17 yıllık parantez kapandı: İmamoğlu ve Yıldırım TV tartışmasından "memnun" ayrıldı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için 23 Haziran'da yapılacak seçim öncesinde adaylar yaklaşık 3 saatlik canlı yayında soruları yanıtladı

Cumhur ittifakının adayı Binali Yıldırım ile CHP ve İYİ Parti'nin adayı Ekrem İmamoğlu İstanbul'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ndeki ortak yayında karşı karşıya geldi.

Adaylar yaklaşık 3 saat süren programa babalar gününü kutlayarak başladı.

İmamoğlu, programın gerçekleşmesinde katkım olduğu için mutluyum dedi, Yıldırım’a programı kabul ettiği için teşekkür etti.

İmamoğlu ve Yıldırım birbirlerine babalar günü hediyesi verdi.

Küçükkaya programı başlatırken kendisinin belirlediği kuralları hatırlattı; Programın yaklaşık 2 saat sürüceğini, 10 dakika reklam arası olacağini söyledi ve adaylara "birbirinizin sözlerine müdahale etmeyin" ricasında bulundu ve açık oturumu başlattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Küçükkaya ilk soruyu Binali Yıldırım’a yöneltti.

Biz bu seçime niye gidiyoruz?

Binali Yıldırım: Sizin bir kabahatiniz yok ama sizin oylarınız sayılırken bir takım garip işler oldu, işe şaibe karıştı. YSK durumu değerlendirerek seçimin yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz bu seçimin yenilenmemesiydi. CHP bize yardımcı olmadı. Reddi yönünde karar alıdırdılar, keşke oyların tamamı sayılsaydı,  o zaman kimsenin kafasında şüphe kalmayaakı. Kimseyi 23 Haziran için yormayacaktık.

Küçükkaya: Bu seçimler murdar oldu, oylar çalındı, dediniz, iddialı mısınız hala?

Yıldırım: Evet iddialıyım. Oylar sayıldı, fark azaldı, geriye kalan yüzde 90 sayılsa sonuç değişecekti. Bunun için oyların sayılmasını çok istedik, ama maalesef dirençle karşılaştık. 

Küçükkaya: Oyları kim çaldı?

Yıldırım: Onu bulacak olan YSK’dır. Bir örnekle çalmanın ne anlama geldiğini söyleyeyim; yolda giderken cüzdanınızı biri çekti polise cüzdanım çaldı dersiniz, yer değiştirdi demezsiniz değil mi? Oyların yen değiştirmesi çalınmadır bunun başka bir izahı yok

Küçükkaya, İmamoğlu’na da aynı soruyu sordu;

Küçükkaya: Ben bu seçime neden gidiyorum, Yıldırım’ın sözlerini nasıl değrelnedirirsiniz?

Ekrem İmamoğlu: Öncelikle CHP oylarını sayımını istemedi söylemi yanlış bunu izah edeceğim. 31 Mart gecesinde öncelikle ne oldu? Yaklaşık 1 saat olmadı ki. Televizyon kanalların bir kısmı yüzde ve yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Anadolu Ajansı veri almayarak yayın yaptı. Bu 12 saat sürdü. Oyların kafa kafaya geldiği anda nasıl olduysa sayın yıldırım kazandım diye açıklama yaptı. Tam saat 23.25de açıklama yapıldı. Ne tesadif AA veri kesti. 29 bin değil 24 bin 057 ilk tutanak sayısı. Oy sayımının birkaç aşaması var. 24 bin ile başlayan süreçgün içinde 19 bin küsere indi.

Küçükkaya: YSK'nın kararı verildi biz semen olarak bir zarfın içine 4 pusula attık, Siz de hep aynı şeyi söylediniz Nasıl olurdu aynı zarfın içindeki 3 pusula geçerli sayılır, bir opusula geçerli sayılmaz dediniz.

İmamoğlu: AA’nın verileri kesmesiyle ilgili tek bir açıklaması yok. 20 bin 8’e maddi hatalardan dolayı indi. Geçersiz oylarla beraber sayı 13 bin 888’e indi. Sonra AK Parti yetkilileri 'sondaj yapacağız' dedi. Bununla beraber 13 bin 759’a indi. Sondaj yapılan sandıklarda bize lehimize oylar çıktı. 20 liranın 5 lirası sahte diyorsunuz. Buna kimse inanmaz. Çaldılar diyorlar. Kime? İftira var. Bu çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz. AK Partili sandıkta görev alan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? Sandık kurulu başkanlarına mı söylüyorsunuz? YSK raporunda çaldılar diye bir söz yok. Şu zarf, 4 oy var burada. Oyları çıkarıyoruz. Muhtarlık seçimi aynı zarfta, ilçe belediyesi meclis üyesi seçimi, pırıl pırıl, ilçe belediye başkanlığı seçimi, 25'i AK Parti kazandı. Bu da pırıl pırıl. Şaibesi Büyükşehir Belediye Başkanlığına dokunuyor. Yani şu 20 TL. Diyorsun ki, 'Senin 20 TL'nin 5 TL'si sahte' Buna hiç kimse inanmaz. Bu süreçte çaldılar, kime? Ben de bilmiyorum olmaz. Bu çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz? AK Partili sandıkta görev alan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? İYİ Parti CHP'lilere mi söylüyorsunuz? Mektupta çaldılar diye bir tarif yok. Meydanlarda, caminin önünde çaldılar sözü var.

Yıldırım: Olayları çarpıtmanın gereği yok.Çok açık konuşalım. 29 bin 13 bin 729'a indi mi Ekrem Bey? Aradaki fark nihai fark. Nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta Ekrem Bey'in açıkladığı 29 bin küsür... Ekrem Bey ilk açıklamasını 21'de yaptı. Biz yüzde 54 rakbimiz yüzde 44, 9 puan öndeyiz diye ilk açıklamayı kendisi yaptı. Benim ilk açıklamam 23.25'tir. Eldeki bilgilere göre biz seçimi kazandık dedik. Sayı da vermedik. Hata değildi. O gün eldeki bilgilere göre, bizim hesaplarımıza, kalan miktarlar da hesap edildi ve kazandığımız ortaya çıktı. Orada bir hata yok. Anadolu Ajansı niye yayını kesti kesmedi, o benim işim değil.

Küçükkaya: 31 Mart'ta seçim bitti YSK bir karar verdi. Yeni bir seçime gidiyoruz. Bu seçim neyin seçimi? Biz İstanbul seçimine mi gidiyoruz? Yoksa bu seçimin manası ne? İki kampanya yapmış oldunuz. Kampanyanızda bazı değişiklikler var. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın AK Parti Genel Başkanı Erdoğan geri planda kaldığı görünüyor.

Yıldırım: Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz. Bizim orada müşahitlerimiz var. Elimizde mazbatalar var. Mazbatalar işleniyor. Ve ona göre genel merkezimizden biz teyit de ediyoruz.  Gelelim şu 4 pusula olayına. Bu da tamamen bir aldatmacadır. Ben şunu soruyorum. 4 ayrı pusula var ama itiraz edilen büyükşehir belediye başkanlığı oyu. İlçeler için de itiraz var mı? Var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için de CHP. CHP niye Sancaktepe'ye itiraz etti, tamamını saydırdı? Çünkü orada bir şüphesi var. İtiraz olan oy pusulası sayılır. Bu kadar basit iştir. Yani bunu 4 pusulanın 3'ü temiz 1'i niye çalındı gibi işi çarpıtmanın bir anlamı yok kardeşim. Sayım ayrı yapılıyor. Zarf aynı ama ayrı ayrı sayılıyor. Zarf bir oylar ayrı sayılıyor, tutanaklara da ayrı geçiyor. Bİr tek pusulada bütün oylar yok. Bİz buna itiraz ediyor.  

Küçükkaya: Sayın Ekrem İmamoğlu yeni seçimi anlatmanızı isteyeceğim. Sayın Yıldırım oylar yeniden sayılsaydı sonuç değişir diye, bundan da başlayablirisiniz.

İmamoğlu: Saat 9 gibi açıklama yaptığım doğrudur. AA gibi garabet rezillik yaşıyoruz, bizim oranımız şudur dedik. Yaklaşık 1 buçuk saatin üzerine televizyon kanalları hukuksuz yayın yapmıştır. Sayın Yıldırım 'AA beni ilgilendirmez' diyor, bakanlarıyla görüşüyor. Saat 2.20'de benim açıkladığım 30 bin 86 sandığa göre kalan sayıya göre, artık seçimin sonucunun değişme imkanı kalmamıştır. 1 Nisan'daki veri burada, birleştirme tutanağı burada. 34 bin 57. İşinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan, uydurma ifade hoş değil. Gerekçeye göre karar veriyor YSK. Kararda çaldılar yok. Sadece sandık kurulunun üyelerine bakıyor. Sayın Yıldırım ve ekibi, arkadaşları soyadına göre, yüzüne bakıp seçmeni tanıdıklarını söylediler. 2019'da yapılan yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. Ben seçilmiş belediye başkanıyım. Yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. 16 milyon insanın hakkını, kul hakkını yiyenlere karşı verilen demokrasi mücadelesidir. Beka sorunu var diyenler, kendileri de ifade ettiler. Bu süreçte hiç beka sorunu yok, konu İstanbul'a döndü.

Yıldırım:  Bir kere Ekrem bey şunu söyledi. Biz oyların yeniden sayımına itiraz etmedik dedi. Bu kocaman bir yalan. Elimizde il seçim kurulununa CHP'nin müracaatı var gece saat 10'da. Beş dakika içinde aldığı ret kararı var. Aynı zamanda biz YSK'ya da bunu götürdük. Dolayısıyla YSK da il bizden daha iyi bilir diyerek ret kararına uydu. Sadece şunu söyledi, başlayan sayımlar varsa ilçelerde onlar devam etsin. Yoksa tamamının sayımını asla kabul etmedi CHP. Bunun altını çizerek söylüyorum. Tamamı sayılsaydı ne olacaktı? Sonuç değişecekti. Çünkü biz bunu Maltepe'de gördük. Maltepe'de tamamı sayıldı. Ekrem beyin kazandığı oylar, bizim kazandığımız oylar, aradaki fark 808 oy 1080 sandıkta. Bunu 39 ilçeye yayın, sonuç ortaya çıkıyor. Açık ara seçim bizim lehimize olacaktı. Velev ki Ekrem beyin lehine olsun. Bizim istediğimiz, ortadaki şüpheler, şaibeler, yolsuzluklar, özensizlikler kalksın ve bir daha bu seçim tekrarlanmasın. Biz buu istedik. İstanbul halkını düşünerek bunu istedik. Maalesef bu konuda beklediğimiz anlayışı görmedik. Şimdi 23 Haziran'a gidiyoruz. Bir hafta süremiz var. Söylemlerimde benim hiçbir değişiklkik yok. Baştan beri ben İstanbul'u konuşuyorum. İstanbul'u anlatıyorum.

Küçükkaya: Ben 31 Mart'ta oyumu kullandım. Diyelim ben oyumu Binali Yıldırım'a verdim ya da sandığa gitmedim. Soru şu, ben neden Ekrem İmamoğlu'na oy vereyim?

İmamoğlu: Bakın 31 Mart akşamını geçelim dedi sayın Yıldırım, geçemeyiz. Çok mühimdir, çarpıcıdır. AA'nın veri girişimi, sayın Yıldırım'ın kazandık demesi, daha sonra il başkanının sayı vermesi. Tam o saatlerde bütün İstanbul gönül belediyesi kazandı diye afişler astı. Biz tutunaklarımızı alıp merkemizimize getirmeseydik, onlarca insan o mücadeleyi vermeseydi bu iş biterdi. Gönülden söylüyorum o işte yüz binlerce görev yapan insanın hakkı vardır. Maddi hatalar olur, düzeltilir, karar verilirse, geçersiz oylar sayılır. Yeniden oyların sayılması diye bir şey yok. YSK'nin böyle bir refleksi yok, içtihatı yok. Bu süreç bir kurgudur. AA Genel Müdürüyle görüşmedim demek, ben inanmıyorum. AA yanlış yapmıştır, insanları yanıltmıştır demek verilmesi gereken hesaptır. Gönül belediyeciliği afişleri İstanbul'da niye yaygınlaştı. 23 Haziran'da biz AK Parti'ye diğer partilere oy vermiş olsun, herkes için biz kul hakkı yiyenlere mücadele veriyoruz. Aynı zamanda İstanbul, normalleşme, güleryüzle kucaklaşma, temiz bir yönetim mücadelesi, kibirden arınmış, ben bilirim anlayışı değil. Biz 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz. Biz AK Partili kardeşlmerimizden oy istiyoruz.

Küçükkaya: Ben diyelim İmamoğlu'na oy verdim. Ben neden Binali Yıldırım'a oy vereyim efendim buyrun

Yıldırım: İthamlar var. Kul hakkı yemek, kibir abidesi olmak. Bunlar kimi adresliyor. Bu seçime beraber girdik. Biz açıkça bir seçim sonrası yaşanan olayları bir hukuk mücadelesini vererek hakkımızı aradık. Bu başka yerlerde de oldu. Biz çok istemedik tekrarlanmasını. Bu CHP'nin tamamımın sayılmasına direnmeseydi bu seçim tekrarlanmayacak. Biz bunu yüzde 10'unun sayımından aradaki farkı görünce rahatlıkla söylüyorum. Biz birbirimize yakın oy aldık. Aradaki fark 13 bin 729'dur. Rakamları birbirine karıştırmaya lüzum yok. Hal böyleyken birbirimize yakın oy almışız, niye benim lehime oylar kazanılıyor da Ekrem Bey'inki kazanmıyor. Ben 10 kazanıyorum Ekrem Bey 2 kazanıyor. Bu dürüst bir seçim mi? Ben AA'yla görüşmedim. Görüşseydim 'görüştüm' derim. Benim en tahammül edemeyeceğim şey yalan konuşmak.

Küçükkaya: Niye kesilmiş olabilir efendim yayın akışı?

Yıldırım: Ben ne bileyim. Biz elimizdeki sayıları işleyerek açıklamasını yaptık. Onun sebebi araştırılır bulunur ayrı konu. Benim bakanlarla görüşmem, bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Ben Bakanlarla her zaman görüşürüm.  

Ortak yayının moderatörü İsmail Küçükkaya programın bu bölümünde konuklarına birbirlerine birer soru yöneltmesini istedi ve ilk soru hakkını Ekrem İmamoğlu'na verdi. Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'a şu soruyu sordu: 

İmamoğlu: Binali Bey’e tekrar soruyorum; AA’nın o akşam yaptıkları sizin için ne ifade ediyor? Bu benim için çok önemli. Sabaha karşı İstanbul’un tüm billboardlarına Gönül Belediyeciliği kazandı afişlerinin asılması talimatını kim verdi? ‘Çaldılar’ iddianızın muhatabı kim?

Yıldırım: Bunu AA açıklamalı. Normal bir şey değil, kabul ediliyorum ama bunu ben değil AA açıklamalı. 25 ilçeyi AK Parti kazanmış İstanbul'da. Büyükşehir Belediye Başkanı meclis üyelerinin 180'nini kazanmış. Millet İttifakı 130 tane kazanmış. Seçimi kaybettik mi diyecektik? Ayrıca büyükşehir belediyesinde 50 fazla meclis üyesi kazanmışız. Anlamakta zorlanıyorum.

İmamoğlu: Sorum anlaşılmadı, bilboardlara afişlerin asılması talimatını kim verdi? Bu doğru muydu? Yapılmalı mıydı?

Yıldırım: Herhalde anlatamadık arkadaşa, Ekrem Bey'e. 39 belediyenin 25'ini AK Parti, nüfusun yüzde 65'ini teşkil ediyor, kazanmışız. 310 üyeliğin 180'ini kazanmış. Çoğunluk Cumhur İttiakı'nın. Sonuç buyken kaybettik mi diyecektik. O afişler partimiz tarafından asıldı. Nitekim bir iki gün sonra onlar da astılar. Daha YSK kararı verilmemişti.

Küçükkaya: Şimdi Binali Bey size soracak. 3 dakikalık yanıt verdikten sonra molaya gideceğiz. Siz bir soru sorun, Sayın İmamoğlu yanıt versin. 

Yıldırım: Siz gelir gelmez hemen büyükşehirin veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz? Bunun Kişisel Verileri Koruma Kanunu'na aykırı olduğunu bilmiyor muydunuz, hukukçularınız sizi yanılttı mı?

İmamoğlu: Sayın Yıldırım'a şunu hatırlatmak isterim. Bu soru sayın Yıldırım'a soruldu ve şu cevabı verdi, 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi yapabilir' dedi.

Yıldırım: Devamını neden okumuyorsunuz?

İmamoğlu: Bu cevabı verdi kendileri. Tekrar izah ediyorum. Bu bir veri yedekleme işlemidir. Veri kopyalaması yapılır ve yapılır. Verdiğimiz talimat da 31 Aralık, 31 Mart yani seçim gecesi. 18 Nisan bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve korunması. Afaki değişiklik yapılabilir, bize de ihbarlar geliyordu. Kaldı ki yapamadık, yetişmedi. Kaldı ki hukuksuz bir karar. Ancak veri yedekleme, yani bu kadar basit, kolay bir işlemi başka bir yere taşımak.

Küçükkaya: Güvenlik açısından riski yok mu?

İmamoğlu: Hayır, hiçbir riski yok. Bu yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde olacaktı. Yani ajanlar basmış vs. yazık günah. Böyle kavramlar üretmek, sayın Yıldırım'a süreci daha iyi analiz etmesini dilerim, talep ederim. Bunu da uyarı olarak söyleyeyim, 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü işlemi, incelemi yapabilir'. Bu basit kavramla kendisine ifade etmek isterim.

Küçükkaya: Sayın Yıldırım'a sorumu yöneltiyorum; Sayın Cumhurbaşkanı dün Tacikistan'da açıklama yaptı 'Nihayetinde belediye başkanlığı seçimi' dedi. Şunu soruyorum; Pazar günkü seçimden sonra itiraz olacak mı, seçim sonucunu kabul edecek misiniz?

Yıldırım: Her seçimin sonucu kabul edilir ama nasıl seçim bir hukuki işlem ise sonuçta da itiraz icap ederse yine olur. Bu kez belki biz değil Sayon İmamoğlu itiraz edecek

Küçükkaya: Rakibiniz kazanırsa seçimi kabul edecek misiniz? 

İmamoğlu: Seçim sonucuna itiraz haktır. ama uydurma gerekçelerle itiraz etmeyiz biz. Gerekçemiz varsa elbette itiraz hakkımızı kullanırız. 'Çaldılar' diyorlar. Yine sordum bu soru yine yanıtlanmadı. Kim diyorum hala cevap yok. Sayın Yıldırıml veri kopyalama izin FETÖ uygulaması diyor. Ben anlamam o işten, hiç bilmem. Örnek arıyorlarsa kişisel verilerin nasıl kopyalandığı ile ilgili kısıtlı seçmenin kaydının verilmesini örnek veriyorum. İBB seçimi 23 Haziran'da inşallah yüzbinlerce insanın katılımı ile güvende olacaktır ve inşallah itiraza gerek kalmayacaktır.

Küçükkaya: Ordu'ya gittiniz ve VIP'ye girdiniz. Orada ne oldu, neden oldu, neden sinirlendiniz ve Vali'ye hakaret ettiniz mi?

İmamoğlu: Orada miting değil bayramlaşma çağrısı yaptık ama muazzam bir buluşmaya dönüşmüştür. Bu süreç bir tuzak ile sona erdirilmek istenmiştir. Benim VIP gibi bir derdim yok. Benim öyle bir sıkıntım yok. Dolayısıyla ben Trabzon'da beni şuradan geçirin gibi bir talebim de yok. İndiğimde nereden çıkacağımı birileri organize ediyor. Ben ne söylediğimi biliyorum. Vali Bey'e de ne söylediğimi biliyorum. Bu konu İstanbul'un sorunu değil,

Küçükkaya: Vali'ye hakaret ettiniz mi?

İmamoğlu: Hakaret etmedim, basitlik demek hakaretse bilemem. Basitleşmiştir lafım bu kadar rahatsız ediyor ama bize pontus dediler vs dediler kimseyi rahatsız etmedi.

Küçükkaya: AK Parti en güçlü ismi olarak İzmir'i neden kaybettiniz ve İstanbul'da mesela favori oalrak gözüküyordunuz, bu seçim sonucu sizi şaşırttı mı?

Yıldırım: İzmir seçimi çok geride kaldı. 17-25 Aralık'ın gölgesinde biz bir seçim yaptık ve İzmiğr tarihinde alınabilecek en yüksek oyu aldık. Onu söyleyeyim. Buradaki seçim sonuçlanmadı. Buradaki seçimin kazananı kaybedeni yok. Her ne kadar Ekrem Bey ben seçilmiş belediye başkanıyım, daha mazbata filan yokken Anıtkabir'e gidip belediye başkanı diye yazdıysa da burada kazanan bir belediye başkanı yok. Olsaydı zaten bu seçimler yenilenmezdi. Hayretle izliyorum. Ekrem Bey alışkanlık haline getirdi, çarpıtmayı, doğru söylememeyi. bakın en son sizinle yaşadık. Ne dedi? 'Soruları İsmail Bey'den aldı' dedi. Ben 'almadım' dedim. Daha sonra siz de almadığım yönünde açıklama yaptınız değil mi? Saadet Partisi adayının çocuğu İBB'den çıkarıldı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki, 'Bu Ordu işi olmamıştır, yanlış olmuştur, bizde görüntüler var, RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz' dedi. Bence Ekrem Bey özür dileseydi. Aslında şimdi validen özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyorum, İstanbullulardan, milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir İsmail Bey. İstanbul seçimlerine gideceğiz, İstanbul'a güveniyorum. Bugüne kadar İstanbul'a çok güzel hizmetler yaptık. 23 Haziran'dan sonra İstanbullu bu yetkiyi bize verince yine yapacağız. İstanbul Türkiye'nin özeti. 81 vilayet var. Demografik yapıya baktığımızda bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha iyi.

Küçükkaya: Benden bahsettiğiniz için açıklama yapmam gerekiyor. İKSV'nin açılışındaydım.  Ekrem Bey, NTV-Star ortak yayınındaydı. Soruların verildiğini söyledi, ben kimseye soru vermedim vermem. Fatih Altaylı, Habertürk'te benim sizi aradığımı, pardon sizin sorularızı istediğinizi, size soruları verdiğimi sonra Ekrem İmamoğlu'nu aradığımı ve 'size de vereyim mi?' dediğimi sösyedi. Ne benden kimse soru istedi ne de ben kimseye soru verdim. Ertesi gün Engin Altay'la Mahir Ünal'ın yanına gittim, 'bu tartışma nereden çıktı' dedim. İki parti yetkilileri buluşmuş, '10 soru AK Parti 10 soru CHP' hazırlasın demiş.

İmamoğlu: Sayın Yıldırım yine yanlış bilgilerndirilmiştir. 31 Mart gecesindeki kazandım ifadesi gibi yanlış bilgi verilmiştir. Burada ne yazık ki üzücü ifadeler kullanmıştır. Yalan söylediği ifadesini üstüne basa basa kullanmıştır. Bu çok kibirli bir ifadedir. Benim oradaki ifademde İsmail Küçükkaya ismi yok. Sayın Yıldırım 'Küçükkaya' dedi. Bana veren bilgi karşı tarafın soruların moderatöre verilerek hazırlanması. Partilerden 10’ar soru alınsın moderatör sorsun gibi. Bana yalan söylemiştir dediniz. Babırla dinledim. Buradan gelir şuradan gider, umrumda değil. Son olarak yalan söz sahibine aittir diyerek konuyu kapatalım.

Küçükkaya: Bir Sayıştay raporu var. Son 5 yılda 753 milyon bir zarardan bahsediliyor. Son zamanlarda çok tartışma konusu vakıflara ayrılan son 1 yılda 308 milyon lira. Belediye başkanı olunca siz nasıl yapacaksınız?

Yıldırım: Sayıştay raporunu gördünüz mü İsmail Bey. Sayıştay raporunda öyle bir rakam yok. 108 milyon mu ne? Bu yalan. Yalan olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklandı.

Küçükkaya: Sayıştay'dan hiç yalanlama gelmedi.

Yıldırım: Geldi, onu bilmenizi isterim. Maalesef yeterince bu konu duyurulamadı. Onların yerine biz duyurmak zorunda kaldık. Böyle bir şey yok, kısacası yalan. Hadi doğru değil diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Nitekim o televizyon programında bir düzeltmeyi yapınca 'doğru değilmiş' dedi ve geçiş yaptı. Değerli arkadaşımız bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bu güne kadar ortaya atıp, kafa bulandırmaya çalışıp, bütün meselelerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Bunları tek tek sayarım. Ama ben zul duyarım. Ama biz İstanbul'u konuşamadık. Ben İstanbul'u konuşmak istiyorum. Hala biz İstanbul'u konuşamadık İsmail Bey. Vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldı. Zaten belediyeler vakıflara nakit kaynak aktaramaz. Ne yapıyor peki bu vakıflar? Ne yapmış? Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor ve sosyal faaliyetler yapıyor. Sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. FETÖ'nun nasıl beyin yıkamak için gençleri devişirip sonunda da 15 Temmuz gibi bir belayı başımıza sardıysa, bu vakıflar da o tehlikeleri bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor. 

Küçükkaya: Binali Bey FETÖ iması, vurgusu yaptı. Biz FETÖ ile mücadeleyi önemsiyoruz. Siz belediye başkanı olunca bunlarla mücadelede ne yapacaksınız? Siz bunların yurtlarına gittiniz mi, FETÖ elebaşını ziyaret ettiniz mi?

İmamoğlu: Benim FETÖ ile hiçbir ilişkim yok. Ben devlete inanırım. Az önce Binali Yıldırım çok talihsiz bir şey söyledi. FETÖ’nün tehdidinden gençleri korumak için vakıflar var diye. Kardeşim belediye var. Belediye yurt yapamıyor mu da vakıflar yapıyor? Vakıflarla iş birliği yapabilirsiniz. Benim geçmişimde her kesimden vakıflarla iş birliği yapmış beş yıllık belediyecilik tecrübem var. Ama kardeşim belediye yapacak. Benim ne işim var. Zaten başımıza bela olmuş, terör örgütü var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak eğitime destek olacağız. Kreş acacağız. Dolayısıyla ben o işten hiç anlamam. Bizim işimiz olmaz öyle şeylerle. Sağlıklı, devletin güçlenmesine inanan bir ahlak anlayışımız var.

Yıldırım: Şimdi tabii temiz vakıflara veririm diyor da temiz vakfı deterjanla yıkarak mı belirleyeceğiz? Temiz olup olmadığına kim karar verecek? İstanbul'da 23 bin tane vakıf, dernek ve hemşehri derneği var. Ve bunların hepsine İBB de ilçe belediyeleri de destek oluyor.  Bir şeyi tekrar söylüyorum, hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz. Kendisinin ilçesinde bir vakıf var. Yani vakıflara destek olmak yanlış bir şey değil. Sizin yapamadığınız işleri onlar yapıyor, siz de onlara destek veriyorsunuz. Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar, insanları biraraya getiriyorlar. Onların kaynaşmasını sağlıyorlar. Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılamaz. Onun için burada algı operasyonuna gerek yok. Yapılmadığına dair zaten belediye açıklamasını yaptı. FETÖ'ye yönelik beyanatından memnun oldum, doğrusu takdir ediyorum. FETÖ büyük bir terör örgütüdür. 15 Temmuz gecesi yakından yaşadık. Bu FETÖ örgütüyle mücadele de elbette ki devam edecek. Tabii ki hukukun içinde kalarak. Bizi ilgilendiren ihanet kısmıdır. 

Küçükkaya: Ekonomiye geçelim, Sayın Yıldırım, belediye başkanı seçilirseniz, işsizlik ve kent yoksulluğunu azaltmak için neler yapacaksınız?

Yıldırım: Tabii ki ekonomik sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına öyle ya da böyle yansıyor. Bu yükü hafifletmek için birçok vaadimiz var. İstanbul Avrupa'nın 13. büyük ekonomisi. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar. Milli gelirin 236 milyar dolarını karşılıyor. 5 yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da mesela bioteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 bioteknoloji fabrikası yapacağız. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Burada big data dediğimiz büyük verinin işlenmesi. Burada gençler istihdam edilecek. Altyapısını hazırlayacağız, fikir getirecekler. onların akıl terini üretime dönüştüreceğiz. Pendik'te teknoloji geliştirme bölgesi.Burada firmaların AR-GE'leri olacak. Bunun örneği Rotterdam, Singapur'da var. Bu modeli İstanbul'a getireceğiz. Burada 50 bin istihdam öngörüyoruz. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi hem de fuar ve kongre merkezi olacak. Avrupa'daki 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10'undan istifade edelim ve şehrimize katma değer sağlayalım. Bu da 40 milyarlık bir katkı.

İmamoğlu: Bu şehrin yoksulluğu var. Üç gençten biri işsiz. 350 bin genç var okutamamışız, meslek sahibi yapamamışız, iş de bulamamışız. Yüzde 15'i aşmış işsizlik oranı var. Bu belediyenin parasını israf ettirmeden, tasarrufla değere dönüştürüp öncelikle bu şehrin yoksulluğu ile mücadele etmek. Ucuz ve sağlıklı gıda, ulaşımda indirim, suda indirim. Eğitim, geçim, evlilik, sofra, işsizlik destek paketiyle mevcutun beş katına çıkaracağız. 4 aileden birisi bu şehirde açlık sınırı altında. 2 bin 20 liraya kadar bu sınırın altındaki ailelere maddi destek sunacağız. Evin kadınına sunacağız. Ouklarına yemek getiremeyen ailelerin çocuklarına kumanya desteğimiz var. Biz işsizimizin yanında olacağız. Bölge İstihdam Ofisimize kayıt yaptıran 200 bin işsiz gencimize iş bulacağız. Ücretsiz ulaşım desteği sunacağız. 25 yaş altı öğrenci olmayan gençlere yüzde 40 indirim yapacağız.  

Küçükkaya: Mesela İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyete aşık bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin. İstanbul'da yaşayan bir Kürt kardeşiniz olarak hangisine oy vereyim?

İmamoğlu: Ben 16 milyon İstanbul'dan bahsediyorum. Genel Başkanıma 'Efendim ben İstanbul ittifakının adayı olmak istiyorum' dedim. Partizanlığı bu belediyeden söküp atacağız. Bunun içinde AK Partili, Saadet Partili, MHP'li elbette HDP'li hemşehrilerim var. Partizanlık bu ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. Terör ön büyük sorundur, peşinden de partizanlık geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya geliyoruz, eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla Kadıköy'deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Ben bu çocuklardan bahsederken kökenini mi söylüyorum. Hepsi benim çocuğum. Biz mahallede demokrasiyi, semtte, ilçede, büyükşehirde sağladığımızda hiçbir sorun kalmaz. Ben özgürüm, 16 milyon insandan oy alıp belediye başkanı olacağım.

Yıldırım: Biz hizmet yaparken insanların etnik kökenlerine, inançlarına bakmayız. İnsanlarımıza hizmet götürürken herkese aynı hizmet götürürüz. Particilik seçimlerde kampanyada parti vardır. Kampanyada partimizin söylemlerini dillendirirsiniz, seçim bittiğinde rozetinizi çıkarıp hizmet yaparsınız. Biz partizanlık yapıyorsak, adres bizeyse bunu şiddetle reddederim. İzmir'in toplu taşıması İZBAN'ı CHP belediyesiyle beraber yaptık. Çevre yolunu, Konak tünelini yaptık. İzmir-İstanbul yolunu yapıyoruz. Partizanlığı şiddetle reddederim. Vatan toprağının her köşesinden İstanbul'a gelmiş, burayı evi, işyeri yapmış, çocuklarının geleceğini düşünen 15 milyon İstanbulluya hizmet için varız.

Küçakkaya: Seçilirseniz mal beyanında bulunacak mısınız?

Yıldırım: Mal varlığı beyanında bulundurmak bizim keyfi değil. Mecburuz. Kamu adına hizmet görüyorsanız, memur dahi olsanız, mal varlığı beyanınız olacak. 16 yıldır malvarlığı beyanı veriyorum. Her sene değişiklik olursa yeniliyoruz. Kamuoyuna açıklama diye bir adet yok. Benim açımdan hiç farketmez. Ama herhangi bir dava konusu oldu mu malvarlığı mahkeme tarafından talep edilir, dosyaya konur. Benim açımdan bir sakıncası yok. Çocuklarımın mal varlığının zaten bir koruması falan yok. Onlar ticaretle uğraşıyorlar. Biz mal varlığımızı, geçmişimizle, yaptıklarımızla her zaman hesap verdik, bundan sonra da vermeye hazırız. Hem burada hem öbür tarafta.

İmamoğlu: Sayın Yıldırım'ın açıkladığı gibi kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal beyanımızı veriyor. Hatta büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra da beyan etmiştim. Yeni bir süreç, yeni bir ahlak anlayışı. Belediye başkanı, milletvekili olmak, bakan olmak bir meslek değil. Hepimiz bir görev yerine getiriyoruz. Başka görevler de nasip olabilir. Erdemli, ahlaklı süreci iyi yönetebilmek, hesap vermek adına dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına, bu önerinizi aynen sayın Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Eşim var, babam, çocuklarım var... 

Küçükkaya: İstanbul'da 500 binden fazla Suriyeli var. Türkiye bu konuda büyük fedakârlık yapıyor. İnsaniyetini gösteriyor. Bu Suriyeli meselesinde ne yapacağınızı merak ediyorum.

İmamoğlu: Mülteci konusunu biz iyi yönetemedik. Sadece vicdanla, toplumsal tavırla, davranışla açıklamak doğru değil. Aynı zamanda evrensel hükümler taşır. Türkiyemiz yalnız bırakılmıştır. Ben bunu  Fransa'da yaptığım konuşmada da söyledim. Siz bizi bu süreçte yalnız bırakarak dünyayı başka yere sürüklüyorsunuz dedim. 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmen var İstanbul'da. Kayıt dışı rakamlarla 1 milyona ulaştığı yönde yoğun gözlemler var. Üç aşamaya bölüyoruz bunu. Mutlaka bir masa kuracağız. İBB'nin bir politikası yok. Sessiz. Siz politika üretmelisiniz. Biz mevcut mülteci insanları, özellikle çocuklarını, kadınlarını envanter çıkaracağız. Sokak sokak geziyorum, çocuk evlilikleri görüyoruz. Çocuğu ve kadını koruyacağız. Bu konuyla özel ilgileneceğiz... Bir anda 3,5 milyon mülteci dağılmamalıydı. Üçüncü husus uluslararası alanda da 16 milyonluk kenti yönetiyoruz. Güneyimizde yaşanan olaylarda toprağın altındaki petrolü düşünerek bizi mülteci sorunuyla başbaşa bırakamazsın. İstanbul'un sokakları tehdit altında. Doğudan, Kuzeyden, Batıdan gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor.  

Yıldırım: Ekrem Bey ne yapacaklarını anlatmayı unuttu. Ben anlatayım. Bu insanlar ölümden kaçtı, canlarını kurtarmak için bize sığındılar. Biz geleneklerimize, inançlarımıza uygun olarak misafir ettik. Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bunlar geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var. Bunların hepsinin kaydı, kuydu var. Eğitim, sağlık hizmetleri de veriliyor. Bunlar en temel insanlık hizmetleri. Uluslararası camia bunlara gerekli desteği vermedi. Sadece Türkiye'ye ne kadar güzel yaptığını söylediler ama ellerini taşın altına koymadılar. Afrin Harekatı'nı yaptık. Şimdi bir kısmını oraya gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. İstanbul'da yaşayan, İstanbulluların huzurunu, rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz işler yaparsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden hiç kusura bakmasınlar tutar göndeririz. Belediyenin bu işi tek başına yapması mümkün değil. Bu iş merkezi hükümetle yapılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde mültecilerle ilgilenen bir birim var, öğrendim gelmeden. Belki bu birim daha da güçlendirilebilir. 

Küçükkaya: Kadının toplumsal hayatta güçlendirilmesi meselesi çok önemli. Her ikiniz de eşinizle geldiniz. Kreş mesela. 

Yıldırım: Kadının iş hayatına katılması, toplumda daha etkin yer alması son 16 yıla bakarsanız ciddi artış var. Yüzde 21'di yüzde 34'e çıktı. Siyasette de artış var ama istediğimiz düzeyde değil. Üniversitelerdeki kız öğrencilerin sayısı erkeklerden fazla. Öğretmenlerin sayısı erkeklerden fazla. Asıl bizim yoğunlaşmamız gereken kısım ev kadınlarımız. Ev kadınlarımızın iki türlü sorumluluğu var hem çocuklara hem ev işlerine bakıyorlar. Onların da sosyalleşmeye ihtiyaçları var. Onların el emeği göz  nuru emeklerini değerlendireceğiz. Her aileye bin lira katkı sağlayacağız. İstanbul'un 300 mahallesinde kreş yok. Ev kadınları çocuklarını rahat bir şekilde gözü arkada kalmadan bırakacak, dışarı çıkacak tekrar gelip oradan alacaklar. Bu vaadler Ekrem Bey'de olabilir. Bunlar belediyenin sosyal vaadleri diyorum. Mesela Ekrem Bey, Beylikdüzü'nde kreş vaadi vermiş. Zannediyorum 11 tane vermiş. Sadece bir tane yapabilmiş. Keşke 11'ini de yapmış olsaydı ne güzel olurdu. Önemli olan vaadi vermek değil yerine getirmektir. Siyasetçinin kalitesi oradan ortaya çıkar. Ben hiçbir vaadimi karşılıksız bırakmadım.

İmamoğlu: Siyaset kalitemiz konusunda yine bir yorumda bulundu. Kalite yorumu yapınca incitici oluyor. Bu hoş bir yorum değil. Beylikdüzü halkı bizim neler başardığımız hususta net bir refleks ortaya koymuştur. Bugün vaat verme konusu bize aittir, sayın Yıldırım'a ait değildir.

Yıldırım: Ben de belediye başkanı adayayım, bu ne biçim laf?

İmamoğlu: Siz yönetimdesiniz zaten. O anlamda vaad bize yakışır. Siz bir şey yapmamışsanız, kadınla ilgili eylemleriniz yeterli değilse bunları vaad haline getirirseniz sevindirici. Sayın Yıldırım'ın bizim vaadlerimizi takip etmesi sevindirici. Şu anda bizim söylemlerimiz üzerine oturmuştur. Biz insana, kadına, çocuğa gençlerine oturduk zemini. Hızlıca 150 kreş açacağız. Kadınların söz hakkı olma meselesi. Kadın istihdamı. Kadın emek ofisleri. Satın alma garantisiyle kadınların çalışabilmesine fırsat tanımak. Annelere 0-4 yaş arası bebekleriyle ücretsiz dolaşma hakkı sağlayacağız. Bütün sosyal tesislerimizden yüzde 40 indirimli yararlanma hakkı sağlayacağız. Şiddeti önleme kriz merkezi açacağız. Çocuğu ile beraber kadını özellikle ihmal ve istismar meselesi üzerinden destekleyeceğiz. Mahalle evlerimizde bu aynı zamanda mahalle meclisi kavramı içeriyor, iki sosyolog istihdamı sağlayacağız. Tüm bu söylediklerim özellikle ev kadınlarına olağanüstü bir hizmet yapacağız

Küçükkaya: Bir meslektaşım sordu. İmamoğlu'na sordun, Yıldırım'a sormadın diye; Siz hayatınızda FETÖ yurtlarında kaldınız mı, örgüt elebaşısını gördünüz mü?

Yıldırım: Yok... Yok ben ne örgüt elemanını ne de FETÖ'yü görmüşlüğüm ne de yurtlarında kalmışlığım yoktur.

Küçükkaya: İstanbul'un başbaşa kaldığı çarpık kentleşme, betonlaşma, deprem alanları kalmamış, AVM olmuş, rezidans olmuş. Nasıl çözeceksiniz, Ekrem Bey?

İmamoğlu: istanbul'un yönü yok. Gittiği yer ile ilgili bir tanım yok. Kaç milyon olacak İstanbul? İstanbul şehrinin yönünü çizeceğiz. İlk 1 yıl içerisinde mevcut durumu belirleyeceğiz. 2030 ve 2050 hedefleri. İstanbul'un kırsal kent planlaması önemli. Yeşil alan konusunda İstanbul Türkiye ve dünyanın en sıkıntılı metropollerinde birisidir. Biz 15 vadide yaşam vadisi açıkladık. Bizim 30 milyon metre karelik bu şehre katma konusunda bütün toplumla anlaştık. Bu şehri yönetenler, 25 yıldır bu kenti yönetenler 'bu kente ihanet ettik' cümlesini ben söylemedim. Bu şehrin birçok ilçesinde yeşil alanların yok edilerek, imara açılması. Özellikle deprem toplanma yerlerin yok edilmesi. Bu şehrin değişmez kurallarını var edeceğiz.

Yıldırım: Şehrin nefes alması, insanlar binalardan bunalıp, yeşil alana kendini atacak yer bulması lazım. Bizim 20 tane yeşil koridor projemiz var. Silivri'den Pendik'e kadar devam ediyor. İstanbul'un dereleri bunlar. Yapılaşmadan dolayı bir kısmı adı kaldı kendisi yok. Biz bütün bu dereleri ihya edeceğiz. 37 milyon 500 bin metrekare ilave yeşil alan kazanmış olacağız. Bu alan hem derenin etrafında yürüyüş alanları, bisiklet alanları, piknik alanları olacak. Buradan da yatayda millet bahçelerine geçiş olacak. Her mahallede 200 metre mesafede bir çocuk parkı olacak. Sonra semt parkları, millet bahçeleri bu koridorlarla entegre olacak. Kuzey ormanlarına erişimi bu koridorlarla sağlayacağız veya kuzeyden Marmara'ya inişi sağlayacağız. Buralar depremde geçici barınma alanları olarak yapılacak. Bu heyecan verici proje ve çok kolay yapılabilir bir projedir. İstanbul'un kişi başı yeşil alan 10 metre karenin üstüne çıkmış olacak. Dikey yapılaşma hem sosyalleşmeyi hem kentin kimliğini ortadan kaldırıyor. İstanbul'un bu dikey yapılaşmasında ilçeler bazında 22 ilçede yoğunlaşmış ve bu 22 ilçenin 18'i CHP'li belediyeler. 4 tanesinde AK Partili belediyeler var. 

Küçükkaya: Gençler konusunda ne yapacaksınız?

İmamoğlu: Bu şehir çocuk kenti ve genç kenti. Bizim 0-4 yaş arası çocuk sayısı 1 milyon 200 binin üzerinde. Kreşle başladığımız o seferberlik süreci gençlerin üniversite eğitimleri bittikten sonra meslek edinme ve hayata katılma konusuna varıncaya kadar takip edilmesi gereken bir süreç. Gençlere yüzde 40 indirim. Üniversite bursu. 75 bin öğrenciye 8 ay boyunca 400 lira. 12 kadın 8 öğrenci yurdu. 10 adet dünya dilleri merkezi, 10 adet gençlik merkezi. Dünya dillerini öğrenen insanlar daha hızlı iş sahibi oluyor. Spor arenaları. Gençler İstanbul'dan başka şehirlere kaçmayacak. 230 milyon dolarlık bir beyin göçü tarifi yapılıyor. Bizim gençlerimiz hayallerini İstanbul'da kuracak. 350 bin gencin Ekrem abisi olmaya geliyorum. Erişelebilir bir kent olacak. Bu kent engelliler için engeller taşıyorsa o zaman bu kentin vicdanı yoktur. Engelliye biz bakayacağız. 10 adet alzheimer bakım evi. Yaşam boyu öğrenme evleri. Yaşlılara acil durum bilekliği. Aktif yaşlanma programını devreye sokacağız.

Yıldırım: Gençler benim kankam. Onları kankam olmaya davet ettim çok güzel tepkiler aldım. 10 GB ücretsiz internet erişimi alacaklar. Müzeler ve tiyatrolar bütün gençlere ücretsiz olacak. Öğrencilere kırtasiye desteği var. Amatör spor kulüplerine 100 bin liralık tutarında destek vereceğiz her yıl. Öğretmenler bütün toplum ulaşımından bedava yayınlanacak. Gençlere bursu yazmadım. Çünkü belediyeler burs veremiyor. CHP konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve belediyelerin burs vermesini artık imkansız hale getirdi. Ekrem Bey nasıl burs verecek merak ediyorum, veremez. Ama Ankara ile beraber iki parti anlaşırsa bunu çözebiliriz.

Küçükkaya: Ulaşımda ne vadediyorsunuz?

Yıldırım: Ulaşım benim işim tevazuya lüzum yok. Türkiye'nin her tarafını bölünmüş yolla donattık, havayolunu halkın yolu yaptık. 2024'e kadar insanların trafikte yarım saat kazanmalarını sağlayacağız. Baba evine yarım saat önce gidecek. Yapacağımız raylı sistemleri. 518 kilometreye çıkaracağız. Her yıl minimum 50 kilometre raylı sistem yapacağız. Metroların payı süre sonunda yüzde 48'e çıkacak.

Küçükkaya: Depolarda çürüyen metrolardan bahsediliyor…

Yıldırım: Külliyen yalan. Bakanlık açıklama yaptı.

Küçükkaya: Sayın İmamoğlu siz ulaşım konusunda ne yapacaksınız?

İmamoğlu: Servis işinde tahdidi biz vadettik. Şu anda vekaleten benim başkanlığım döneminden sonra vali bey var. Büyükşehir belediyesi süreci bizim sürecimizde. Biz bütün aktörleriyle beraber çalışacağız. Az önce ulaşım indirimlerini söyledik. İBB sorumluluğunda. Hiçbirisi bizim halk otobüslerine, şirketlere mal edilmeyecek. Biz şehir içinde kalan gişelerin şehir dışına aktarılması konusunda fizibilite çalışmalarını değerlendiriyoruz. Sayın Yıldırım 'benim işim' dedi saygıyla karşılıyorum. Sanki Sayın Cumhurbaşkanı ve yetkililere haksızlık yaptığını düşünüyorum. Ama İstanbul'u halledemediler. Durakta bekleme süresi 20 dakikayı aşan bir kent. 1 saati aşan yerler var. Günde 91 dakika trafikte geçiyor. İstanbul'u bütünleşik olarak biz çözeceğiz. Evet ben Marmaray'dan geçtim, çok teşekkür ediyorum. 70'lerde fizibilitesi başlayan bir proje çok teşekkür ederim. 2004'de 45 kilometre aldıkları metro hattı 170 kilometreye oluştu. Sadece senede 8,5 kilometre yaptılar. Beylikdüzü metrosu hala biliyor. Deniz ulaşımı yüzde 10'lardan yüzde 3'lere düştü. Bu şehirde 500 kilometre bisiklet hattını, yaşam vadilerinden, finüküler hatlarıyla  destekleyeceğiz.

Küçükkaya: Söylemek istedikleriniz için 3 dakika var…

İmamoğlu: Ahlak, vicdan, erdem bütün bu kavramlar şehirlerden başlar. Bırakalım adayların dışında üretilen birtakım söylemleri. 6 aydır Allah'a şükür temiz bir dille bu süreci bitiriyorum. Neymiş, belediyenin sosyal tesislerinde alkol olacakmış. 8 tane sosyal tesis açtım, bir tanesinde alkol var mı? Bunlar dedikodu. Kadını erkeği aynı yerde havuza. İki yerde havuz açtım, saatleri, günleri ayrı. Bu şehir akılla, insanların uzlaşmasıyla, barış içerisinde eşitlikle anlaşarak muazzam bir kent var edeceğiz. Ekibimiz 16 milyonluk İstanbul.23 Haziran'da herkesin sandığa gitmesini rica ediyorum. 23 Haziran'dan sonra her şey güzel olacak diyorum

Yıldırım: İstanbul müjdelenmiş bir şehirdir. 15 milyon 67 bin nüfusu vardır. İlk defa geçen yıl nüfus eksildi. Anadolu'da altyapıyı güzel yaptığımız için bir kısım vatandaşımız kendi memleketlerine dönüyor. Şehrin gelecek planlaması yapılıyor, güncellenecek. Benim İstanbullulara söyleyeceğim 16 yıl ülkeme dolu dolu hizmet yaptım. Ulaştırma Bakanı, Başbakan, Meclis Başkanı olarak. Bu şehir beni Binali Yıldırım yaptı. Beni Binali Yıldırım yapan 50 yıllık yaşadığım bu şehre güzel hizmet yapmaya hazırım. Marmaray, Avrasya, Hızlı Tren, Üçüncü Köprü, Osmangazi, Havaalanı, Kuzey Marmara Otoyolu'nun üzerine İstanbul'un ulaşımını 5 yıl içerisinde çözeceğim. Eziyeti ortadan kaldırıp, seyahati keyfe dönüştüreceğim. İnsanların evlerine gidip çocuklarına daha fazla zaman ayırmaları için seyahat sürelerini kısaltacağım. Marmaray, Avrasya olmasaydı bugün İstanbul'da trafik felç olmuştu. Avrasya 50 bin, Marmaray her gün 300 bin yük alıyor. Deniz niye azaldı? Eskiden sadece d eniz geçişi vardı, alternatif yoktu. Deniz taşımacılığını da biz bedava yapıyoruz. 7 tane hat kuracağız. Son sözüm vatandaşlarıma İstanbul'da herkes sandığa gitsinler, sözlerini 23 Haziran'da söylesinler diyorum. Bu arada Ekrem Bey'i çaya davet ediyorum.

 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU