Geçen sene gerçekleşen 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne, PR'cı vetosu (ya da kayırmaları) nedeniyle akredite olamamıştım.
Olsun, varsın olsun sağlık olsun, derdim akredite olmak değil, festivaller aracılığıyla izleyiciyle buluşan filmleri sıcağı sıcağına beyaz perdede seyredebilmek ve elbette değerlendirebilmek.
Dolayısıyla bu festivalden En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil beş ödül birden kazanan ve benim gibi seyredemeyenlerde merak uyandıran Azra Deniz Okyay'ın Hayaletler filmini de uygun koşullar olmaması nedeniyle bugüne dek izleme imkânı bulamamıştım.
Ne diyelim, geç olsun da güç olmasın; neyse ki 17 Nisan'dan itibaren sadece MUBI'de seyirciyle buluşacak olan bu filmi bu sayede ben de MUBI'nin sağlamış olduğu bir ön gösterim imkanıyla seyretmiş oldum.
57. Antalya Film Festivali'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Nalan Kuruçim ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne layık görülen Emrah Özdemir'in yanı sıra Dilayda Güneş ve Beril Kayar'ın da performanslarıyla dikkat çektiği film, günümüz İstanbul'unu ve yaşadığımız çağın kaotik ruhunu anlamaya çalışırken, kadın karakterlere ve onların dünyayla dertlerine odaklanıyor.
Yeni Hayat, Yeni Türkiye, Yeni Rezidans ve… Hayaletler
Yönetmen: Azra Deniz Okyay / Oyuncular: Dilayda Güneş, Beril Kayar, Nalan Kuruçim, Emrah Özdemir, Ahmet Turan / Süre: 90 dakika
Azra Deniz Okyay'ın Hayaletler adlı bütçesi düşük, derdi büyük bu filmi, baştan size söyleyeyim; izlerken benim içimi ve ruhumu daralttı.
Ama bunu film kötü olduğu için değil tam aksine, yapmak istediği şeyi olabildiğince başardığını belirtmek için rahatlıkla dile getiriyorum.
Polis devleti, şehrin mültecileri, kadınların mücadelesi, toplumun muhafazakarlaşması, mahalle baskısı, bir tarafta kentsel dönüşüm, İstanbul'un kaosu, hayat mücadelesi veren insanların üzerine çöken geçmiş yaşamların tortusu diğer tarafta yeni hayatlar ve yeni rezidanslar vadeden bir yeni Türkiye tablosu…
Kimileri bu durumu tribünlere oynayan oldukça hesaplı bir yaklaşım olarak görmüşse de bence her biri kendi başlığının altında bambaşka derinlikli hikayeler çıkarabilecek tüm bu konuları tek bir günde geçen böylesi bir filmde cesurca harmanlayarak, seyirciyi filmden koparmayacak bir akıcılıkla anlatabilmek gerçekten takdir edilmesi gereken bir başarı.
Üstelik filmin sosyo-politik çatışmasındaki gerilimi her ne kadar düşük bütçesi nedeniyle sadece bir kere görebildiğimiz bir helikopterin film boyunca sıklıkla duyduğumuz sesi ve bir iki polis memurunun varlığından ibaret olsa da film boyunca bu küçük unsurların bende bıraktığı etki her an Sefiller (Les Misérables, Ladj Ly, 2019) filmindeki gibi bir kargaşaya doğru evirilebileceği yönündeydi.
Tamam, kabul ediyorum; filmin kadraja aldığı ortam tam olarak bir distopya olmayabilir; ancak tasvir ettiği dünya, ilerleyen süreçte bir kaosa sebep olabilecek öfkenin sebeplerini ve gerilimini ilginç bir şekilde seyirciye geçiriyor.
Nihayetinde evet ortada imkansızlıklar içinde kotarılmaya çalışılmış bir film var ama eğer maddi ve manevi olarak daha fazla desteklenmiş olsaydı daha iyisini de ortaya çıkarabileceğini gösteren emareleri de içinde barındırıyor.
Yıkılmakta olan şehrin sakinleri
Daha önceki iki kısa filminde de kadın karakterlere ve toplumun kıyısında kalmış hayatlara odaklanmayı seçen Azra Deniz Okyay, bu ilk uzun metrajında usta işi bir görsel-işitsel atmosfer kuruyor.
Görüntü yönetmeni Barış Özbiçer'in, müziklere imza atan Ekin Fil'in ve filmin içinde önemli bir yere sahip dansın ritmini kurguya taşıyan Ayris Alptekin'in de ortaya çıkan bu yetkin sinema diline katkıları büyük.
Filmi özetlemek gerekirse; Türkiye genelinde saatler süren elektrik kesintilerinin yaşandığı kıyametvari bir günde, dansçı olmak isteyen Didem'in, hapisteki oğluna para yollamak isteyen İffet'in, kentsel dönüşüm fırsatçısı Raşit'in ve çocuklara gönüllü sinema dersleri veren Ela'nın yolları Sucular mahallesinde çakışır.
Protesto hareketlerinin ön saflarında yer alan gençlerin bulunduğu bir çevrede yaşayan ancak akranları kadar politik şeylerle pek ilgilenmeyen, bunun yerine bir otelde kat görevlisi olarak çalışan Didem, yöneticisiyle yaşadığı bir tartışma sonrasında işinden ayrılır.
Zaten onun hayali de bir dansçı olmaktır ve yakın arkadaşı ile bir hiphop yarışmasına hazırlanıp danslarıyla kendilerine daha farklı bir hayat yaratma mücadelesindedir.
Ancak onun profesyonel bir dansçı olma konusundaki bu hayalini kadınları hor gören zihniyetler içinde gerçekleştirmesi öyle pek kolay değil gibidir.
İşlemediği bir suçtan dolayı hapsedildiği söylenen ve hapisteki koğuş ağaları tarafından haraca bağlanan oğlunun orada güvende olmasını sağlamak için sürekli para denkleştirmeye çalışan İffet, belediyede sokak temizleyicisi olarak çalıştığı işinden kazandığı ona yetmeyince çözümü çaresizce başka kapıları çalmakta bulur.
Yurt dışındayken, şehir plancısı mimar babasını kaybedince Türkiye'ye dönerek Cihangir'de yaşamaya başlayan, ancak eskiden beri hatıraları olan şimdilerde ise kentsel dönüşümün kaçınılmaz sonuçlarından etkilenen Sulukule'ye gönderme yapılan bir mahallede yaşama tutunmaya çalışan gençlere dersler verirken Didem ile tanışan ve onunla yakın arkadaş olan feminist aktivist Ela bir taraftan da bölgenin sakinlerini evlerini terk etmeye zorlayan belediyenin usulsüzlüklerini ortaya çıkarmaya çalışır.
Hükümet yetkilileriyle olan bağlantılarını yasa dışı konut geliştirme fırsatlarından yararlanmak için kullanan, kendisi de kentsel dönüşüm gereği, eski evinden devlet tarafından zorla çıkarılmış olmasına rağmen, yeni verilen evini şişirilmiş fiyatlarla yerinden edilmiş Suriyeli göçmenlere kalabalık bir koğuş düzeniyle kiralayan Raşit ise yasa gereği yıkılamayan tarihi eser binalara gizlice yaptığı müdahalelerle bu binaların doğal bir şekilde kendiliğinden çöküşünü hızlandırmaktadır.
İktidara tapan bir bireye dönüşen Raşit ayrıca, bir yurttaşlık görevi kisvesi altında mahallesinde olan biten her şeyi telefonuyla kayıt altına alıp yetkililere göndererek onlara yaranmaya çalışmaktadır.
İşte yolları sürekli kesişen bu dört karakterin, İstanbul'un birkaç kilit semtinde düğümlenen ve büyük bir elektrik kesintisinin yaşandığı tek bir günde geçen hikayesi aslında bu mahallenin de hikayesi.
İstanbul'un şimdiki zamanının, toplumsal eşitsizliklerin, kent politikalarının, göçlerin bir güne sığdırılmış bir tasviri.
Eski İstanbullular, yeni İstanbullular
Azra Deniz Okyay, bugünü anlatırken, yakın geleceğe dair bilim kurgu filmlerinden çıkmışa benzeyen bir İstanbul tasvir ediyor; bu hem eski İstanbulluların hem de yeni İstanbulların bir tasviri.
Büyük bir dönüşüm geçiren ülkede, geçmişin hayaletleri şehrin üzerinde acı içinde gezinirken artık yıkılmakta olan aynı şehirde bir hayalet gibi yaşam mücadelesi verenlerin depresif öyküsünü anlatan filmde hayaletler her yerdeler; karanlığa bürünen şehirde, merkezden uzakta, kenar mahallelerin duvarlarında, izbe binaların arasında Araf'ta kalmış gibiler.
İstanbul'u ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan irdeleyerek İstanbul'un modernleşme sürecinin bilinmeyen yeni demografik yapısına ışık tutmaya çalışan bu film sinematografik etki yaratmak için biraz abartılmış görünse de yüzümüzü ön cephesi makyajlanmış kartpostal görünümlü rezidansların gölgesinin düştüğü yerlere çevirdiğimizde acı gerçekle yüzleşmemiz ne yazık ki kaçınılmaz.
Evet, filmin ele aldığı tüm bu konular ne yazık ki çok uzağımızda değil; oturduğumuz dairelerin kullanmayı unuttuğumuz arka balkonlarına çıktığımızda bile yüz çevirdiğimiz tüm bu gerçeklerin olduğu gibi gözünüze çarpacağına ve sonrasında hayatın nabzını tutmaya çalışan bu filmin ele aldığı şeylerin abartılı olmadığını düşüneceğinize eminim.
Yine de her gün yeni bir kaosun yaşandığı şu güzel ve yalnız ülkemizde kendisine has stiliyle, kadın karakterleri ön plana çıkararak her şeye rağmen ayakta kalmaya ve umuda bir çağrı yaptığını düşündüğüm Azra Deniz Okyay'ın bu filmi şu an ne olup bitiyorsa ona bakıyor, İstanbul'da hayatımızın bir gerçeği olmuş meseleleri toplumcu bir gerçeklikle ele alıyor.
Son yıllarda yakamızı bırakmayan umutsuzluğa ve yıkıma, dansla ve içgüdülerini dinleyen karakterlere kendi yordamıyla bir cevap veriyor.
36. Varşova Film Festivali'nin Genç FIPRESCI Jürisi tarafından En İyi Film seçilerek Uluslararası Eleştirmenler Birliği (FIPRESCI) Ödülü'nün yanı sıra Yunan Parlamentosu tarafından verilen ve insan hakları konusunda en ilham verici filme sunulan İnsani Değerler Ödülü'nün (Human Values Award) bu yılki sahibi olan, 77. Venedik Film Festivali'nin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde Büyük Ödül ve ardından 57. Antalya Film Festivali'nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu dahil beş ödül birden kazanan Azra Deniz Okyay'ın ödülleriyle de dikkat çeken bu filmini 17 Nisan tarihinden itibaren MUBI'de izleyebilirsiniz.
Siz de bir bakın ve şehrin içinde dolaşan kendi hayaletinizle yüzleşin…
Haftanın diğer filmleri
Acayip İlişkiler
Yönetmen: Neeraj Ghaywan, Kayoze Irani, Shashank Khaitan, Raj Mehta / Oyuncular: Aditi Rao Hydari, Nushrat Bharucha, Fatima Sana Shaikh, Konkona Sen Sharma, Jaideep Ahlawat, Shefali Shah, Manav Kaul, Niloy Rashid Jaki, Abhishek Banerjee, Tota Roy Chowdhury, Armaan Ralhan, Inayat Verma / Süre: 142 dakika
Netflix'in Hint Dilinde Filmler kuşağında bu hafta gösterime giren Ajeeb Daastaans adlı bu film; bozulan ilişkilerde içten içe kaynayan karanlık duyguları beklenmedik şekilde tetikleyerek açığa çıkaran durumları inceleyen dört kısa filmden oluşuyor.
"Aldatıyorsan aldatılmaya da hazır ol…" diyen yeni evli bir kadından evindeki elektriği bile kaçak bir şekilde kullanan ve kızının geleceği için mücadele eden yalnız bir anneye, mutlu olmak için kendi gerçeğini bulmaya çalışan bir genç kızdan işaret dili sayesinde yeni bir ilişkiye yelken açan bir kadının yer aldığı bu dört farklı film anlattığı aşk, şehvet, heyecan ve şaşkınlık öyküleriyle tuhaf bir gerçekliği de ortaya koyuyor.
Aşkın Gelgitleri
Yönetmen: Buchi Babu Sana / Oyuncular: Panja Vaisshnav Tej, Krithi Shetty, Vijay Sethupathi, Sai Chand, Mamilla Shailaja Priya, Gayatri Jayaraman, Mahadevan, Rajeev Kanakala, Rajsekhar Aningi / Süre: 147 dakika
Aşk gerçekten harika olursa sadece tarih kitaplarına ve mezarlıklara ait olur; aşk, evliliğe dönüşür ve bir aile meydana getirirse hiç harika bir şey olmaz, bu yüzden aşk sadece tarihte vardır, geleceği yoktur…
Netflix'in Hint Yapımı Romantik Dramalar kuşağında bu hafta gösterime giren Uppena adlı bu filmde; balıkçılıkla geçinen bir topluluğa mensup bir ailenin oğlu, köyün başındaki adamın kızına âşık olur, ancak kızın eski kafalı babası bu birlikteliğe şiddetle karşı çıkar.
Bu genç adama göre aşk, Leyla ile Mecnun'un aşk hikayesi gibi olmalı, Devdas ile Paro ya da Romeo ile Juliet gibi çok özel ve eşsiz olmalı.
Ki onun aşk hikayesinde de gökyüzü ve denizin buluşması nasıl imkansızsa köylerine gelen üniversite otobüsünde karşılaştığı ve âşık olduğu güzeller güzeline kavuşması da bir o kadar imkansızdır.
Telugu sinemasının süper starı, Hindistan Ulusal Film Ödülü sahibi Vijay Sethupathi bu filmin başrolünde yer alıyor.
Barbie ve Chelsea: Kayıp Doğum Günü
Yönetmen: Cassi Simonds / Oyuncular: Laila Berzins, Nakia Burrise, Greg Chun, Jacob Craner, Kirsten Day, Lisa Fuson, Cassandra Morris, Cassidy Naber, Benjamin Pronsky, America Young / Süre: 60 dakika
Netflix'in Animasyonlar kuşağında bu hafta gösterime giren Barbie & Chelsea: The Lost Birthday adlı bu Barbie serisinin 38'inci filmi, Chelsea'nin başrolde olduğu ilk film.
Film; Barbie'nin en küçük kardeşi Chelsea'nin yedinci yaş günü için ailesiyle birlikte çıktığı macera dolu bir yolculuğu anlatıyor.
Margaret'in yapacak çok işi vardır, ancak Chelsea'ye ertesi gün yani doğum gününde tüm vaktini ona ayıracağına söz verir.
Böylelikle Chelsea, doldurulmuş pelüş oyuncakları ve kız kardeşleri Barbie, Skipper ve Stacie ile doğum gününü kutlamak için bir eğlence parkında mükemmel bir organizasyon planlar ancak buradaki eğlenceler için Chelsea hem yaş hem de fiziki olarak uygun bulunmaz.
Bunun üzerine Barbie, havuzları ve su kaydırakları olan ve doğum günleri için özel bir alanı olan başka bir yer bulur.
Doğum günü kutlamalarına bir gün önceden başlayan aile hep birlikte doyasıya eğlenirken havuzda küçük bir sorun yaşanır ve aktivitelerden sorumlu olan kişi Chelsea'yi suçlar, bu haksız ithama üzülen Chelsea odasına gidip uyumak ister, hem böylelikle doğum günü de daha erken gelecektir.
Fakat kızlar uyandıklarında takvimlerden ayın 11'i olduğunu görürler, oysa küçük kardeşleri Chelsea'nin doğum günü ayın 10'undadır.
Bunu öğrenen ve öğrenince de oldukça şaşıran Chelsea böylelikle doğum gününün kaybolduğunu anlar.
Üzüntüsünden bir çadırın altına saklanan ve oyuncaklarıyla bunun hakkında konuşan Chelsea dertleştiği papağandan bir orman adasında saklanan dilekleri yerine getiren büyülü bir mücevher olduğunu duyunca bunun kaybolan doğum gününü bulmak için bir fırsat olduğunu düşünür ve bu gizemli adaya doğru bir yolculuğa çıkar.
Onun bir anda ortadan kaybolduğunu fark eden Barbie, Skipper ve Stacie de kayıp kardeşlerini bulmak için onun gibi düşünüp iz sürmeye başlar.
Garez
Yönetmen: Nicolas Pesce / Oyuncular: Tara Westwood, Junko Bailey, David Lawrence Brown, Zoe Fish, Andrea Riseborough, John J. Hansen, Demián Bichir, Joel Marsh Garland, Bradley Sawatzky Duke, Bruno The Dog, Lin Shaye, John Cho, Betty Gilpin, Stephanie Sy, Steven Ratzlaff, Marina Stephenson Kerr, Jacki Weaver, Frankie Faison, William Sadler, Maria Anne Grant, Nancy Sorel, Ray Strachan, Adam Brooks, Ernesto Griffith, Tracy Penner, Frederick Allen, Adam Brooks, Jim Kirby, Robert Kostyra, Lorrie Papadopoulos, Robin Ruel, Stefanie Sherk, Derek James Trapp / Süre: 94 dakika
Tivibu'nun Alacakaranlık Kuşağı kategorisinde bu hafta televizyonda ilk kez ekranlara gelecek olan The Grudge adlı film; intikam hırsıyla dolu bir ruhun mesken tuttuğu eve bir şekilde yolu düşen herkesin maruz kaldığı dehşeti konu ediniyor.
Bekar bir anne, genç bir dedektif ile mahallesinde bulunan evde yaşanan bir cinayeti araştırmaya başlar; araştırmalarını ilerlettikçe evin, içinde yaşayanları ölüme mahkûm eden bir hayalet tarafından lanetlendiğini keşfederler.
Banliyöde bulunan evin sahibi genç kadın mahallesindeki laneti öğrenince, kendisini ve oğlunu lanetli evdeki şeytani ruhlardan kurtarmak için zorlu bir mücadeleye girer.
İkinci
Yönetmen: Brian Skiba / Oyuncular: Ryan Phillippe, Casper Van Dien, Jack Griffo, Lexi Simonsen, Richard Burgi, William Katt, Samaire Armstrong, William McNamara, Randy Charach, Jacob Grodnik, Chris Jai Alex, Gene Freeman, Tank Jones, James Logan, Nicole Reddinger, Christopher Troy, Esteban Cueto, Jennifer Wenger, Kellina Rutherford, Eric Perrodin, Anthony Oh, Veralyn Venezio, Laurie Love, Patrick McLain, Pete Porteous, Steve Seapker, Rachel Grodnik, Betsy Hume, Josh Tessier, Phillip Johnson, Vincent De Paul, Kia Mousavi, Kit Dale, Philip Nathanael, Acacia Melody, Reisa Miller / Süre: 93 dakika
Netflix'in Aksiyon Filmleri kuşağında bu hafta gösterime girmesi beklenen The 2nd adlı bu filmde Vic Davis, geçmişi başarılar ve zorlu görevlerle dolu bir gizli ajandır.
Bir delta takımının lideri olan Binbaşı Vic Davis, bir gün üniversitede okuyan oğlunu kaldığı yurttan almaya gider, ancak gördüğü üzere; oğlu Shawn ve yargıtay hakiminin kızı okulda kalan son kişilerdir.
Bunda bir gariplik fark eden Davis bu durumdan şüphelenir ve kıza, babasını arayıp bir sorun olup olmadığını sormasını istediğinde her şeyin bir tuzak olduğunu öğrenir.
Kısa süre içinde bu şüphesini haklı çıkaracak bir terör saldırısının ortasında kalır.
Üniversitede, aktif bir terör saldırısının tam ortasında kalan bu üçlü, buradan sağ çıkmak için büyük bir mücadele vereceklerdir.
Kendilerini bir anda yüksek riskli bir terörist operasyonunun içinde, tehlike altında bulan üçlü, buradan sağ çıkmaya çalışacaklardır.
Amerika'da silah bulundurma yasasına verilecek bir onaydan rahatsızlık duyan, karanlık ve bir o kadar da güçlü insanlar, bu yasayla ilgili kararı kendi lehlerine çevirme konusunda hâkimi ikna edebilmek için kızını Binbaşı Vic Davis'in elinden almak zorundalardır.
Ancak hâkimin kızından hoşlanan Shawn, onun yurttan sağ salim çıktığından emin olana kadar yanında kalır ve sonrasında kendisini ulusal bir terör olayının merkezinde bulur.
Kaçak Yolcu
Yönetmen: Joe Penna / Oyuncular: Anna Kendrick, Toni Collette, Daniel Dae Kim, Shamier Anderson / Süre: 116 dakika
Bazı yolculuklarda fedakârlık olmadan hayatta kalmak mümkün olmayabilir…
Netflix'in Almanya Yapımı Bilim Kurgu ve Fantastik Filmler kuşağında 22 Nisan'da gösterime girmesi beklenen Stowaway adlı bu sürükleyici filmde; Mars'a doğru yol alan üç kişilik ekip, kaçak bir yolcunun gemideki herkesin hayatını riske atmasıyla son derece zor bir seçim yapmak zorunda kalır.
Mars'a ikinci evimiz demek için ilk adımları atmak üzere iki yıllık bir Mars görevine çıkacak uzay gemisinde Fırlatma Destek Mühendisi olarak çalışan Michael, yaşadığı bir baygınlık sonucu gemide mahsur kalır, oysa onun bir an önce işlerini bitirip yalnız kalan kız kardeşine geri dönmesi gerekmektedir.
Bu yolculuk sırasında yanlışlıkla geminin yaşam destek sistemlerinde onarılamaz şekilde ciddi hasar ortaya çıkması ve planlarda olmayan bu kaçak yolcunun da sefere katılması sonucu kaynakların hızla azalmasıyla birlikte uzayda ölümle burun buruna gelen mürettebatın alması gereken çok zor bir karar vardır.
Eğer bu kararı veremezlerse Mars'a varmadan önce herkes yuvalarından milyonlarca mil uzakta oksijensiz kalıp ölecektir.
Mürettebattakiler oybirliği ile bir karar verseler de uzay gemisindeki tıbbi araştırmacı onların kararına karşı çıkar ve bu durum beklenmeyen olayları beraberinde getirir.
Kırmızı Ay
Yönetmen: Lois Patiño / Oyuncular: Rubio de Camelle, Ana Marra, Carmen Martínez, Pilar Rodlos / Süre: 84 dakika
Canavar denizdir. Yüzyıllardır uyuyor. Biz onun hayaliyiz.
MUBI'de 20 Nisan'da gösterime girmesi beklenen Red Moon Tide (Lúa Vermella) adlı bu filmde; Galiçya'daki bir sahil kasabasında zaman durmuş gibidir ve bu felçli köy halkı kendi aralarında sürekli hayaletler, cadılar ve canavarlardan bahsetmektedir.
Ama işin daha da ilginci; denizin ve ayın birbirine çok yakın olduğu körfezdeki bu köyde bir canavar, üç cadı, bir sürü hayaletin yanı sıra herkesin bulmaya çalıştığı gemi enkazında kaybolmuş bir de adam vardır.
İspanya'nın vahşi batı kıyısındaki bu kasabada yaşayan üç kadın, yakın zamanda denizde kaybolan bir denizci olan Rubio'yu büyülü sözlerle bulmaya çalışır.
Köylülerle ilgili yaptığı resimlerle sanat tarihimize eşsiz eserler bırakan Jean François Millet'in 1859 yılına ait Sabah Duası (L'Angélus) adlı başyapıtındaki çiftçi bir çiftin kendi tarlalarında dua ederken durduğu eserden alıntı yapan, Sergio Caballero'nun Finisterrae filmini hatırlatan, sade bir durgunlukla birlikte şiirsel görüntülerin birbirine harmanlandığı bu mitolojik doğaüstü hikayede kızıl ayın etkisindeki med cezirle birlikte halkın batıl inançları manzaraların ihtişamıyla seyirciye bir hipnotize edici bir ritüel yaşatır.
Psych 2: Yuvaya Dönüş
Yönetmen: Steve Franks / Oyuncular: James Roday Rodriguez, Dulé Hill, Timothy Omundson, Maggie Lawson, Kirsten Nelson, Corbin Bernsen, Sarah Chalke, Richard Schiff, Kurt Fuller, Jazmyn Simon, Kadeem Hardison, Allison Miller, Sage Brocklebank, Kristy Swanson, Christopher Heyerdahl, Nils Hognestad, Jimmi Simpson, Joel McHale, Antonio Cayonne, Clare Filipow, Gianni Ceraldi, Graeme Duffy, Jess Brown, Judith Maxie, Nicholas Holmes, Sasha Hayden, Sean Owen Roberts, Seth Ranaweera, Skylar Radzion / Süre: 89 dakika
2006 yapım aynı adlı diziden sinemaya uyarlanan ve beIN CONNECT'in Komediler kuşağında bu hafta gösterime giren Psych 2: Lassie Come Home adlı filmde; Santa Barbara Polis Departmanı Şefi Carlton Lassiter iş başında pusuya düşürülür ve ölüme terk edilir.
Ameliyat masasında felç geçiren Carlton, iyileşme kliniğinde alışılmadık ve muhtemelen doğaüstü olaylar görmeye başlar ve durumundan dolayı gördüklerinin gerçekliğinden endişe duyarak Shawn ve Gus'a ulaşır.
Böylelikle Shawn ve Gus, eski polis şeflerine yardımcı olmak için, Santa Barbara'ya geri dönerler.
Ancak eski topraklarında doğaüstü olayları içeren bu vakayı çözmeye çalışan ikili, kendilerini istenmeyen durumların içinde bulur.
Ortaya çıkardıkları şey, ilişkilerinin gidişatının da sonsuza dek değişmesine neden olur.
Sheela'yı Aramak
Yönetmen: Shakun Batra / Oyuncular: Ma Anand Sheela / Süre: 58 dakika
Netflix'in Hint Yapımı Biyografik Belgeseller kuşağında 22 Nisan'da gösterime girmesi beklenen Searching for Sheela adlı bu filmde; pek çoğuna göre hikayesi bir aşkla başlayan ama hırs, kibir ve gücün esiri olmuş, ruhsal olarak arınmaya çalışırken şeytanlaşmış bir kadın olarak anılan, hayatı skandallarla dolu olan ve onlarca yıl sonra bir dizi röportaj vermek için Hindistan'a dönen, Rajneesh komününün kötü şöhretli eski sözcüsü Ma Anand Sheela'yı kadrajına alıyor ve onun bu geri dönüşünde gazeteciler ve hayranları etrafını sarıyor.
Seks gurusu olarak ün salan ve günümüzde daha çok Osho adıyla bilinen Hint tarikat lideri Bhagwan Shree Rajneesh'in sekreteri ve baş yardımcısı olan, ancak 1984 yılındaki Rajneeshee biyolojik terör saldırısında cinayete teşebbüs ve saldırıdan suçlu bulunan Hint-Amerikan-İsviçreli bir kadın olan Sheela Ambalal Patel 20 yıl federal hapis cezasına çarptırılır ve 29 ay sonra şartlı tahliye ile salıverilir.
Tarikatın karıştığı hukuki davalar, yerel halkla yaşanan gerginlikler, cinayete teşebbüs, seçimlere hile karıştırma, silah kaçakçılığı hatta ABD tarihinin en büyük biyolojik terör saldırılarından biri olarak görülen toplu zehirleme vakası gibi pek çok olayın belgelere ve tanıklara dayandırılarak araştırıldığı bu süreyi gözden uzakta geçirmeyi tercih eden Sheela bu belgeselle sanki günahlarını temize çekmek istiyor.
Staten Adası'nın Kralı
Yönetmen: Judd Apatow / Oyuncular: Pete Davidson, Bel Powley, Ricky Velez, Lou Wilson, Moises Arias, Carly Aquilino, Marisa Tomei, Maude Apatow, Robert Vidal III, Angus Costello, Pauline Chalamet, Lynne Koplitz, Joseph Paul Kennedy, Nina Hellman, Jack Hamblin, Kevin Corrigan, Stephen Davidson, Keith Robinson, Luke David Blumm, Bill Burr, Liza Treyger, Derek Gaines, Meredith Handerhan, Rich Vos, Bonnie McFarlane, Jay Rodriguez, Steve Buscemi, Jimmy Tatro, Giselle King, John Sorrentino, Alexis Rae Forlenza, Domenick Lombardozzi, Rafael Poueriet, Pamela Adlon, Nana Mensah, Machine Gun Kelly, Kill, Anthony Lee Medina, Nyla Durdin, Katherine Ray Zimmerman, Lilly Brown, Robert Smigel, Jessica Kirson, Laurence Blum, David S. Lomax, Casey Davidson, Antonio Marino, Nils Johnson, Mario Polit, Mike Vecchione, Hank Strong, Action Bronson, Marilyn Torres, Teodorina Bello, Michelle Sohn / Süre: 136 dakika
Staten Island'da büyüyen Pete Davidson'ın yarı otobiyografik komedi dramı olan ve beIN CONNECT'in Dramalar kuşağında bu hafta gösterime giren The King of Staten Island adlı bu filmde; dövmeci olmak isteyen Scott, hayatını bir türlü düzene oturtamamıştır.
Film; yedi yaşındayken itfaiyeci olan babasını 11 Eylül saldırısında kaybeden, yirmilerinin ortasına geldiğinde dövme sanatçısı olmak isteyen fakat hayatına yön vermek için bir adım atamayan ve hırslı kardeşinin üniversiteye gitmesi sonrası annesiyle beraber yaşamaya devam eden Scott'ın annesinin tıpkı babası gibi bir itfaiyeci olan Ray ile bir ilişkiye başlamasıyla değişen hayatını konu ediniyor.
Annesinin yeni ilişkisiyle birlikte hayatını toparlamak için geçici adımlar atmaya başlayan Scott böylelikle yüzünü Stand-up dünyasına çeviriyor.
Söyle Bana Ne Zaman
Yönetmen: Gerardo Gatica / Oyuncular: Héctor Bonilla, Manolo Caro, Verónica Castro, Gilli Messer, Gabriel Nuncio, Ludwika Paleta, Ximena Romo, José Carlos Ruiz, José Salof, Juca Viapri, Jesús Zavala / Süre: 95 dakika
Netflix'in Meksika Yapımı Romantik Komedi Filmleri kuşağında bu hafta gösterime giren Tell Me When (Dime Cuándo Tú) adlı bu filmde; anne ve babasını yıllar önce kaybeden Will, büyükbabası Pepe ve büyükannesi Ines'in yanında büyür.
Pepe öldüğünde torununa Meksika'da ziyaret etmesi gereken yerlerin bir listesini bırakır.
Böylelikle dedesinin son dileğini yerine getirmek isteyen işkolik Will, Los Angeles'taki sıkıcı hayatına ara verir ve görülmeye değer yerleri gezip âşık olmak için Meksika'ya gider.
Burada tanıştığı yeni insanlar sayesinde bazen bizim istemediğimiz şekilde ya da pozisyonla hayatımıza giren kişilerin yaşamlarımızda neye katkıda bulunabileceklerini keşfeder.
Şeytan Yoktur
Yönetmen: Mohammad Rasoulof / Oyuncular: Baran Rasoulof, Zhila Shahi, Mohammad Seddighimehr, Mohammad Valizadegan, Mahtab Servati, Kaveh Ahangar, Ehsan Mirhosseini, Alireza Zareparast, Darya Moghbeli, Salar Khamseh, Kaveh Ebrahim, Parvin Maleki, Reza Bahrami, Shaghayegh Shoorian, Gholamhosein Taseiri, Pouya Mehri / Süre: 151 dakika
8. Boğaziçi Film Festivali'nin Galalar bölümünde, Beyoğlu Sineması'nda seyretme imkânı bulduğum, 70. Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanan ve MUBI'de 18 Nisan'da gösterime girmesi beklenen There Is No Evil (Sheytan Vojud Nadarad) adlı bu film; günümüz İran'ında uygulanan idam cezasını anlatan dört farklı öyküden oluşuyor.
İçindeki dört ayrı hikayeyle, bireysel özgürlüğün despotik bir rejim ve görünüşte kaçınılmaz tehditleri altında ne ölçüde ifade edilebileceğini soran ahlaki güç ve ölüm cezası gibi önemli temaların varyasyonlarını ele alıyor.
İlk öykü; her sabah erkenden kalkıp nereye gittiği bilinmeden ekmeğini kazanan ancak işin arka yüzünde yaşam konforu için ağır bir ahlaki bedel ödemek zorunda kalan örnek bir eş ve baba denebilecek orta sınıf bir aile babasını kadraja alıyor.
Bir adam öldürmeyi hayal bile edemeyen ancak idam cezasını infaz etmekle yükümlü olan acemi erlerin durumlarını inceleyen ikinci ve üçüncü bölümler, böylesi bir baskının beraberinde getirdiği gerilim ve huzursuzluğa ışık tutuyor.
Aile sırlarına odaklanan son bölümde ise film çarpıcı bir finalle son buluyor.
Timsah Çocuk Arlo
Yönetmen: Ryan Crego / Oyuncular: Michael J. Woodard, Mary Lambert, Haley Tju, Jonathan Van Ness, Brett Gelman, Tony Hale, Flea, Annie Potts, Jennifer Coolidge, Vincent Rodriguez III, Judah Mackey, Jakari Fraser, Shannon Doe Ewing / Süre: 90 dakika
Netflix'in Çocuk ve Aile Filmleri kuşağında bu hafta gösterime giren Arlo The Aligator Boy adlı bu neşeli müzikal animasyonda; yarı insan yarı timsah olan ve New Yorklu olduğunu öğrenen şaşkın timsah çocuk, bataklıktaki korunaklı hayatını ardında bırakıp izini kaybettiği babasını aramaya karar verir.
Hiç tanışmadığı babasını bulmak için yaşadığı bataklıktan ayrılıp New York'a doğru yola çıkan iyimser Arlo, yolculuğu boyunca yeni arkadaşlar edinir.
Timsah Çocuk Arlo adlı bu müzikal animasyon filminde Arlo'nun serüveni, yeni tanıştığı bir grup serserinin kısa sürede yeni ailesi olmasıyla başlıyor.
Arlo bu macerada New York'a vardığında ise öykü; I ❤️ Arlo adlı yakında başlayacak dizi ile devam edecek ve yeni arkadaşlarıyla birlikte dükkân açtıkları deniz kıyısındaki terk edilmiş bir mahalleyi yeniden hayata döndürme çabaları ekrana gelecek.
Yürekten Dans Et
Yönetmen: Stefan Westerwelle / Oyuncular: Alexandra Pfeifer, Yalany Marschner, Ina Geraldine Guy, Tidiane Jamayn Diallo, Julius Nitschkoff, Katrin Pollitt, Trystan Pütter, Helen Schneider, Julia Strowski, Nadja Stübiger / Süre: 98 dakika
Bir dansçının vücudu onun aracıdır, daha büyük bir amaca hizmet eder; mutlak güzelliğe, mükemmelliğe…
Netflix'in Almanya Yapımı Romantik Dramalar kuşağında bu hafta gösterime giren Into the Beat adlı bu ilham verici ve iyi hissettiren filmde; şans eseri hip hopu keşfeden genç bir balerini son derece zor bir seçim beklemektedir.
Katya gelecek vadeden bir balerindir ve yakın bir zamanda New York Bale Akademisi'ne girecek olan Katya'nın bursu alacağı garanti olarak görülür.
New York Bale Akademisi'nin bir kişiye sağlayacağı burs için seçmelere sekiz hafta süre kalmışken Katya, dans edip takılmak için mükemmel görünen bir yer keşfedince hip-hop ile tanışır ve kendisini adım attığı bu yeni dünyanın büyüsüne bırakır.
Bu süre içinde hayatındaki fırsatları yeniden gözden geçiren Katya acaba ailesinin izinden mi gidecek, yoksa yeni tutkusunun peşinden mi koşacak, cevabı filmdedir.
Flashback
Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrim içi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2020 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.
beIN CONNECT
Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün izleyicilerine diledikleri zaman diledikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT; nisan ayında da birbirinden güzel orijinal dizi ve filmleri kütüphanesine eklerken, pandemi nedeniyle vizyona giremeyen filmleri ilk kez izleyicisiyle buluşturmaya ve Oscar heyecanını yaşatmaya devam ediyor.
Oscar ödülü almış, Oscar'a aday ve aday adayı olmuş birbirinden kaliteli 100'den fazla film beIN CONNECT kütüphanesinde izleyicisini bekliyor.
Uluslararası festivallerde yarışan filmlerden en yeni gişe rekortmeni filmlere kadar geniş film kütüphanesi ile fark yaratan beIN CONNECT'in bu hafta öne çıkan filmleri şöyle;
- Albert'i Kaybettim (J'ai Perdu Albert / I Lost Albert, 2018)
- Görevimiz Tehlike 5 (Mission: Impossible - Rogue Nation, 2015)
- Öpüşmeyi İcat Eden Kız (The Girl Who Invented Kissing, 2017)
- Planetarium (2016)
- Son İmparator (The Last Emperor, 1987)
BluTV
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerden, birbirinden farklı dizi, film ve canlı yayını reklamsız izlemenizi sağlayan, Doğan Holding çatısı altında kurulmuş bir dijital televizyon platformu olan BluTV'nin nisan ayının bu üçüncü haftasında farklı kategorilerde öne çıkan filmlerinden bazıları şöyle;
- Anne! (Mother!, 2017)
- Bir Zamanlar Amerika (Once Upon a Time in America, 1984)
- Kalbimi Oraya Gömün (Bury My Heart at Wounded Knee, 2007)
- Küçük Büyücü (The Magistical / The Little Wizard, 2008)
- Mucize (Wonder, 2017)
- Nuh: Büyük Tufan (Noah, 2014)
- Para Avcısı (The Wolf of Wall Street, 2013)
- Sınıf (Entre Les Murs / The Class, 2008)
- Son Darbe (Final Score, 2018)
- Şaşkın (Bedazzled, 2000)
- Tek Başına Bir Adam (A Single Man, 2009)
- Yaman Tilki (Fantastic Mr. Fox, 2009)
- Yaşam Kürü (A Cure for Wellness, 2016)
FilmBox
Uluslararası medya kuruluşu SPI International bünyesinde yer alan önde gelen film ve dizi kanalı FilmBox, nisan ayı boyunca etkileyici, eğlenceli, heyecan dozu yüksek ve keyifli filmleri seyircisine ulaştırmaya devam ediyor.
Oscar ödüllü ve bağımsız filmler için kütüphanesine eklediği yeni başlıklar ve birbirinden güzel yapımlarla dikkat çeken platformun bu hafta farklı kategorilerde öne çıkan filmleri şöyle;
- Aşka Şans Vermek (Taking a Chance on Love, 2009)
- Bisiklet Hırsızları (Ladri di Biciclette / Bicycle Thieves, 1948)
- Grev (Stachka / Strike, 1925)
- Jaipur'da Aşk (Coup de Foudre à Jaipur / Love in Jaipur, 2016)
- Karanlık Yakında (And Soon the Darkness, 2010)
- Korkunç Ivan II (Ivan Groznyy. Skaz Vtoroy: Boyarskiy Zagovor / Ivan the Terrible, Part II, 1958)
- Mahkum Aşıklar (Chikamatsu Monogatari / The Crucified Lovers, 1954)
- Mahvedici Melek (El Ángel Exterminador / The Exterminating Angel, 1962)
- Manhattan Gecesi (Manhattan Nocturne / Manhattan Night, 2016)
- Motosiklet İçin Doğmuş (Born to Ride, 2011)
- Müthiş Şüphe: On Küçük Zenci (And Then There Were None, 1945)
- Sıcak Patates (The Hot Potato, 2012)
- Simon ve Rüya Avcıları (Simon Les Nuages / Simon and the Dreamhunters, 1990)
- Temmuz Soğuğu (Cold in July, 2014)
- Tetikçi (The Gunman, 2015)
MUBI
Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI'nin dünyanın her yerinden en yeni yönetmenlerden en çok ödül kazananlara uzanan zengin programı yepyeni içeriklerle nisan ayında da izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.
Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle;
- Aşk Zamanı (Fa Yeung Nin Wah / In the Mood for Love, 2000)
- Blue (2017)
- Brazil (1985)
- Donbass (2018)
- Donmuş Irmak (Frozen River, 2008)
- Düşkün Melekler (Do Lok Tin Si / Fallen Angels, 1995)
- Gün Batımı (Napszállta / Sunset, 2018)
- İz (Pokot / Spoor, 2017)
- Kayıp Şampiyon (The Dark Horse, 2014)
- Kaynak (The Fountain, 2006)
- Max Richter Uykusu (Max Richter's Sleep, 2019)
- Sekiz Buçuk (8½, 1963)
- Sen Şarkılarını Söyle (Inside Llewyn Davis, 2013)
- Stardust Kardeşler Efsanesi (Hoshikuzu Kyôdai No Densetsu / The Legend of the Stardust Brothers, 1985)
- Tigerland: Cehennemin Ortasında (Tigerland, 2000)
- Uzun Bir Günden Geceye Yolculuk (Diqiu Zuihou De Yewan / Long Day's Journey Into Night, 2018)
Netflix
"Birbirimize sadece bir hikâye uzaklığındayız" sloganıyla dünyada 30'u aşkın dilde, 190'dan fazla ülkede, 204 milyonu aşkın ücretli kullanıcısına, favorisi hâline gelecek bir sonraki hikâyeyi bulmalarına yardımcı olmak için farklı türlerde uzun metrajlı filmler, belgeseller, diziler, animeler ve ödüllü orijinal içerikler sunan Netflix, yeni yapımları ile çemberi genişleterek büyümesini sürdürüyor.
Pandemi sebebiyle ekran başında uzun saatler geçirdiğimiz şu günlerde dünyanın en popüler dijital içerik platformuna dönüşen Netflix birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı yapımlarıyla da hayatımızı renklendirip evde sinema keyfini sürdürmemizi sağlamaya hız kesmeden devam ediyor.
Netflix'e ilginin hayli yüksek olduğu şu sıralar cesur hikâyeler ve performanslarla büyüleyen Oscar adaylarının da yer aldığı koleksiyonunda sezonun en beğenilen filmlerinin yanı sıra seyredebileceğiniz, bu hafta platforma giriş yapan filmler şöyle;
- Alfa Kurt (Alpha, 2018)
- Bayan Sloane (Miss Sloane, 2016)
- Doktor Bello (Doctor Bello, 2013)
- Kızıl Tepe (Crimson Peak, 2015)
- Küçük Ayak (Smallfoot, 2018)
- Motu Patlu: Kung Fu Kralları (Motu Patlu: Kung Fu Kings, 2014)
- Motu Patlu Hong Kong'da: Kung Fu Kralları 3 (Motu Patlu in Hong Kong: Kung Fu Kings 3, 2017)
- Motu Patlu Kung Fu Kralları 4: Kung Fu Kardeşlerin Meydan Okuması (Motu Patlu Kung Fu Kings 4: The Challenge of Kung Fu Brothers, 2018)
- Motu Patlu Altın Şehir'de (Motu Patlu in the City of Gold, 2018)
- Motu Patlu Süper Kahramanlar: Mars'tan Gelen Süper Kötüler (Motu Patlu the Superheroes: Super Villains from Mars, 2019)
- Oloibiri (2015)
- Senkron (Synchronic, 2019)
- Shiva: Vedas Şehrinin Gizli Dünyası (Shiva: The Secret World of Vedas City, 2017)
- Shiva VS Autobots (2018)
- Shiva: Plunotaria'ya Yolculuk (Shiva: Journey to Plunotaria, 2019)
- Umut Bahçesi (The Zookeeper's Wife, 2017)
- Uslu Çocuklar (Good Boys, 2019)
- Yeti Efsanesi (Abominable, 2019)
- Zafere Hücum (Rush, 2013)
PuhuTV
Doğuş Holding çatısı altında kurulan ve "Sen Nasıl İzlersen" sloganıyla faaliyetlerini sürdüren PuhuTV; bilgisayar, mobil cihazlar ve akıllı televizyonlar üzerinden erişilebilen uygulama yayınlarının yanı sıra film, dizi, çocuk türlerinde yerli ve yabancı içerikler sunmaya devam ediyor.
İnternet üzerinden hizmet veren bir medya sağlayıcısı olan PuhuTV'nin festival filmleri için ayrılmış zengin kütüphanesinde, farklı kategorilerde bu hafta öne çıkan bazı filmleri şöyle;
- Ağaçsız Dağ (Na-moo-eobs-neun San / Treeless Mountain, 2008)
- Ben (Yo / Me, 2007)
- Gözlerimi de Al (Te Doy Mis Ojos / Take My Eyes, 2003)
- Günaydın Gece (Buongiorno, Notte / Good Morning, Night, 2003)
- Kış Gelmeden (Avant l'hiver / Before the Winter Chill, 2013)
- Koktebel'e Yolculuk (Roads to Koktebel, 2003)
- Misket (Pellet / El Bola, 2000)
- Nahid (2015)
- Platform (Zhantai, 2000)
- Sandal Ağacı (Rastres de Sandal / Traces of Sandalwood, 2014)
- Uyanmanı Beklerken (Les Chaises Musicales / Musical Chairs, 2015)
Tivibu
Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu, izlenme rekorları kıran filmleri, belgeselleri, dizileri ve çocuklara yönelik farklı türlerdeki yerli ve yabancı yapımlarıyla her yaştan izleyiciye hitap etmeyi sürdürüyor.
Akademi Ödülleri'ne adım adım yaklaşırken sinemanın en prestijli ödülü olan Oscar'a farklı dallarda aday olan ve layık görülen filmleri Oscar'lı Filmler Kuşağı'na ekleyen Tivibu'nun nisan ayının bu üçüncü haftasında yayın akışında ekranlara gelecek filmler şöyle;
- Baba 3 (The Godfather: Part III, 1990)
- Ben, Tonya (I, Tonya, 2017)
- Broadway Üzerinde Kurşunlar (Bullets Over Broadway, 1994)
- Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu (2019)
- Fındık İşi 2 (The Nut Job 2: Nutty by Nature, 2017)
- Hürkuş: Göklerdeki Kahraman (2018)
- Kol Saati (Slava / Glory, 2016)
- Kuzuların Sessizliği (The Silence of the Lambs, 1991)
- Kümes (2015)
- Rehber (Theeb, 2014)
- Sofra Sırları (2017)
- Tatlı Bela (Erin Brockovich, 2000)
- Tatlı ve Kirli (Sweet and Lowdown, 1999)
- Tek Kurşun (A Single Shot, 2013)
- Uzak (2002)
- Yenilmezler 3: Sonsuzluk Savaşı (Avengers: Infinity War, 2018)
- Yenilmezler 4: Oyunun Sonu (Avengers: Endgame, 2019)
TRT 1 & TRT 2
Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları nisan aynın bu üçüncü haftasında izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.
Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin aralarında televizyonda ilk kez izleyiciyle buluşacak filmlerin de yer aldığı bu haftaki film gösterimleri şöyle;
- Çok Uzak, Çok Yakın (Kheili Dour, Kheili Nazdik / So Close, So Far, 2005)
- Dişi Kartal (Johnny Guitar, 1954)
- Güvercin Hırsızları (2018)
- Hatfields & McCoys (2012)
- İhtiyar Adam ve Deniz (The Old Man and the Sea, 1958)
- Özgürlük Savaşçısı (Free State of Jones, 2016)
- Soluk (2019)
- Van Gogh: Sonsuzluğun Kapısında (At Eternity's Gate, 2018)
Festival ajandası
İstanbul Modern Sinema'da Asla Yalnız
İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş ve Fransız Kültür Merkezi'nin katkılarıyla düzenlediği çevrim içi gösterim programında, Selma Gürbüz'ün "Dünya Diye Bir Yer" sergisindeki kadınlarından esinlenerek Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı kadın yönetmenlerin filmlerinden bir seçki sunuyor.
Tunus'tan Kenya'ya uzanan bu filmler 21. yüzyılda kadın olma hallerine, dişil enerjiye, kadının toplumsal ve kültürel rollerine bakıyor.
Programda, 7 Şubat'ta hayatını kaybeden, Arap dünyasının en önemli kadın sinemacılarından Moufida Tlatli de Erkeklerin Mevsimi filmiyle anılıyor.
Asla Yalnız Programı
Rafiki (2018): 15-17 Nisan 2021
Yönetmen: Wanuri Kahiu
Oyuncular: Sheila Munyiva, Samantha Mugatsia, Neville Misati
İki kadın arasındaki aşkı anlatan Rafiki, kendi ülkesi Kenya'da yasaklandıktan sonra ilk kez Cannes'da izleyici karşısına çıktı.
Mahalledeki oğlanlarla futbol oynayan, üniversiteyi bitirdikten sonra hemşire olmak isteyen Kena ile kız grubuyla hip-hop dansı eden ve renkli rasta saçlarıyla dikkat çeken Ziki'nin yeni filizlenen ilişkileri, muhtarlık yarışında rakip olan babaları ve mahalle baskısı yüzünden zora girer.
Film, artık hepimize tanıdık gelen bu yasak arzu hikâyesini mor, pembe gibi canlı renklerle bezeli görsel gücüyle aktarırken, iki karakter arasında henüz işlenmemiş o karmaşık enerjiyi sonuna kadar taşıyan başrol oyuncularıyla da cezbediyor.
Ustura (Le Challat de Tunis / Challatt Tunes, 2014): 17-19 Nisan 2021
Yönetmen: Kaouther Ben Hania
Oyuncular: Mohamed Slim Bouchiha, Jallel Dridi, Moufida Dridi
Film "Ustura" lakaplı, motosikletiyle yanlarından geçerken kadınları arkalarından bıçaklayan bir adamın izini sürer.
Bu "sahte belgesel", eski devlet başkanı Bin Ali'nin 2003 yılında "Tunus halkı her daim güvendedir" dediği konuşmasıyla başlıyor.
Ustura, diktatörlükten şeriata geçiş yapan bir ülkede kadın hakları, devlet baskısı ve sansür gibi konuları içten ve mizahi bir yaklaşımla ele alıyor.
Bu yıl Tunus'un Oscar adayı olan Derisini Satan Adam (The Man Who Sold His Skin) ile gündeme gelen Ben Hania, kendisi şaibeli olan gerçeği ancak biçimsel olarak belgesel, içerik olarak kurmaca olan bir çizgide anlatabileceğine inanıyor, izleyeni de buna inandırıyor.
Kahrolası Fasulyeler (Loubia hamra / Bloody Beans, 2013): 19-21 Nisan 2021
Yönetmen: Narimane Mari
Oyuncular: Adlane Aïssani, Amir Nourine, Bilal Azil
Tarih kadar ağır bir yemek olan fasulyeyi hazmetmek, tarihi hazmetmek kadar zordur.
Yönetmen bu ilk uzun metrajında Fransa'nın 132 yıllık sömürüsünü, bağımsızlık savaşını, kahramanlık veya acıları çocuklar üzerinden, oyunbaz, gerçeküstücü bir dille anlatıyor.
Fasulye yemekten artık gına gelen bir grup çocuk, Fransız kışlasından yemek çalmaya karar verir ve olaylar gelişir.
Yarı doğaçlama, tekrar çekim olmaksızın dokuz günde çekilen film, Cezayir gençliğinin dolup taşan çiğ ve çılgın enerjisini yakalıyor.
Çoğunluğu erkek olsa da çetenin iki kız üyesi yemek pişirmeleri istendiğinde onlara "bu savaşın tek sahibi siz değilsiniz!" cevabını vererek bağımsızlık mücadelesinde haklarını iddia ediyorlar.
Belgesel ile kurmacanın deneysel bir karışımı gibi olan Kahrolası Fasulyeler trajedinin provasını yaparken, sanrılı sinematografisi, Zombie Zombie'nin elektronik müziğiyle eğlenceli, umut dolu bir fabla dönüşüyor.
Ümmü Gülsüm'ün Peşinde (Looking for Oum Kulthum, 2017): 21-23 Nisan 2021
Yönetmen: Shirin Neshat
Oyuncular: Neda Rahmanian, Yasmin Raeis, Mehdi Moinzadeh
Sanat dünyasında yerleştirmeleriyle tanınan Şirin Neşat'ın bu ikinci uzun metrajı bir meta-sinema örneği.
Başrolünde, "Mısır'ın Bülbülü", "Doğu'nun Yıldızı" gibi isimlerle de anılan, dünyanın en büyük şarkıcılarından biri olarak kabul edilen Ümmü Gülsüm'ün biyografik filmini çekmek isteyen, Neşat gibi İran kökenli sürgün bir yönetmen var.
Film, Gülsüm'ün anlam, önemini ve aynı zamanda kadın olarak yerini ve zorluklarını başka bir kadın sanatçının gözünden anlatırken, 20. yüzyılın ortasındaki Mısır divasıyla bugünün kadın sinemacısı arasında zikzak dokuyor, kamera önü ve arkasındaki olaylar ve duygular birbirinin içine geçiyor.
Erkeklerin Mevsimi (La Saison des Hommes / The Season of Men, 2000): 23-25 Nisan 2021
Yönetmen: Moufida Tlatli
Oyuncular: Rabiah Ben-Abdullah, Sabah Bouzouita, Ghalia Benali
7 Şubat'ta hayatını kaybeden, Arap dünyasının en önemli kadın sinemacılarından biri olan Moufida Tlatli'nin bu ikinci uzun metrajı; laiklik ile şeriat arasında kalmış bir toplumda iki farklı kuşak kadının değişen rollerini, kadın olma hâllerini inceliyor.
Tunus'ta çalışmaya giden kocalarını yılın sadece bir ayı görebilen kadınların çocuklarıyla birlikte yaşadıkları Djerba Adası'nda geçen film, adındaki gibi erkeklerin değil kadınca bir dünyada geçiyor.
İncelikle örülmüş hikâyesi, epik anlatımı, güçlü sinematografisi ve karakterleriyle toplumun kurallarına göre değil, kendi istedikleri gibi yaşamak isteyen kadınları anlatan dokunaklı ve zevkli bir film.
Müzik İkonlarına Adanmış Belgeseller
Farklı hikayeleri, kısa ve keyifli bir formatta sunan GAİN, her zevke hitap eden geniş seçkisiyle yeni alışkanlığımız olmaya yolunda ilerliyor.
Türkiye'nin yeni nesil içerik platformu GAİN, nisan ayı itibarıyla müziğin iki efsane ismini ağırlıyor; Leonard Cohen ve David Bowie, heyecan uyandıran belgesellerle GAİN ekranına konuk oluyor.
I'm Your Man'de unutulmaz ozan Cohen şarkılarını, içlerinde Nick Cave ve Rufus Wainwright gibi isimlerin de yer aldığı sanatçıların yorumlarıyla dinlemek mümkün.
David Bowie: The Last Five Years ise, müziğin devir açıp kapatan adamının, The Next Day, Blackstar ve Lazarus'u hazırladığı, en üretken dönemi olarak görülen son 5 yılına odaklanıyor.
Leonard Cohen I'm Your Man
Efsanevi müzisyen Leonard Cohen'in hayatını anlatan belgeselde, Cohen'in müziği ile kariyerlerini etkilediği Nick Cave'den Rufus Wainwright'a kadar pek çok sanatçı Cohen şarkılarını yorumluyor.
Ayrıca Mayıs 2005'te New York'taki Slipper Room'da film için özel olarak çekilen ve sanatçının sahneyi U2 ile paylaştığı bir performans da bu belgeselin en can alıcı detaylarından.
David Bowie: The Last Five Years
Yönetmenliğini Francis Whately'in üstlendiği ve prömiyerini DOC NYC belgesel film festivalinde gerçekleştiren HBO yapımı bu belgesel ise müziğin devir açıp kapatan adamı David Bowie'nin son beş yılını kadraja alıyor.
Üretkenliğinin zirve yaptığı bu yıllar, Bowie'nin son iki albümü The Next Day ve Blackstar'ın hazırlanış sürecinin yanında kendisinin en büyük hayallerinden Lazarus müzikaliyle ilgilendiği dönemi de kapsıyor.
Teaching Women's Filmmaking
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü tarafından her yıl "Sinema ve Televizyonda Toplumsal Cinsiyet" temasıyla düzenlenen konferans serisinin üçüncüsü Teaching Women's Filmmaking başlığıyla, 16-17 Nisan tarihlerinde çevrim içi olarak gerçekleştirilecek.
Bu yıl film eğitiminde kadın sinemacılara daha çok yer verilmesi hedefi ile yola çıkılan online konferansta akademisyen ve video essayist (video denemeci) Catherine Grant ana konuşmacı olarak ağırlanacak.
Grant etkinlikte pedagoji ve görsel-işitsel eleştiriye odaklanan çalışmalarıyla yer alacak.
Disiplinlerarası pedagoji, yaratıcı pratikler, belgesel gibi temaların vurgulanacağı sanal konferans uluslararası konuşmacıların ve dinleyicilerin de katılımıyla gerçekleşecek.
İki gün sürecek
Etkinliğin ilk günü İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aslı Tunç'un açılış konuşmasıyla başlayacak.
Tunç 2019'dan bu yana yapılan ve çıktıları uluslararası akademik yayına dönüşen konferansların feminist film çalışmaları alanındaki önemini ve 2022 konferansının temasını açıklayacak.
Farklı başlıklarda üç panelin ardından saat 18.30'daki ikinci oturumda Catherine Grant kadınların film yapma pratiğini görsel işitsel deneme yoluyla öğrenmeye ve öğretmeye dair bir sunum yapacak.
Çevrim içi konferansın ikinci günü ise panellerin ardından 2019'da kaybettiğimiz yönetmen Agnès Varda'nın 65 yıllık fotoğraf, film ve sanat pratiğinin sinema eğitimindeki yeri üzerine bir açık oturumla sonlanacak.
Akademisyen Sandy Flitterman-Lewis'in yöneteceği oturumun katılımcıları Libertad Gills, Jenny Chamarette, Nadine Boljkovac, Alan Williams, Feride Çiçekoğlu ve Colleen Kennedy-Karpat olacak.
Etkinliğe katılmak isteyenlerin https://bit.ly/2OKJt6D web adresi üzerinden kayıt olması gerekmektedir.
Detaylı bilgi için ise https://bit.ly/3dc3YlW web adresi ziyaret edilebilir.
© The Independentturkish