Ukrayna savaşında bölge için büyük tehlike: Ülke adeta bir nükleer mayın tarlası

Kiev'deki nükleer güvenlik uzmanı Dimitro Gumenyuk, doğrudan bir saldırının olası olmadığını ama işgalde füze ve ağır silah kullanımının kaza riskini artırdığını söyledi

Avrupa'nın en büyük nükleer santrali Zaporijya'nın Dinyeper Nehri'nin karşı kıyısından görünümü (Wikimedia Commons)

Rusya-Ukrayna krizini tüm hızıyla devam ederken Ukrayna'da bulunan 4 nükleer santral endişe yarattı.

Daha önce dünyanın Çernobil faciasıyla hatırladığı ülkede nükleer santrallerin kazara vurulma riski uzmanları endişelendiriyor.

Kievli güvenlik uzmanı, Ukrayna'nın nükleer santrallerinin Rus işgalinde çapraz ateş altında kalmasının Avrupa'da radyoaktif kirlilik riski oluşturacağını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu tür tesislere doğrudan bir askeri saldırı olasılığı çok düşük olsa da işgal altındaki Donbas'ta kullanılan silahların yüksek hassasiyetli olmaması, bu tesislerin kazara vurulma olasılığının yüksek olabileceği anlamına geliyor.

Ukrayna devletinin Nükleer Denetim Kurulu'na bağlı Nükleer ve Radyasyon Güvenliği Bilim ve Teknik Merkezi'nin güvenlik analizi biriminin başkanı Dmytro Gumenyuk'a göre bu durumda radyasyon sadece Ukrayna'yı değil, Rusya'yı ve Avrupa'nın büyük kısmını da etkileyerek havayı, toprağı ve suyu kirletebilir.

Ukrayna'nın 4 nükleer santralindeki 15 reaktör ülkenin elektriğinin yüzde 52'sini sağlıyor. Bu santrallerden Hmelnitski ve Rivne kuzeybatıda, Zaporijya Santrali güneydoğuda, diğeriyse Güney Ukrayna'da yer alıyor.

Zaporijya Santrali, Donetsk'teki cephe hattından sadece 240 kilometre mesafede, Güney Ukrayna tesisiyse bölgenin yaklaşık 260 kilometre batısında bulunuyor.

Bu tesislere yönelik doğrudan bir saldırı pek olası olmasa da işgalde kullanılan füzelerin veya ağır silahların kazara isabet etmesi olası. Salı günü Luhansk'taki çatışma hattının yakınlarındaki Schastia'daki termik santralin bombardıman esnasında alev almasıyla 40 bin kişi elektriksiz kaldı.

Gumenyuk şunları söylüyor:

Nükleer enerji santrallerimiz askeri korumaya sahip olarak tasarlanmamıştı. Şüphesiz tanklar, bombalar ya da füzeler için tasarlanmadılar.

Psikolojik savaşta belirsizliği kullanmak Rus stratejisinin parçası olabilir

Ukrayna merkezli savunma ve güvenlik grubu Black Trident'ın kurucusu Lada Roslicki de tesislere yönelik doğrudan saldırının, "hem askeri hem de savunma açısından aptalca bir hamle" olacağını söylüyor.

Bununla birlikte, ayrılıkçıların Donbas'taki çatışmalarda yüksek hassasiyetli silahlardan yoksun olmasının, bu tesislerin kazara vurulma olasılığını artırdığına da dikkat çekiyor.
 


Roslicki bu tür tesislere saldırma tehdidini canlı tutarak psikolojik savaşta belirsizliği kullanmanın da Rus stratejisinin parçası olabileceğini öne sürüyor. 

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Siyasi-Askeri İşler Bürosu'nda eski dışişleri yetkilisi ve Nuclear Power Plants as Weapons for the Enemy (Düşman Silahları Olarak Nükleer Santraller) kitabının yazarı Bennett Ramberg de Rusya'nın (kasten ya da kazara) Ukrayna'daki 15 nükleer reaktörden birini vurabileceğini düşünüyor.

Ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık yarısını karşılayan bu reaktörlere saldırmak, Ukrayna'nın askeri mücadelesini önemli ölçüde sekteye uğratabilir. Fakat bu, reaktörlerin radyoaktif mayınlar haline gelebileceği demek.

"Sonuçlar Fukuşima ve Çernobil'den çok daha kötü olur"

Avrupa'nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya Santrali'nde 6 adet reaktör bulunuyor ve bunların her biri 163 yakıt çubuğu düzeneği içeriyor. Düzeneklerin 500 kilogram kadar uranyum barındırdığı göz önünde bulundurulursa, her bir reaktördeki toplam uranyum miktarı yaklaşık 80 tona ulaşıyor.

Gumenyuk, en kötü senaryoda tesislerin saldırıya uğramasının yıkıcı sonuçlar doğuracağına konusunda uyarıyor.

Gumenyuk, "[Zaporijya] santralinin tamamen imha edilmesi durumunda, sonuçların Fukuşima ve Çernobil'den çok daha kötü olacağını düşünüyorum" dedi.

Savaşta böyle bir şeyin olmasının sonuçlarından bahsetmek gerekirse, Avrupa'nın tamamı kirlenecek.

Reaktörlere zarar gelmesi durumunda yayılacak radyasyon havayı kirletebilir ve hava koşullarına bağlı olarak Avrupa'ya yayılabilir. 1986'da Çernobil kazasından sonra radyasyon İsveç ve Birleşik Krallık'a (BK) kadar yayılmıştı.
 

112796-1922468184.jpg
Dünyanın en büyük nükleer felaketlerinden biri 26 Nisan 1986'da Ukrayna’nın Pripyat şehrinde yaşanmıştı (Reuters)​​​​​​​


Zaporijya'daki nükleer felaket ayrıca suyu da kirletebilir. Dinyeper Nehri'ne karışan radyasyon önce Azak Denizi'ne, oradan Karadeniz'e ve daha sonra da Akdeniz'e inebilir.

Zaporijya Nükleer Santrali ise Çernobil'dekinden 6 kat daha güçlü ve Türkiye'ye 600 kilometre daha yakın. 1986'daki facianın ardından Türkiye'deki kanser vakaları hızla artmış, bulutlarla gelen radyasyon Karadeniz bölgesinde yetişen çay ve fındık gibi ürünleri etkilemişti.

Gumenyuk, "Ama bu, tüm reaktörler tamamen yok edilirse olur" diyor.

Bu durumu önlemek için elimizden geleni yapıyoruz.

Nükleer silahları kendi elleriyle teslim etmişlerdi

Öte yandan gelişmeler, SSCB'nin çöküşünden sonra Ukrayna'nın elindeki nükleer silahlardan gönüllü olarak vazgeçmesini akla getirdi. Ukraynalı politikacı Aleksey Gonçarenko perşembe günü yaptığı açıklamada ülkesinin Moskova ve Washington'ın güvenlik garantileri karşılığında nükleer silahlarından arındırıldığını ve şimdi tamamen güçsüz kaldığını hatırlatarak şunları söyledi:

İnsanlık tarihinde, 1994'te dünyanın en büyük üçüncü nükleer mühimmatına sahipken ABD, BK ve Rusya Federasyonu'nun güvencesiyle bu silahlardan vazgeçen Ukrayna'dan başka ülke yok. Peki bu garantiler nerede? Şimdi bombalanıyor ve öldürülüyoruz.

1991'de Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından Moskova, binlerce nükleer silahı Ukrayna topraklarında bırakmıştı. Birkaç yıl sonra Kiev'in ABD, BK ve Rusya'nın güvenlik garantisi vermesi karşılığında tamamen nükleer silahlardan arındırılmasını gerektiren Budapeşte Memorandumu'nu imzalamıştı.

O dönemde ekonomik ve siyasi çıkarlar olsa da bazı Ukraynalılar şimdi bu kadardan pişmanlık duyuyor. Ukrayna'nın eski savunma bakanı Andriy Zahorodnik, New York Times'a yaptığı açıklamada, "[Nükleer] kapasiteden bir hiç uğruna vazgeçtik," demişti.

Bunun karşılığında dünyanın güvenliğimizi sağlamasını bekliyoruz.



Derleyen: Ata Türkoğlu

inews, The Bulletin of Atomic Scientists, India Today, Project Syndicate

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU