Çay sezonun başlamasıyla birlikte kilogram başında 3,87 lira, destekle birlikte 4 lira olarak açıklanan ÇAYKUR yaş çay alım fiyatı üreticinin beklentilerini karşılamazken; günlük kontenjanın 15 kiloya düşürülmesi üreticiyi isyan ettirdi
Çayda kota ve kontenjan uygulamalarına karşı üreticiler; Hopa, Kemalpaşa, Arhavi, Fındıklı, Çayeli, Ardeşen ve Rize’de birçok eylem düzenledi.
Peki, çay üreticisinin karşı çıktığı kota ve kontenjan uygulaması ne anlama geliyor?
Devletin bir sürümde dönüm başına alacağı çay miktarına kota deniyor. Örneğin bu sene bir üreticinin 10 dönüm çay arazisi varsa dönüm başı 600 kilodan toplamda bir sürümde 6000 kg çay satabilir.
Kontenjan ise; dönüm başı günlük ne kadar çay satabileceğini belirler. Örneğin kontenjan 15 kg belirlenirse 10 dönüm arazisi olan üretici 150 kilo günlük satış yapabilir. Günde 150 kilo ile çayın zamanında toplanması ve satılması ise neredeyse imkansız.
Bu şartlarda çay üreticisi devlete elindeki çayın tamamını satamadığı için özel sektöre ve özel sektörün belirlediği düşük ücrete mecbur bırakılıyor.
“Özel ve devlet fiyatı aynı olabilir”
Esra Gümüşkaya, Artvin Kemalpaşalı çay üreticilerinden yalnızca biri.
5’te başlayıp öğlene kadar devam edecek çay mesaisi için günü sabah 04:30’da uyanıyor. Öğlenden sonra ise işin daha zor kısmı başlıyor: Emeğinin karşılığı için mücadele.
“Satabildiğimizi devlete satıyoruz, satamadığımızı özele veriyoruz. Günde biz şansımıza 300 kilo verebiliyoruz, geri kalan 300-500 kilo ne kaldıysa o gidiyor özele” diyen Gümüşkaya, özel şirketlerin çayı çok ucuzdan aldığını söylüyor.
Emeklerinin karşılığını kesinlikle alamadıklarını söyleyen Gümüşkaya’ya göre fiyatlar sabit tutulmalı:
Özel olsun, devlet olsun hepsi sabit olmalı. Yağmur çamur demeden bu çay toplanıyor. Kontenjanın artması da talebimiz. Kota 15 ton bizim, günde 300 kiloyla 15 ton bir aya hayatta bitmez.
“Devlet bizi özele mahkum etti”
Kemalpaşalı diğer bir çay üreticisi Kemal Altunkaya da “Çayla alakalı çok şey var hangisini söyleyeyim” diye dert yanarak başlıyor konuşmasına ve şöyle devam ediyor:
Ben üç gündür çay veremiyorum. Günlük 100 kilo çay veriyorum, bir ton çayı 10 güne vereceğim. Özel şirket de bekliyor “İnşallah ÇAYKUR’a veremez, gelir burada çayı bana verir” diye.
Çok zor durumdayız devlet bizi özele mahkum etti. 4 liralık çayı 2,80 liraya alıyorlar. Millet alım yerlerinin önünde akşama kadar 100 kilo çay verelim diye bekleyecek.
“Özele hiç çay vermeyeceğim, kesinlikle ÇAYKUR’a vereceğim”
Çay, diğer pek çok tarım ürününe benzemiyor, sonraki mahsül gelmeden, tadı acılaşmadan bir an önce toplanması gerekiyor.
Ancak devlet “ancak şu kadar alırım” diyerek kontenjanını düşük tuttukça, özel şirketler ödeyeceklerini düşük tuttukça çay üreticisinin yaşadığı zorluk büyüyor.
"100 kilo 100 kilo vermekle ne olur? Çayın zamanı geçiyor. Çaylarınızı alacağız diyorlar ama almıyorlar” diyor Sebahat Altunkaya yağmurda, çamurda, çay alım yeri kapılarında devam eden mücadelelerini anlatırken.
Çayını kesinlikle ÇAYKUR’e vereceğini söyleyen Altunkaya, “ Özele hiç çay vermeyeceğim. Benim 3 ton çayım var. Onu da özele versem bana ne kalır?” diyor.
“Çay artık geçim kaynağı değil”
İstanbul’da yaşayan ancak çay sezonunda memleketi Kemalpaşa’ya çay toplamaya gelen Kerim Cancı’ya göre çay hasadının zamanıyla ilgili yaşanılan problemler, devletin uyguladığı politikalar ile ilgili:
Kota ve kontenjan politikaları sebebiyle ürettiğimiz, topladığımız çayları zamanında yetiştiremiyoruz. Bu da bizim ürün de verim almamızı engelliyor.
Devlet çayları almak istemiyor çünkü, özel sektöre daha çok pay bırakmak istiyorlar. Bunun danışıklı dövüş olduğunu bütün üreticiler biliyor.
Devlet 4 lira fiyat açıkladı, ‘Çok iyi’ diye algı yönetiyorlar ancak bugün üretici çayını 2,80 ile 3 lira arasında satıyor. Bu da üreticiye bir şey bırakmıyor.
Şu an insanlar da özele veriyor çayını. Devlet kafasına göre belirlediği kotasını alıyor. Bu politikalarla bizi özele mahkum ediyorlar.
Benim 20 ton çayım var. Bunun 10 tonunu devlete veremiyorum. Benim için bir geçim kaynağı değil çay. Geleneksel bir döngüye döndü artık. Çayım bahçede kalmasın, toplansın diye uğraşıyorum. Benim çocuğumu, ailemi geçindirecek bir kaynak olmaktan çıktı.Kaldı ki ben 20 tonla ciddi bir üretim yapıyorum. Benim dışımda bu köylerde bu kadar çaya sahip olmayan insanlar var ve başka geçim kaynağı olmayan aileler var.
Çay demek öğrenci okutmak demek, çay demek yaşlıları hastaneye götürmek demek, çay demek yemek demek… Maalesef artık bunları karşılayamıyor.
Başka bir çay üreticisi ise Cengiz Holding’in vergi borçları silinirken üreticiye yapılanları “Üreten biz, tüketen Cengiz İnşaat. 600 trilyon vergisini sildi. Kendi yandaşlarını kayırır başkasını değil. Vatandaşları kayırıyorum diye yandaşlarını kayıran iktidar, son dualarını ediyor; gidiyor” diyerek yorumladı.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesindeki Merkezi Uzlaşma Komisyonu, Cengiz İnşaat’ın 2005-2009 yıllarına ait 424,4 milyon liralık vergi cezasını 2016’da silmişti.
Hopa’da çay üreticisine abluka: 46 gözaltı
Kota ve kontenjan uygulamalarına karşı 27 Mayıs’ta Hopa Meydanı’nda bir araya gelerek çay fabrikasına yürümek isteyen Hopalı çay üreticilerine polis izin vermedi. Polisin çay üreticilerine müdahale ederken 46 kişi gözaltına alındı.
#Hopa’da çay üreticisine müdahale başladı pic.twitter.com/UJPE05RFq3
— Eren Dağıstanlı (@erendagistanli) May 27, 2021
Hopalı kadın çay üreticilerinin “çay bizim, fabrika bizim, emek bizim sahip çıkacağız; derdimizi söyleyeceğiz” diyerek yürüyüşe geçtiği sırada polis tarafından çembere alınan üreticiler; polisin gazlı ve kalkanlı müdahalesine maruz kaldı.
Gözaltına alınan 46 kişi ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
Eylemdekiler çay üreticisi değil mi?
Polisin müdahalesi sırasında bayılmasına rağmen ters kelepçeyle gözaltına alınan Güneş Altunkaya, sosyal medya üzerinden kendilerine yöneltilen “çay üreticisi değil bunlar” şeklindeki suçlamalara şu şekilde cevap verdi:
Biz yıllardır bu memlekette çay üreticisiyiz, çay topluyoruz. Ben küçük yaştan beri çay topluyorum. Hatta üniversiteyi çay sayesinde okudum. İşi olmayan kişi çay toplayarak aslında geçimini sağlıyor. Çay topluyor insanlar ve o parayla da çocuklarını okutuyor ve ev geçindiriyor.
“Polisin biri ‘Yalan bayılmıştır, altın gözaltına’ diyordu”
Hopa’daki üreticilerin taleplerini ve eylem sırasında yaşanılanları anlatan Altunkaya, “İki talebimiz vardı, iki talebimizden biri kontenjanın 30 kilo olmasıydı. Özel sektöre de mahkum olmamızdı. Özel sektöre çay satmak istemiyorduk” diyerek söze başladı.
Hopa Meydanı’nda toplandıktan sonra basın açıklaması yapmak için ÇAYKUR’un önüne yürümek istediklerini ancak izin verilmediğini söyleyen Güneş Altunkaya şöyle devam etti:
Çevik kuvvet tarafından saldırıya uğradık. O esnada üç kere gözaltına alınmak istendim ve Hopa halkı tarafından kurtarıldım.
Dördüncüsünde gözaltı olurken, ufak bir kriz geçirdim ve bayıldım. O sırada yerde baygınken, hatırladığım kadarıyla beni ters kelepçeyle gözaltına almaya çalışıyorlardı.
Polisin biri şu cümleyi söylüyordu: Bu kesin yalan söylüyordur, yalandan bayılmıştır, alın bunu gözaltına. Alın atın arabaya
Görüyoruz ki emeğimizin karşılığını şiddetle alıyoruz. Bu nasıl bir şeydir biz de anlamamışız!
Fındıklı’da çaylar yola döküldü
"Çayda sömürüye son" ve "Servetiniz bizden çaldıklarınızdır" yazılı pankartlarla Fındıklı Meydanı’nda toplanan üreticiler çayda kota ve kontenjan uygulamalarını protesto ettiler.
Fındıklılı üreticiler yanlarında getirdikleri çayları karayoluna dökerken, üreticiden yana çay politikaları talep ettiler.
Üreticilerin yaptığı eylemde konuşan Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, özel sektörün verdiği acımasızca fiyatlarla çay üreticisine yüklendiğini dile getirdi.
Fındıklı Belediye Başkanı: Kota ve kontenjan uygulamaları tefecilerin iştahını kabarttı
Çay ve ÇAYKUR hakkında her gün üreticinin aleyhine gelişmeler yaşandığını söyleyen Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada çay tarımında yaşanan sorunları şu sözlerle değerlendirdi:
Her tarım ürününde olduğu gibi ulusal/uluslararası sermayenin oynadığı oyunlar ve siyasal iktidarlar tarafından uygulanan yanış politikalarla çayımızı yani bizi bitiriyorlar. Toprağımızdan yaşamımızdan koparıyorlar.
Bölgede ÇAYKUR’un çay tarımının başlangıcında kota ve kontenjan uygulaması üretici ile sanayici arasında oluşmuş olan tefecilerin ve özel sektörün iştahını kabartmıştır.
Taban fiyat olarak açıklanan kilogram başına 3,87 lira, üretici aleyhine düşürülmüş ve 2,80 liralık birim fiyattan aracılar ve özel sektör çay almaya başlamıştır.
Çay öyle bir bitkidir ki zamanında toplamazsan tarlada satamayacak durumda kartlaşır. Bu nedenle üretici iki cenderenin arasına sıkıştırılarak özel sektörün taban fiyatın çok çok altında ürününü almasına razı olur.
Çay’ın ve üreticinin üç acil ve olmazsa olmaz derecede önemli bir sorununun çözüm beklediğini söyleyen Çervatoğlu, bu sorunları şu şekilde sıraladı:
1- Kota Kaldırılmalı, çay üreticisi kota sorununa sıkıştırılmamalıdır. Nitelikli ve sağlıklı bir üretim planlaması yapılmalıdır.
2- Dönüm başına uygulanan kontenjan sorunu ÇAYKUR tarafından üretim planlaması ile birlikte çözülmelidir. Üretici çayım tarlada kalacak korkusuyla özel sektöre mahkum edilmemeli.
3- Her yıl açıklanan taban fiyat gerçekten taban fiyat olmalıdır. Taban fiyat olarak açıklanan fiyatın altında özel sektörün yaş çay alımını yapamamalı ve yaptırımlarla birlikte yasaklanmalıdır.
ÇAYKUR’un Varlık Fonundan çıkarılarak gerçekten çay üreticisinin kurumu haline dönüştürülmesi gerektiğini söyleyen Çervatoğlu “Çay üreticisinin taraf ve içerisinde değişmez olarak yer aldığı çayın tüm bileşenleriyle birlikte çay kanunun çıkarılması sağlanmalıdır” dedi.
Rize il başkanlarından ortak açıklama
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Deva Partisi ve Doğru Parti Rize İl Başkanları ÇAYKUR Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü önünde yaptığı açıklamayla, “Çayımız her şeyden önemli ve siyaset üstüdür. İktidarıyla muhalefetiyle bir olalım. Rize için gereğini yapalım” çağrısında bulundu.
2021 yılı yaş çay kampanya sezonununun yine hayal kırıklığı ile açıldığını söyleyen iş başkanları, “Sezon başında açıklanan dekar başına 600 kilogramlık kota ve kontenjan kısa bir süre içerisinde kontenjanın 15 kiloya kadar inmesiyle üreticinin sevinci kısa bir sürede kursağında bırakılmıştır” ifadelerini kullandı.
ÇAYKUR’un kampanya sezonunun hemen başında 15 kilo kontenjan uygulamasının anlaşılır bir durum olmadığını aktaran parti temsilcileri, şöyle devam etti:
4 lira olarak açıklanan çay fiyatının özel sektörde 2,80’lere kadar inmesi kabul edilebilir değildir. Üstelik özellikle yüksek kesimlerde henüz yoğun bir şekilde çay toplanmaya başlanmamıştır.
Buna rağmen uygulanan bu kontenjanla, müstahsillerimizin emeklerinin karşılıklarını almaları mümkün değildir. Üreticilerimiz bilerek özel sektöre yok pahasına mahkum bırakılmaktadır.
Oluşturulan bu sağlıksız ortam çay müstahsili olduğu kadar ufak sermayelerle fabrika işleten işletme sahiplerini de kötü etkilemektedir. Hükümetin sadece yüksek sermayeli fabrika sahiplerini destekleyen politikaları ile küçük sermayeli fabrikalar adeta fason üretim merkezleri haline gelmiştir.
‘’Rize senden Rize için elinden geleni yapmanı bekler”
“Yıllardır tartışılan ancak hükümet tarafından bilerek buzdolabında bekletilen yaş çay kanunu bir an önce çıkarılmalıdır” diyen Rize il başkanları bu yolla taban fiyatın altında yaş çay alımının da önüne geçileceğini söyledi:
Çıkarılacak bu kanunla ÇAYKUR’un daha verimli hale gelmesi ve organizasyon kabiliyetinin arttırılması sağlanacaktır. Çıkarılacak çay kanunu ile kontenjan sorunu giderilebilecektir.
Çay Kanunuyla müstahsillerin sorunları çözüme kavuşturulacağı gibi ufak sermayeli fabrika sahipleri de desteklenerek onların da mağduriyetleri giderilmiş olacaktır. Müstahsilimiz kazanacak, çayımız da sanayisi ile birlikte yüksek değer bulacaktır.
Yani özetle sorunlar belli olduğu gibi çözümleri de mevcuttur. Çay sorunu kesinlikle çözümsüz değildir. Sadece sorunları çözecek siyasi bir irade aranmaktadır. Vatandaşlarımızın talebi çay sektöründeki sıkıntılara karşı yetkililerin yıllardır tıkadıkları kulaklarını Rizeli hemşerilerimizin sesine açmaları ve mağduriyetlerinin giderilmesidir.Büyük Rizeli Ekrem Orhon’un meşhur sözüyle sesleniyoruz: Rize senden Rize için elinden geleni yapmanı bekler.
© The Independentturkish