İlahiyat profesörü ve Yeni Şafak yazarı Faruk Beşer, “Erkek, kendi görevlerini yerine getiriyor olduktan sonra karısının, bugünkü anlamda çalışan olmasına izin vermeyebilir” dedi.
Başer, bugünkü köşe yazısında bir okuyucusundan gelen “Kocam da ben de çalışıyoruz. Ben maaşımın bir miktarını biriktiriyorum, birazını da hayır işlerde harcıyorum. Kocam benim maaşımı da alıp evin ihtiyaçlarında harcamak istiyor. Giderler hepimizin, gelirleri de ortak harcamalıyız diyor. Benim bildiğim İslam’a göre kadının maaşı kendisinin olmalı, öyle değil mi?” şeklindeki soruyu yanıtlandırdı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Bugünkü anlamda ‘çalışan kadın’ iki olumsuzluğa yol açar”
Başer, yanıtında özetle şunları söyledi:
Kadının çalışması elbette haram değildir, hayat şartlarına göre değişiklik arz eder. İslam’da herkes çalışmak zorundadır. Ancak mecbur kalınmadıkça kadının, bugünkü anlamda ‘çalışan kadın’ olması iki büyük olumsuzluğa yol açar. Birincisi, çocuk da varsa kadın üç kez çalışmış ve bu ölçüde yorulmuş ve yıpranmış olur. İkincisi, aile bağları zayıflar ve aile, yukarıda sözünü ettiğimiz fonksiyonları yerine getiremez. Eşler için de çocuklar için de sadece yatılıp kalkılan bir otel odası haline gelir. Herkes huzuru dışarıda, sokakta, işyerinde ya da arkadaşlarıyla arar. Bu da aile için, nesiller için, toplum için sağlıklı olmaz.
“Çalışmasına izin verirse maaşına el koyamaz”
“Evi geçindirmekle sorumlu olan erkek olduğu için İslam fıkhına göre erkek, kendi görevlerini yerine getiriyor olduktan sonra karısının, bugünkü anlamda çalışan olmasına izin vermeyebilir” görüşünü dile getiren Beşer, şunları söyledi:
Ama izin verirse karısının aldığı maaşa da el koyamaz, onu kendisinin bilemez. Haram yollara harcamadıktan sonra, -ki bunu erkek de yapamaz-, kadın maaşını dilediği gibi kullanır. Ticaret yapıyorsa kazandığı yine kendinin olur.
Ancak giderlerin fazlalığı sebebiyle erkek evini geçindirmekte zorlanıyorsa kadın bu hakka istinaden ‘Ben evin giderlerine karışmıyorum’ diyebilir mi? Çünkü işin sevgiyle ilgili yönü ve ahlaki boyutu da var. Bu raddeye gelen bir karı koca ilişkisi aileyi ayakta tutabilir mi? Karı-koca aslında birleşmiş ve yekvücut olmuş çiftlerdir, böyle olması gerekir. Bunun tutkalı da sevgi ve saygıdır. Tam karı-koca olmuş eşler hiçbir zaman birbirine maaşla meydan okumazlar. Mesele bu raddeye geldikten sonra bunu düzeltmek zordur ve dediğimiz gibi ailenin yıkılmasına kadar gider.
Yeni Şafak, Independent Türkçe