Ölümle randevusunu durmadan ertelemiş bir halk kahramanı: Pancho Villa

Sakin bir hayat yaşayıp legal sahada siyaset yapmaya başlayan Pancho Villa, 20 Temmuz 1923 tarihinde henüz 45 yaşındayken pusuya düşürülerek öldürüldü

Onun kısacık hayatı hakkında elimizde çok az kaynak bulunuyor. Bunun temel nedeni hayatının büyük çoğunu bir kanun kaçağı olarak at üstünde geçirmesidir.

Hakkında anlatılan sayısız efsane ve kahramanlık öyküsünden anlaşıldığı üzere Pancho Villa, gerçek ismiyle Doroteo Arango Arámbula, hâlâ genç Meksikalıların gözünde direnişin ve adaletin timsali olarak görülüyor. 

"Benim trajedim 16 yaşındayken başladı" diyen Villa, babası öldükten hemen sonra 4 kardeşinin sorumluluğunu üzerine alarak çalışmak zorunda kaldı.

Babasından kalan kiralık toprakları Hacienda de Gogojito'da sürerek ailesini geçindirmeye başladı ve bu süreçte toprak ağalarının fakir Meksikalılar üzerindeki ceberut davranışlarına yakından tanık oldu. 
 

Pancho Villa 1.gif
Pancho Villa 


1894 yılında Villa, işten döndüğü bir sırada annesinin çığlıklarını duydu. Don Agustín López Negrete isimli toprak ağası evlerine zorla girerek 15 yaşındaki kız kardeşi Marianita'ya tecavüz etmeye çalışıyordu. 

Villa, kuzenin evinden aldığı tabancayla Negrete'yi bacağından vurarak ağır yaraladı. Olaydan sonra Negrete'nin silahlı adamları peşine düşünce Villa bulduğu ilk ata atlayarak evinden kaçtı. 

Villa, artık hem kanun kaçağıydı hem de zengin bir toprak ağasının paralı askerleri her yerde onu arıyordu. 

Pancho Villa yıllar sonra bu olayı şöyle anlatacaktı;

Ben vicdanımın sesine kulak verdim. Alnımızın teri ve ellerimizin emeği efendimize yetmez oldu. Evimizin içine tasallut oldu ve kadınlarımızı da alabileceğini zannetti. Onu vurdum ve hala özgürce nefes alıp verebiliyorken evim Gogojito'dan çok uzaklara Sierra de la Silla'ya doğru at koşturdum.


Henüz 16 yaşında bir kanun kaçağı olan Villa, bir anda Meksika'nın en çok aranan kanun kaçaklarından birisine dönüştü; ama onun hikâyesi dilden dile yayıldı.

Aile şerefi için silaha sarılan ve toprak ağasını vuran genç çocuk bir anda tüm fakir Meksikalıların kahramanı haline geldi. 

Yaşına rağmen tabanca kullanma hüneri ve at binme becerisi ile kendisini avlamaya gelen kelle avcılarından her defasında bir şekilde kurtuldu. Bu durum ününü günden güne yaymasını sağladı. 

Tüm çabasına rağmen Villa yakalanarak tutuklandı; ama bu olay onun ününü daha da artıracak bir gelişmeye yol açtı.
 

Pancho Villa 2.jpg
Pancho Villa


Villa, kendisini idam etmeye hazırlanan askerlerin elinden kurtulmayı başararak tekrar dağlara kaçtı. 

1895'te tekrar yakalandı. İdam edilmesi için hapishaneye götürüldüğü sırada adıyla özdeşleşen pançosunun altına sakladığı tabancayla kendisini çevreleyen yedi askeri alt etmeyi başardı. İki askeri öldüren Panço yine idamdan kurtuldu.

Hükümet bu kez Pancho'yu yakalamak için profesyonel bir birlik gönderdi. Daha iyi tüfekler ve izcilerle yola çıkan kelle avcıları, genç Pancho Villa'nın pususuna düştü. Kelle avcılarından üçünü öldüren Villa diğerlerini de püskürterek kaçırmayı başardı.

Doroteo Arango Arámbula olan adını Francisco Villa olarak değiştiren Pancho Villa, ilk çetesini Ignacio Parra ve Refugio Alvarado ile kurdu. 

Villa, bu çeteye katılıp soygunlarda yer almasını "Hükümet adına hareket eden hırsız ve katillerin kanunları ortadayken çoğunluğun iyiliği için azınlığın başına bela olmakta bir mahsur görmedim" şeklinde açıklayacaktı. 

Toprak ağalarını ve maden sahiplerini soymaya başlayan Villa kısa süre içerisinde 50.000 Pesoluk bir servet biriktirdi. 

Villa bu paranın bir kısmını kardeşlerine verirken büyük çoğunluğunu toprak ağalarına olan borçlarını ödemekte zorlanan çiftçilere dağıttı. Villa bu davranışını gururla;

"Evet, zenginden çaldım; ama fakirlere dağıttım" şeklinde yorumlayacaktı. 

Villa, tekrar zenginlerden çalmak üzere çetesine döndü. Grubundaki haydutlardan birisinin fakir bir köylüyü öldürmesi üzerine bu kez kendi çetesine savaş açarak yalnız başına dağlara kaçtı. 

Pancho, yine yalnızdı; ama dağlarda dolaştığı sırada birçok fakir ve genç köylü kendisine katılmak üzere yanına geldi. Oysa Pancho daha fazla kanun kaçağı olarak yaşamak istemiyordu. 

Parral isminde küçük bir kente gelen Villa, yeni bir hayat kurmak istiyordu. Burada bir madenci olarak çalışmaya başladı; ama Villa'nın asi davranışları kısa sürede yetkililerin kimliğini belirlemesine sebep oldu. 

Pancho tekrar atına atladı ve dağlara çekilmek zorunda kaldı. 


Abraham González ile tanışması

1910 yılına kadar kanunla savaşan Villa, bu tarihte Abraham González ile tanıştı.
 

Abraham González.jpg
Abraham González


González, onu halk ve devrim adına savaşması adına safına davet etti. Villa bu daveti;

"Sonunda halkımın bağırsaklarını kemiren kurtçuklar ile savaşabilecektim" şeklinde yorumlayacaktı. 

Pancho, kendisini tamamen günahsız kabul etmiyordu. Ona göre haydut olmayı o seçmemişti, silahını bıraktığı her defasında hükümet yetkililerinin despotik davranışları onu tekrar tekrar eşkıya olmaya zorlamıştı. 

Annesinin haydutlukla elde edilen parayı kabul etmemiş olması, Pancho'nun yaşam şeklini günden güne sorgulamasına neden oluyordu. 

Şimdi González, ona hem izzetli bir hayat sürmek hem de intikamını almak için büyük bir fırsat sunmuştu. Kendisi için tam dört kez kurulan darağacını devirip kaçmayı başaran Villa, daha fazla kaçmak istemiyordu.

Ona göre asıl kaçması ve darağacında sallanması gerekenler hükümet adamlarının ta kendisiydi. 

Pancho sayısız adam öldürmüştü; ama bu durumu da şu sözlerle açıklayacaktı;

Beni öldürmek isteyenler ve ihanet edenler dışında hiç kimseyi öldürmedim. Ben soğukkanlı bir katil değilim.


Villa hakkında kaynaklarda farklı yaklaşımlar da söz konusu. Villa'nın hareketlerini yakından izleyen ABD ordusu, Villa'nın iddia ettiğinin aksine kana susamış bir katil olduğunu belirten raporlar hazırlamıştı.

Raporlara göre Villa, ailesinden birçok kişiyi de öldürdüğünü ve kendi kasabasının şerifini kız kardeşiyle evlenmeye zorladığını şerifin bunu kabul etmemesi üzerine Villa tarafından öldürdüğünü belirtir.

Villa yanlısı kaynaklarda ise bu cinayetin aile şerefi ile ilgili olduğunu ve ailesinden kişileri ise kendisine ihanet etmesi sebebiyle öldürdüğünü öğreniyoruz. 


Devrimcilikten kadın düşmanlığına Pancho Villa 

Meksika'da diktatörlüğü elinde bulunduran General Porfirio Díaz'a karşı ilk ciddi isyan 1910 tarihinde başladı. Bu süreçte Villa, önemli bir rol oynamadı; öte yandan, devrimcilerin karizmatik bir lidere sahip olmaması ve kendi içlerinde parçalı yapı arz etmesi sürecin istenilen noktaya ulaşmasının önündeki en büyük engeldi. 
 

Porfirio Díaz.jpg
Porfirio Díaz


Villa ise 1910-11 Devrimi sırasında hâlâ kanun kaçağıydı ve sık sık yakalanıp kaçıyordu. Ayrıca eğitimsiz kişiliği ve öfkeli yapısı sebebiyle devrimci aydınlar da Villa gibi bir eşkıyanın varlığını tehlikeli buluyordu. 

Villa'nın 17 Kasım 1911 tarihinde devrimciler adına düzenli ordu karşısında ilk zaferi elde etmesi ismi üzerindeki şayiaların dağılmasını sağladı.

Sadece dört gün sonra Villa, San Andrés'teki birlikleri imha etti. Federal hükümetin olayları bastırmak için gönderdiği birlikleri de henüz yoldayken yakalayarak imha etti. 
 


Villa, kısa sürede 300 kişilik bir isyancı ordusu meydana getirdi. Ordusunun çoğu köylülerden oluşan Villa'ya devrimciler tarafından albaylık rütbesi verildi ve kısa sürede devrimin sembol isimlerinden birisi haline geldi. 

Ordusunu küçük birliklere ayıran Villa, güçlü birliklere beklenmedik intihar eylemleri düzenlemeye başladı.

Devrimcilerin çoğu saldırılar sırasında hayatını kaybediyordu; ama 40-50 kişilik birliklerin ölümü koca orduları hareket edemez hale getiriyordu. 

İşlerin iyiden iyiye çığırından çıktığını anlayan Diktatör Diaz, isyan bölgesi Chihuahua'ya otuz bin kişilik düzenli bir ordu gönderdi. 

Yakın zamanda dünyanın en büyük ordusuna sahip İngilizlerin Güney Afrika'daki Boerler karşısında yaşadığı hezimet, Meksikalı devrimcilere ilham kaynağı olmuştu. 

Benzer bir akıbetten çekinen Diaz tüm gücüyle isyanı bastırmak istiyordu. 

Villa'nın askeri birlikleri kısa sürede güçlendi. Ordusuna katılan Petra Herrera'nın birlikleri ile Villa daha da güçlenmişti ve merkezi otoriteye kök söktürüyordu.
 

petra herrera.jpg
Petra Herrera


Ordunun asıl aklı Herrera idi; ama Villa eşkıyalık yıllarında edindiği tecrübelerle gerilla savaşının tüm inceliklerini ve cesaretini gösteriyordu. 

Bu noktada devrimin seyrini değiştiren noktalardan birisi Herrera'nın cinsiyetiydi; çünkü gerillaların aklı olan Herrera bir kadındı. Son derece eğitimsiz olan Villa'nın bir sürü karısı vardı ve kadına gereken değeri vermiyordu.

Devrimcilerin Herrera'ya generallik rütbesi vermesini kabul edemedi.

Villa'ya göre bir kadın rütbe olarak kendisinin üstünde olamazdı. Villa'nın cahilane tavrı sonrası Herrera, Villa ile yollarını ayırarak kendi birliklerini kurdu.

Bu birliklerin tamamına yakını kadındı ve Villa'nın ordusundan daha iyi zaferler elde etmeyi başaracaklardı.
 

Herrera'nın kadın birlikleri.jpg
Herrera'nın kadın birlikleri


Bu küçük zaferlere rağmen Herrera'nın Villa ile yollarını ayırması devrimcileri son derece zayıflattı. Villa cesur bir askerdi; ama stratejiden yoksundu. 

Villa'nın verdiği yanlış kararlar sonrası devrimciler ciddi mağlubiyetler almaya başladı.

Villa yalnızca askeri değil, siyaseten de verdiği yanlış kararlar sonrası bazı devrim liderleriyle karşı karşıya geldi.

Diktatör Diaz devrilmişse de iç savaş 1920 yılına kadar sürdü. Devrimciler kendi iç darbeleri ile bu tarihe kadar istikrarlı bir hükümet kuramadı.

Villa'ya karşı da savaşıp önemli zaferler elde eden Álvaro Obregón'un iktidara gelmesi ülkenin istikrara kavuşmasını sağladı.
 

Álvaro Obregón.jpg
Álvaro Obregón


Obregón, ülkenin biran evvel istikrara kavuşması adına Diktatör Diaz'a karşı mücadele eden birçok devrimciyi affetti. 

Affedilenler arasında Pancho Villa da bulunuyordu. Obregón, Villa'ya silahı bırakarak legal siyaset yapmasını önerdi. Villa bu teklifi kabul ederek birliklerini dağıttı.

Sakin bir hayat yaşayıp legal sahada siyaset yapmaya başlayan Villa, 20 Temmuz 1923 tarihinde henüz 45 yaşındayken pusuya düşürülerek öldürüldü. 

Onlarca mermi ile vücudu delik deşik edilen Villa'nın 1926 tarihinde mezarından kafatası çalınmış ölümünden sonra da huzur bulamamıştı. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU