Dünyanın önde gelen iletişim bilimcilerinden kamu medyası çağrısı: "İnternet bugün kamusal alan değil kocaman bir alışveriş merkezi"

Sosyal medyaya yönelik ufuk açıcı çalışmalarıyla tanınan Christian Fuchs, uluslararası medya uzmanlarının internetin ve medyanın kâr mantığıyla işleyen yapısına karşı attığı adımı Independent Türkçe'ye anlattı

Uzmanlar dijital teknolojilerin şu anki hakim kullanımının demokrasiye zarar verdiğini ifade ediyor (Unsplash)

"Kamu Hizmeti Medyası ve Kamu Hizmeti İnterneti Manifestosu" (The Public Service Media and Public Service Internet Manifesto) başlıklı metin önde gelen düşünürlerin de aralarında bulunduğu 500 kişinin imzasıyla 18 Haziran'da açıklandı. İmzacıları arasında ünlü Alman düşünür Jürgen Habermas gibi isimlerin de bulunduğu metnin hazırlayıcılarından tanınmış iletişim bilimci Prof. Christian Fuchs böyle bir metne neden ihtiyaç duyulduğunu Independent Türkçe'ye anlattı. Kâr amaçlı medya anlayışının ve sosyal medya devlerinin demokrasiyi tehdit ettiğini belirten Fuchs, "gerçek bir kamusallığın ve güvenilir bilgi kaynaklarının kâr mantığının ortadan kaldırılmasıyla" sağlanabileceği vurgusunda bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Medya üzerine çalışma yapan araştırmacılardan ve medya çalışanlarından oluşan yaklaşık 50 kişilik uzman bir ekibin kamu hizmeti yayıncılığının geleceğine yönelik yaklaşık 4 ay süren fikir alışverişinin ardından ortaya konan metnin hazırlığı Birleşik Krallık'taki Westminster Üniversitesi'nin İletişim ve Medya Araştırmaları Bölüm Başkanı Fuchs ve Avusturya Radyo ve Televizyon Kurumu'nun medyanın kamusal değerini araştırmaya yönelik oluşturduğu Public Value departmanının başkanı Klaus Unterberger'in liderliğinde gerçekleştirildi. 

Kamu hizmeti medyasının savunulmasını ve kamu internetinin oluşturulmasını talep eden çağrı metni halihazırda aralarında Alman felsefeci, sosyolog ve siyaset bilimci Jürgen Habermas, dünyanın en önemli iletişim bilimcileri arasında bulunan Loughborough Üniversitesi'nden Graham Murdock ve Helsinki Üniversitesi'nden Minna Horowitz'in de yer aldığı 500 kişi tarafından imzalandı.

Metni Türkiye'den de aralarında Anadolu Üniversitesi'nden Emre Gökalp, Ankara Üniversitesi'nden Oğuzhan Taş'ın bulunduğu 4 akademisyen imzaladı. 

"Kamu hizmeti medyası ve interneti devletten ve sermayeden bağımsız olmalı"

Söz konusu çağrı metni kamu yararını gözeten ve reklam gelirleri yerine lisans bedeli ya da vergilendirme gibi finansmanını kamusal mekanizmalara dayandıran kurumların devamlılığını savunuyor ve bu tip mekanizmaların kamusal hizmet veren internet platformlarının oluşturulmasını kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ediyor. 

Bu nedenle çağrı metninin Birleşik Krallık'ta Channel 4'un özelleştirilmesine yönelik süregelen tartışmalarla birlikte düşünülmesi gerekiyor. 

 

afp.jpg
Channel 4'un özelleştirilme ihtimali medyanın işleyişine dair tartışmaları tetikledi (AFP)

 

Margaret Thatcher hükümeti tarafından 1982'de BBC One, BBC Two ve ITV'ye ek olarak 4. bir televizyon hizmeti sağlama amacıyla kurulan Channel 4'un özelleştirilmesi ihtimali kamu hizmeti medyasının geleceğinin nasıl şekilleneceğine dair olası senaryoların masaya yatırılmasını beraberinde getirdi.  

Boris Johnson hükümetinin, 2017'de kanalın "değerli bir kamu varlığı" olduğu ve "ülkeye ait olmaya devam edeceği" yönündeki kararı değiştirmesinin medyanın işleyişi açısından dönüm noktası olabileceği düşünülüyor. Yaklaşık 40 yıldır yayın faaliyeti yürüten ve Britanya'nın önde gelen kanalları arasında yer alan Channel 4'un satışının kamu hizmeti medyası açısından tehdit oluşturabileceği belirtiliyor. 

Dolayısıyla söz konusu metin Birleşik Krallık'ta medyanın kâr amaçlı yaklaşım yerine kamu yararını gözetmeye devam etmesi gerektiğini esasen somut öneriler sunarak savunuyor. Kamu çıkarını gözeten, kamusal kaynaklarla finanse edilen, izleyici, dinleyici veya okuru "tüketici" yerine "yurttaş" olarak gören kurumların işleyişindeki değişiklikler kamu yararı yerine kâr mantığını merkeze alması açısından tehlikeli görülüyor. 

 

us2.jpg
İzleyici, dinleyici veya okura "yurttaş" yerine "tüketici" gözüyle bakılmasının ciddi değişikliklere gebe olacağı belirtiliyor (Unsplash)

 

Fakat metnin ilkeleri ve önerileri tek bir ülkeyi değil küresel olarak bütün bir medyanın ve sosyal medyanın izleyebileceği bir yaklaşım sunuyor. Pek çok farklı ülkeden imzacısı bulunan metinde kamu hizmeti medyasının şirketlerden ve dış etkilerden bağımsız biçimde evrensel olması gerektiği savunuluyor.

The Conversation'da kaleme aldığı yazıda Fuchs, BBC ve Channel 4 gibi "kâr amacı gütmeyen, editöryal açıdan hükümetlerden ve özel şirketlerden bağımsız medya kuruluşlarının" izlediği modelin zayıflatılmaması, genişletilerek sürdürülmesi gerektiğini belirtiyor. 

Geleneksel kurumların karşı karşıya kaldığı özelleştirilme tehdidinin yanı sıra sosyal medya ağlarının kâr amaçlı mantıkla işliyor olması platformların da farklı bir yaklaşımla yeniden oluşturulmasının talep edilmesini zorunlu kılıyor.

 

afp2.jpg
Fuchs, sosyal medya üzerine yapılan araştırmaların kullanıcıların kişisel verilerinin güvenliğinden endişe duyduğunu ve çok fazla reklam bulunmasından şikayetçi olduğunu ortaya koyduğunu ifade ediyor (AFP)

 

Manifesto bu açıdan BBC ve Channel 4 gibi kamu hizmeti veren kurumların varlığının, bağımsızlığının ve finansmanının korunmasıyla birlikte kamu hizmeti veren internet platformlarının geliştirilmesini ve bunlara kaynak sağlanmasını talep ediyor. 

Christian Fuchs tıpkı Jürgen Habermas'ın 1962 tarihli "Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü" isimli kitabında belirttiği kamusal alanın karşı karşıya kaldığı devlet kontrolü ve ekonomik kontrol gibi dijital çağın da benzer tehditler ürettiğini ifade ediyor. 

Fuchs bu tehlikelere karşı devlet ve sermaye kontrolünden bağımsız platformların oluşturulması gerektiğini söylüyor. Yurttaşların yeni kamusal alanlar olarak tarif edilen platformlarda yer alabilmesi için Fuchs kamu hizmeti medyası alanının, kamu hizmeti veren internet platformlarına olanak sağlayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirtiyor: 

Habermas medyanın ve kamusal alanın devlet kontrolü ve ekonomik kontrol tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurgular. Kamu hizmeti veren internet platformları Habermasçı anlamda bir kamusal alanın ve kamu hizmeti medyasının yeni bir düzeyde, dijital çağdaki ileri versiyonu. Bu tür platformların devlet ve sermaye kontrolünden bağımsız olması gerekiyor. Kamu hizmeti medyası alanı bugün genişletilmeli. Böylece yurttaşların internet sayesinde artan katılımı, yaratıcılığı ve kolektivitesi kamu hizmeti veren internet platformlarının sağlayıcısı olacak kamu hizmeti medyasının dijital kapsamına girebilir.

 

4.jpg
Christian Fuchs'un kitapları Türkçe'ye, "Sosyal Medya: Eleştirel Bir Giriş", "Enformasyon Çağında Marx Okumak", "Dijital Emek ve Karl Marx" isimleriyle çevrilmişti (Westminster Üniversitesi)

 

Fuchs'un da belirttiği gibi manifestoda kamusal çıkarlar gözetilerek şekillendirilecek internet platformlarının demokratik katılımı ve yurttaşlar arası diyaloğu geliştirerek dijital demokrasiyi ve demokrasiyi güvence altına alacağı vurgulanıyor.

"Kamu hizmeti veren internet platformları ancak kâr amacı gütmediğinde kamusal olabilir"

Yanlış bilgilerin internet ortamında çok kolay yayılmasının küresel bir kriz olarak nitelendirildiği metinde dijital teknolojilerin şu anki hakim kullanımının demokrasiye zarar verdiği ifade ediliyor. Bu kullanımın da güvenilir bilgi kaynaklarının, derinlemesine yapılmış incelemelerin, rasyonel tartışmanın ve temsiliyetin çeşitliliğini zayıflattığı belirtiliyor. 

Halihazırda kullanıcıların verileri kullanılarak uygulanan "hedefli reklamcılığın" (targeted advertising) sosyal medya platformlarını büyük bir alışveriş merkezine dönüştürdüğünü ifade eden Fuchs gerçek bir kamusallığın ve güvenilir bilgi kaynaklarının kâr mantığının ortadan kaldırılmasıyla oluşturulabileceğine inandığını söylüyor:

YouTube ve Facebook hedefli reklamcılık üstüne kurulu. Bu kullanıcıların faaliyetlerini paraya çevirmekle kalmıyor aynı zamanda güvenlik ihlalleri, dijital gözetim ve Cambridge Analytica skandalının gösterdiği gibi demokrasiye tehdit anlamına geliyor. İnternet bugün kamusal bir alan değil kocaman bir alışveriş merkezi ve dijital kapitalizm teknolojisinin anahtarı. Kamusal hizmet sağlayan internet platformları esasen ticareti geliştirmeye odaklanmak yerine bilgi, haber, eğitim, demokratik diyalog ve anlayış, kültür, yaratıcılık, katılım ve eğlenceyi geliştirme yetkisine sahip kâr amacı gütmeyen platformlar olduğunda gerçekten kamusal olabilir.

 

6.jpg
Birleşik Krallık merkezli Cambridge Analytica şirketinin Facebook kullanıcılarının verilerini gizliliği ihlal edecek şekilde toplamasının ortaya çıkması infial yaratmıştı (AFP)

 

Fuchs'un bahsettiği Facebook-Cambridge Analytica veri skandalında milyonlarca Facebook kullanıcısının kişisel verileri toplanmış ve bu verilerin seçimleri etkileyecek biçimde seçmenlerin manipüle edilmesinde kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Skandalın hem 2016 ABD Başkanlık seçimlerini hem de Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılmasını tanımlayan Brexit sürecini etkilediği belirtilmişti. 

"Dijital kapitalizm otomatik olarak dijital demokrasi anlamına gelmiyor"

Christian Fuchs; Facebook, Amazon, Google gibi teknoloji devlerinin uzun süre istediklerini yapabildiğini ve onların faaliyetleri karşısında siyasetçilerin büyük oranda sessiz kaldığını belirtiyor. Fuchs siyasetçilerin teknoloji devlerinin oluşturduğu modeli örnek olarak düşündüğünü şu ifadelerle aktarıyor:

Dijital devler platformlarını kurduktan sonra uzun süre istediklerini yapabildi. Buradaki fikir, reklam yoluyla çok fazla kâr elde etmek için dijital kitle gözetimini ilerletmekti. Politika çoğunlukla sadece izliyordu ve neoliberal ideolojinin kör ettiği birçok politikacı Zuckerberg, Bezos, Page ve Brin'in yaptıklarının ekonomik büyüme, yenilik ve zenginlik için bir rol model oluşturduğunu düşündü. Örneğin Avrupa Birliği, uzun süre Silikon Vadisi'nin dijital kapitalizm modelini taklit etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı.

Bununla birlikte Fuchs, dijital kapitalizmin demokrasiyi ilerletmek yerine zayıflattığını pek çok farklı konuda sahte haberlerin, komplo teorilerinin yaygınlaşmasını kolaylaştırdığını ifade ediyor:

Ancak dijital kapitalizmin otomatik olarak dijital demokrasi anlamına gelmediği ortaya çıktı. Aksine, hedefli reklamcılık yoluyla para kazanmaya odaklanmak, sahte haberlerin, hakikat sonrası kültürün, filtre balonlarının, algoritmik politikaların, çevrimiçi nefretin vb. yükselişini destekledi. Cambridge Analytica skandalı bunu çok açık bir şekilde ortaya koydu.

 

afp4.jpg
Fuchs, dijital kapitalizmin sahte haberlerin yayılmasını kolaylaştırdığını belirtiyor (AFP)

 

Dijital kapitalizmin "dijital faşizm" tehdidi yaratması nedeniyle platformlara yönelik bugün daha fazla tartışma yürütüldüğünü belirten Fuchs şirketlerin kontrol edilmesine ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Bununla birlikte koronavirüs pandemisinin küresel ekonomik modelin işleyinde bir dizi değişikliği beraberinde getirmesinin olası olduğunu söyleyen Fuchs yeni modellere ihtiyaç olduğunu ifade ediyor:

Silikon Vadisi hakkındaki söylem yavaş ama istikrarlı bir şekilde değişti. Artık dijital devleri ve diğer şirketleri daha fazla vergilendirmek, gerçekleri kontrol etme ihtiyacı, dijital kapitalizmin dijital faşizmin potansiyelini ilerletmesinin tehlikeleri vb. hakkında daha fazla konuşuluyor. Toplumların artık, neoliberalizmin sonu anlamına gelen ve yeni bir Keynesçilik biçimi getiren Kovid-sonrası New Deal aşamasına girme olasılığı daha yüksek. Bu değişimler kapsamında internetin dijital sermayeden dijital kamusal alana doğru düzenlenmesi için yeni modellere ihtiyacımız var.

Fuchs bahsettiği yeni modellerin tartışmaya açılması açısından "Kamu Hizmeti Medyası ve Kamu Hizmeti İnterneti Manifestosu" metninin kamuoyuna farklı bir internete ihtiyaç duyulduğunu hatırlatmak isteyen bir "uyandırma çağrısı" olduğunu söylüyor. 

İnternetin ve medyanın günümüzde bozulduğunu belirten metin dijital çağda kamu hizmeti medyasının "yeniden canlandırılmasını" talep ediyor. İnternetin kamusal hizmet verecek şekilde kamu tarafından ve kamu yararına düzenlenmesi gerektiği ifade ediliyor. 

Manifesto yerel, ulusal, bölgesel ve küresel ölçeklerde katılımı, işbirliğini ve bilgi paylaşımını artıracak çalışmalar yapılması gerektiğini belirtiyor.

Demokrasinin tehdit altında olduğu ve dijital kamusallıkların yeniden şekillendirilmesi gerektiğini ifade eden metnin kamusal alana ve medyaya dönük tartışmaları canlandıracağı ve alternatiflere yönelik fikirleri artıracağı anlaşılıyor. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU