Arkeologlar, İskoçya'nın Cramond kentindeki eski bir tuvalette bulunan iskeletlerin yaşamlarına dair ayrıntıları ortaya çıkardı.
İskeletler, Roma döneminden kalma tuvalette 1975'te yürütülen bir kazı çalışmasında gün yüzüne çıkarılmıştı.
Önceki araştırmalar, iskeletler arasında 6. yüzyılda İskoçya'da yaşamış 9 yetişkin ve 5 bebeğin yer aldığını göstermişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İskeletlere "bataklıktaki cesetler (bodies in the bog)" adı verilmişti. İngilizcede "bog" kelimesi hem bataklık hem de argoda tuvalet anlamına geliyor.
Şimdiyse iskeletlerin kemikleri ve dişlerindeki izotopların (elementlerin farklı versiyonları) yeni bir analizi, grubun bazı üyelerinin İskoçya'nın ücra köşelerinden geldiğini ortaya koydu.
Archaeological and Anthropological Sciences adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmanın yazarlarına göre yeni analiz, bu insanların kim olduğu, nerede doğduğu ve ne tür hayatlar sürdüğüne dair ipuçları veriyor.
İskoçya'daki Aberdeen Üniversitesi'nden arkeoloji profesörü Kate Britton, "Diş minesi, bir kişinin nerede büyüdüğüne dair kimyasal bilgiler içeren küçük zaman kapsülleri gibidir" diyor:
Yaşam boyunca tüketilen yiyecek ve su kaynaklarına kadar izlenebilecek belirli imzalara sahiptir.
Araştırma ekibi, bireylerden 6'sının Cramond yerlileri olduklarını düşündüren kimyasal işaretler taşıdığını saptadı. Ancak bireylerden ikisi (bir erkek ve bir kadın) çok farklı yaşam öykülerinin kanıtlarına sahipti.
Kanıtlar, bu iki bireyin İskoçya'nın batı kıyısında büyüdüğünü ve daha sonra göç ettiğini gösterdi.
O zamanlar göç yollarının kısıtlı olduğu göz önüne alındığında, iki kişinin rahat koşullarda seyahat ettiği ve sosyoekonomik durumlarının iyi olduğu anlamına gelebilir.
Aberdeen Üniversitesi'nden doktora sonrası araştırmacı Orsolya Czére, "Önceki çalışmalar, buraya gömülenlerin yüksek sosyal statüye sahip olduğunu, hatta asillerden olduğunu düşündürmüştü" diye konuştu:
Yeni analizlerimizden söyleyebileceğimiz şey de bu kişilerin ülkenin dört bir yanından gelmiş, iyi bağlantılara sahip bireyler olduğu.
Arkeologlar, mezarlıktaki bir kadın ve bir çocuğun kafataslarında ölümcül yaralanmalar saptandığını da ifade ediyor. İki kişinin de kafasına kör bir nesne, muhtemelen bir mızrağın kabzasıyla vurulduğu düşünülüyor.
Araştırmanın yazarlarından, Edinburgh Üniversitesi arkeoloğu Angela Boyle, bu bulguları şöyle yorumluyor:
Bu kanıt, söz konusu dönemin yüksek düzeyde şiddet içerdiğini teyit ediyor.
Independent Türkçe, Livescience, Mediavelists
Derleyen: Çağla Üren
