Türk Pediatri Kurumu Derneği tarafından düzenlenen 57. Türk Pediatri Kongresi'nde 'Değişen Dünyada Çocuk Olmak' başlığı ele alındı.
Bin 868 çocuk doktorunun katılımı ile gerçekleştirilen toplantıda 7 kurs ve 80 bilimsel panel yapıldı.
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan uzmanlar, obezite oranlarındaki artış, aşılanma durumu ve çocuk hekimlerinin yaşadığı sorunları özellikle vurguladı.
Pandemi sürecinde çocukların sürekli evin içerisinde olduğundan hem psikolojik hem de fiziksel açıdan örselendiklerine dikkati çeken İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenteroloji ve Beslenme Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş, şunları söyledi:
Kovid sonrasında obezite ne yazık ki patladı. Çocuklar hem hareketsiz kaldı hem de inanılmaz derecede abur cubur tüketti. Sürekli ekran karşısındaydılar, eğitimleri dahi online oldu, öğretmenlerini dinlerken cips-çikolata yediler. Tüm bunlar çocukların sağlığını ciddi bir boyutta etkiledi. Bundan sonra çocukların beslenme düzenlerini oturtmak bizlere kaldı. Bizlerin önderliğinde, annelerle el ele Kovid sürecinde kaybettiklerimizi yeniden kazanmaya çalışacağız. Çocuklarımız koşacak, oynayacak ve sağlıklı beslenecek.
"Hareket etmemek romatizmal hastalıkları artırdı"
Dünyanın değiştiğini söyleyen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, "Bizler çelik çomak oynarken şimdiki çocuklar bireyselleşiyor ve içlerine dönüyorlar. Çocukların arkadaşlıkları veya bir ortaklıkları yok, sürekli kendilerini hapsettikleri bir dünya içindeler. Kongrede buna da dikkat çekmek istedik. Çocukların oyun oynamaları, beraber vakit geçirmeleri ve ortak bir emeği ortaya koymaları çok önemli. Bizler çocukların yürümelerini, koşmalarını, sokakta olmalarını istiyoruz. Tüm çocuklar sağlıklı olsun istiyoruz. Kovid pandemisinde çocuklar çok kilo aldı, çok ciddi sağlık sorunları yaşadılar, psikolojik sorunlarla karşılaştılar ve biz bu sorunların üstesinden gelmelerine katkıda bulunmak istiyoruz" diye konuştu.
Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, sözlerini şöyle sürdürdü:
Pandemide en çok ağrılı çocuklara rastladık. Hareketsizlik çocukları vurdu. Hareket etmemek romatizmal hastalıkları artırdı. Hareketsizliğin önüne geçmek ve çocukların hareket etmesini sağlamak zorundayız. Dijital bağımlılığın artmasıyla beraber çocuklarımızda çok ciddi eklem sorunları ve çok ciddi hareket sorunlarıyla karşılaştık. Bu nedenle hareketli bir yaşamı çocuklarımıza öneriyoruz. Çocuklarda hareketsizlikten kaynaklı çok ciddi kas kayıpları var. Çocuklar hareket etmeli, çocukluklarını yaşamalı, yaramazlık yapmalılar.
"12-18 yaş arası aşılanma oranlarında istenilen seviyeye ulaşamadık"
Türk Pediatri Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, Kovid-19 aşılarına duyulan güvensizliğin çocukluk çağı aşılarına da yansıdığını, Türkiye'de yaklaşık üç yıl önce aşı karşıtı aile sayısının 48 bin kadar olduğunu, pandemi sonrasında ise bu sayının yaklaşık 70 binlerin üzerine çıktığını söyledi.
Meslek hayatının 41'inci yılında olduğunu kaydederek, asistanlık döneminde gördüğü çocuk hastalıklarını artık görmediklerini belirten Çokuğraş, şu bilgileri verdi:
Eskiden menenjit, zatürre, tifo, difteri ve çocuk felci gibi hastalıkları olan çocukları tedavi ederdik. Artık bunlar yok. Çünkü dünya değişiyor ve elimizde çok önemli olan aşı silahı var. Aşılar sayesinde artık bazı hastalıkları görmüyoruz. Pandemi ortaya çıktığında hepimizin hayali, 'birileri aşı bulsa da bu illetten kurtulsak' oldu. Bir süre sonra aşılar bulundu ve ilk bulunan inaktif aşılar pek çok sağlık çalışanının hayatını kurtardı. Ardından daha iyi olan mRNA aşıları geldi fakat tüm bu süreç içerisinde en az başarısız olduğumuz konu aşılanma oranları oldu. Türkiye yeteri kadar aşılanamadı. Bu durum çocuklar için de böyle. 12-18 yaş arası aşılanma oranlarında istenilen seviyeye ulaşamadık.
"Kızamıkta aşılanma oranı yüzde 95'in altına indiğinde o zaman salgın tehlikesi ortaya çıkıyor"
Aşı karşıtlığının Kovid öncesinde de mevcut olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Çokuğraş, "Bu, dünyanın her yerinde olan bir sorun. Türkiye çocuk aşılaması konusunda iftihar edilecek bir ülkedir. Son 15 yıldır Türkiye'de sağlık alanında, 'En iyi ne yapıldı?' derseniz, çocuklar çok iyi aşılandı. Hem çok iyi bir aşılama takvimimiz var hem de aşılanma oranlarımız çok iyi. Ancak kızamık aşısında yüzde 98 oranına ulaşan bir aşılama oranımız varken bunun son iki yıldır yüzde 96'lara indiği belirtiliyor. Burada sorun şu ki; kızamıkta aşılanma oranı yüzde 95'in altına indiğinde o zaman salgın tehlikesi ortaya çıkıyor. Kovid-19 aşılarına karşı oluşan güvensizlik çocuk aşılarına da yansıdı, çocuk aşılama oranları bir miktar düştü. 15-20 yıl önce karşılaştığımız kızamık salgınları, difteriden ölen ya da poliodan sakat kalan çocuk vakaları umarız ki yeniden hortlamaz; ancak böyle bir risk her zaman var" şeklinde bilgi verdi.
"Bu ülkelerden bizim ülkemize göçen maalesef çok fazla aşısız çocuk var"
Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle çevremizde çok fazla savaş ve sefalet olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çokuğraş, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu ülkelerden bizim ülkemize göçen maalesef çok fazla aşısız çocuk var. Bunun için Sağlık Bakanlığı çalışıyor ve pek çok göçmen çocuğun aşılanması için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar; ancak göç hareketleri ülkemizde biraz kontrol dışına çıkmış görünüyor. Dolayısıyla dışarıdan gelen çocuklar nedeniyle riskimiz artıyor. Bu yıl kızamık vakalarında artış ihtimali var.
"Sosyal medyada olan ve hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgilerin yayılmasıyla ortaya çıkıyor"
Türkiye'de aşı kararsızlığının durumuyla ilgili yaptıkları bir çalışmanın sonuçlarının yakında açıklanacağını söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Barut, "Türkiye'deki aşı kararsızlığı oranlarını ve buna etki eden faktörleri araştırdık. Doktorlar arasındaki yanlış inanışlar olabildiği gibi sosyal medyada dolaşan yanlış bilgilerin buna sebep olduğu ve bu bilgilerin her yere ulaşabildiğini gördük. Ülkemizde dini sebeplerden ötürü aşı yaptırmama oranı ABD ile aynı olup yüzde 2'dir. Ancak dışarıdan gördüğü yanlış bir inanışa göre aşı yaptırmayanların oranı yüzde 30'lara çıkıyor. Sosyal medyada olan ve hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgilerin yayılmasıyla ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu bilgilerin süzgeçten geçirilmesi gerekiyor" şeklinde uyarıda bulundu.
"Otoriteler çocuklar için şehirlerde güvenli alanlar, parklar, yeşil alanlar oluşturmak zorunda"
Doç. Dr. Barut, çocukların maruz kaldığı hareketsizliği ortadan kaldırmaya yardımcı olacak şu önerilerde bulundu:
Otoriteler çocuklar için şehirlerde güvenli alanlar, parklar, yeşil alanlar oluşturmak zorundadır. Bizim 'Cerrahpaşa Çocuk TV' adında bir Instagram hesabımız var. Annelere, babalara ve çocuklara ulaşarak onları bilgilendirmeye çalışıyoruz. Fiziksel aktivite nasıl yapılmalı, nasıl beslenilmeli, hastalıklardan korunmak için nelere dikkat edilmeli sorularının yanıtlarını paylaşıyoruz. Ne kadar çok kişiye ulaşabilirsek toplumu o kadar iyi bilinçlendirebilir ve otoritelerin dikkatini çekebiliriz. Böylece şehirdeki düzenlemeler, yenilenebilir enerjiye geçiş hızlanabilir. Bu tür konularda daha hızlı harekete geçmeliyiz. Şimdilerde 2030'da sıcaklığın 2 derece artacağı konuşuluyor. Bununla beraber dünya yaşanmaz bir yer haline gelebilir. Geç kalmadan harekete geçmeliyiz.
© The Independentturkish