Dünya genelindeki her işgal, beraberinde yerel işbirlikçilerini ya da diğer bir adıyla "destekçilerini" de oluşturuyor.
Bu kimi zaman maddi bir çıkar için olabildiği gibi kimi zaman da özellikle azınlıklar açısından şartların getirdiği bir zorunluluk da olabiliyor.
Örneğin ABD’nin Irak ve Afganistan işgalleri ardından daha önce bu ülkede mevcut yönetimlerden baskı gören bazı topluluklar, gelen güçlerle isteyerek veya istemeyerek işbirliğine girdi.
Dolayısıyla baştan bir ihanet suçlaması yapmak o ülkedeki koşulları bilmeden sorunlu bir tutum.
Buna karşın işgallerin bitiminin ardından durumu en fazla belirsiz olan kesim de işgalci güçlerle işbirliği yapan yerel unsurlar oluyor.
İşgalin bitiminin ardından bu kişiler kimi zaman ortada kalırken, kimi zaman da çalıştıkları devletler tarafından ülkelerine götürülüyor.
Bugünlerde en çok merak edilen ise ABD’nin eylülde Afganistan’dan çekilmesinin ardından bu ülkede ABD ve diğer NATO ülkeleriyle işbirliği yapan Afganların durumunun ne olacağı.
Birçoğu çevirmen olarak çalışan bu kişilerin sayısının aileleriyle birlikte 100 bine ulaştığı da öne sürülüyor.
ABD, Müttefik Sığınma Harekatı başlatıyor
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki, Afganistan’da bulundukları süre içerisinde kendileri ve NATO güçleri için çalışan Afganlar için 'Müttefik Sığınma Harekatı'nı başlatacaklarını duyurdu.
Harekatın temmuz ayının sonunda başlayacağını belirten Psaki, "Bu adımı atıyoruz çünkü bu insanlar cesur insanlar. Son yıllarda oynadıkları rolün değerini anladığımızı bilmelerini istiyoruz" diye konuştu.
Sözcü, "operasyonel ve güvenlik" gerekçeleriyle kaç Afgan’ın ülkeden çıkarılacağını açıklayamayacağını söylerken Reuters ilk etapta 2 bin 500 kadar kişinin ülkeden çıkarıldığını ve vize süreci devam eden şahısların bir ABD askeri üssüne yerleştirileceğini ifade etti.
ABD, Irak işgali sürecinde de aynı uygulamayı yapmıştı
ABD’nin benzer uygulamayı 2003’te başlayıp resmi olarak 2011’de sonlanan Irak işgali sırasında da yapmış, işgal boyunca kendisiyle işbirliği yapan yüzlerce Iraklı’ya vatandaşlık vermişti.
Ancak net sayı açıklanmazken ABD’nin Eylül 2014'ten sonra hiçbir başvuruyu kabul etmediği belirtiliyor.
ABD’nin uyguladığı bu yöntem aslında yeni değil.
Tarih boyunca birçok devlet işgal ettiği yerlerden çekilirken kendisine yardım eden kişileri veya liderlerini de beraberinde götürdü.
İzmir’den Yunan gemileriyle birçok işbirlikçi Rum da kaçtı
Kurtuluş Savaşı’nda 26 Ağustos 1922’de başlayıp 9 Eylül’de İzmir’de sonlanan Büyük Taaruz sırasında gemilerle kaçan Yunan Ordusu’yla birlikte çok sayıda yerli Rum işbirlikçinin de birlikte gittiği biliniyor.
Keza Adana, Gaziantep bölgelerinde sonlandırılan Fransız işgalinin ardından bulundukları süre içerisinde onlarla işbirliği yapan kimi yerli Ermeni unsurların da çekilen Fransız güçleriyle birlikte Suriye ve Lübnan’a gittiği bilinen tarihi olaylar arasında.
Nazi işbirlikçisi Fransızlar son ana kadar Berlin’i savundu
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sı Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçirmiş ve ele geçirdiği yerlerde kendisiyle işbirliği yapan hatta savaşan birçok yerli unsur oluşturmuştu.
Bunlardan çoğu Almanların geri çekilmesinin ardından ülkelerinde bir şekilde kalmaya devam ederken bazısı Almanya’ya taşındı.
Örneğin Fransız Naziler’den oluşan, “Charlemagne “olarak da bilinen ve 1944 yılında mevcutu 7400 ile 11 bin arasında olan “33. SS Waffen Grenadier Tümeni, Fransa işgal edilince Almanya’ya getirildi.
Bu tümen 1945 Mayıs’ın Berlin’in Kızıl Ordu tarafından ele geçirildiği kanlı çatışmalarda en çok direnen güçlerden biri oldu.
Alman Ordusu’nun önemli kısmı teslim olurken sokak sokak çatışan Nazi işbirlikçisi bu Fransız gücünün neredeyse 4 bin 800’ü çatışmalarda öldü.
Yine Berlin savunmasına Almanlar tarafından Norveç, Danimarka’dan getirilen yerli gönüllü Naziler'de katılmıştı.
Peki yakın tarihlerde başka örnekler var mı?
Bu soruyu Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, kamuoyunda Sonar Araştırma Şirketi Başkanı olarak bilinse bile bile aslında bir tarihçi de olan Hakan Bayrakçı ve Suriye asıllı gazeteci Hüsnü Mahalli'ye sorduk.
ABD, Vietnam’dan da işbirlikçilerini götürdü
Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, “Bütün işgaller işbirlikçi de yaratır. İşgal sona erdiğinde de 'Bunlara ne olacak?' diyerek onları alıp götürürler. Bu tür olaylar Fransa’nın Cezayir işgalinin bitiminde de de oldu" dedi.
ABD’nin Vietnam işgalinin ardından bir kısım Vietnamlı’yı götürdüğünü hatırlatan Aydoğan "Balkanlar’da Alman işgali sona erdiğinde işbirliği yapan kesimlerden elebaşları götürüldü. Çoğu insan bu tür zamanlarda güce itaat ederler. Bunun milliyeti yok. Türk yapmaz diye bir şey de yok. İstanbul işgal altında iken düşmanın bayağı işbirlikçisi de vardı" ifadelerini kullandı.
Fransa’daki Vietnamlıların çoğu bu ülkeden taşınan işbirlikçilerin çocukları
Hakan Bayrakçı, 9 yıllık bir savaştan sonra Fransa’nın 1954 yılında son bulan Vietnam işgalinin ardından Fransa ile işbirliği yapan binlerce Vietnamlı’nın bu ülkeye götürüldüğünü bugün Fransa’da yaşayan Vietnamlıların çoğunun bu kişilerin çocukları olduğunu öne sürdü.
İtalya’da 700-800 Libyalı’yı götürdü
Yine İtalya’nın Libya’daki işgalinin son bulmasının ardından kendisine çalışan 700-800 kadar Libyalı’yı ülkesine götürdüğünü hatırlatan Bayrakçı, “Fransızlar Cezayir’den Tunus’tan Fas’tan çekilirken de kendisine çalışan binlerce kişiyi ülkesine götürdü. Bugün Fransa’da yaşayan ve kökenleri bu ülkelerden gelenlerin belki 10’da 1’i bu şekilde gelenlerdir” diye konuştu.
İsrail, kendisi için çalışan Hristiyanları ülkesine aldı
Gazeteci Hüsnü Mahalli ise Ortadoğu’ya dair örnekler verdi.
Mahalli, İsrail’in 1982 yılında Güney Lübnan’ı işgal edip Beyrut’a kadar ilerlediği süreçte kendisiyle işbirliği yapan Lübnan Hristiyanlarından Güney Lübnan Ordusu adlı bir güç oluşturduğunu hatırlatarak, “İsrail, 2000 yılında çıkınca bu güce bağlı kişilerden ve ailelerinden oluşan 20 bine yakın Hristiyanı da birlikte götürdü” dedi.
Mahalli, ayrıca Fransa’nın işgali altında tuttuğu Cezayir, Tunus, Senegal gibi ülkelerden de çok sayıda işbirlikçisini bu ülkelerden çıkarken birlikte götürdüğünü yineledi.
Afganistan’dan çıkarılacakların sayısı 50 bin civarında
Mahalli, ayrıca ABD’nin Afganistan’dan çıkaracağı işbirliği yapan kişi sayısının 50 bin civarında olduğunun söylendiğini belirterek, bunların sadece 15 bininin çevirmen olduğunu söyledi.
ABD, Peşmergeleri Guam’a götürmüştü
Mahalli ayrıca 1991 yılındaki Körfez Savaşı’nın ardından ABD işbirliği yapan Peşmergeler’den beş bin kadarının 1996 yılında ABD’ye bağlı Guam adasına götürüldüğü iddia etti.
O günlerde basına çokça konu olan bu peşmergelerin bir kısmının sonradan yine Kuzey Irak’a getirildiği öne sürülmüştü.
Cezayir’de Harki olarak bilinen işbirlikçiler arada kalmıştı
Görüş veren üç ismin de dikkat çektiği Cezayir’e ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
Cezayir'de neredeyse 130 yıl süren Fransız hakimiyetinin son bulduğu 1962’de Fransa ile işbirliği yapanlara ne olacağı büyük bir sorun olmuştu.
Cezayir’de yıllarca süren bağımsızlık savaşı sırada Fransız Ordusu’yla birlikte savaşan binlerce Cezayirli vardı ve bunlar halk arasında “Harki” veya "Harkis" olarak biliniyordu.
Harki kelimesi sonradan Cezayir'de "hain" ile eş anlamda da kullanılmaya başlandı.
Vikipedi’de yer alan bilgilere göre 1962 yılında işgalin ardından 90 bin Harki (aileleri de dahil) Fransa’ya sığındı.
Hatta dönemin Fransız Charles de Gaulle hükümeti, gelen Harkiler’in büyükşehirlere yayılmasını ve yenilerinin Fransa’ya sığınmalarına engel olmaya çalıştı.
Ancak Fransız Ordusu’nun bazı subayları itaatsizlik ederek emirlerindeki Cezayirli askerlerin aileleriyle Fransa’ya gelmesine yardımcı oldu.
Fransa’da ayrımcılığa, Cezayir’de intikam misillemelerine maruz kaldılar
Fransa’ya gelen Harkiler'in de uzun yıllar boyunca ayrımcılığa tâbi tutulduğu iddia edildi.
Yine Fransa’ya kaçamayıp Cezayir’de kalan Harkilerin Cezayirli milliyetçi grupların ağır misillemelerine maruz kaldığı binlercesinin öldürüldüğü öne sürüldü.
Ünlü futbolcu Zidane, Harki olmakla suçlanan babasını savundu
Fransız futbolcu ve teknik adam Zinedine Zidane’in baba tarafından Cezayirli olan aile bireylerinin de ülkelerinde yaşadıkları dönemde bir Harki oldukları ve bunun üzerine Fransa’ya göç ettikleri iddia edilmişti.
Hatta 2004 yılında ilk defa Cezayir karşısında Fransa formasıyla oynayacağı bir milli maç öncesi ölüm tehditleri almış, Cezayir tribünlerde “Zidane-Harki” yazan pankartlar açılmıştı.
Zidane bunun üzerine “Defalarca söyledim, babam bir Harki değildi, babam ülkesi Cezayir’e asla ihanet etmedi” diye açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
© The Independentturkish