suriyeli var. Amerika ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerde de yaşayan Suriyeli sayısı azımsanmayacak bir nitelik arz ediyor.

 

76ecaa7f-ccbc-4d41-8e03-d71e30bfe0a6.jpg
Harmoon Çağdaş Araştırmalar Merkezi Genel Müdürü Samir Seyfan / Fotoğraf: Sedat Elbasan



"Suriyeliler isteyerek ve keyfi ülkelerini terk etmediler"

Bölgelerdeki hakimiyetlere göre bir değerlendirme yaptınız. Gelinen aşamada Suriye, fiili olarak dörde bölündü mü? Artık böyle mi kabul ediliyor?

İfade ettiğim gibi Suriye farklı güçler tarafından kontrol edilen parçalı bir yapı oldu. Mevcut yerel unsurların yanı sıra Rusya, ABD ve İran güçleri de ülkede var.

Suriye meselesi, küresel bir soruna dönüştü. Suriyeliler kendi özgür iradeleriyle ve keyfi olarak yurtlarından çıkmış değillerdir. Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak'a gidenler, sığınma duygusuyla zorunlu göç etti.

Suriye halkı, Türk misafirperverliğini hiçbir zaman unutmayacak. Bu büyük kitleler halinde gerçekleşen hızlı göç akının gidilen ülke toplumlarında sorunlara yol açtığını kabul ediyoruz. Ancak negatif duruma karşılık Suriyelilerin gittikleri ülkelere artı değer de kattıkları da bir gerçektir. Bu göçün sadece negatif değil uzun vadede pozitif sonuçları da olacaktır.

Türkiye, Lübnan ve Ürdün'deki Suriyelilerin büyük ekseriyeti eğer şartlar normalleşirse evlerine ülkelerine geri dönerler. Bunlar dönmek istiyorlar. Biz bunların yakinen biliyoruz.

Bu tür anlatımlar olduğunda herkes doğal olarak 'niye gitmiyorlar' diye soruyor.

Mevcut ortam geri dönüşe uygun değil. Aksine iticidir. İnsanların can güvenliği yoktur. Suriye yönetimi, şu anda hem ekonomik hem de güvenlik açıdan yaşanabilir bir ortam sunmuyor.

 

29f730fac55ecf38ee7da977a998233f_XL.jpeg
İç savaş nedeniyle ülkelerini terk eden Suriyeli sığınmacıların gönderilmesi tartışılıyor / Fotoğraf: AA



"Siyasi partilerin Esad ile anlaşma düşüncesi bir hayaldir"

Türkiye'de resmi makamlar Suriyeli sığınmacıların bir kısmının gittiğini açıklandı. Geri kalanlar, neler olursa ülkelerine döner?

Suriyeli sığınmacı değil bir işadamıyım. Bugün ülkeme dönmek için uygun ortam oluşursa hiç düşünmeden dönerim.

Şam yönetiminin olaya yaklaşımının daha iyi anlaşılması için tipik bir örnek vermek istiyorum. Bugün Lübnan'dan 1 milyona yakın Suriyeli yaşıyor. Lübnan yönetimi, Şam yönetimine çok yakındır. Birlikte hareket ederek güvenlik politikaları da oluşturmaktalar. Lübnan yönetimi, Suriyelilerin geri dönüşü için müthiş çaba harcıyor. 1 milyonun hepsi değilse bile birkaç bininin geri dönmesini arzu ediyor.

Lübnan'daki Suriyelilerin geneli çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyor. Onun için hepsi topraklarına kavuşmak istiyor. Ayrıca Lübnan'da yaşam koşulları çok değişti ve her geçen gün zorlaşıyor. Bu nedenle gitmek istiyor Suriyeliler. Fakat Şam yönetimi hiçbir şekilde bunların geri dönüş konusunda Lübnan'a yeşil ışık yakamadı. Hiçbir şekilde Suriyeliler ülkelerine dönemedi.

Giden Suriyelilerin de -ki bizde kayıtları var- hepsi cezaevlerine konuldu, işkenceye uğradı. Bu ortamı yakından takip eden Suriyeliler için Şam yönetimi asla, ‘buyurun gelin' demez. Siyasi partilerin burada söyledikleri gerçek bir hayaldir. Şam yönetimiyle siyasi partilerin bir anlaşmaya varmaları gerçek bir fantezidir.

"Rejim ve PYD geri dönüşe engel çıkarıyor"

Şam yönetimi niye geri dönüşe kapalı?

Bilindiği gibi Lübnan yönetimi Hizbullah ağırlıklıdır. Bunlar Şam ile beraber çalışabiliyor. İran yanlısı bu güç, birçok açıdan Beşşar Esad ile anlaşabiliyor.

İkincisiyse Ürdün Kralı da ülkesindeki Suriyelilerin gitmesini istiyor. Ürdün de defalarca çalışma yapıp teşebbüste bulunmasına rağmen Suriyeli göçmenlerin geri gönderilmesi konusunda hiçbir sonuç elde edemedi.

Irak'ta yaklaşık 350 bin Kürt asıllı Suriyeli var. Kürtler, topraklarına dönmek istiyor. Fakat PYD buna müsaade etmiyor. Bu tablo Suriyeli göçmenlerin geri gönderilmesinde kimin engel çıkardığını ortaya koyuyor.

"Şam yönetimi mültecileri meşruiyet kazanmak için malzeme yapıyor"

Şam yönetiminin buradaki amacı nedir?

Göç etmek zorunda kalanlar, yaşadıklarından ötürü doğal olarak Şam yönetimine düşmanlar. Bunlar geri döndüklerinde Şam yönetimi için ciddi tehdit oluşturacak.

Her ne kadar şu anda Suriye'de eskisi gibi savaş, bombalama yoksa da başka bir durum var. Suriye ekonomisi çökmüş durumda. Ülkede yakıt yok. Elektrik günde bir saat veriliyor. Sağlık sistemi tamamıyla bitmiş. Orada yaşayanlar açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Bu sıkıntılarla boğuşan Şam yönetimi, geri dönenlerin daha büyük bir maliyet getireceğini biliyor.

Geri dönmeyle birlikte hükümete baskı artacaktır. Bu durumda hükümetin ayakta kalma durumu kalmayabilir. Bu işin bir de siyasi yönü var. Şam yönetimi mülteci meselesini sürekli canlı tutmak istiyor.

Şam, göçmen meselesi bir baskı aracı olarak kullanıyor. Meşruiyetini mültecileri malzeme yaparak sağlamak istiyor. Türkiye'deki bazı siyasi partilerin Esad ile diyalog kurularak göçmenlerin geri gönderebileceklerini savunmaları gerçek bir fantezidir. Suriye'de yaşayanlar kaçıp kurtulmanın planlarını yaparken, göç etmiş ve hayatta kalmış insanlar niye geri dönmek istesin ki.

 

134966-2019073467.jpeg
Samir Seyfan'a göre Suriyeliler gittikleri ülkelerin ekonomisine katkı sunuyor. Ancak bu katılan katkı kimi siyasiler tarafından karartılıyor / Fotoğraf: AA



"Suriyelilerin ülkeye katkısı karartılıyor"

Geri gönderilme konusunda Türkiye'de yaşanan tartışmaların benzeri Ürdün, Lübnan ve Irak'ta da yaşanıyor mu?

Suriye halkı ile Ürdün ve Lübnan halklarının ortak özellikleri çok fazladır. Öncelikle bu halklar akrabadır. Aynı ırktanlar. Aynı dili ve kültürü yaşıyorlar. Siyasi anlamda ise Ürdün ve Lübnan'da sağlıklı bir demokrasi yok. Muhalefetin açık seçik Suriyeliler üzerinden bir günden yaratıp hükümetlere yönelik bir baskı oluşturma ve bir provokasyona neden olma gücü ve özgürlüğü yok. Ama Türkiye'de tablo daha farklı.

Hem kültürler farklı hem de buradaki göçmen sayısı diğer ülkelerden çok daha fazla. Bu nedenle Türkiye'deki bazı siyasi oluşumlar göçmen sorunu üzerinden oy toplama hesabına girmiş durumdalar. Bunun içinde göçmen konusunu sürekli kaşıyanlar var.

Türkiye'deki Suriyeli varlığın, ülkeye kattığı önemli noktalar karartılıyor. Sadece negatif konular konuşuluyor. Negatif konuların hepsi de olağan ve anlaşılabilir ama maalesef ağır faturayı sadece biz ödüyoruz.

Zaman zaman gündeme gelen olaylar nedeniyle bir korku yaşıyorlar mı?

Bana ‘Suriye dışında nerede yaşamak istersiniz?' diye sorulduğunda hiç tereddütsüz Türkiye diye cevap veririm. Çünkü, ortak değerlerimiz çok fazla.

Türkiye dışında bir başka ülkede yaşama imkanım da var. Ailem Almanya'da ikamet ediyor. Oraya gidebilirim. Fakat Türkiye'yi tercih ettim. Eğer sorunlar çoğalırsa ve durum provokasyon tehlikesi daha da büyür ve şiddetlenirse Suriyelilerde tabii ki endişe ve korku başlar.

 

d0d9bba6-2713-449f-99c5-b932a12d32d6.jpg
Son dönemlerde sığınmacı meselesinin kaşınması nedeniyle göçmenlerin tedirginlik yaşadığını söyleyen Seyfan, provokasyonun Türkiye'ye zarar vereceği görüşünde / Fotoğraf: Sedat Elbasan



"Suriye meselesinden provokasyon Türkiye'nin çıkarına değil"

Peki böyle bir durumda Türkiye'yi terk eden olur mu?

Öncelikle böyle bir durum yaşanırsa benim gibilerin yanı sıra doktorlar yatırımcılar, girişimciler ve terk etme gücü ve imkanı bulunanlar her şeyi bırakıp gider. Bu, Türkiye'yi çok olumsuz etkiler. Çünkü sosyo-kültürel yapısı düşük olan kitlede sorunların şiddete dönüşme olasılığı yüksektir. Biz burada nispeten daha homojen bir ortamdayız. Dediğim gibi sorunlar daha da çoğalırsa terk etme gücü olan ve üreten kesim Türkiye'yi terk eder. Böyle olunca buradaki sosyal tablo daha da dramatik bir hâl alacaktır.

Onun için şunu söylüyorum: Suriye meselesinden provokasyon yaratmak kesinlikle Türkiye'nin çıkarına değildir. Şunu ifade edeyim: Şimdiye kadar çok büyük bir korku ve endişe oluşmadı. Sosyal medya aracılığıyla çok fazla abartılan meseleler üzerinden tabii ki Suriyeliler belli çekinceler yaşıyor. Tabii geçmişte daha huzurlu yaşıyorlardı fakat bu yönlü propagandalar nedeniyle belli bir tedirginlik oluşmuş durumda.

"Ev kiralamaları ve çalışma koşulları güçleşti"

Tedirginliği oluşturan hususlar neler?

Bir kere geçmişe kıyasla ev kiralamaları zorlaştı. Çalışma koşulları çok güçleşti. Bir kısım Suriyelinin kimlik nedeniyle ulaşımı adeta imkansız hale geldi. Suriyeliler asgari ücretin altında bile çalışmak zorunda kalıyor. Geri gönderilme söylemleri tedirginlik oluşturuyor.

Örneğin burada yaşayan Suriyeliler, kuzeydeki bazı yerlere yerleştiriliyor. Bunu doğru bulmuyoruz. Bablı birisinin Bab'a, Afrinlinin Afrin'e ya da Humuslunun yine kendi yerleşim yerine gitmesi gerekiyor.

Türkiye yarım milyon kadar Suriyeliyi geri gönderdi. Fakat onlar gittikleri yerlerde çalışamıyorlar. Hayatta kalabilme koşullarının oluşturulması lazım. Tabii ki demografik anlamda sağlam bir stratejinin hayata geçirilmesi gerekiyor.

 

thumbs_b_c_0c17dd27c26daf3de20b278434b32077.jpeg
Türkiye'de 3 milyon 762 bin, Lübnan'da 1 milyon, Ürdün'den 1 milyon ve Irak'ta 350 bin Suriyeli göçmen yaşıyor / Fotoğraf: AA



"Demografik durumu bozmayacak geri dönüşü destekliyoruz"

Türkiye, ülkenin kuzeyinde briket evler yaparak 1 milyon Suriyelinin "gönüllü ve onurlu geri dönüşünü" sağlayacak çalışmalar yaptığını açıkladı. Siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz?

İsteğe bağlı geri dönüşe tabii ki olumlu yaklaşıyoruz. Ama dediğim şekilde demografik durumu bozmayacak bir nitelik arz ederse. Biz de bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile birlikte bir proje hazırladık.

Suriye'nin kuzeyinde ve Türkiye'nin kolaylıkla ulaşabileceği bazı noktalara sanayi ve ticari amaçlı yatırımları amaçladık. Oralara geri dönüşü teşvik edecek altyapısı oluşturulmuş ortamları planlarını yaptık. Bunun için uluslararası destek gerekiyor.

"Çözüm bulunursa Suriyelilerin büyük bölümü geri döner"

Bu sorunun çözüm nedir?

Tabii ki yarım veya 1 milyonun dönüşüyle bu mesele çözülmez. Sorunun çözümü uluslararası iradenin Suriye konusundaki net tavır ortaya koymasından geçiyor. Bu da uluslararası güçlerin kontrolünde siyasi bir geçişle mümkün olabilir. İşte o zaman Türkiye'deki Suriyelilerin birçoğu ülkesine dönebilir. Hepsi diyemiyorum. Çünkü Suriyelilerin bir kısmı tam bir entegrasyonla Türkiye'de yaşamaya başladı. Vatandaşlık alanlar var. Burada doğan çocuklar bulunuyor ki bunların büyük bölümü Arapça bilmiyor. Belki de böyle olanlar Suriye'de ne olursa olsun dönmek istemeyebilir. Uluslararası toplum nezaretinde çözüm bulunursa Türkiye'deki Suriyelilerin büyük bölümü döner.

 

turkiye-de-suriyeli-multeci-soylemi.jpeg
Türk halkının bir kısmı göçmenlerin ciddi bir yük oluşturduğu görüşünde. Fakat Suriyeliler, aynı fikirde değil



"Burada yaşayan Suriyeliler, Türk hazinesinden bir şey almıyor"

Kendinizden örnek vererek Türkiye'ye katkı sunan Suriyelilerden bahsettiniz. Ancak algı çok farklı. Aksine gelenlerin katkıdan ziyade yük oldukları ifade ediliyor. Suriyelilerin ne kadarı ne tür bir katkı sunuyor?

3,5 milyon Suriyelinin önemli bir bölümü Türkiye'de çalışıyor. Ancak sadece yüzde 10 oranındaki Suriyelinin çalışma izni var. Büyük bölüm kayıt dışı çalışıyor. Sonuçta bir şekilde üretime katkı sunuyorlar.

Yaklaşık 2 milyon Suriyeli bir şekilde çalışarak Türkiye'nin ekonomisine katkı sunuyor. 15 bin Suriyeli iş insanı Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Bunlar istihdam sağlıyor. Bunun dışında binlerce küçük yatırımcı faaliyet yürütüyor.

Lütfen şunu okuyucularınıza iletin: Türkiye hükümeti, Suriyelilere para vermiyor. Türkiye hükümeti, uluslararası kurumların desteklerini Türk kuruluşlar aracılığıyla Suriyelilere iletiyor. Burada yaşayan Suriyeliler, Türk hazinesinden bir şey almıyor.

 

thumbs_b_c_c0e1ce6b2aae33cbbe7939c264e3c1a6.jpeg
Göçmenler üzerinden yürütülen tartışmaların ülkeye zarar verebileceği ifade ediliyor / Fotoğraf: AA



"Siyasi söylemler bazen tartışmalara yol açar"

Bu konuda yapılan açıklamalar var. Türkiye'nin Suriyeli mültecilere 40 milyar dolar harcadığı ifade edildi.

Bu tür konular tabii ki tartışmalıdır. Siyasiler zaman zaman kamuoylarına mesaj verirken söylemleri nedeniyle tartışma yaratır.

Bu tür tartışmaların iki amacı vardır. Birincisi uluslararası kamuoyu, Avrupa Birliği üyeleri ve gelişmiş devletlere, ikincisi de iç kamuoyunu bilgilendirme maksatlı mesajlardır.

Türkiye bu mesajı uluslararası kamuoyuna vermekte çok haklı. Dünyaya ‘bakın ben bu kadar yükü tek başıma taşıyamam. Bu yükü abartılabilir' diyor. Bu söylemin amacı da siyasidir. Tabii bu içeride negatif etki yapıyor.

İnsanlar, ‘Vatandaşımızın ihtiyacı varken hükümetimiz yabancıya akıtıyor varlıklarımızı' eleştirisine yol açıyor. Bu tartışmaya açık bir husustur.

Halep, Suriye ticaretinin başkentiydi. İç savaşla birlikte binlerce Halepli işadamı ve girişimci ellerindeki tüm imkanları, bilgi, birim ve tecrübeleriyle Türkiye'ye geldi. Bunlar Antep, Antakya ve Kilis'e yerleşti. Bu kentlerin gelişmesine katkı sundu. 

"Mümkün olsa hiç vakit kaybetmeden ülkeme dönerim"

Siz kaç yıldır ülkenizden uzaktasınız?

11 yıldır vatanımdan uzaktayım.

Bu süre içinde hiç Suriye'ye giriş çıkış yaptınız mı?

Hayır, hiç ülkeme gidip gelme fırsatım olmadı

En çok neyini özlüyorsunuz ülkenizin?

5 kardeşim aileleriyle birlikte hâlâ Suriye'deler. Birincisi geride kalan aile bireylerimi çok özlüyorum. Çok güzel ve büyük bir evim var. Orada birçok anım var. Orayı özlüyorum. Yeşillikler içinde çok güzel bir beldem var. Orayı özlüyorum. Bugün mümkün olsa hiç vakit kaybetmeden evime, ülkeme dönmek istiyorum.

 

thumbs_b_c_fbd9cc62c02d079b80480dad136f1d0a.jpeg
Samir Seyfan, Suriyelilerin kayıt dışı çalıştırılmaması gerektiğini söyledi / Fotoğraf: AA



"Suriyelilerin çalışma hayatında yasal olarak var olmaları gerekiyor"

Türk vatandaşlığı alan 200 bin Suriyeli olduğu resmi olarak açıklandı. Siz, vatandaş oldunuz mu ya da olmayı düşünüyor musunuz?

Hayır, vatandaş değilim. Şu anda uluslararası seyahatte bir sorun yaşamıyorum. Hareket özgürlüğüm var ama elbette Türk vatandaşlığını alırsam bu anlamda daha da rahatlayacağım.

Elbette 11 senedir Türkiye'de ikamet eden Suriyelilerin Türk vatandaşı olma hakkı var. Vatandaşlık verip vermemek Türkiye'nin içişleriyle ilgili bir durum. Bu konuda bir yorum yapmak istemem.

Fakat öncelikle Suriyelilerin çalışma izni alması gerekiyor. Suriyelilerin çalışma hayatında yasal olarak var olmaları gerekiyor. Her iki taraf içinde bu önemli bir husustur.

"Eşit fırsat verilirse Türk iş insanları Suriyelileri çalıştırmaktan vazgeçerler"

Suriyelilerin kayıt dışı çalıştırılmasına çok vurgu yapmanızdaki gerekçeniz nedir?

Eşit iş fırsatı sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Bunu ısrarla her vesileyle dile getirmeye çalışıyorum. Bu eşit iş fırsatı yaratır. Ayrıca Türk işadamı Suriyeli çalıştırmaktan vazgeçer. Bu da aslında Türklere daha fazla iş bulma imkanı sağlar. Türk hükümetinden talebim, Suriyelilere çalışma izni vermesidir.

 

thumbs_b_c_cc634be14fca6f8075cf6e8839e6687b.jpeg
Göçmenlerin geri dönüşü nasıl sağlanabilir / Fotoğraf: AA 



"Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesine Türk iş insanları karşı çıkar"

Neden?

Suriyelilerin çalışma hakkına kavuşmasını istiyoruz. Böyle olunca hem Türkiyeli işçi Suriyeli yüzünden işini kaybetmez, hem de Türkler de hakları olan iş fırsatlarını yakalar. Eğer bu kitle bir gün Suriye'ye gidecek olurlarsa buna en çok Türk iş adamları karşı çıkacaklardır.

"Türkiye'de bazı siyasiler, ırkçılık konusunu kaşıyor"

Yakın gelecekte Suriye sorunu çözülür mü?

Bir iş insanı ve iktisatçı olarak gördüklerimden, yaşadıklarımdan ve edindiğim tecrübelerden hareketle cevap vereyim: Yakın gelecekte Suriye meselesinin çözümünü pek mümkün görmüyorum. Rusya, Amerika, İran gibi güçlerin ortak iradesi ne zaman tecelli eder bunu kestirmek çok güç. Halihazırdaki Türkiye'nin çıkarı tabii ki çok önemli. Türkiye bölgenin önemli bir gücüdür. Bu güç geçmişteki çok uluslu özelliğinden kaynaklanıyor.

Türkiye, Avrasya ve Afrika özelinde takdire şayan politikalar izledi. Ancak Suriye meselesine gelince Türkiye'de bazı siyasiler ırkçılık konusunu kaşıyor. Bazı siyasi güçler bu ırkçılık hususuna kaşımaktan vazgeçerlerse ve kendi vatanperverliklerini daha fazla ifade etmiş olurlar. Bu ülkenin çıkarı Suriyelilerin huzur içinde kalıp Türkiye'ye artı değer katmalarından geçiyor.

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU