Necati Şaşmaz'ın ses kaydı "Mehdilik" tartışması başlattı: "Mehdi ile ilgili ayet ve sahih hadis yok"

Ahir zamanda geleceğine ve İslam'ın dünya hakimiyetini gerçekleştireceğine inanılan kurtarıcı olarak bilinen "Mehdilik" yine gündemde. Şaşmaz'ın ses kaydıyla tartışılan "Mehdi" kimdir? İslam'da var mı? Ne zaman gelecek? İlahiyatçılar cevapladı

Necati Şaşmaz’ın ses kaydı “Mehdilik” tartışması başlattı / Fotoğraf: Twitter

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şimdiye kadar birçok kişi "Mehdi" iddiasında bulundu.

Bunlardan en bilineni eski Refah Partisi İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı.

Bir diğer isim ise "suç amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "cinsel saldırı" gibi suçlardan bin 75 yıl hapis cezasına çarptırılan Adnan Oktar.

19 Kasım 2019'da hayatını kaybeden Mihr Tarikatı'nın kurucusu İskender Evrenesoğlu da "Mehdi" olduğunu iddia etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hatta Evrenesoğlu bir aşama ileri giderek kendisine vahiy geldiğini ve resul olduğunu da dillendirdi.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) kurucusu ve lideri Fetullah Gülen'nin de "Mehdi" olduğu iddia edildi.

Son olarak Kurtlar Vadisi dizisinin "Polat Alemder" karakteriyle tanınan oyuncu Necati Şaşmaz'ın "seçilmiş insan" olduğunu anlattığı ses kaydının ortaya çıkmasıyla tekrar "Mehdilik" tartışması başladı.

Ses kaydının ortaya çıkmasıyla sosyal medyada "Bir bu eksikti", "Necati Şaşmaz'da kendini Mehdi ilan etti" gibi birçok yoruma yer verildi.

Peki İslam'a göre "Mehdi" var mı? Kur'an-ı Kerim ve hadislerde "Mehdi" ifadesi geçiyor mu?

İlahiyatçılar, konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Mehdi ile ilgili ayet ve sahih hadis yok"

Alimler ve Medreseler Birliği Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, Kur'an-ı Kerim ve ehlisünnet kaynaklarında sahih olarak kabul edilen İmam Buhari ve Müslim sahihinde "Mehdi" ile ilgili ayet ve hadisin geçmediğini söyledi.

Bazı hadis kitaplarında ise "Mehdi" ile ilgili yüzlerce hadis olduğunu söz konusu hadislerin muhaddisler tarafından zayıf görüldüğünü ifade eden Kılıçarslan, "Hadis otoriterlerinden olan İbn-i Hacer el-Askalânî tarafından, bu konuda birçok zayıf hadisin bir araya gelmesi bir çeşit tevatür olarak kabul edilmişse de diğer ulema "Mehdi" konusunu tartışmalı ve şüpheli görmüşlerdir" dedi.

 

Enver Kılıçarslan
Enver Kılıçarslan / Fotoğraf: Twitter

 

Kılıçarslan'a göre akidevi bir mesele olmadığı için "Mehdi"nin gelişine inanmayana da inanç olarak hiçbir suçlama yapılamaz.

"Mehdi gelecek beklentisi içerisine girmek doğru değil"

Geçmişten günümüze meselenin suiistimale açık bir konu haline geldiğini ve tarihte "Mehdi" iddiasıyla birçok kişinin çıktığını/çıkacağını kaydeden Kılıçarslan, devamında şunları söyledi:

"Müslümanlar için önemli olan Kur'an ve sahih sünnetin bize gösterdiği yolda yürümek ve ondan ayrılmamaktır. Her Müslümanın üzerine düşen, İslami görevleri hakkıyla yerine getirmektir. Bu yolda olunduğu müddetçe 'Mehdi' gelirse zaten ona yaren olunur. Yok gelmezse, Yüce Rabbimizin bizden istemiş olduğu görevleri yerine getirmiş oluruz. Sonuç olarak Mehdi'nin gelmesi şeklinde bir beklenti içine girmek de doğru değildir."

"Mehdilik inancı sonradan uydurulmuş hadislerden oluşturuldu"

İlahiyatçı Prof. Dr. Caner Taslaman da Kılıçarslan gibi Kur'an'da Mehdi'nin gelişiyle ilgili kesin bir şey olmadığı gibi buna işaret edecek küçük bir ifadenin bile geçmediği görüşünde.

"Mehdilik" inancının sonradan uydurulmuş hadislerden çıktığını ve uydurulmuş hadislerden inancın oluşturulduğunu aktaran Taslaman, "Bazı hadislerde Mehdi'nin Küfe, bazılarında Şam, kimisinde İstanbul, hatta bazılarında Mekke ve Medine'den çıkacağı söyleniyor. Birçok farklı bölge var. Ayrıca kimi hadisler burnunun küçük kimisinde ise gaga olduğu söylenir. Yani birbiriyle çelişkili birçok hadis var. Bu bile uydurulduğunun ispatıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Hristiyan geleneğindeki Hz. İsa'nın gelişiyle ilgili uydurmanın Mehdi'nin gelişiyle ilgili uydurmayla birleştirildiğini ifade eden Taslaman, konuyla ilgili uydurma rivayetlerin genelde Hristiyan kaynaklardan geldiğini aktardı.

Caner Taslaman
Caner Taslaman / Fotoğraf: Twitter

 

"Türkiye'deki cemaatlerin birçoğu şeyhini Mehdi olarak görüyor"

Taslaman Sünni kültüre bağlı olduğunu ifade eden birçok cemaatin şeyh veya liderini Mehdi ilan ettiğini, ancak İslam'da Mehdilik diye bir şeyin olmadığını dile getirdi.

"İsim vermek istemiyorum ama herkes gerekeni anlasın. İddialı söylüyorum Türkiye'deki en büyük ve etkili 10 cemaatin yarısından fazlası kendi şeyhini Mehdi görüyor" diyen Prof. Dr. Taslaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uydurulmuş literatüre göre Mehdi, peygamberimizden sonra gelecek en üstün kişidir. Bir kimse şeyhini veya liderini peygamber ile kıyamet arasında gelecek en üstün kişi olarak görüyorsa, onun için canını, parasını, vaktini yani her şeyini ortaya koyar. İşte günümüzdeki birçok cemaatin gücünün arkasında bu Mehdiyet inancını suiistimal edilmesi vardır. Mehdiyet yüzlerce uydurmadan biri değildir sadece başka yüzlerce uydurmaya yol açan bir inançtır. Çünkü birini Mehdi olarak kabul edince artık söylediği her şeyi dinin bir bölümü olarak görüyorsunuz. Bir yorumu bile bizatihi din oluyor. Birtakım Müslüman grupların 'kafir' veya 'müşrik' ilan edilmesine, öldürmesine ve suiistimallerin yapılmasına bu inanç yol açmıştır. Çünkü Mehdi emir verince o emre itaat farz olarak görülmektedir."

"Mehdi, Kur'an'ın vaadi ve Resulullah'ın müjdesidir"

Ancak Türkiye Caferi Alimler Birliği (CABİR) Başkanı Hasan Karabulut ise farklı görüşte.  

Mehdi'nin geleceği meselesinin İslam'ın ittifak ettiği bir konu olduğunu savunan Karabulut, "Hazreti İmamı Mehdi'nin gelişi ve evrensel kıyamı hem Kur'an'ın vaadi ve hem de Hazreti Resulullah'ın müjdesidir" dedi.

 

Hasan Karabulut
Hasan Karabulut / Fotoğraf: Twitter

 

Karabulut'a göre birtakım insanların farklı sebep veya bilgi kirliliği ya da yetersiz bilgiden kaynaklı "Mehdeviyet" konusunu merkezinden çıkararak kendi algısı ölçüsünde yorumlaması kişinin hata ve yanlışıdır.

"İslam tarihine bakıldığında ister Kur'an'ın bazı ayetlerinin tefsir ve yorumu olsun ister Hz. Muhammed efendimizin açık hadisleri olsun ki meşhur olan bir cümlesi var" diyen Karabulut, devamında şu ifadeleri kullandı:

"Burada Sünni, Alevi ve Şia ayrımı yok. Tüm kaynaklarda yer almış cümlesinde mealen 'Allah, Mehdi'nin eliyle zulüm ve sitemle dolu dünyayı adaletle dolduracak' diyor. Hz. Mehdi var mı yok mu tartışması gündüz veya güneş var mı yok mu tartışmasına benziyor. Güneşin varlığını soranlar bir yerde kendi yapılarında bunu muhasebe etmeleri lazım. Ben de derim ki herhalde bu insan özünü kaybetmiş ve güneşi göremiyor."

"İmam Mehdi, İslam'ın ittifak ettiği bir konudur" 

Doğru yorum yapma kabiliyeti olmayan birtakım insanların kendilerine göre veya kimi grupların isteği doğrultusunda yanlış bilgiler paylaştığını vurgulayan Karabulut, "İmam Mehdi" meselesinin İslam'ın ittifak ettiği bir mesele olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

Hz. İmam Mehdi aleyhi selamın varlığı, geleceği ve bu dünyaya getireceği hukuk, adalet, marifet, iman ve ahlakın Hz. Peygamberin net olarak vaat ettiklerinden biridir. Allah ne zaman izin verirse o zaman zuhur edecektir. Burada tereddüt edenler haşa peygamberin sözlerinden tereddüt etmiş oluyorlar. Bu durumda da insan kendi imanını ve peygambere olan marifetini gözden geçirmesi gerekiyor. 12. İmam Mehdi meselesi her daim Peygamber efendimizin gündeminde olmuş ve İslam toplumu bin 400 yıldan fazladır bu hakikati biliyor. Birileri bu hakikati sulandırmaya çalışıyorsa bu onların eksikliğidir.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU