Diyarbakır Barosu'ndan cezaevlerinde hak ihlalleri raporu: İşkence mekânları haline geldi

Diyarbakır Barosu’nun "Cezaevleri Hak İhlalleri Raporu"nda çocuk mahkumlara fiziksel ve psikolojik şiddet uygulandığı, kadın mahkumların banyo kısmının kameralarla izlendiği ayrıca oruç tutmayan mahkumlara yemek verilmediği gibi bilgiler yer aldı

Fotoğraf: AA

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevleri İzleme Komisyonu her yıl düzenli olarak hazırladığı "Cezaevleri Hak İhlalleri Raporu"nu açıkladı. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, 30 Kasım itibarıyla cezaevlerinde 295 bin 754 tutuklu ve hükümlü bulunduğu belirtilen raporda, bunlardan 11 bin 590’nın kadın, bin 977’sinin çocuk olduğu kaydedildi. 

"Görevlilere cezasızlık politikası uygulanıyor"

Deutsche Welle Türkçe'den Felat Bozarslan'ın haberine göre raporda, cezaevlerindeki gardiyan ve jandarmaların mahpuslara karşı işkence, kötü muamele, onur kırıcı harekette bulunduklarına dair bilgilere yer verildi. Raporda avukatların yaptığı görüşmelerde de hapishanelerde bu durumun varlığının tespit edildiği kaydedildi. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve kanunlara rağmen hapishanelerde işkence ve kötü muamele uygulamalarının tespit edildiği belirtilen raporda, işkence iddiaları ile ilgili görevlilere cezasızlık politikası uygulandığı ifade edildi.

Raporda, işkence ve kötü muamele sonrası darp raporu almak isteyenlerin engellendiği, bazen hiç hastaneye sevk edilmediği, belirli bir süre sonunda yapılan sevklerde ise darp raporu verilmediği belirtildi. Bazı hekimlerin bilinçli olarak darp raporu vermediğinin ifade edildiğine dikkat çekilen söz konusu raporda, mahpuslara yönelik infaz koruma memurlarının haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemlerine karşı adli ve idari makamların failleri koruma politikası uyguladığı ifade edildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sağlık hakkı ihlalleri

Cezaevlerinde yapılan görüşmelerde sağlık hakkı ihlallerinin tespit edildiği belirtilen raporda, hastane sevk taleplerinin ya hiç karşılanmadığı ya da geciktirildiği vurgulandı. Mahpusların kelepçeli muayene ve tedaviye zorlandığı ve muayene odasında asker bulundurulduğu belirtilen raporda, ağır hasta olan mahpuslar hakkında Adli Tıp Kurumu’nun verdiği olumsuz raporlara dikkat çekildi.

Çocuklara fiziksel ve psikolojik şiddet

Raporda cezaevlerindeki bin 977 çocuk tutuklu ve hükümlünün durumlarına dair değerlendirmeler de yer aldı. Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yapılan görüşmelerde bazı infaz koruma memurları tarafından çocukların fiziksel ve psikolojik şiddet ile kötü muamele ve onur kırıcı davranışlara maruz bırakıldığını anlattıkları belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:

Çocukların tehdit edildiği, darp ve kötü muamele eylemleri dışında beslenme hakkı, sağlık ve tedavi hakkı, haberleşme ve iletişim hakkı ile eğitim ve sosyal hakların ihlal edildiği, ayrıca hükümlü - tutuklu çocuklar arasında yaşanan akran zorbalığı olaylarının cezaevi yönetimi tarafından önlenmediği gözlemlenmiştir.

"Kadın tutukluların banyo kısmını gören kameralar hala aktif"

Raporda cezaevlerindeki kadın mahpusların birçoğunun hasta mahpus olduğu tespiti de yapıldı. Kadın mahpusların odalarını ve odadaki mutfak ve banyo kısmını gören kameraların halen mevcut ve aktif olduğu ifade edilen raporda, bu kameraların özel alanları tamamen ihlal ettiği belirtildi. Kadın mahpuslara sadece hesaplarında para yoksa cezaevi tarafından ped verildiğine dikkat çekilen raporda, hesabında para olan mahpuslara pedin ücret karşılığı satıldığı belirtildi.

Karantina koğuşları

Raporda, Kovid-19 ile mücadele kapsamında oluşturulan karantina koğuşlarına da dikkat çekildi. Hastane veya mahkeme için cezaevi dışına çıkarılan kişilerin 14 gün karantina koğuşlarında izole edildiği hatırlatılan raporda, Covid-19 olan tutukluların sağlık durumlarına ilişkin ailelerine bilgi verilmediği kaydedildi. Karantina koğuşundaki mahpusların karantina sürelerini zaman zaman yerde yatarak geçirdiği belirtilen raporda, tek başına kalamayacak kadar hasta olan mahpusların karantina koğuşlarında tek tutulduğu ifade edildi.

Ağır hasta mahpusların karantina koğuşlarında sağlık durumlarının daha da kötüleştiği, ancak bunlara ayrı bir düzenleme yapılmadığı vurgulanan raporda, karantina koşullarının mahpusların cezalarını daha da ağırlaştırdığı belirtildi.

Parası olmayan temizlik malzemesi alamıyor

Pandemi şartlarında koğuşların yeterince havalandırılmadığı, temiz havaya erişimin engellendiği ifade edilen raporda, bazı cezaevlerinde koğuş pencerelerinin açılmaması için sabitlendiği de belirtildi. Hijyen malzemelerinin mahpuslar tarafından ücret ödenerek alındığına dikkat çekilen raporda, maddi durumu yetersiz olan kişimerin sabun, temizlik malzemesi, maske ve eldivene erişemediklerine dikkat çekildi. Raporda, kantinde satılan temizlik malzemelerinin fiyatlarının yüksek olduğu da belirtildi.

Oruç tutmayana yemek yok

Cezaevlerindeki beslenme durumuyla ilgili çarpıcı verilerin de yer aldığı raporda, mahpuslara üç öğün şeklinde dağıtılan yemeklerin ihtiyaçları karşılayacak yeterlilikte olmadığı, dönemsel olarak miktarın iki öğüne veya öğünlerde verilen üç çeşit yemeğin iki çeşide düşürüldüğü belirtildi.

Diyarbakır Barosu, genel yemeklerde yaşanan sorunların özel beslenme ihtiyacı olan mahpusların durumunu daha da kronikleştirdiğine dikkat çekti. Raporda, Ramazan ayıyla birlikte oruç tutmayan mahpuslara iftar ve sahur dışında yemek verilmediği, oruç tutan mahpuslara da yeterli besin sağlanmadığı ifade edildi.

"İşkence mekânları haline geldi"

Türkiye'deki cezaevlerinde her geçen gün hasta tutukluların sayısının arttığı ve sağlık durumlarının gittikçe ağırlaştığı belirtilen raporda, cezaevlerinde kötü muamele, işkence yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik iddialara karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmesi, şeffaf ve etkin soruşturmalar yürütülmesi gerektiği ifade edildi.

Raporu açıklayan Cezaevleri İzleme Komisyonu Başkanı Avukat Gizem Miran, Türkiye hapishanelerinin başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin uygulandığı neredeyse birer işkence mekânları haline geldiğini söyledi. Cezaevlerinde halen çok sayıda hak ihlali yaşandığını ifade eden Miran, mahpusların ailelerinden kilometrelerce uzak hapishanelerde tutulmasının da hem kendilerine yönelik hem de ailelerine yönelik bir dizi hak ihlalini beraberinde getirdiğini vurguladı.

"Tabutları cezaevlerinden çıkmakta"

Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Koordinatörü Avukat Diyar Çetedir ise ihlallerin pandemi süreciyle arttığına dikkat çekti. Her gün hasta tutukluların ölümünün seyredildiğini belirten Çetedir, cezaevlerinden tabutların çıktığını ifade etti. Hasta tutukluların durumuna ilişkin Adli Tıp kurumunun taraflı raporlarından vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Çetedir, "Hasta mahphuslar, bir an önce yaşam koşulları düzeltilerek tahliye edilmelidir. Bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılarak, hasta mahpusların ölümünün önüne geçilmesinin önemli ve değerli oltduğunu düşünmekteyiz" dedi.

 

Deutsche Welle Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU