CHP'ni eski Genel Başkanı Deniz Baykal, geçtiğimiz günlerde Sedat Peker’in bazı iddialarına hedef olmuştu. Sanatçı Zülfü Livaneli tarafından da solcuları, Kürtleri, ezilenleri sevmemekle suçlanarak, Erdoğan ile pazarlık yaptığı öne sürülmüştü.
Baykal, önceki gün Peker’in açıklamalarıyla alakalı avukatı kanalıyla bir açıklama yaparak, halen Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politika Kurulu üyeliği ve AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Korkmaz Karaca'nın hiçbir zaman danışmanı olmadığını iddia etti.
Baykal, açıklamasında Korkmaz Karaca'nın "Antalya'da veya başka bir yerde hiçbir bayanı, kendisi ile bir araya getirip tanıştırmadığını" da belirtti.
Bu açıklama dışında sağlık sorunları ile uğraşan Baykal, genel olarak sessizliğini koruyor.
Baykal’ın ve yakın çevresinin olan bitene dair değerlendirmelerini öğrenmek için kendisine en yakın isimlerden biri olarak bilinen CHP eski milletvekili ve yöneticilerinden Yılmaz Ateş ile konuştuk.
Ateş, geçen salı günü Baykal ile Ankara’daki evinde bir saat süreyle bir araya geldiğini söyledi.
“ABD, Baykal’ın liderliğini çıkarlarına aykırı görüyordu”
Ateş, sorularımızı yanıtlamadan önce Baykal’ın CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrılmasına neden olan ve komplo olarak nitelendirdiği süreci değerlendirdi.
Ulusalcı politikalar izleyen Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasının çıkarlarına daha uygun olduğu yönünde 2008 yılında dönemin ABD yetkililerince yapılmış açıklamalar olduğunu öne süren Ateş, Baykal’a komplonun da bu sürecin sonunda geliştiğini iddia etti.
“Baykal’a komploya karşı çıkılsaydı 15 Temmuz’da olmazdı”
15 Temmuz darbe girişiminin, dönemin CHP yönetiminin, Baykal’a karşı komploya karşı çıkamaması nedeniyle olduğunu öne sürerek, direnebilseydi 15 Temmuz’un da yaşanmayabileceğini söyledi.
Ateş, bu iddialarının ardından son süreçlerde uluslararası çevrelerde Türkiye aleyhindeki açıklamaların Türkiye’ye yönelik yeni bir kumpas ve dizayn etme hazırlıklarının parçası olduğunu ifade etti ve son gelişmelerin bunlardan bağımsız olmadığını iddia etti.
“İddialar, partideki ulusalcı kesimleri susturmaya yönelik operasyon. Baykal’ın değerlendirmeleri de bu yönde”
- Öncelikle görüşmenizde Sayın Baykal’ın morali nasıldı? İddialardan dolayı bir kırgınlığı var mı?
Morali gayet iyi. Kazadan kaynaklı yaşadığı sorun nedeniyle yaşadığı yürüme sıkıntısı dışında herhangi bir sıkıntısı yok.
- Son süreçte yaşananlara dair değerlendirmesi ne yönde?
Önümüzde süreç içerisinde Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunan ve Sayın Baykal’ın şahsında sembolleşen güçleri parti içinde susturmak istiyorlar.
Sayın Baykal’ın sağlık sorunu var. Evinde tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdürüyor. Aktif siyasetten ayrılalı 11 yıl olmuş. Şimdi durup dururken önce Peker’le başlayan arkasından Livaneli’nin sürdürdüğü ve bazı CHP’li milletvekilleri, CHP’li kimi televizyon kanallarınca da dillendirilen iddialar parti içindeki bizler gibi ulusalcı kesimleri susturmaya yönelik operasyondur.
Geçen salı günü Sayın Baykal ile görüştüm. Onun değerlendirmeleri de aynı yönde.
“Susturmaya yönelik girişim. Teslim olmayacağız”
- Zülfü Livaneli’nin Sayın Baykal’a yönelik eleştirilerine ne diyorsunuz?
Dikkat ederseniz Sayın Livaneli, sadece Baykal’ı değil aynı zamanda İsmet İnönü ve Ecevit’i de hedef alıyor.
Sayın Livaneli’nin itibarsızlaştırmaya çalıştığı kişiler emperyalizme teslim olmamış, Türkiye’nin çıkarlarını savunan CHP liderleri. Bu tesadüf değil. Böyle şahsi, bir anda akla gelerek yapılacak değerlendirmeler değil.
Türkiye’ye yeni kurulan bir komploya, tuzağa karşı duyarlı kesimi, bunların başında da Sayın Baykal geliyor susturmaya yönelik bir girişim. Biz de buna teslim olmayacağız.
“Baykal, Livaneli’yle ilgili değerlendirmede bulunmadı”
- Görüşmenizde Baykal’ın Livaneli’ye dair değerlendirmeleri oldu mu?
Deniz Bey şahıslarla ilgilenmiyor. O nedenle Livaneli’yle ilgili ayrıca bir değerlendirmede bulunmadı. Türkiye’ye yeni bir kumpas kuruluyor ve buna karşı çıkacak insanlar susturulmak isteniyor diye düşünüyor.
“Kılıçdaroğlu, keşke Peker iddiaları ortaya attıktan sonra konuşsaydı”
- Bu süreçte Kılıçdaroğlu’yla bir görüşmesi oldu mu?
Kılıçdaroğlu ile görüşmedi.
- Kılıçdaroğlu, geçen grup toplantısında “Bütün CHP genel başkanlarının başımızın üstünde yeri vardır” dedi. Bu sözleri Baykal’a destek olarak algılandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu açıklamayı.
Televizyondan izledim Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını. Keşke Sedat Peker bu iddiayı ortaya attığında bunları söylemiş olsaydı. Baykal ve diğer genel başkanlarımıza hakaretlerden sonra söylemesinin kıymeti kalmadı.
“İnsanların şahsi tercihlerinden dolayı 'Baykal, adam seçemiyor' demek doğru değil”
- CHP tabanında bazı isimler Baykal’ın liderliği döneminde kendisine yakın olan Sinan Yerlikaya, Savcı Sayan, Korkmaz Karaca gibi isimlerin sonradan AK Parti’ye geçmesini eleştiriyorlar. Bu kişilerle ilgili Baykal’ın bir değerlendirmesi var mı?
Şahsileştirmek istemem ama Deniz Bey döneminde iki defa genel başkanlığa aday olmuş, genel sekreterlik yapmış Ertuğrul Günay da AK Parti’ye gitti. Ne diyeceksiniz?
Erdoğan’ın başbakanı olan Davutoğlu da gitti ayrı parti kurdu. İnsanların kişisel tercihlerinden dolayı Baykal adam seçemiyor demek, onu eleştirmek doğru değil.
“'Kürtleri sevmiyor' demek ciddiye alınacak bir iddia değil”
Livaneli’nin “Baykal, Kürtleri, Alevilere ve ezilenleri sevmiyor” iddiası çok konuşuldu. Bu konuda sizin görüşünüz ne?
Livaneli bu iddiada bulunuyorsa bunun belgesini göstermesi lazım. 15 yıl boyunca partide milletvekili ve yöneticilik görevlerinde bulundum. Böyle bir şey görmedim hissetmedim.
Baykal, 1975’te TBMM’de Milliyetçi Cephe hükümetine karşı Alevileri savunan konuşma yaptı diye kendi memleketinde bazı gruplar “Bu Kızılbaş’tır oy vermeyin” diye propaganda yapmıştı.
1989 yılında Sayın Baykal’ın önerisiyle kurulan komisyonun hazırladığı Kürt raporu bugüne kadar bu alanda ortaya konulan en önemli belgedir. Bunu aşan bir şey yok.
Sayın Ahmet Türk, belediye başkanlığı görevinden alınıp hapse atılınca onu hem cezaevinde ziyaret etti hem de evine gitti. Şimdi böyle birine kalkıp yıllar sonra Kürtleri sevmiyor demek ciddiye alınacak bir iddia değil.
“Solculuğun tanımı ne? Bir boy ölçüsü mü var?”
- Baykal’ın solcu olmadığı da iddia ediliyor…
Solculuğun tanımı nedir? Bir boy ölçüsü mü var? Laboratuvara girildiğinde solculuk tespiti mi yapılıyor?
El Kaide IŞİD’in kendisi dışında kimseyi Müslüman kabul etmeyip bombalıyor. Bazı kişiler de kendisi dışında kimseyi solcu kabul etmiyor.
Sayın Livaneli’ye göre bu iktidar kötü. CHP’de bugüne kadar İnönü dahil genel başkanlar kötü.
Peki kim iyi? Kimi öneriyorsunuz. Hangi amaçlarla söylediğinizi açıklayın da elle tutulur yanı olsun.
Baykal, yeniden milletvekili adayı olacak mı?
- Deniz Baykal’ın olası bir seçimde yeniden milletvekili olma düşüncesi var mı?
Bilmiyorum. Ne bunlar konuşuldu, ne de gündeme geldi.
- CHP dışındaki partilerden Baykal’ı arayan oluyor mu?
Onu sormadım. Vatandaşlardan eski yönetici ve milletvekillerinden çok arayan olduğunu biliyorum. Üzüntülerini dile getiriyorlar.
“Sırf şiir okudu diye Erdoğan’ın siyasi yasaklı olmasının bayraktarlığını mı yapacaktı?”
- Baykal’a yönelik muhalif kesimdeki eleştirilerden biri de adaylığı yönündeki engelin kalkması için Anayasa değişikliğine destek vererek Erdoğan’ın önünü açtığı iddiası. Siz de o dönem ona yakın bir isimdiniz. Ne diyorsuz bu iddiaya..
O dönem ben TBMM başkan vekiliydim. Anayasa’nın nasıl değiştirileceği açık.
O zaman 550 milletvekili vardı. AK Parti’nin de 363 vekili vardı. Anayasa’ya göre 330 milletvekili evet dediği zaman değişiklik yapılabiliyordu.
Hadi diyelim birincisinde Cumhurbaşkanı veto etti. İkinci kez gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı ya kabul etmek zorundaydı ya da referanduma gitmesi gerekiyordu.
Kısaca zaten önünü tıkayacak bir imkanınız yok. Ayrıca 12 Eylül döneminde siyaseten yasaklanan Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan gibi kişilerle ilgili yasakların kaldırılmasına zamanında destek vermişti.
O zaman yapılan referandumda ANAP’lı Güneş Taner de “No No” yazan tişörtler giymişti.
Yıllar önce siyaset yasaklarının kalmasına "evet" derken; 2002’de sırf şiir okuduğu diye Erdoğan’ın ömür boyu siyasi yasaklı olmasının bayraktarlığını mı yapacaktı Sayın Baykal? Güneş Taner, gibi boynuna “No No” yazan pankartlar mı asacaktı?
“Pazarlık yapıldı denilen görüşmede 1 Mart tezkeresi görüşüldü”
- Baykal’ın Erdoğan ile Cumhurbaşkanı olma karşılığında pazarlık ettiği iddiasına ne diyorsunuz?
Bu tamamen gerçek dışı bir iddia. Daha önce de bu konuda açıklama yaptım.
Bir kere Anayasa ikinci oylaması 22 Aralık 2002’de yapıldı. Sayın Baykal ile Erdoğan’ın görüşmesi ise 22 Şubat 2003’de yani neredeyse iki ay sonra oldu.
Yasak kalktıktan iki ay sonra neyin pazarlığını yapacaksınız? Daha önce de söylediğimiz gibi o görüşmede 1 Mart Irak Tezkeresi görüşüldü.
© The Independentturkish