Fotoğrafçı Serbest Salih, anayurdu Suriye'deki IŞİD saldırısından kaçıp yeni bir yaşam için Türkiye'ye geldiğinde 20'li yaşlarının başındaydı. 2017'de insani yardım fotoğrafçısı olarak çalıştıktan sonra Türkiyeli fotoğrafçı Emel Ernalbant'la Sirkhane Darkroom'u işletmeye başladı. Proje, Türkiye'nin güneydoğusundaki Mardin ve çevresinde yaşayan, çoğu mülteci olan çocuklar için analog fotoğraf atölyeleri düzenliyor. Salih, "Analog fotoğrafçılık evrensel bir dil, bir çocuk nereden gelirse gelsin kendini ifade edebiliyor" diyor.
Suriye sınırının en fazla 30 kilometre kuzeyinde yer alan ve Irak'tan da çok uzak olmayan Mardin, bölgedeki istikrarsızlık ve zulümden kaçan mültecilerin akınına uğradı. Genelde mülteciler, tarihi şehrin ücra kenar mahallelerine, düşük gelirli Türk topluluklarının arasına yerleştiriliyor. Koşullar sert olabiliyor ve çocuklar kendilerini şiddet ve yoksulluk içinde büyürken buluyor.
Şu anda 28 yaşında olan Salih, fotoğrafçılık atölyelerinin mülteci ve dezavantajlı çocuklara fotoğraf yoluyla keşfedecekleri, öğrenecekleri ve kendi hikayelerini anlatacakları güvenli bir alan sağlamasını umuyor. Süryanileri, Iraklıları, Kürtleri ve Türkleri içeren Mardin'in çeşitli kültürleri arasındaki iletişimi ve hoşgörüyü de teşvik ediyorlar.
Atölyelerde çocuklar kendi fotoğraflarını çekmeyi, banyo etmeyi ve basmayı öğreniyor. Salih genellikle üç ay süren zaman aralığında çocuklara görsel imaj yaratma ve kompozisyon tekniklerine dair de eğitim veriyor. Daha sonra, kendi başlarına fotoğraf çekmeleri için katılımcılara ucuz birer analog kamera veriliyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Salih' göre, çocuklar ilk başta eski analog kameralar karşısında şaşkına dönüyor. Fakat karanlık odada fotoğraf kağıdında yavaşça beliren görüntüyle karşılaştıkları anda büyüleniyorlar. Salih, "Gerçekten de birçoğu ilk başta bunun bir tür sihir olduğuna inanıyor" diyor.
Fotoğrafçı, "Yeni bir çocuk grubuyla çalışmaya her başladığımda, onları kameralarını dışarı çıkarmaya, çevrelerini ve hayal güçlerini keşfetmeye teşvik ediyorum" diye devam ediyor.
Çocuklar hikayeler yaratıyor, sahneler canlandırıyor ve fotoğraf karesi içinde gerçekten de hayal güçlerini keşfediyor. Fotoğrafın doğaçlama, eğlence ve sihir dünyasının kapılarını nasıl açtığını görüyorum. Bu fotoğraflar, çocukların dünyasını gerçekten de onların gördüğü şekliyle gösteriyor: Oyun ve sürprizle bölünmüş bir dünya.
2019'da Salih, karanlık odasıyla birlikte yola çıkarak Türkiye-Suriye sınırındaki köyleri ziyaret etti. Bu seyyar proje, kaynak ya da kültürel fırsatlardan yoksun, uzak bölgelerdeki çocuklar için koronavirüs pandemisi sırasında daha da tutunacak dal haline geldi.
Bu fotoğraflardan oluşan bir seçki, şimdi MACK'in yayımladığı "i saw the air fly" (havanın uçuşunu gördüm) kitabıyla basıldı. Kitabın ismi, Suriyeli şair Adonis'in Çocukluğu Kutlamak şiirinden geliyor (Birçok kez / havanın uçuşunu gördüm bir çift çim ayakla / ve yolun dansını gördüm havadan yapılmış ayaklarla). Şiire benzer şekilde bu kitap da çocukların bakış açısını övüyor ve üzüntü ya da kederin değil; merak, oyun ve arkadaşlarıyla ailelerine duydukları sevginin izini taşıyan gündelik anları gösteriyor. Savaş uçakları, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği logoları gibi savaş işaretleri ise çocukların duygusal yaşamlarına öncelik veren kısacık, samimi görüntülerin geniş bağlamının akıldan çıkmayan hatırlatıcıları olarak çeperde beliriyor.
Salih, "Bunlar, yetişkinlerin çatışmalarla çevrili bir alanda büyüyen çocuklardan görmeyi beklediği fotoğraflar değil, bunlar travma ya da üzüntü fotoğrafları değil" diyor.
Aksine, bunlar çocuk hayal gücünün direncinin, fotoğrafçılığın iyileştirici gücünün ve çocukluğun büyüleyici bakış açısının amentüsü.
Sirkhane Darkroom ve MACK'in "i saw the air fly" (havayı uçarken gördüm) adlı kitabı Birleşik Krallık'ta satışa sunuldu.
* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/arts-entertainment
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent