Vatan hasretini 27 yıl sonra bitiren sanatçı Delil Dilanar: Bir sanatçıyı konserlerini yasaklayarak susturamazsınız

27 yıl aradan sonra doğduğu topraklara döndü. Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve İstanbul'da sahne aldı. Sanatçı Delil Dilanar, "Kimse müzikten ve sanattan korkmamalı" çağrısı yaptı

Muş merkeze bağlı Çukurbağ köyünde dünyaya geldi.

Bölgenin tanınmış dengbejlerinden amcası Huseynê Muşî'nin divanında büyüdü.

"Dewrêşê Evdî" adlı klasik dengbêj klamını farklı bir tarzda yorumlayarak milyonların gönlüne taht kurdu.

Kürt dengbej geleneğinde geçmişle gelecek arasında bir köprü oldu.

Erivan radyosuyla Kürtlerin müzik tarihine geçen mey üstadı Egîdê Cimo gibi isimlerden enstrüman eğitimi aldı.

Avrupa üyesi ülkeler başta olmak üzere Amerika ve dünyanın birçok ülkesinde sahne aldı. Kimden mi bahsediyoruz? Tabii ki sanatçı Delil Dilanar'den.

1990'lı yıllarda Kürt sanatçılara yönelik baskıdan dolayı yurtdışında yaşamak zorunda kalan Dilaner, 27 yıl sonra Türkiye'ye geldi.

Dilanar, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve İstanbul'da da konser vererek bir hasrete son verdi. 

Delil Dilanar ile dengbejlik, yasaklar ve Kürtçe müziğin geleceğini konuştuk.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dengbejlik hikayeniz nasıl başladı?

Doğrusu son dönemlerde konserlerden dolayı da olsa hep sordular bu soruyu bana. Ama her zaman söylüyorum: Dengbej değilim. Dengbejin farklı bir misyonu, çok farklı bir alanı var. Dengbej sadece şarkı söyleyen değildir. Tarih ve coğrafya bilimci, hikaye anlatıcı ve aynı zaman Kürt halkının sözlü edebiyatının temsilcisidir. Alanımız biraz daha farklıdır. Ben bugünün müziğini yapıyorum. Dengbej bir aileden geliyorum ve o kültürün içerisinde büyüdüm. Nasıl başladım? Aslında ilk başlarda dengbejlikle hiçbir alakam yoktu. Kürt müziği yapacağıma karar verince, nerden başlayacağız? Bunun kaynağı nedir? Yeni nesle, gençliğe nasıl sevdiririz? sorularını cevabını aradım. Böyle bir arayışa girdim. Tek bir kaynak var o da dengbejliktir. Müzikte dengbejliğe daha fazla ağırlık verdim. Müziğe başlamam bu şekilde oldu.

"Çok sayıda dengbej dinledim"

Sanat hayatınızda dengbejlik hususunda kimlerden etkilendiniz?

Dediğim gibi dengejlerin olduğu bir aileden geliyorum. Serhadlı olup da Şakıro'dan, Reso'dan ya da eski Erivan radyosundaki dengbejlerden veya Mırade Kine, Mihemed Arif Cizrawi ile Kawis Ağa'dan etkilenmemek mümkün değil. Dengbejlik geleneğinde bunların hepsi başlı başına birer ekoldür. Hepsini dinledim. Bugün bile en ücra köylerde biri klasik bir şey söylediğinde yine dikkatimi çekiyor, severek dinliyorum. Zaten dinlemeden olmaz. Dolayısıyla çok sayıda dengbeji dinlediğimi söyleyebilirim. Dünyanın neresinde olursa olsun, yeni bir şey duyduğum zaman alıp severek dinliyorum.

 

Delil Dilanar
Delil Dilanar / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Modern ve profesyonel anlamda çok az sayıda sanatçı var"

Sizin dışınızda bu işi sürdüren kim var? Onları nasıl buluyorsunuz? Başarılı diyeceğiniz isimler verebilir misiniz?  

Sanırım genç nesilden söz ediyorsunuz. Var tabii ki. Hem de çok sayıda arkadaş var. Yeni gençler de bunu söylüyor. Şu an hayatta olan çok değerli dengbejlerimiz bulunuyor. Mesela gençlerden sayabileceğimiz Yılmazê Seydo'nun sesi çok güzel. Aydın klasikleri çok güzel seslendiriyor. Çok sayıda gencimiz var ama müziği modern ve profesyonel anlamda yapacak sanatçı sayısı yok denecek kadar az. Çünkü herkesin kendisine göre bir bakışı var. İyi yorumlayıp bir köprü gibi bu mirası yeni nesle taşımak için çok iyi seslendirmek gerekir. Örneğin Rojda ve Aynur Doğan gibi birkaç isim söylüyor. Birçok sanatçı albümlerinde dengbejlikten 1-2 esere yer veriyor. Yer verilmesi güzeldir.

"Dengbejlik Kürt müziğinin en popüler olanıdır"

Dengbejlik geleneğinin modern ve güçlü isimlerinden birisiniz. Dengbejliğe olan ilginin azalmasını neye bağlıyorsunuz?

Ben tam tersini düşünüyorum. Şu an dengbejlik Kürt müziğinde en popüler olan müziklerden bir tanesidir. Her yerde dinleniliyor. Mesela Şakıro'nun parçaları birçok sanatçıdan fazla tıklanıyor. Elbette hepsini yeni nesil dinlemiyor ama genel anlamda çok dinleniyor diyebilirim. Mesela Pervin Çakar arkadaşımız opera tarzında dengbejlik parçaları alıp yorumluyor. Bunu yapabilmek bile büyük bir başarıdır. Ayrıca çok seviliyor ve dinleniliyor. Anlıyorum, belki eski usul gibi divanlar kast ediliyor ama eskisi gibi divanlar kalmadı. Artık telefon, televizyon ve sosyal medya var ve daha modern bir dünyada yaşıyoruz. İstediğiniz her şeye ulaşabiliyorsunuz. Klasik Kürt müziği şu an dinleniyor ve çok popüler. 

 

Delil Dilanar
Delil Dilanar / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Öncelikle Kürt müziği dediğimiz pazarın oluşması gerekir"

Peki ilginin daha da artırılması için sizce neler yapılmalı?

Yapılacak birçok şey var. Bir kere Kürt müziği dediğimiz pazarın oluşması ve desteklemesi lazım. Nitelikli, güçlü ses ve yorumcuların bunları alıp tekrardan çağa uyarlaması gerekir ki insanlar dinlemek zorunda kalsın. En iyi teknik ve görseller modern sahnelerle birleştiğinde kaliteli konserler ortaya çıkar. Bunu insanlara sunduğunuz zaman çok ilgi görür. Bu hem sanatçı hem de dinleyenleri olumlu yönde etkiler diye düşünüyorum.

"Dil ve sanat üzerinde baskılar devam ediyor"

Bildiğim kadarıyla uzun süre yurtdışında yaşamak zorunda kaldınız? Niye gittiniz ve kaç yıl kaldınız?

Evet. Niye gittiniz? Sorusuna gelince doğrusu keyfimizden gitmedik. Bizim dönemde yani 1990'larda Kürt müziğinin üzerinde baskı ve yasaklamalar vardı. Her anlamda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyordu. Bugün itibariyle baktığımızda çok şey değişmiş mi? Evet, değişim oldu. Peki, yeterli mi? Kesinlikle değil. Dil ve sanat üzerinde aynı mantık ve yasaklamalar devam ediyor. O dönem birçok Kürt sanatçı, aydın ve yazar ya cezaevi yatacaktı ya da kendini güvenceye almak için gidecekti. Nitekim birçok kişi gitmek zorunda kaldı. Dolayısıyla ben de gitmek zorunda kaldım. 27 yıl sonra dönüp geldiğimde evet, değişiklik var ama pratikte yaşadığımızdan hiçbir farkı yok. Doğrusu daha aşılması gereken çok şey var.

"Yaşadığım duyguyu kelimelerle ifade etmek çok zor"

Yıllar sonra hasret çektiğiniz topraklara dönüp konser verdiniz. Nasıl bir duyguydu, neler hissetiniz? 

Doğrusu yaşadığım duyguyu kelimelerle ifade etmek çok zor. Müthiş bir duyguydu. Bizim kaynağımız burası. Burada büyüdük, yaşadık. Kültürümüz burası. Söylediğimiz şarkların içeriği bu toprakları anlatıyor. İnsanlar CD, kaset veya sosyal medya platformlarından dinleyebiliyorlardı. Oysa şimdi ilk defa konserler ile onlarla buluştuk. Diyarbakır, Mardin, Urfa ve İstanbul konserleri müthiş bir duyguydu. Hayal bile edemiyordum. Umarım her şey daha iyi ve güzel olur ve insanlar barış ve demokrasi içerisinde bu topraklarda birlikte yaşamayı öğrenirler.  

"Büyük bir turne yapmayı planlıyoruz"

Sizin de ifade ettiğiniz gibi önce Diyarbakır, ardından Mardin, Şanlıurfa ve son olarak da İstanbul'da sahne aldınız. Yeni turne olacak mı?

Dinleyiciyle ilgili bir sorunumuz yok. Son konserlerle hepimiz bunu gördük. Hem teknik hem de genel anlamda ‘bunu nasıl yapabilirizi' görmek istedik. Çünkü gerçekten burayı bilmiyoruz. Mesela Avrupa'yı biliyoruz ve orada konser vermek belki dünyanın en kolay ve zevkli işi. Hangi dilde söylerseniz söyleyin, hiç fark etmiyor. İşin içinde kültür ve sanat varsa bizzat devlet destek veriyor. Burada acaba konserlerimiz iptal edilir mi? Çünkü insanlar sokakta Kürtçe şarkı söylediğini için baskılara maruz kalıyor, gözaltına alınıyor. Birçok sıkıntı var. Açıkçası bu yaşananları izleyince çok iyi bir tablo görmüyorduk. Ama insanların bunu sahiplenmesi çok önemli ve bu bizi çok heyecanlandırdı. Bundan sonra daha büyük bir turne düşünüyoruz. İmkanlar çerçevesinde ülkenin hem doğusunda hem de batısında olmak üzere birçok kenti kapsayacak şekilde eylül veya ekimde büyük bir turne ile dönmeyi planlıyoruz.

"Dili ne olursa olsun müzikten, sanattan korkmamak lazım"

Geçtiğimiz günlerde Aynur Doğan ve Metin Kemal Kahraman gibi sanatçıların konserleri iptal edildi. İptalleri için neler söylemek istersiniz?

Evet, birkaç sanatçı arkadaşımızın konserleri iptal edildi. İptallere ilişkin çok büyük tepki gösterildi. Dili ne olursa olsun müzikten, sanattan korkmamak lazım. Şu an Türkçe konuşuyorum ve belki hayatımın bir veya ikinci verdiğim Türkçe röportajımdır. Belki fark ediyorsunuz, konuşurken zorlanıyorum. Kürtçe düşünüyorum ve Türkçe söylüyorum. Çünkü Türkçe ikinci dilim. Bir insan nasıl dilden, müzikten korkar. Oysa bunlar birer zenginliktir, ülke için inanılmaz bir kaynaktır. Bir sanatçıyı konserini iptal ederek susturamazsınız. Bunun örnekleri çoktur. Bu sadece Kürt dili veya müziği ile ilgili bir konu değil, genel anlamda söylüyorum. Düşüncesi ne olursa olsun, insanlar kendilerini nasıl ifade edebiliyorlarsa o şekilde ifade etmeli. Halayını hangi dil ve müzik ile yapmak istiyorsa yapsın. Yasaklar hiçbir fayda sağlamadığı gibi tam tersi bir tepkiye neden oluyor ve daha çok sahipleniliyor. Kesinlikle yasaklamalara karşıyız. Modern ve demokratik ülkelerin hiçbirinde bu tür yasaklamalar yoktur.

"Müziğe karşı çıkanlar ülkeye zarar veriyor"

Türkiye'de genel olarak Kürt müziğine bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'de sadece Türkler yaşamıyor. Kürt, Ermeni, Arap, Laz, Çerkez gibi birçok halk yaşıyor. Aslında bu çok daha iyi değerlendirilebilir. Kaynaşma imkanı sağlansa herkes birbirini daha çok sevecek, ülkede kalkınacak. Belki de bugünkü ekonomik ve siyasi sıkıntılar da olmayacak. Halk tarafında Kürt müziğine karşı çok ciddi bir tepki yok. Çok az bir kesim karşı çıkıyor. Dile, müziğe karşı çıkanlar da aslında kendisine ve ülkeye zarar veriyor. Adam sokakta sazı veya gitarıyla aşk, sevda şarkısı söylüyor. Bunun kime ne zararı var ama Kürtçe söylüyor diye saldırılara maruz kalıyor. Bu mantalite insanları birbirine düşmanlaştırıyor. Yoksa Türkiye'de kimsenin dil veya müziği ile bir sorunu yok. Var olan sorun çözülürse herkes birbiriyle oturup birlikte şarkılar söyler ki söylendiği de çok oluyor.

 

92307888_3412912265389976_6479780798282072064_n.jpeg
Delil Dilanar'ın verdiği konserlerden bir kare / Fotoğraf: Facebook



"Birbirimizi sevmekten başka şansımız yoktur"

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Sesimizi hem okuyucularınıza hem de bizim de dinleyicilerimize ulaştırdığınız için teşekkür ediyorum. Dünya hepimize yeter. Hepimizin ihtiyacı fazlasıyla karşılayacak büyüklüktedir gezegenimiz. Bundan dolayı dili, dini ve inancı ne olursa olsun insanlar birbirini sevmeli. Kendinizi severseniz karşınızdakini çok rahat sevebilirsiniz. Kendinize saygınız varsa başkalarına da olmalı. Müzik, kültür ve sanat insanın en önemli ihtiyaçların başında gelir. Müzik dinlediğimde beni ilgilendiren dili değil, melodisi ve duygusudur. Kim olursa olsun bizim birbirimizi sevmekten başka şansımız yoktur. Ben tüm insanları insan oldukları için seviyorum. Buradan herkese sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU