Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen ve başka suçlamalardan dolayı aranan Sedat Peker'in 50 milyon izleyiciyi aşan videolarında söylenenlerin gündemi belirlediği bir hafta daha…
Öyle ki faili meçhul cinayetlerden Venezuela ile ilişkilere; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Peker'in iddialarına verdiği yanıtlardan Peker'in yabancı basında bile yer almaya başlamasına kadar her detay, hemen her haberde, her köşe yazısındaydı.
Türk Lirası'nın dolar karşısında 8 lira 60 kuruş seviyesine kadar çıkarak tarihi rekorunu kırması bile, yalnızca Twitter'ın birkaç saatlik "trend topic"i oldu.
"Tweet mi atacak?", "Yeni video mu paylaşacak?" merakının her şeyin üstüne çıktığı bu haftada gerçekleşen, bazen cüzdanımızı bazen geleceğimizi etkileyen diğer ekonomi haberleri ve ne demek istedikleri ise şöyleydi:
1- Vergi borcu yapılandırması nedir?
Bir işverenin ödeyemediği SGK borcu, araç sahibinin ödemede zorluk çektiği motorlu taşıtlar vergisi, firmaların bir nedenle yatırmadığı kurumlar vergisi, ödenemeyen vergilerin gecikme zamları gibi devlete borçlar ödenemedikçe borçluluk hali artarak devam ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Yapılandırma, bu borçlar için yeni bir ödeme planı çıkarılması anlamına geliyor.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin verilerine göre 2020 sonu itibarıyla sadece bireysel kredi borcu olanların sayısı bile 34 milyon 4 bin.
Türkiye'de 18 yaş altı çocukların sayısının yaklaşık 23 milyon olduğu göz önünde bulundurulduğunda geri kalan 60 milyon insanın yarısından fazlası borçlu.
Son iki yılda ikinci borç yapılandırma
Bazı kamu alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin kanun teklifi, 27 Mayıs'ta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi.
Böylelikle borçlar 2018'den bu yana üçüncü kez, son 10 yılda ise yedinci kez yapılandırıldı.
Hangi borçlar yapılandırılacak?
Gelir vergisi, gelir stopaj vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV, motorlu taşıtlar vergisi, damga vergisi, harçlar, yükseköğrenim kredisi, karayollarındaki kaçak geçişlere ve taşıma kanununa aykırılıklara kesilen cezalar.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, 2021 yılı nisan ayı ve önceki aylara ilişkin sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları da yapılandırma kapsamında.
Bunun dışında ödenmemiş emlak ve gümrük vergileri de yapılandırılabilecek.
30 Nisan 2021 dahil bu tarihten önceki dönemlere ait borçlar yapılandırılacak.
Borç sahibi, borcu için 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih edecek.
Toplamda 244,6 milyar liralık alacak yapılandırma kapsamında.
İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde düzenlemeden yararlanma hakkı kaybedilecek.
2- Nefes kredisi nedir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaklaşık iki hafta önce açıkladığı "nefes kredisi"nin detayları, bu hafta içerisinde belli oldu.
Buna göre 2021 Nefes Kredi Paketi, yıllık cirosu 10 milyon liranın altında olan, 2020 cirosunda 2019'a kıyasla yüzde 25 kayıp yaşayan, ticaret, deniz ticaret, sanayi, ticaret ve sanayi odaları veya ticaret borsasına kayıtlı şirketlere finansman sağlayacak.
2020 cirosu;
- 1 milyon lirayı aşmayan küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) maksimum 50 bin lira,
- 1-10 milyon lira arası olan KOBİ'lere maksimum 200 bin lira kredi imkânı sağlanacak.
İlk 6 ay boyunca anapara ya da faiz ödemesi olmayacak. Kredi geri ödemelerinin faiz oranı yıllık yüzde 17,5 olacak ve 12 eşit taksitte yapılacak.
3- Çayda kota ve kontenjan nedir?
Doğu Karadeniz'in çay üreticilerini, tüm hafta sokağa döken konu, ÇAYKUR'un bin bir emekle hasat edilen çayı düşük miktarlarda alması ve üreticinin, çayı alırken yüzde 32 daha düşük fiyat veren özel sektöre mahkum edilmesiydi.
Çay üreticisinin durumu, yanlış tarım politikaları nedeniyle ürününü ormanlık alana dökmek zorunda bırakılan diğer çiftçilerden bir miktar daha farklı.
Zira, çay üreticisinin de Karadeniz dışında yaşayan insanların da anlamaya çalıştığı bir matematik problemi var: Kota ve kontenjan.
"Stratejik ürün" olarak kabul edilen çay, mayıs, temmuz ve ağustos aylarında hasat ediliyor. Buna birinci, ikinci ve üçüncü sürüm de deniliyor.
Devlet, çay üreticisine "bir sürümde en fazla şu kadar çayını alırım" diyerek belirli bir kota belirliyor.
Ancak bu kota tek seferde alınmıyor. Hasadını beş günde peyderpey verecek çay üreticisine bir de "Yalnız her gün senden alacağım miktar da şu kadardır" deniliyor. Bu günlük sınıra da "kontenjan" adı veriliyor.
ÇAYKUR kapasitesi günlük 9 bin ton, üretim ise bu kapasitenin çok üzerinde
ÇAYKUR'un bu sınırlamaları koymasının nedeni ise günlük yalnızca 9 bin ton çay işleme kapasitesinin olması ve yıllardır yeni yatırım yapılmayarak bu kapasitenin artırılamaması.
17 Mayıs'ta başlayan ilk hasat döneminin beşinci gününde ÇAYKUR'un aldığı toplam yaş çay ise 30 bin tonu aştı.
Çiftçiden beklenen ise günlük kontenjanlarla çayın parça parça ÇAYKUR'a satılması ve belirlenen kotanın doldurulması.
Ancak kazın ayağı pek öyle değil.
Konuyu Twitter hesabından detaylı şekilde anlatan müzisyen ve çay üreticisi Altan Civelek, Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Alişer Delek'in programına da konuk oldu.
Civelek, devletin 4 liradan, özel sektörün 2,7 ila 3 liradan satın aldığı çay ile ilgili olarak ailesine ait 3 dekarlık (3 bin metrekare) alandan örnek veriyor.
3 dekarlık alandan yaklaşık 3 ton yaş çay (3000 kilogram) elde ediliyor.
Ancak Altan Civelek, "Çayı yılda üç kez hasat ediyoruz. İlk seferdeki çay biraz daha az geliyor. Bir tarladan 1 ton çay elde ettiğimiz yerde ikinci sürümde 1200 kg elde edebiliriz. Üçüncü sürümde bu, 800 kilograma düşüyor. Ben ortalama olarak 3 dekar alandan 3 ton çay elde ediyoruz hesabını yaptım" hatırlatmasını da yapıyor.
Devletin bu sene belirlediği kota, dekar başına 600 kilogram. Yani, 3 dekar tarlası olandan 1800 kilogram yaş çay alınacak.
"‘ÇAYKUR, 1 ton çayın 600 kilogramını ben alırım, gerisini ne yaparsan yap' diyor ÇAYKUR" ifadelerini kullanan Civelek, kontenjanı açıklarken ise şunları söyledi:
ÇAYKUR bana ‘1800 kilogramı getir, tek seferde alayım' demiyor. Çünkü belli bir günlük işleme kapasitesi var. Buna yetişebilmek için o gün alacağı çayı, üretici başına bölüyor. Kontenjan, günlük verdiğimiz çay miktarıdır.
İlk gün 100 kilogram alınan çay, 15 kilograma kadar düştü
ÇAYKUR, hasat başladıktan sonraki ilk gün kontenjanı 100 kilogram olarak açıkladı. İkinci gün bu miktar, 50 kilograma; üçüncü ve dördüncü günlerde 30 ve 20 kilograma, beşinci gün ise 15 kilograma kadar düştü.
Bu miktarların hepsi dekar başına hesaplanıyor. Yani 1 dekarı olan ÇAYKUR'a günde 100 kilogram verebiliyor, 3 dekarı olan ise 300 kilogram.
Normal şartlarda ilk gün açıklanan yüksek kontenjanın (2021 için 100 kg) birkaç gün devam ettiğini söyleyen Civelek, "Örneğin geçen sene belki 2-3 gün 100 kilogramdan gitmişti. Sonra yine 50'ye, hatta 15 kilograma kadar düştü. Ancak bu sene düşüş çok hızlı oldu" dedi ve ekledi:
Yani ben, günde 3 ton çayı olan adam, beşinci günde ÇAYKUR'a 45 ton çay verebileceğim. Bunu da haftanın dört günü verebiliyorum. Randevulu sistem oluyor. ÇAYKUR, senden her gün çay almıyor.
Bu hesaba göre, ÇAYKUR'a haftanın dört günü çay verebilen, 3 bin dekarı olan birinin günlük sattığı 45 kilogram, haftalık sattığı ise 180 kilograma kadar düşüyor.
1800 kilogramlık kotanın dolması için 8 ila 10 hafta gerek. Bu 2-2,5 ay anlamına geliyor ki çay, bekleyebilen bir ürün değil.
Değil 10 haftada, çay 20 günde ağaç oluyor
En iyi çayın "2,5 sürüm" denilen, 2,5 yaprağa sahip filiz çaydan üretildiğini söyleyen Altan Civelek, bu çayın bir hafta içerisinde toplanması gerektiğini, ÇAYKUR'un ancak bu şekilde iyi çay üretebileceğini ifade ediyor.
Çayın çok hızlı büyüdüğünü ve 15-20 günde bol yapraklı bir dal haline geldiğini hatırlatan Civelek, üreticinin, tepesindeki filiz yerine, bu sert daldan toplamak durumunda kaldığını ifade ediyor:
İki ayda toplanacak çay ise ağaca dönüşüyor, kartlaşıyor ve suyunu çekiyor. İki ay boyunca çay alımı devam etse bile, bir sonraki sürümün gelmesi mümkün değil. Sürümün gelmesi engellenince de senede bir defa çay vermek zorunda kalınıyor. Üç hasat, bir hasada düşüyor.
Çayını kota ve kontenjandan ÇAYKUR'a satamayan işçilerin önündeki tek seçenek ise özel fabrikalar oluyor.
Ancak onlar da üretici çayını ne kadar satmak zorunda kalırsa, o kadar fiyat kırıyorlar.
ÇAYKUR'un açıkladığı fiyatın, 1,2 kuruş altına çay alan olmamıştı. 30 ila 60 kuruş altını görmüştük ama bu seviyeyi görmemiştik. Hakkınızın dörtte birini resmen gasp ediyorlar.
Böyle bir düşüşün nedeni ÇAYKUR'un size çok erkenden kota uygulaması, çayınızı ÇAYKUR'a satamamanız ve özele mecbur kalmanız.
ÇAYKUR, kontenjanı düşürdükçe özel sektör fiyatları düşürüyor. Kontenjan yükseldikçe fiyatı kuruş kuruş yükseltiyorlar.
Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Alişer Delek'in yayını sırasında yapılan ortalama hesaplamaya göre:
- Üç ton çayı olan birinin, 1 ton çayını ÇAYKUR'a satması durumunda elde edeceği gelir aşağı yukarı 4 bin lira.
- Geri kalan, ÇAYKUR'un almadığı 2 ton çay, özel sektöre ise 6 bin liraya satılıyor. Stopaj gibi kesintilerin "hiç olmadığı" varsayılırsa, toplam gelir ortalama 10 bin lira.
En az 4500 lira masraf
Ancak elbette ki çay toplamanın bir maliyeti var: Bu çayı toplayacak işçi, çay için kullanılan gübre, çayın alım yerleri-tarla arasında taşıma masrafları ve yemek.
Yıllardır, çay sezonu demek, Gürcistanlı çay işçilerine de gelir kapısı demekti. Ancak pandemiyle ve sınırların kapatılmasıyla bu da değişti. Altan Civelek, değişimi şu sözlerle anlattı:
Pandemiden önce Gürcistan'dan gelen işçiler yevmiye ile çalışıyordu. Kişi başı günlük yevmiye 180 ila 200 liraydı.
Artık onlar yok. O nedenle Güneydoğu'dan ve Orta Karadeniz'den çay işçilerimiz geliyor. Elimizde az işçi var. Bu işçiliğin piyasası bir miktar yükseldi. Aslında yüksek de değil, haklarıdır.
Bu işçilerimiz topladıkları çay başına TL alıyorlar. 1 ton çay topladılarsa, 1000 TL veriliyor. Kaç kişi olduklarının, ne kadar hızlı ya da yavaş olduklarının, kaç saat bahçede kaldıklarının da önemi yok.
Topladıkları ürün kadar para aldıkları için istedikleri saat bahçeye giriyorlar, istedikleri kadar toplayıp, istedikleri saatte çıkıyorlar. Üç ton çayın hepsini toplasalar, işçi maliyeti 3 bin lira oluyor.
Keşke ürettiğimizin karşılığını alabilsek de işçilerimiz daha fazla alabilse.
Bu yıl gübre için 1150 lira fiyat ödediğini söyleyen Altan Civelek, bunun bir kerelik ödendiğini, her sürümde yeni bir gübre ödemesi olmadığını belirtiyor.
Çayı bahçeden alım yerine götürebilmek için taşıyıcı araçlara ortalama 150 lira, işçilerin yemek giderlerine de yine ortalama 150 lira verdiğini söyleyen Altan Civelek'in hesaplamasına göre masraflar düştüğünde üreticinin elinde kalan, 5 bin 550 lira. Bu, her hasat döneminde kazanılan miktar.
9 bin lira altı kazanan artık yoksul sayılıyor
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (TÜRK-İŞ) Aralık 1987'dan bu yana düzenli olarak açıkladığı verilere göre Mayıs 2021'de dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 830 lira oldu.
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 9 bin 218 lira.
© The Independentturkish