Kuraklık en basit tanımıyla belli bir dönem içerisinde bir yerde yağışların azalması olarak tanımlanabilir.
Üç çeşit kuraklık bulunuyor. İlk olarak uzun bir zaman dilimi içerisinde yağışın normal değerlerin altına düşmesine "meteorolojik kuraklık" deniyor. Bu kuraklık türü iki ayrı kuraklığı daha tetikliyor.
Örneğin yağışların da azalmasıyla birlikte toprağın ihtiyacı olan yeterli su miktarının karşılanamaması halinde "tarımsal kuraklık" oluşabiliyor.
Bu da yeterli ürün alınamamasına pek tabii ki gıda fiyatlarına etki ediyor.
Üçüncüsü ise "hidrolojik kuraklık"… Bu kuraklıkta yetersiz yağışlarla birlikte yeraltı sularının, göllerin, nehirlerin tüketime ve sıcaklığa da bağlı olarak seviyelerinin keskin derecede düşmesi halinde oluşuyor.
Kuraklık tarihin akışını bile etkiliyor
Her ne kadar kuraklık çeşitleri arasında sıralanmasa bile özellikle sosyal bilimciler, hidrolojik kuraklığın uzun sürmesi halinde oluşan ağır ekonomik ve toplumsal sorunları "sosyal kuraklık" olarak adlandırıyor.
Gerçekten de kuraklık direk insanların ekonomisini ve gıda ihtiyacını etkilediğinden tarih boyunca birçok uygarlığın yıkılmasında, halkın göç etmesinde belirleyici oldu.
Hatta uzun yıllar boyunca Türkiye'de okullarda okutulan tarih kitaplarında Türklerin Orta Asya'dan göç etmesinde kuraklığın da neden olduğu iddia edildi.
Yine tarihte önemli yeri olan 1789'daki Fransız İhtilali öncesinde ülkedeki büyük kuraklığın da ekonomideki dengeleri alt üst ettiği ve bunun toplumsal hoşnutsuzluğu artırdığı bilinir.
Türkiye kuraklığın etkisinde, gıda fiyatlarını olumsuz etkiliyor
Türkiye, son yıllarda değişen iklim koşullarının da etkisiyle meteorolojik kuraklığın etkisinde.
Zaman zaman yağışlar artıyor görünse bile çoğunlukla ortalaması bir önceki yıllara göre azalıyor.
Bunun sonucu da özellikle geçen yıl başta Güneydoğu bölgesi olmak üzere kimi yerlerde hem tarımsal hem de hidrolojik kuraklık kendini gösterdi.
Bu durum gıda fiyatlarının artmasındaki nedenlerden de biri oldu.
"Kuraklık önümüzdeki süreçte de devam edecek"
Peki son günlerdeki kar yağışları, Türkiye'deki kuraklık riskini bitirdi mi? Bu soruyu alanındaki uzman isimlere sorduk.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen, "Hayır bitirmedi. Bir haftalık kar yağışı kuraklık riskini bitirmez. Bitirseydi bugüne kadar o karı yağdırırdık zaten. Ama örneğin Marmara'daki barajların doluluk oranını yüzde 6-7 artırır ama kuraklığa çözüm değildir. Su kaynaklarına katkısı oldu ama kuraklık önümüzdeki süreçte de devam edecek" şeklinde konuşarak yanıtladı bu soruyu.
"Neredeyse 30 yıldır süren kuraklığın bitmesi için üç günlük kar yağışı yeterli değil"
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Deniz Demirhan da Türkiye'de neredeyse 30 yıldan beri devam eden bir kuraklık olduğunu söyledi.
"Bu kadar uzun süren bir kuraklık birkaç günlük kar yağışı ile geçebilecek bir durum değil" diyen Demirhan, "Henüz yeraltı sularına destek olarak bizi uzun yıllar boyunca iklim değişikliğiyle mücadele edecek kadar iyi bir şekilde kar yağışıyla karşılaşmadık. Üç günlük kar yağışı bunun için yeterli değil" ifadelerini kullandı.
Kuraklığın etkilerini rakamlarla da anlatan Demirhan, örneğin 2020 Ekim ile 2021 arasındaki su tarım yılında yağışların normale göre 18,9 düştüğünü söyledi.
"Dönemsel olarak rahatlattı ama kuraklık geçmedi"
Son yıllarda yağışlarda hep ortalamanın altında kaldığımızı kaydeden Demirhan, "Kar gibi geçici yağışlar bizi dönemsel olarak rahatlatır ama uzun dönemde kuraklığın geçtiği anlamına gelmez" diye konuştu.
Dört haftalık tahminlere göre yağışlar ortalamanın altında
Kuraklıktan en çok etkilenen başta Güneydoğu, Ege, Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgesinin önümüzdeki dört haftalık hava tahminlerine de bakan Demirhan, yağışların yine ortalamanın altında olması ihtimalinin olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Demirhan, yaşanan iklim kuşağı nedeniyle artık kuraklığa alışılması gerektiğini ifade ederek, "Yağmur suyunu iyi değerlendirmemiz, depolamamız gerekir. Halen temizlik için bile içilebilir temiz su kaynaklarımızı harcıyoruz. Oysa bunlar için yağmur sularını kullanabiliyor olmamız gereklidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Eriyen karlar barajları doldurabileceği gibi martta sellere neden olabilir"
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkan Yardımcısı İsmail Küçük de kar yağışının meteorolojik kuraklığı dönemsel olarak kaldırması ve kar altında kalması gereken hububat açısından faydalı olduğunu kaydetti.
İkinci aşamanın ilerleyen durumlarda kar yağışlarının suya dönüşmesi olacağına dikkati çeken Küçük, "Erimeye başlayınca iki etkisi olacak. Birincisi barajlar dolacak ve yeraltı suları dolacak. Bu alanda kuraklığı geciktirecek. Bir başka yanı daha olacak o da özellikle marttan itibaren kimi yörelerde taşkın ve seller olacak" uyarısında bulundu.
"Yağışa bakarak kuraklık ortadan kalktı diyemeyiz"
Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:
Sonuç olarak baktığımız zaman yağışlar kuraklık dönemini bitirdi diyebilmemiz için bu yağışların önümüzdeki aylarda da devam etmesi lazım. Bu yağışa bakarak kuraklık ortadan kalktı diyemeyiz. Bu bir kesittir şu an o anları yaşıyoruz.
Küçük ayrıca şimdiden bahar aylarındaki yağış miktarlarına dair bir şey denemeyeceğini de söyledi.
"Önemli olan yağışların düzenli ve yeterli düzeyde olması"
Açıklamalarında sık sık tarımdaki kuraklık tehlikesine dikkati çeken Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez de kar yağışının bir seferde yapmasının yetmeyeceğini söyleyerek, "Önemli olan yağışların düzenli ve yeterli olması. Düzensiz ve ani yağışlar sel ve dolu zararı gibi yeni sorunlara yol açıyor. Kar yağışı sevindirici olsa bile tarım için bahar yağmurlarının zamanında ve düzenli yağması gerekiyor" dedi.
© The Independentturkish