"Kara alanlarında sürdürdüğümüz çalışmaların da sonuçlarını almaya başladık. Açılan kuyular yanında daha önce 'petrol yok' diye üzerine beton dökülen kuyulardan da petrol üretmeye başladık. Sadece son bir ayda üç yeni kuyuda petrol keşfettik"
Bu sözler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 27 Mayıs darbesinin 61. yılında Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında dile getirildi.
Erdoğan, konuşmasında Türkiye'nin devam eden petrol ve doğalgaz aramalarıyla bilgi verirken yeni açılan üç kuyuyla birlikte petrol üretiminin günlük 61 bin varile çıktığını da söyledi.
Şehir efsanelerine konu olan beton dökülen petrol kuyuları
Erdoğan'ın konuşmasında yer verdiği "Üzerine beton dökülmüş kuyular" ifadesi ise Türkiye'de şehir efsanelerine konu olmuş bir iddia.
İnanışa göre Türkiye'de aslında çok petrol var. Yapılan aramalarda petrol de bulundu. Ancak Türkiye'nin zenginleşmesini istemeyen çevrelerin etkisiyle bu kuyuların üzerine zamanında beton dökülüp kapatıldı.
Bu sohbetlere denk gelmeyen yok gibidir. Peki gerçek ne? Beton dökülen kuyular iddiası doğru mu?
Bu sorunun cevabını Türkiye'de petrol arama ve çıkarma işlemlerini yapan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) eski yöneticilerinden olan enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir verdi.
"İlgili kurumlar adam gibi yanıt vermediği için efsaneler devam ediyor"
Pamir, bu yöndeki iddialara tepkili. "Bir kere beton dökmek diye bir şey yok" ifadesini kullanan Pamir, "Halk arasında konuşuluyor ama bu konulara yanıt vermesi gereken başta TPAO olmak üzere ilgili kurumlar adam gibi yanıt vermediği için o efsaneler devam ediyor" dedi.
"Yapılan işlemin adı çimento tapalama, kanun ve mevzuat emrediyor"
Bazen "Beton döktüler" yerine "Cıva döktüler" diyenlerin de çıktığını hatırlatan Pamir, söylentilere neden olan işlemi şöyle anlattı:
Bir kuyuyu deldiğinizde petrole, doğalgaza da rastlayabilirsiniz ya da bir şeyde bulamayabilirsiniz. Bazen binlerce metre derine inersiniz. Petrol ve doğalgaz bulsanız dahi önce petrolün o günkü fiyatlarına, petrolün ne kadar derinde olduğuna, verimliliğine bakarsınız. Bunun için testlerini, karotlarını yaparak o günkü şartlarda bu kuyudan üretim yapmak verimli mi değil mi diye bakarsınız. Şayet yeterli verimliliği yok ise veya o günkü şartlarda o petrolü çıkarmanın maliyeti üretiminden elde edilecek gelirden daha fazla ise Petrol Kanunu ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün mevzuatı gereği gelecek yıllarda değerlendirmek amacıyla kuyunun sadece giriş kısmına çimento tapa yaparsınız. Çünkü açık bırakılırsa içine düşen canlılar olabilir ya da kuyudan sonradan ekonomik değeri olmayan kısa süreli akış olarak çevre kirliliğine yol açabilir. Çevrede yaşayan insanlar, kimi zaman tanık oldukları çimento tapalamanın ne olduğunu teknik olarak bilmediklerinden bunu farklı bir iş yapılıyormuş gibi algılayabiliyorlar.
"Dünyada da bilinen ve uygulanan bir yöntem"
Pamir, hemen üretime konmayan kuyuların "geçici terk" adı verilen uygulama ve mevzuat gereği çimentoyla tapalanmasının tüm dünyada bilinen ve uygulanan bir yöntem olduğunu söyleyerek, "Beton veya cıva dökmek diye bir şey söz konusu değil. Bunu dünyada petrol piyasasında söylesen adama gülerler" diye konuştu.
"İhtiyaç halinde rahatlıkla açılabiliyor"
Petrol bulunan ancak çimento tapa yaparak üstü kapatılan kuyuların sonradan üretim amaçlı açılabileceğini de kaydeden Pamir, "Petrol varilinin 10-15 ve 110 dolar olduğu dönemler de görüldü. Diyelim ki bir kuyu açtığınızda o günkü koşullarda petrolün varili 10-15 dolar. Bu durumda petrolü çıkarmak daha maliyetli. O zaman çimento tapayla girişini kapatırsınız ancak petrolün varili 70-80 dolara geldiğinde basit bir sondaj işlemiyle yeniden açıp üretime başlayabilirsiniz" değerlendirmesinde bulundu.
"Geçmişte görev yapmış insanları zan altında bırakmak doğru değil"
Bu tür açıklamalarla geçmişte petrol aramalarında bulunmuş, görev yapmış yurtsever insanların da zan altında bırakıldığını iddia eden Pamir, "Geçmişte görev yapan insanların hepsi alanında uzman insanlardı. Yeni bir keşif olabilir, bir başarı hikayesi yazmak istiyorsunuz olabilir. Ama bunu yaparken geçmişte görev yapmış insanları kötüleyecek şekilde konuşmalar yapmak doğru değil" ifadelerini kullandı.
Halen 1991'deki üretim miktarı yakalanamadı
Pamir ayrıca keşfedilen üç kuyu ile birlikte Türkiye'nin günlük üretiminin 61 bin varile çıkacağının söylendiğini hatırlatarak, "Oysa 1991 yılında Türkiye'nin günlük üretimi bir ara 74 bin 540 varili gördü. Yani bugün açıklanan rakamın bile üstüne çıkılmıştı" iddiasında bulundu.
"1950'lerde açılan bir kuyunun o günkü şartlarda kapatılması normal"
Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz da "Beton dökülen kuyular" iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
Öncelikle Erdoğan'ın bahsettiği kuyuların ne zaman açılıp kapatıldığı bilinmiyor. Ancak diyelim ki 1950'lerde açılan bir kuyunun o günkü şartlarda kapatılması normal. Çünkü o günlerde petrol ucuzken, çıkarma maliyetleri yüksekti. Her bir kuyunun hikayesi farklıdır. Kuyular kazılmıştır, hemen üretime geçilmesinin ekonomik olmadığına karar verilmiştir. Bu o günkü şartlarda yanlış bir karar değil. Ancak petrol fiyatları yeniden yükselişe geçince kapatılan yerlerde yeniden araştırma yapılmış olabilir.
Türkiye'nin yıllık ihtiyacına yüzde 1 katkı sağlar
Türkyılmaz, Erdoğan'ın bahsettiği üç kuyuda da belirtilen miktarların doğru olması halinde üretime geçilmesinin Türkiye'de yapılan petrol üretimini yüzde 10 oranında artırabileceğini belirterek, "Türkiye'nin yıllık petrol ihtiyacı 40 milyon ton. Yani toplam ihtiyaca sağlayacağı katkı ise yüzde 1 civarında" dedi.
Trakya'da petrol bulunduysa önemli
Türkyılmaz, Erdoğan'ın açıklamasına yeni keşfedilen üç kuyudan birinin Trakya'da olduğunu söylediğini kaydederek, "Bu bölgede doğalgaz çıkıyordu ama şimdi petrol çıktıysa bu önemli bir gelişme" diyerek sözlerini bitirdi.
© The Independentturkish