TTB Okul Çalışma Grubu'ndan çağrı: Tedbirler alınsın, okullar açılsın

TTB bünyesinde oluşturulan çalışma grubu farklı alanlardan uzmanların da katıldığı bir çevrimiçi basın toplantısıyla tedbirlerin alınarak okulların açılması çağrısında bulundu

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Okul Sağlığı Çalışma Grubu okulların önlemler alınarak açılması çağrısı yapmak için çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi / Fotoğraf: TTB

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Okul Sağlığı Çalışma Grubu salgın yönetiminin okulları kapatmasının çocuklarda yarattığı olumsuz sonuçlara dikkat çekmek ve okulların önlemler alınarak açılması çağrısı yapmak amacıyla çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Toplantıya Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Türk Toraks Derneği, Türkiye Milli Pediatri Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği katkı sundu.

TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, basın toplantısının açılışında uzun bir zamandan bu yana bilim insanlarına dönük süren ve son olarak Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a yönelen saldırılara tepki gösterdi ve hiçbir karanlığın bilimin ışığını söndüremeyeceğini belirtti.

“Öğretmenler aşılanmalı”

HASUDER Çocuk Sağlığı Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Burcu Cantürk Tokuç öğretmenlerin aşılamaları tamamlanarak, filyasyon ve HES kodu uygulamalarında sıkı bir takip uygulanarak, havalandırma sistemleri uygun hale getirilerek, maske-mesafe-hijyene dikkat edilerek okulların bir an önce açılması gerektiğini söyledi.

Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Dr. Koray Başar salgın yönetiminde alınan tedbirlerin psikososyal etkilerinin en az tedavi süreci kadar önem taşıdığına dikkat çekti. Başar çocukların bedensel, zihinsel, ruhsal ve insan ilişkilerindeki gelişimi için okulun büyük önem taşıdığını kaydetti.

"Okulların açık olması salgının yayılmasında önemli bir kaynak değil"

Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Haluk Çalışır bilimsel çalışmalara göre okulların açık olmasının salgının yayılmasında önemli bir kaynak olmadığını belirtti. Çalışır, Milli Eğitim Bakanlığı’nın planlamalarında hijyenin ön plana çıkarılmasının yanı sıra virüsün havadan bulaşması itibariyle havalandırmanın başlıca vurgu noktası olması gerektiğini ifade etti.

ulkeler.jpg
Bazı Avrupa ülkelerinde 2020 sonbaharında ilkokullarda maske, izolasyon ve karantina uygulamaları / Grafik: Cesuroğlu & Kölemen

 

Çocuk Romatoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur pandemi döneminde çocuk gelişiminin büyük sekteye uğradığını dile getirirken, çocukların fiziksel aktivitelerini özgürce sağlayabilecekleri adımların derhal atılması gerektiğini söyledi.

HASUDER Çocuk Sağlığı Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Türkan Günay okulların hijyen sorunlarının bakanlık raporlarına dahi yansıdığını fakat bu sorunun okulların açılmasının önünde bir engel olamayacağını vurguladı. Günay, okulların kapatılmasının çocukların toplumla ilişki kurmasına ket vurduğunu da belirtti.

TTB Okul Sağlığı Çalışma Grubu üyesi ve aynı zamanda okul hekimi olan Dr. Gülgün Kıran “okul sağlığı ve güvenliği” kavramının bütünlüklü değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti. Kıran, kamu okullarının öğretmen açığı, personel istihdamı, temizlik uygulamaları gibi başlıklarda geri bırakıldığını da ifade etti.

“Okulları kapatma kararı bir kaynak sorunu değil, bir siyasi irade sorunu”

Siyaset bilimci Dr. Aysuda Kölemen dünyadaki farklı örneklere bakıldığında okulları kapatma kararının bir kaynak sorunu değil, bir siyasi irade sorunu olduğunun altını çizdi. Çocuk mutluluğunun ileride olduğu ülkelerde okulların kapanmadığını aktaran Kölemen, “Türkiye’de ise okullar kapatıldı, sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri sonlandırıldı, kadro alımları durduruldu, bütçeler azaltıldı, çocuklar işçileştirildi veya denetimsiz dini eğitim kurumlarına gönderildi” diye konuştu.

TTB II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten salgının başından bu yana Sağlık Bakanı kadar Milli Eğitim Bakanı’nın da başarısız olduğunu dile getirdi.

TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Çiğdem Arslan ise okulların kapatılmasının acil servislere nasıl yansıdığına ilişkin bir aktarım yaptı: 

“Son bir yıldır uzaktan eğitimi alamayan, tamamen okulu bırakan, çalışmaya başlayan, çocuk işçi olarak yaralanıp acile başvuran hasta sayımız arttı. Benzer şekilde çocuklara yönelik şiddet arttı. Bu çocuklar evde, sokakta oynarken değil; iş kazası veya ev içi şiddet sonucu yaralanmaktalar”

Dr. Tomris Cesuroğlu, Dünya Sağlık Örgütü’nin de salgında okulların açık kalması gerektiğine dair görüşünü  aktararak, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nin okulların kapanması konusundaki uyarılarını şu şekilde aktardı:

  • Daha hızlı bulaşan varyantların varlığında dahi okulların toplumdaki bulaşmaya belirgin etkisi olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur.
  • Sadece okulları kapatarak pandemiyi kontrol altına alamazsınız.
  • Toplumda vaka sayıları artıyor olsa dahi fiziksel mesafe, maske, el hijyeni ve havalandırma gibi önlemleri yaş dönemlerine uygun bir şekilde uygulanmasıyla okulların açık kalmasını sağlayabilirsiniz.
  • Okulların kapanmasına en son çare olarak başvurulmalıdır.
  • Okullar ilk açılan yerler olmalıdır.
  • Çocuklar ve gençler onların hayatını etkileyen bu tür kararların alınmasında ve uygulanmasında, önceliklerin belirlenmesinde söz sahibi olmalıdır.

“AVM'leri, fabrikaları açık tutup okulları kapatan tek ülke olduk”

Basın açıklamasını ise TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu okudu.

Cesuroğlu, ülkemizde salgın yönetiminin önemli bir çarpıklığının eğitim kurumlarıyla ilgili olduğunu hatırlattı.

"Dünya üzerinde AVM'leri, fabrikaları açık tutup okulları kapatan tek ülke olduk. Türkiye OECD ülkeleri arasında ilkokulları açık ara ile en uzun süre kapatan ülke olmuştur" diye konuşan Cesuroğlu ülkemizde ve dünyada yapılan çalışmaların sonucu olarak ortaya konulan değerlendirmeleri paylaştı.

nasil.jpg
Vaka sayıları ve test pozitiflik oranlarına göre okulların açık tutulması kararının nasıl alınabileceği konusundaki öneriler / Grafik: Cesuroğlu & Kölemen

 

Bilimsel verilere göre çocukların COVID-19 nedeniyle tehlikede olmadığını ve virüsün toplumda yayılımında tehlikeli olmadığını aktaran Cesuroğlu, daha sonra ise okulların kapatılmasının olumsuz etkilerini 10 maddede şu şekilde sıraladı:

  1. Yakın temaslı çocukların ve gençlerin okullara gönderilmemesi için temas takibi ve ‘filyasyon’ uygulamasının geliştirilmesi
  2. Gerek ‘filyasyon’ uygulamasında, gerekse aile hekimlikleri ve hastanelerde belirti gösteren çocukların mutlaka test edilmesi, çocuklar için test kriterlerinin net bir şekilde belirlenmesi ve uygulanması
  3. Okullarda HES kodu uygulamasının daha sıkı bir şekilde uygulanması ile pozitif ya da yakın temaslı öğrenci ve öğretmenlerin okullara alınmaması
  4. Pencereleri açılmayan sınıfların derslik olarak kullanılmaması için gerekli denetim yapılması
  5. Ders süresince 20 dakikada bir 2-3 dakika sınıfların hem pencere hem kapı açılarak havalandırılması, teneffüs boyunca sınıfın havalandırılması
  6. Okulda görev yapan tüm yetişkinlerin bina içinde olduğu sürece maskelerini çıkarmaması, burun, ağız ve çeneyi kapatacak şekilde kullanmaya dikkat etmesi
  7. Öğretmenler odasına aynı anda girecek öğretmen sayısının sınırlanması, pencerelerin düzenli açılması, yeme içme gibi maskeyi indirmeyi gerektirecek faaliyetlerden kaçınılması, bunların sıkı bir şekilde denetlenmesi
  8. Yerel düzeyde karar vericilerin kapanma kararını bölgedeki epidemiyolojik göstergeler ve uygulanan önlemler çerçevesinde belirlemesi
  9. Yazın okulların açık kalmasının gündeme alınması ve yaygın telafi dersleri yapılması
  10. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlıklarının okullarda görülen yetişkin ve öğrenci vakalar ve okul içi bulaşmanın olup olmadığı, varsa ne ölçüde olduğu konusundaki verileri şeffaf bir şekilde toplumla paylaşması

Cesuroğlu, açıklamayı şu sözlerle sonlandırdı:

“Artık ülke olarak okullarımızı açık kalması gereken, toplum için elzem yerler sınıfına almamız gereklidir. Artık, pandemi kontrolü için çocuklardan daha fazla fedakârlık istenmemelidir. Ya çocukların, ailelerin ve öğretmenlerin güvenliği ya da çocukların okula gitmesi gibi sahte bir ikileme düşmemeliyiz. Devletin görevini yapmasını, gerekli tüm önlemleri alarak öncelikle okul öncesi eğitim kurumlarını, ilkokulları, köy ve belde okullarını ve özel eğitim merkezlerini, ikinci olarak ortaokulları, üçüncü olarak liseleri güvenli olarak açmasını ve açık tutmasını talep ediyoruz. Biz bunu başarabileceğimize gönülden inanıyoruz. Gereken neyse yapalım. Çocuklarımız için, okulları açalım”

 

Independnet Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU