Organize suç örgütü lideri suçlamasından hüküm giyen Sedat Peker, dün 9'üncü videosunu yayınladı.
Peker, yayınladığı videoda İçleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yaklaşık 20 gün önce gündeme getirdiği "10 bin dolar alan siyasetçi" açıklamasına da açıklık getirdi.
Peker'e göre Soylu'nun "10 bin dolar alan siyasetçi" açıklaması "koca bir yalandan" ibaret.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Zira Peker, "10 bin dolar" değil, çanta çanta para verdiği kişiler bulunduğunu ileri sürdü.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop dahil herkes Bakan Soylu'nun bir açıklama yapmasını bekliyor. Fakat bugüne kadar bir açıklama gelmediği gibi İçişleri Bakanı Soylu da suskunluğa büründü.
Peki bundan sonra ne olacak? Bakan Soylu, savcılığa gidip bildiklerini anlatacak mı?
Hukukçu ve siyasetçiler, Bakan Soylu'nun suskunluğunu ve olabilecekleri Independent Türkçe'ye değerlendirdi?
"Kimse yalanlamaya cesaret edemiyor"
Eski Yargıçlar Sendikası Başkanı emekli hakim Mustafa Karadağ, sözkonusu ilişkilerin temiz bir yönünün olmadığını görüşünde.
Çamura basanın karşısındakini kirlettiği gibi kendisinin de kirleneceğini kaydeden Karadağ, "Kirli işe bulaşırsanız o kirlilik sizi ayrı tutmaz" dedi.
Ortaya atılan iddiaların ceza hukuku açısından kesinlikle araştırılıp soruşturulması gerektiğini belirten Karadağ, meselenin siyasi boyutuna dikkat çekti.
Herkesin birbirini tehdit edecek düzeye geldiğini ifade eden Karadağ, "Peker'in bir arşiv tuttuğu açık ve yeri geldiğinde açıklıyor. Kimse de yalanlamaya cesaret edemiyor. Peker ‘yalanlamaya kalkmayın yoksa sizi yakarım' dedi. Soylu bildiğinden değil, korktuğundan susuyor. Çünkü artık herkes birbirini tehdit ediyor" diye konuştu.
"Türk siyaseti ahlaki olarak kendini feshetmiştir"
Şimdiye dek istifa etmesi gereken İçişleri Bakanı'nın bilgi ve belgeleri savcılıklara paylaşma meselenin normal demokrasilerde olduğunu kaydeden, Karadağ, "Normal demokrasi ve siyasi ahlakın oturduğu bir ülke olsaydık şimdiye Soylu'nun çoktan istifa, Binali Yıldırım'ın partideki görevlerinden ayrılması gerekirdi. Dolayısıyla SADAT'ın silahlarından Venezuela'daki uyuşturucu ve marinaya kadarki olup bitenlerden kimse bir utanç duymuyor. Yani Türk siyaseti ahlaki olarak kendini feshetmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede kural ve yasaların işlememesi nedeniyle önümüzdeki süreçte olabilecekleri öngöremediğini ifade eden Karadağ, devamında şunları kaydetti:
Savcıların şimdiye kadar uyuşturucudan Suriye'deki silahlara, siyaset-mafya ilişkilerinden Peker'in AKP propagandaları ve katkılarına dahil tüm konularda harekete geçmesi gerekirdi. Mesela Yargıtay Başsavcılığı HDP'nin kapatılması için bahaneye bakarken, bir partinin mafya ile olan ilişkilerini görmezden gelmesi doğru değil. Şimdiye kadar ne oldu? Sadece Peker hakkında yakalama kararı ve soruşturma açılmış. İyi de adam yer, zaman ve kişi bildiriyor. Şimdiye dek herhangi bir soruşturmaya geçilmemiş olması bizi öngörüde bulunamaz bir hale getiriyor. Doğrusu öngörüm kötü şeylerin olacağı yönünde. Umarım soruşturma açılıp gereği yapılır da biz utanırız.
"Bunlar ülkenin başını ağrıtabilecek potansiyele sahip konular"
Eski Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Cem Toker ise ülkenin odaklanması gereken çok daha önemli konuların olduğuna dikkat çekti.
Toker, iç siyasette "10 bin dolar" meselesinin daha çok AK Parti iktidarının yıpratılmak için muhalefet tarafından kullanıldığını söyledi.
Uluslararası alanda Türkiye'nin başını ağrıtacak çok daha önemli iddiaların olduğuna işaret eden Toker, "Burada uyuşturucu kaçakçılığı, terör örgütüne silah desteği, Almanya'ya el altından para gönderme ve para aklama gibi birçok konu var. Adam iddialarının altını da dolduruyor. Bunlar ülkenin başını orta ve uzun vadede çok ağrıtabilecek potansiyele sahip konular" yorumunu yaptı.
200'e yakın defa değiştirilen ihale kanununa işaret eden Toker, "İhale kanununun değiştirildiği, yargı ve hukuk devletinin rafa kalktığı bir ortamda işadamı, siyasetçi, yargı ve emniyet mensubu ile suç örgütleri işbirliği içine girip pastadan pay almaya çalışacaktır. Meselenin bu noktaya gelmesi gayet normal" dedi.
"Para sayma makinası' çıkışı partide kargaşaya yol açtı"
İçişleri Bakanı Soylu'nun konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı üstü kapalı tehdit ettiğini ileri süren Toker, "Soylu, Erdoğan'ın İçişleri Bakanı yaptığı bir adamın oğlunun evinde çıkan para sayma makinalara dikkat çekti. Bu parti içinde bir kargaşaya da yol açtı. Eminim kulağı çekildi. Bu pilav çok daha su götürür ve çok şey ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
Soylu'nun "bildiklerimi savcılara anlatacağım" açıklamasının üzerinden 3 hafta geçtiğini aktaran Toker, "Bilgi ve belgeleri savcıya vermek için daha neyi bekliyor? Vermemekle suç işliyor. Doğrusu şunu merak ediyorum; farz edelim suç örgütlerinden para alan kişinin ismini söyledi ve fezleke hazırlandı. Peki iktidar milletvekilleri dokunulmazlığının kaldırılması ve yargılamanın yapılması için oy kullanabilecekler mi? Ne olacağını hep beraber göreceğiz" ifadelerini kullandı.
"Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimine dopingli aday olarak girecektir"
Bundan sonraki süreçte olabileceklere ilişkin öngörüde bulunan Toker, muhalefetin iktidarı yıpratmak için konuyu gündemde tutmaya devam edeceğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
Oy kaybı yaşayan iktidar partisinin erken veya zamanında yapılacak genel seçimlerde Meclis'te büyü bir oy kaybedeceğini düşünüyorum. Ancak cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın elinde çok silah var. Devletin tüm kaynak, kurum ve gücü elinde. Meydanlara indiği zaman bu iddialardan kendini sıyırıp tekrar seçilebileceğini düşünüyorum. Çünkü Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimine dopingli aday olarak girecektir. Düşünsenize, Merkez Bankası, TRT, RTÜK, AA, yargı bütün bakanlıklar ve bütçedeki her kuruş bir kararma ile emrinizde. Bu kadar güce karşı diğer adaylar ne yapabilir. Erdoğan seçilebilir ama Cumhur İttifakı Meclis çoğunluğunu kaybedebilir.
"Peker iddialarını daha da ileriye götürdü"
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise Peker'in açıklamalarının, bazı iktidar mensuplarının kirli ve suç teşkil eden ilişkilerini sergilemesi açısından son derece vahim olduğunu söyledi.
"Bu iddiaların bazı olgularla doğrulanması daha da vahim" diyen Günay, "Soylu'nun bir siyasetçinin ayda 10 bin dolar rüşvet iddiası, Peker tarafından daha da ileri götürüldü; ayda 10 bin dolar değil, çeşitli defalar çok daha yüksek miktarlar verdiğini söyledi. Bu siyasinin kimliği konusunda kamuoyunda ortak bir kanaat ve belirgin bir isim var" diye konuştu.
"Soylu, belgeleri resmiyete koymaktan çekiniyor olabilir"
Günay'a göre, bu durumda, adı geçen siyasetçinin başka işleri ifşa etme tehdidi ve tehlikesi Soylu'nun açıklamasını engelliyor. Soylu da bu nedenle bilgi ve belgelerini resmiyete koymaktan çekiniyor olabilir.
İktidar kanadının, 17-25 Aralık'taki yolsuzluk iddialarında olduğu gibi, iddia sahiplerini suçlayarak karşı saldırı yapacağını ifade eden Günay şunları kaydetti:
Muhalefet, bu kez de konunun arkasını bırakır, iktidarın saldırılarına meydan verirse, herkesin yaptığı yanında kalır. Ancak, bu tür sulandırmalara izin ve imkan vermeyen bir ciddiyet ve kararlılıkla konuyu takip ederse, bu takip iktidarın değişmesiyle sonuçlanır.
© The Independentturkish