12 Temmuz 1993 tarihinde Bingöl'ün Yayladere ilçe merkezi silahlı bir saldırının hedefi oldu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
PKK'nın düzenlediği saldırıda 4 dükkan, 1 kıraathane 4 resmi ve 2 de özel araç yakıldı.
Zarar sadece mal kayıplarıyla sınırlı kalmadı. Silahlı PKK'lılar ilçedeki PTT binasına da girmişti.
O gün ilçede görev yapan Bülent Çelikdemir, Yaşar Hıtay ve Ramazan Varol, ilçeyi basan PKK'lıların silahlarından çıkan kurşunlarla hayattan koptu.
Jandarma ile halkın irtibatını sağlayan telefon hattını tamir ediyorlardı
O dönem hazırlanan raporlara göre PTT işçileri, Yayladere Jandarma Karakolu ile ilçe sakinlerinin irtibatını kesmek için tahrip edilen telefon hattını tamir etmek için bölgedeydi.
Ancak Hıtay ve Varol o dönem "geçici işçi" olarak çalışıyorlardı. Bu nedenle tazminat ve şehitlik haklarını düzenleyen "2330 Sayılı Nakdi Tazminat Ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun" kapsamında şehit sayılmadı, ailesi ve çocukları şehit maaşı alamadı.
Hıtay'ın ailesi, görev yaparken saldırının hedefi olan babalarının "şehit" sayılabilmesi ve yasal haklarını kullanabilmek için Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurdu.
PTT: Telekom ayrıldı, bizimle ilgisi yok
Konu, KDK tarafından PTT'ye resmi bir yazıyla soruldu.
Kurumdan gelen cevapta, PTT ile Türk Telekom'un birbirinden ayrıldığına değinildi ve Telefon Müdürlüğü'ne bağlı işyerlerinin Türk Telekom'da kaldığı, bu nedenle PTT tarafından yapılacak bir işlem olmadığı öne sürüldü.
PTT'nin topu attığı Türk Telekom ise kamu iktisadi kuruluşları listesinden çıkarıldıklarını, özel hukuk hükümlerine bağlı bir anonim şirket olduklarını belirterek sorumluluktan kaçındı.
Türk Telekom: Özel bir şirketiz, şirketimiz tarafından sağlanacak maddi imkan yok
Türk Telekom'un yazısında şöyle denildi:
"Şirketimizde Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında oluşturulmuş bir komisyon bulunmamaktadır. Özelleştirme sonrası edinilen özel hukuk tüzel kişisi statüsü itibariyle de böyle bir komisyonun oluşturulmasının hukuki dayanağı bulunmadığından, komisyon marifeti ile bir tespit yapılması mümkün değildir. Yine İnsan Kaynaklan Çalışma Esaslarımızda ve Toplu İş Sözleşmesinde çalışanlarımızın terör eylemlerinden dolayı vefat etmeleri hali ile ilişkilendirilmiş özel nitelikli maddi imkan ve yardım türleri yer almamaktadır. Bu nedenle müteveffanın yakınlarına şirketimiz tarafından sağlanabilecek bir dizi maddi imkân ve yardım da bulunmamaktadır."
KDK kararında, tek bir kamu idaresinin yetki, görev ve sorumluluğunda bulunan işyerlerinin ve işçilerin, kurumlar arası taksiminde, çalışanların geçmişe yönelik borç ve alacaklarının da devredilmesi hukukun temel ilkesi olduğu hatırlatıldı.
Kararda, Hıtay'ın hayatını kaybettiği olayın bir terör eylemi niteliğinde olduğunun "tereddütten uzak" olduğu belirtilerek, doğan tazminatın saldırılarda hayatını kaybedenlerin ailelerine, personelin bağlı olduğu devlet kurumu tarafından ödeneceği hususu göz önünde bulundurulduğunda, talebin muhatabının devlet kurumu olacağına vurgu yapıldı.
"KDK kararına uyulsun"
Hıtay'ın oğlu Recep Hıtay, devlet kurumlarından KDK kararına uymalarını beklediklerini ifade etti.
"Tazminat ya da para istemiyoruz" diyen Hıtay, "Sadece babamın şehitlik statüsünün tanınmasını istiyoruz. Bu durumun düzeltileceği bakan düzeyinde bize iletildi" diyen Recep Hıtay, "PTT ve Türk Telekom yetkilileri de hatalarının farkındalar. Ama herhangi bir adım atılmadı" diye konuştu.
© The Independentturkish