Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre yüzde 73'ü, Enflasyon Araştırma Grubu'na göre yüzde 160'ı aşan enflasyondan değil de farklı bir enflasyondan bahsedelim bugün.
Enflasyonun olduğu yerde marketten aldığınız ürün yalnızca pahalılaşmıyor. Bazıları siz farkında olmadan küçülüyor da… Ve siz alışveriş sepetinizde yepyeni bir enflasyon türüyle kasaya doğru ilerliyorsunuz: Shrinkflation.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İngilizcede "küçülme" (shrink) ve "enflasyon" (inflation) kelimelerinin birleşimiyle oluşan bu terimi, Türkçe'ye "küçültülen enflasyon" ya da "küçülme enflasyonu" diye çevirmek yanlış olmaz.
Türkçesi "şirinkfileyşın" olarak okunan bu terim en genel tanımıyla, bir malın gramajının ya da kalitesinin düşürülürken fiyatının sabit kalması. Elbette bazı durumlarda fiyatının arttığı da olabiliyor. Amacı ise en amiyane tabirle, müşteriyi ürkütmemek.
30 yıldan fazladır şirinkfilasyonu takip eden tüketici avukatı ve bir dönem Massachusetts Başsavcı Yardımcısı Edgar Dworsky, bu politikayı "Sinsi bir fiyat artırımı" diye tanımlıyor.
2021 Temmuz'da NPR'a verdiği röportajda Dworsky, "Tüketicilerin fiyat farkındalığı var ancak gramaj farkındalığı yok. Sürekli aldıkları bir portakal suyu 2,99 dolardan 3,19 dolara çıktığında buna karşı çıkıyorlar ancak portakal suyunun ağırlığı 1,8 kilogramdan 1,6'ya düşerse bunu büyük ihtimal fark etmeyeceklerdir" örneğiyle açıklıyor bu durumu.
Daha yerel bir örnek vermek gerekirse fiyatı her yıl tartışma yaratan ramazan pidesinin gramajının düşürülüp, bir önceki senenin fiyatına satılması bile bir "şirinkfilasyon" örneği.
1) "Shrinkflation" kavramı nasıl ortaya çıktı?
2007'de hayatını kaybeden ABD'li komedyen Art Buchwald, "shrinkflation" kavramını ilk kez gündeme getiren isimler arasında sayılıyor.
Kariyerine gazeteci olarak başlayan siyasi hiciv ustası Buchwald, 1969'da The Washington Post için kaleme aldığı yazısına "Paketlenmiş Enflasyon" (Packaged Inflation) başlığı atmıştı.
Pulitzer ödüllü yazar ve mizahçı, yazısında, Amerikan endüstrisinin, "ürünü küçültüp, paketi büyütmek" gibi yeni metotlar icat ettiğini söylüyordu. Tıpkı içindeki miktar giderek azalan cipsler gibi.
1969'da başkanlık koltuğuna oturan Richard Nixon'ın Vietnam Savaşı için yaptığı harcamalar, merkez bankasının genişlemeci para politikası ile piyasada oluşan para bolluğu nedeniyle Amerikalılar 1970'leri "büyük enflasyon" dönemi olarak hatırlıyor.
1970'de yüzde 5,5 olan enflasyon 1980'e gelindiğinde yüzde 14'e kadar ulaşmıştı ve üreticiler fiyat artışlarını baypas etmek adına Art Buchwald'ın bahsettiği yöntemi çokça kullanır olmuştu.
Bloomberg yazarı Stephen Mihm, 24 Haziran 2021'de kaleme aldığı makalesinde 1879'da kurulan 1997'de ABD'deki mağazalarını kapatan bir dönemin perakende devi Woolworth'tan örnek veriyor.
Woolworth, 1974 yazının sonunda, okulların açılmasından hemen önce bir kalem setini indirimli olarak 99 sente satacaklarını duyurmuştu. Bu fiyat, 1973'te de aynıydı. Ancak The New York Times, paketlerin bir önceki sene olduğu gibi 30 değil, 24 kalem içerdiğini ortaya çıkarmıştı.
Mihm'in verdiği diğer bir örnek ise top şeklindeki şekerli sakızlar. Büyük enflasyon dönemi nedeniyle, 1970'ler boyunca şeker fiyatı da çok yükselmişti. Ancak top sakız üreticileri fiyatları kolayca artıramadılar. Çünkü çocukların şekerli sakızları aldığı makineler, özel bir bozuk para ile çalışıyordu. Sakızları da küçültemezlerdi çünkü makineler belli bir boya göre çalışıyordu.
Peki üreticiler ne yaptı? Eskiden dopdolu olan sakızların içlerine birer boşluk yerleştirdi. Yani çocuklar şeker yerine hava çiğnemeye başladı.
2) Shrinkflation nasıl yapılıyor?
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) ve Tüketici Dernekleri Konfederasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal, gramaj düşürmenin iki farklı yolu olduğunu söylüyor.
Bunlardan ilki fiyatı düşürmeden gramajı düşürerek sanki zam yapılmamış algısı oluşturmak. Örneğin 900 gramlık bir ürün 1000 gramlık paketine konularak üzerine 900 gram olduğu yazılıyor.
Ancak dikkat etmeyen tüketici, 1 kiloluk ürün aldığını zannediyor. Koçal, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Böylelikle çok dikkat çekmeyecek şekilde zam yapılmamış algısı yaratılıyor" dedi.
Bunun haksız bir rekabet ve haksız bir uygulama olduğunu söyleyen Aziz Koçal, "Fiyatlar sürekli yükseldiği için tüketicinin alım gücü düşüyor. Marketler de 'ben zam yapmadım' algısı yaratmaya başlıyor. Tüketici bir noktadan sonra kiloyla değil, gramla alışveriş yapmaya başlıyor" ifadelerini kullandı.
Koçal'ın açıkladığı diğer bir yöntem de paketin üzerinde 1000 gram yazıyor olmasına rağmen tartıldığında 900 gram gelmesi.
"Bu ikinci yöntem zaten sahtekarlıktır. Direkt tüketiciyi dolandırmaktır" diyen Koçal, "1 kiloluk gıdayı 900 gram olarak satıp, 1 kilogram fiyatı alıyorsunuz ve burada da fiyat indirmiyorsunuz" açıklamasını yaptı.
Koçal'a göre birincisinde haksız bir rekabet ve haksız bir uygulama söz konusu. Çünkü fiyatlar sürekli yükseldiği için tüketicinin alım gücü düşüyor. Marketler de "ben zam yapmadım" algısı yaratmaya başlıyor.
3) Peki neden yapılıyor?
En önemli nedeni, üreticinin de tüketiciler kadar belli maliyetlere katlanıyor olması. NBC'ye bağlı televizyon kanalı KSL'e 17 Mayıs 2022'de konuşan Edgar Dworsky, "Enflasyon dönemlerinde üreticiler de belli bir baskı altına giriyor ve artan üretim ve lojistik maliyetlerini karşılamak için ürün küçültmeye gidiyor" açıklamasını yapmıştı.
"Maliyetleri dengelemek isteyen üreticiler fiyatları da artırabilir, ürün miktarını da azaltabilir. Ya da her ikisini de yapabilir" diyen Dworsky, "Aynı pakete, daha az miktarda ürün koyup, paketin üstüne azaltılmış gramajın yazılması, kurallara uygun kabul ediliyor" değerlendirmesini yapıyor.
The Wall Street Journal'ın Gıda Muhabiri Annie Gasparro, şirketlerin daha fazla para kazanabilmek adına şirinkfilasyona gittiklerini söylüyor.
Üstelik bu yalnızca bir paketin içindeki gıdanın azaltılmasıyla olmuyor.
Restorana gittiğinizde porsiyonların küçülmesine rağmen aynı fiyatı ödemeniz, bir ruloda daha az tuvalet kağıdı ya da havlı kağıt olması, şeker yerine mısır nişastası kullanılması, bir aracın yeni modelinde daha az otomatik güncelleme olması ya da kaldığınız otelin daha önce yaptığının aksine her gün havluları yenilememesi ya da ücretsiz wi-fi hizmetini kaldırması ama sizden aynı miktarda gecelik ücret alması da "küçülterek enflasyon yaratmaya" giriyor.
Perakende araştırması hizmeti sunan Grocery Insight analistlerinden Steve Dresser, Verve Times'a verdiği röportajda "Hiç kimse fiyatları yükseltmek istemez ancak gelen baskıya bakıldığında bu çok zor" dedi.
Dresser, ürünlerde kullanılan yağın, gazlı içeceklerde kullanılan karbondioksitin fiyatı artarken yetersiz istihdam ve ücret artışlarının da birer maliyet olduğunu söylüyor.
Steve Dresser ayrıca, firmaların, "Üç al iki öde" gibi promosyonları da azalttığını, süpermarketlerin kendi markalarını yaratmaya yöneldiğini söylüyor.
4) Hangi firmaların gramaj düşürdüğü belli mi?
Türkiye'de "şu ürünün gramajı şu kadar düşürüldü ya da paketlemesi şöyle değişti" gibi bir rapor yayını yok.
Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı, belli aralıklarla gıdalarda taklit veya tağşiş yapılan ürünleri ve bunu yapan firmaları belli aralıklarla açıklıyor.
A&T Gıda Kontrol Laboratuvarı Müdürü Mehtap Keskin Evcimen Gıda Mühendisleri Derneği için yaptığı açıklamada taklit ve tağşişi şu şekilde açıkladı:
Taklit, ürünlerin şekil, nitelik, bileşim bakımından yapısında bulunmayan özelliklere sahipmiş gibi ya da başka bir maddenin aynısıymış gibi gösterilmesi.
Tağşiş, ürünlere temel özelliği veren besin öğelerinin bir kısmının ya da tamamının çıkarılması ve yerine daha düşük kalitede, kısmen ya da tamamen başka maddeler eklenmesi.
Tağşişte bir ürüne üreticinin kârını artırmak amacıyla ve ticari gelir elde etmek amacıyla üründe bulunan değerli hammadde, kısmen ya da tamamen çıkarılır. Yerine daha düşük kalitede bir hammadde eklenir.
Tağşişin tarihi çok eskilere dayanır. Üretici ile tüketicilerin ilişkilerinin başladığı tarihlerden beri var olduğu gözlemlenmiştir. Örneğin süte su katılması, una kemik tozu katılması, eski Roma'da su ve başka aromalar katılması bilinen en eski tağşiş yöntemlidir.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın açıkladığı taklit ve tağşiş listeleri yalnızca gıda özelinde.
Yani siz, her zaman aldığınız havlu kağıdın küçüldüğünü, fiyatının da arttığını fark etseniz de bunu hangi firmaların yaptığı resmen açıklanmıyor.
Taklit ve tağşiş ürünlerde laboratuvar incelemeleri bitene kadar o ürün piyasada kalmaya devam ediyor
TÜDEF Başkanı Koçal, Ticaret Bakanlığı'nın konuyla ilgili bir marka listesi yayınlamadığını söyledi.
Bakanlık bünyesinde bir haksız fiyat değerlendirme kurulu ve reklam kurulu olduğunu ifade eden Koçal, fahiş fiyat belirlenmesi sonrası kesilen cezanın bu kurullarca uygulandığını belirtti.
Koçal'a göre Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yayınladığı listede de "süre" problemi var.
Zira, denetimler yaptıktan sonra numuneler laboratuvarlara gönderiliyor. Kamuoyu bu listeyi sonuçlar kesinleştikten sonra görebiliyor. Sorunlu ürünler için "toplatılma" kararı alınsa da geçen aylar boyunca tüketici, bu sorunlu ürünleri tüketmeye devam ediyor.
İşin diğer bir sıkıntılı yanı ise alım gücü düşen tüketicinin taklit ve tağşiş ürünlere, nispeten ucuz oldukları için yönelmesi.
"Tüketicinin önceliği kendinin ve çocuklarının besin değeri yüksek sağlıklı beslenmesi değil karnını doyurabilmek" diyen Aziz Koçal, "En ucuz gıdayı nerede buluyorsa ona yöneliyor. Yönelmek zorunda kalıyor. Bu da gerçekten toplum sağlığını ileriki yıllarda daha ciddi tehlike altına alacak" tespitinde bulundu.
5) En çok hangi ürünlerde görülüyor?
Gramaj düşürülmesi üzerinden enflasyonu bugün kuruyemişten hazır çorbalara, hayvan mamasından deterjana kadar hemen her üründe görmek mümkün.
En sık tağşiş yapılan gıdalar ise A&T Gıda Kontrol Laboratuvarı Müdürü Mehtap Keskin Evcimen'in açıklamasına göre ticari değeri en yüksek olan gıdalar. Bunlara süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, zeytinyağı, bal, pekmez, baharatlar ve alkollü içecekler giriyor.
"Örneğin 200-250 gram şeklinde paketlenmiş, çekilmiş kıyma ya da hazır köfte ya da sucuk, salam gibi ürünler alıyorsunuz. Bunların içinden sakatat ya da tırnaksız et çıkıyor" diyerek örnekliyor Aziz Koçal.
TÜDEF Genel Başkanı, yaptıkları gözlemler ve kendilerine gelen şikayetler göz önünde bulundurulduğunda bu durumun son 2-3 yılda daha da yaygınlaştığını söylüyor.
20 gram azaltılan çikolata
Tağşiş yapan firmalar açıklansa da kozmetikten gıdaya, evcil hayvan ürünlerinden temizliğe kadar hangi firmaların hangi ürünlerde ne kadar gramaj düşürdüğü Türkiye'de net değil.
Ancak pek çok ülkede gramajı düşürülen ürünler de bunu yapan firmalar da biliniyor.
31 Mayıs 2022'de Katie Linsell tarafından Bloomberg'te kaleme alınan makaleye göre Nestle'den, Chicago merkezli atıştırmalık firması Mondelēz'e kadar pek çok ünlü firma, gramaj küçültmeye gidiyor.
Milka, Oreo, Toblerone'un da çatı firması olan Mondelēz, Cadbury Dairy Milk adlı çikolatasını 200 gramdan 180 grama düşürdüğü için eleştirilerin hedefi olmuştu. Mondelez'den yapılan açıklamada son 10 yılda ilk kez Dairy Milk'in boyutunun küçültüldüğü ve bunun daha rekabetçi olmak adına yapıldığı söylenmişti.
Cips paketlerinin ağırlığı azaldı
Son 40 yılın en yüksek enflasyon oranına (Yüzde 8,3) ulaşan ABD'de, Subway Restoranları tavuk dürüm ve sandviçler içine daha az et koyma yoluna giderken, Domino's Pizza siparişlerde sattığı tavuk kanadı sayısını 10'dan sekize düşürdü.
Pepsi'nin Doritos paketlerindeki cips miktarını azaltması geçen yıl Amerikan medyasının başlıklarındaydı.
Paket süsleniyor, daha az sayıyla piyasaya sürülüyor
2022 başında ise 3,69 dolara satılan 36'lı Oreo bisküvisinin paketi, "Oreo'nun 110'uncu yılı" kapsamında değiştirildi. "Sınırlı sayıda" denilerek piyasaya sürülen daha süslü paketin albenisi de daha yüksekti. Klasik 36'lı Oreo ile aynı büyüklükte olan paketin içerisinde 24 bisküvi konularak 4,59 dolardan piyasaya sürüldü.
Birleşik Krallık Ulusal İstatistik Ofisi'nin verilerine göre sadece Eylül 2015 ve Haziran 2017 arasında bile 206 ürün piyasada daha küçük halleriyle yer aldı.
Online perakendecilik şirketi Britsuperstore'un araştırmasına göre en fazla şikayet çikolatalardan daha sonra sırasıyla peynir ve sütten geliyor.
Birleşik Krallık'ın en büyük ikinci kuruyemiş üreticisi KP de geçen yıl, bir paket yer fıstığını 250 gramdan 225 grama düşürmüş ve 2,50 sterlinden satmaya başlamıştı.
Daha az deterjan gerekçesi: Yoğunluğunu artırdık
Unilever ürettiği deterjan Persil'den ise 75 gram azaltım olmuş, fiyatta değişikliğe gidilmeyerek yaklaşık 5 sterlinden satılmıştı. Böylelikle tüketiciler, 40 yıkama yerine 37 yıkama yapabilir olmuştu.
Persil'den yapılan açıklamada deterjan tozunun azaltıldığı ancak içeriğindeki formülün değiştirilerek yoğunluğunun artırıldığı söylenmişti. "Böylelikle her yıkamada daha az kullanılabilir" diyen Persin'den "Fiyatlama her zaman perakendecinin takdirindedir" açıklaması gelmişti.
6) Türkiye'de cezası nedir?
Son olarak Tarım ve Orman Bakanlığı, 2 Mart 2022'de yaptığı açıklamada, 2012'den bu yana toplamda yapılan 27 kamuoyu duyurusu yapıldığını, gıdalarda taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen 1980 firmanın 4 bin 164 ürünün bu duyurularda açıklandığını söyledi.
Açıklamada, yapılan Kanun düzenlemesi ile taklit ve tağşiş yapan gıda işletmecilerine gayri safi gelirlerine bağlı olarak 50 bin TL'den 2 milyon TL'ye kadar idari para cezası, hapis cezası, adli para cezası ve gıda sektörü faaliyetinden men cezası getirildiği belirtildi.
7) Nasıl denetlenmeli?
"Türkiye'de maalesef ticari ahlak gün geçtikçe dejenere olmuş bir sistemde maalesef" diyen Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) ve Tüketici Dernekleri Konfederasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Aziz Koçal'a göre bunun birkaç nedeni var.
Bunlardan ilki "serbest piyasa ekonomisi" kavramının yanlış anlaşılması.
"‘Serbest piyasa ekonomisi, herkes istediği fiyatı koyar' algısı yanlış" diyen Koçal, "Serbest piyasa ekonomisi denetimsiz ekonomi değildir" diyerek şunları kaydetti:
Önceden bir üst sınır koyma, ortalama fiyat uygulaması vardı. Bunun yanı sıra esnaf odaları da kendi etik kurallarını koyup, bunun denetimini sağlamıyorlar. Örneğin meslek odalarında mesleki etik kurallar var, disiplin kurulları var.
Meslek mensubu, hizmet sunarken eğer haksız bir uygulama yapmış ise, şikayet vukuunda, belgesinin iptaline kadar bir ceza alma söz konusu iken esnaflarda bunu görmek mümkün değil.
"Para cezası caydırıcı değil, o cezanın kat be katını kazanıyorlar"
Para cezasının doğru ancak caydırıcı olmadığını söyleyen Aziz Koçal, "Yani sonuçta bir kasap da bir meslektir, bir berber de bir meslektir. Mesleklerle ilgili de bir etik yasanın çıkması gerekiyor. Biz hâlâ televizyon reklamlarında 100 liraya bal satıldığını görüyoruz. Balla alakası yok, şeker şerbeti satıyorlar. Bugün bunun önlemesi beklenen tek yasal düzenleme para cezası. Ya da ilgili kanala bir ceza verilmesi. Halbuki bu kişiler bu cezanın kat ve katını kazanıyor" diye konuştu.
Zabıta ceza kesmiyor, denetim yapıyor
Para cezası yanında hürriyeti kısıtlayıcı cezaların, ticaretten geçici ya da kalıcı men edilmelerin serbest piyasaya müdahale olmadığını savunan Koçal'ın dikkat çektiği bir noktada yerel yönetimlerle işbirliği yapılması.
Koçal'ın aktardığına göre sanılanın aksine zabıta, ceza kesme yetkisine sahip değil. Ancak denetim yapabiliyorlar ve şikayet geldiğinde tutanak tutabiliyorlar.
Bu tutanak, Ticaret Bakanlığı ya da il müdürlüğüne gönderilmesi gerekiyor. Bu kurumlar da incelemeler sonrası, valilik kanalıyla ceza kesebiliyor.
Yerel yönetimlerin de ceza uygulayabilecek yetkileri alması gerektiğini vurgulayan Koçal, bunun yanında denetimden sorumlu herkesin, fiyat etiketi yönetmeliğinden stok denetimine kadar pek çok alanda, fatura ödeme yöntemi, etiket okuma yöntemi gibi teknik eğitimleri almasının zorunlu olması gerektiğini ifade etti.
Koçal, "Dolayısıyla burada tüketicinin de yaptığı alışverişi bilinçli olarak yapması, devlet otoritesinin de denetimleri caydırıcı olması açısından sürekli hale getirilmesi ve yerel yönetimlerin de bu denetim mekanizması içine çekilmesi gerektiğini düşünüyorum" yorumunu yaptı.
8) Tüketici ne yapmalı?
Tüketicilerin yılbaşından bu yana artan fiyatlar karşısında alışveriş alışkanlıklarının değiştiğini, bazılarından vazgeçtiğini söylüyor Tüketiciyi Koruma Derneği Başkanı.
Alım gücü düşen tüketicinin hem en ucuz gıdaya hem de kiloyla alım yerine gramla alıma yöneldiğini hatırlatan Aziz Koçal, bunu fırsata çevirmek isteyenler konusunda uyarıyor ve tüketicilerin bazı haklarından bahsetti.
"Ayıplı üründe paranızı talep edebilirsiniz"
Bunlardan ilki ambalajın içindeki ürünün ambalajın dışında yazılı özellikleri taşımaması durumunda o ürünün "ayıplı" olduğunu tüketicilerin bilmesi gerektiği.
Koçal, "Ayıplı ürünlerde tüketicinin seçim hakkı belli: Ya indirim ister, ya ürünün parasını talep eder ya da üzerinde yazılı ürünün yenisini talep eder. Örneğin üzerinde 1000 gram yazıyor da 800 gram çıkmışsa, 200 gramın parasını iade isteyebilir iş yerinden. Paketin açılmadan tartılması gerekiyor. Vermediği takdirde tüketici hakem heyetlerine şikayet edebilirler" dedi.
"Kasa fiyatı raf fiyatından yüksekse raf fiyatı geçerlidir"
Diğer bir önemli detay ise, ilki raf fiyatı ve kasa fiyatında farklılık oluşması durumu.
"Artık neredeyse günlük olarak etiket değiştiği için market sahipleri etiketi değiştirmeyi unutabiliyor" diyen Koçal raf ile kasa arasında fiyat farkı çıkması durumunda rafta yazılı fiyatın geçerli olduğunu vurguladı.
"Kasada yüksek olan fiyat, geçerli değildir" diyen Aziz Koçal, sözlerini şöyle tamamladı:
Tüketicinin bu konuda da uyanık olması ve hakkını araması gerekir. Yani tüketici şunu bilmeli hak arandıkça haksızlıklar mutlaka azalacaktır.
Bir lira bile olsa o hak aranmalı. Gerekiyorsa da kamuoyu yaratmak için resimlerini çekere, tüketici örgütlerine, bizlere yansıtmalı. Biz de bunu basın açıklamalarıyla kamuoyuna yansıtalım.
Tüketicinin, bir fiş, kasa fişi fatura gibi bir belge alması önemli. Başvurularda bu belgeler önemli. Bu belgeler hemen atılmamalı. Mutlaka kontrol edilmeli.
© The Independentturkish