Sudan'da Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Mubarek el-Fadıl el-Mehdi, halk protestolarının ve azledilen Devlet Başkanı Ömer el Beşir rejimi içerisindeki işbirlikçiliğin Sudan’daki mevcut değişime katkıda bulunduğunu dile getirdi.
Batı, Körfez ülkeleri ve Mısır ile ilişkilerin sürdürülmesinin Sudan halkının yararına olacağını ifade eden Mehdi, Sudan’ın "İran ekseninden ve Hamas gibi radikal hareketlerden uzak durması" çağrısı yaptı.
Şarku’l Avsat’a verdiğini özel röportajda, silahlı kuvvetlerin halkın yanında yer almasıyla birlikte devrimin başarılı olduğunu söyleyen Mehdi, “Eski İstihbarat Başkanı Salah Abdullah Kuş, göstericilerin 6 Nisan'da ordunun genel merkezine ulaşmalarına izin veren kişiydi. Halk, bu izni, rejimi devirmek ve Ömer el-Beşir’den kurtulmak için kullandı” ifadelerini kullandı.
2001 yılında başbakanlık görevinde bulunan kuzeni Sadık el-Mehdi tarafından yönetilen Ulusal Umma Partisi’nden ayrılan Mubarek Fadıl, aynı isimde bir parti kurdu ve iki defa eski rejimin hükümetlerinde yer aldı. Anayasal değişiklikler, seçim yasası ve 2020 seçimleri için adaylığını açıklaması nedeniyle Beşir ile ihtilafa düştüklerini dile getiren Mehdi, “Halk, Aralık ayında ayaklanmaya başladığında, ona karşı devrimi hatırlatmak için sokaklara çıktık” dedi.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile Askeri Geçiş Konseyi (AGK) arasında geçiş dönemi hususunda yaşanan anlaşmazlıklara değinen Mehdi, “AGK, eski kurtuluş rejiminin sökülmesine yol açacak sivil bir hükümetin kurulmasına aldırış etmiyor. ÖDBG önderliğindeki siyasi güçler, silahlı kuvvetleri ve hızlı destek güçlerini ‘değişimde’ ortak olarak kabul etmelidir” ifadelerini kullandı.
“Uzlaşı geciktikçe bölünme yaşanabilir”
Bileşenleri arasındaki uyumsuzluk ve anlaşmazlıklardan dolayı ÖDBG’nin kırılgan olduğunu ifade eden Mehdi, askeri konsey ile bir uzlaşıya varma süreci geciktikçe, söz konusu anlaşmazlıkların bölünmeye yol açacağını belirtti. Sudan halkının geçiş döneminde demokratik bir sivil hükümet talebinin olduğunu dile getiren Mehdi, “Sokağı temsil ettiğini söyleyen güçler var. Bu üzerinde anlaşmazlıkların olduğu bir durum. Çünkü seçim sandıklarıyla gelmediler. Buna karşılık, diğer bir bazı siyasi güçler var ve her ne kadar şu anda sessiz olsalar da özgürlük ve değişim güçlerine karşı hareket edebiliyorlar” dedi.
Silahlı kuvvetlerin, gerek bakanlar kurulu gerekse de yasama meclisindeki temsil çoğunluğunu özgürlük ve değişim koalisyonuna vermeyi kabul ettiğini, buna karşılık ortak egemenlik konseyinde temel bir konuma sahip olmak istediğini ifade eden Mehdi, sözlerini şöyle sürdürdü:
Egemenlik Konseyi’ne ilişkin söz konusu anlaşmazlık müzakerelerin önünü tıkıyor. Bu ortaklık ilkesini bozmak için bir sebep olamaz. ÖDBG, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi'ni imzalamayan fakat devrime katılan partileri dışlamakla hata yaptı. Bu dışlama, siyasi arenada bir bölünmeye yol açtı ve eski güçler ile birlikte rejime bağlı grupları yeniden canlandırarak kendisini gösterdi. Bu güçler, askeri konsey ile özgürlük ve değişim güçleri arasındaki anlaşmazlıklardan istifade ederek, şeriat ve dinin korunması adına sokaklara döküldüler.
Mehdi, ÖDBG’nin stratejik hatasının, Ramazan’ın sekizinci gününde yaşanan ve bir dizi devrimcinin hayatını kaybettiği olayların ardından askeri konseye ve hızlı destek güçlerine yönelik başlattığı kampanya olduğunu düşünüyor.
Bu durumun iki taraf arasında bir düşmanlığa yol açtığını dile getiren Mehdi, dikkatlerin eski rejimden ve rejimin sembol isimlerinden askeri konsey ile yüzleşmeye yöneldiğini ifade ediyor.
Sudan tarafları arasındaki anlaşmazlıkları çözmek üzere başlatılan Afrika-Etiyopya girişimi hakkında değerlendirmelerde bulunan Mehdi şunları söyledi:
Girişime ilişkin herhangi bir sorun yok. Ben de askeri konsey ile özgürlük ve değişim güçleri arasındaki anlaşmazlık noktalarına dair çözümler ortaya koydum. Fakat odaklanılması gereken doğru temel 2015 geçici anayasasıdır. Ortak girişimin yanlış yolda ilerleyen müzakere sürecini rayına oturtması gerekiyor. Çünkü egemenlik konseyine ilişkin bir çözüm bulunsa bile geçici dönemde birçok engelle karşı karşıya kalınacak.
Belgede yer alan Bakanlar Kurulu yetkilerinin zayıf olduğuna atıfta bulunan Mehdi, Egemenlik Konseyi ile yürütme erki arasında bir karşıtlık bulunduğunu dile getirerek, en iyi ortaklığın anayasaya dönüş ile gerçekleşeceğini söyledi. Mehdi, “Açık ve belirli yetkiler olmaksızın kurulan herhangi bir ortaklık, egemenlik konseyinin yetkililerinin azaltılmasına yol açacaktır ve böyle bir durum ortaklar arasında anlaşmazlıkların yaşanmasına sebep olacaktır” diyerek sözlerini sürdürdü.
Askeri Geçiş Konseyi’ne dış politika denetiminin verilmesini tercih ettiğini dile getiren Mehdi, dış siyasetin en iyi şekilde Askeri Konsey tarafından idare edilebileceğini ve Konsey'in içerde ve dışarda kabul göreceğini dile getiren Mehdi, “Aynı şekilde güvenlik, savunma ve federal yargının da denetiminin onlara verilmesi daha iyi olur. Sürecin anayasa temel alınarak ilerletilmesi en doğru yoldur. Bunu gerçekleştirmediğimiz takdirde, geçiş döneminde birçok problemle karşılaşacağız" dedi.
Bu girişime yönelik uluslararası topluluğun desteğinin Sudan'daki istikrarla bağlantılı olduğunu aktaran Mubarek el-Fadıl el-Mehdi, uluslararası toplumun iki tarafın anlaşmaya varmasını istediğini, fakat en önemli meselenin ordunun birleştirilmesi, askeri ya da sivil bir çatışmanın yaşanmaması olduğunu belirtti.
Mehdi, mevcut anlaşmazlıkların ve çatışmaların sürmesi halinde İslamcıların iktidara gelmesi gibi bir sonuç ile karşı karşıya kalınacağını düşündüğünü belirtti. Nitekim Afrika İşleri Devlet Sekreteri Yardımcısı Tibor Nagy, yeniden güç elde etmeye çalışan ve iktidarı elinde bulundurmak için faaliyetler yürüten eski rejimin askeri kurumlar arasında fitne çıkarmaya ve çatışmalar yaratmaya çalıştığı konusunda uyarılarda bulunmuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Eski rejimin tasfiyesinin oluşturulacak geçici hükümetin sorumluluğunda olduğunu dile getiren Mehdi, geçici bir hükümet oluşturması ve eski rejimin güçlerinin merkezine darbe vurması gereken özgürlük ve değişim güçlerinin, devrim sırasında halkın yanında yer alan askeri kurumu tasfiye etmeye yöneldiğini, egemenlik konseyi hakkında konsey ile ihtilafa düştüğünü ve askeri konseyi, eski rejimin kalıntılarına karşı kendilerini tercih etmeye sevk ettiğini söyledi.
Özgürlük ve değişim koalisyonunun takip ettiği yolu düzeltmesi gerektiğini söyleyen Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı, ya askeri konseyi devirmek için birleşmeyi ya da konsey ile ortaklık kurmayı tercih etmesi gerektiğini aktardı.
Mehdi, bazı güçlerin askeri konsey ile ortaklık istemediklerinin ve taraflar arasındaki bütün anlaşmazlık noktalarının müzakereler ile çözülmesinin mümkün olduğunu belirtti. ÖDBG’nin sorununun ülkedeki mevcut durumu anlamamak olduğunu düşünen Mehdi, Sudan'da askeri kuruluş ile siviller arasındaki ortaklığın yeni bir olgu olmadığını, Ekim 1964 ve Nisan 1985 devrimlerinin ardından da gerçekleştiğini belirtti.
Mehdi, İslami kuvvetler ve silahlı hareketlerin, barış ve ekonomi meselelerini ihmal eden ve tutumlarında çatışmalara sürüklenen ÖDBG’ye alternatif olarak askeri konseyle anlaşmalar yapmasının mümkün olduğunu belirtti. Bu bağlamda AGK Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu Hamideti ile Sudan Kurtuluş Hareketi Başkanı Minni Arko Minawi arasında Çad'ın başkenti Encemine’de gerçekleşen görüşmede, Minawi’nin müzakerelere ve iktidara katılmaya hazır olduğunu dile getirdiğine atıfta bulundu.
Mubarek Mehdi, geçiş döneminin daha ayrıntılı bir program gerektirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
Rejimin çöküşüyle karşı karşıyayız ve muhalefet bloğunu güçlendiriyoruz. Meseleleri birbirinden ayıracak bir anayasa bildirgesi önerisinde bulunduk. Bu belgeyi Komünist Parti’ye, Kongre Partisi’ne, muhalif İslamcılara ve sivil toplum güçlerine teslim ettik. Belgeyi prensipte kabul etmelerine rağmen öne atılmadılar. Amacımız, askeri konseyin birleşik bir siyasi güçle karşı karşıya gelmesiydi.
Mehdi, ülkedeki mevcut durumun üstesinden gelinmesi ve sorunsuz bir geçişin sağlanması için ortaya attığı girişim kapsamında, askeri konsey başkanı ve yardımcısının aynı şekilde egemenlik konseyinde de bu pozisyonlarda bulunmaları teklifinde bulundu. Söz konusu girişimi orduya sadık kalmak ya da geçiş döneminde rol almak için ortaya atmadığını ifade eden Mehdi, tek amacının seçimlere ulaşana dek başarılı bir geçişinin sağlanması olduğunu söyledi.
Mehdi, Sudan'ın dış politikasının doğru yolda olduğunu ve Batı, Körfez ülkeleri ve Mısır ile kurulan güçlü ilişkilerin Sudan halkının çıkarına olacağını dile getirerek, İran ve Hamas gibi radikal İslamcı hareketler ile ittifak içindeki eski rejimin maceralarından uzak durulması gerektiğini söyledi. Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı, şu anda Sudan’ın dış politikasında herhangi bir sorunun bulunmadığını belirterek sözlerini bitirdi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat'tan Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz