Rusya, Çin ve İran, nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için bir ‘yol haritası’ ve ‘takvim’ üzerinde fikir alışverişinde bulundular. Bu gelişme, ABD ve Avrupa ülkesi üç müttefikinin nükleer anlaşma ile ilgili olarak yaptıkları ve anlaşmayı canlandırmak için İran’dan bir öneri beklediklerini söyledikleri açıklamaların ardından gerçekleşti.
ABD ve İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmaya yeniden uymaya başlamak için adım atmayı durdurmuş olsalar da Batılı yetkililer, Tahran'ın artık anlaşmayı yeniden canlandırmak için daha kapsamlı bir ‘yol haritasını’ masaya yatırmak isteyebileceğine inanıyorlar. Yetkililer, Washington’ın da bunu istediğinin altını çizdiler.
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, son bölgesel gezisine ilişkin dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Rusya ve İran ile ‘nükleer anlaşmayı yeniden canlandıracak yol haritasını ve takvimi’ görüşmek üzere Moskova’ya yetkililer gönderdiğini söyledi. Wang, Pekin'in ‘İran nükleer anlaşması sorununu çözme sürecine aktif olarak katılmaya devam edeceğini’ vurguladı.
Bakan Wang, Çin'in resmi haber ajansı Xinhua Haber Ajansı tarafından aktarılan açıklamasının bir başka bölümünde ise şunları söyledi:
“İran nükleer anlaşması ya da diğer adıyla Kapsamlı Ortak Eylem Planı’na (KOEP) eşzamanlı ve karşılıklı adımlarla uyulmaya düzenli bir şekilde devam edilmeli.”
Reuters, Batılı üç yetkilinin, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve İran’ın, anlaşmanın Avrupalı tarafları olan İngiltere, Fransa ve Almanya aracılığıyla dolaylı yoldan temas kurduklarını belirterek, İran'ın artık anlaşmaya dönmek için daha kapsamlı bir planı tartışmak istediğine inandıklarını söylediklerini aktardı.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, ülkesinin anlaşmayı canlandırmak için ‘uygun diplomatik kanallar’ aracılığıyla ‘yapıcı’ bir eylem planı sunmayı planladığını açıklamasının üzerinden iki hafta geçtikten sonra ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken geçtiğimiz hafta, Brüksel'de yaptığı bir açıklamada, Avrupalı mevkidaşlarıyla İran’dan nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için bir öneri yapılmasını beklemeye karar verdiklerini söyledi.
Öte yandan İran ile yapılan nükleer anlaşma, salı akşamı Fransa Cumhurbaşkanları Emmanuel Macron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel arasında video konferans aracılığıyla gerçekleşen görüşmede ele alınan konulardan biriydi.
Elysee Sarayı’ndan (Fransa Cumhurbaşkanlığı) yapılan açıklamada, üç lider arasında ‘nükleer anlaşma müzakerelerini başlatma çabalarının birleştirilmesi ve İran’ın nükleer yükümlülüklerine yeniden uyması için mümkün olan en kısa sürede anlaşmaya geri dönmesi’ konusunda fikir birliğine varıldığı belirtildi.
Moskova'da ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Biden yönetiminden İran nükleer anlaşmasına varma fırsatı konusunda ‘umut verici sinyaller’ gönderdiğini söyledi. Lavrov, Moskova'nın nükleer anlaşmanın ‘herhangi bir değişiklik olmaksızın’ yeniden başlatılmasını desteklediğini belirtti.
Russia Today’in (RT) haberine göre Lavrov, başkent Moskova’da düzenlenen Valday Uluslararası Tartışma Kulübü Ortadoğu Konferansı’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Şuan Biden yönetiminden nükleer anlaşmadaki çıkmazın ortadan kaldırılması ve KOEP ile ilgili kaygıların ele alınmaya başlanması konusunda uzlaşmacı bir çözüm bulunmasına yönelik umut verici sinyaller geliyor. Biz de bunu aktif olarak destekliyoruz.”
Öte yandan Reuters’a konuşan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen ABD’li bir yetkili, “Onların (İranlıların), başlangıçta bir takım öncü adımlar atılmasıyla ilgilendiğini duyduk. Bu nedenle biz de bazı öncü adımları masaya yatırdık. Kamuoyu ve başka yollardan duyduğumuz bilgilere göre (İranlılar) şimdi öncü adımlarla ilgilenmiyor (tartışmıyor) da daha ziyade anlaşmaya geri dönmek için bir yol haritası üzerine çalışıyor gibi görünüyorlar. Eğer İran, bir yol haritasından bahsetmek istiyorsa biz de bunu konuşmaktan mutluluk duyarız” ifadelerini kullandı.
Ancak bunun İran’ın tutumu olup olmadığı henüz netlik kazanmadı. Çünkü İran'ın nükleer politikasıyla ilgili son sözü söyleyecek olan İran Dini Lideri Ali Hamaney, 21 Mart'taki bir açıklamasında, “Tahran nükleer anlaşmaya dönmeden önce ABD’liler tüm yaptırımları kaldırmalı. Eğer yaptırımların düzgün şekilde kaldırıldığını görürsek, biz de sorunsuz bir şekilde nükleer anlaşma çerçevesindeki taahhütlerimizi uygulamaya döneriz. Çok sabırlıyız ve acelemiz yok” demişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü e-posta yoluyla Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, diplomatik görüşmelerle’ ilgili detaylara dair yorum yapılmayacağı belirtildi. Ancak açıklama Washington'ın tüm tarafların 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmaya dönme arzusunu açıkça ortaya koyarken P5 + 1 ülkeleriyle (BMGK’nın 5 daimi üyesi İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) görüşmeye açık olduğu kaydedildi. Açıklamada ayrıca atılacak bir dizi öncü ve karşılıklı adımda dahil olmak üzere başka yerlerde bunu başarmanın en iyi yoluyla ilgili çabaların olacağı ifade edildi.
Sözcü, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ın Avrupalı mevkidaşlarıyla artık herkes tarafından bilinen çabalarına işaret ederek, “Avrupalı ortaklarımız aracılığıyla yapılan dolaylı görüşmeler de dahil olmak üzere, bunu gerçekleştirmeye yönelik seçenekleri tartıştık” ifadelerini kullanırken Washington’ın her zaman yaptığı; İran'ın anlaşmadaki yükümlülüklerine geri dönmesi gerektiği ve topun artık onun sahasında olduğu şeklindeki açıklamayı bir kez daha yineledi.
İran’ın Çin ile stratejik öneme sahip bir ekonomi anlaşması imzalamasındaki zamanlama, iki ülkenin, Biden yönetimine ‘göreceli güç’ konumundan müzakere masasına oturmaya zorlamak, rollerini tanımlamak ve birçok bölgesel ve uluslararası dosyada paylarını saklı tutmak için baskı yapmak istediğini ortaya koydu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü aynı e-postada, Biden yönetiminin ‘İran-Çin imzaladığı anlaşmaya ilişkin haberleri gördüğünü ve anlaşmanın ayrıntılarıyla ilgili incelemelerin devam ettiğini’ söyledi.
Ancak ABD’li bazı çevreler, Washington'ın bu anlaşmayla ilgilenmediğini, çünkü anlaşmanın hükümlerinin birçoğunun belirsiz olması nedeniyle uygulanabilirliği konusunda büyük şüpheler uyandırdığını söylediler. Özellikle önceki ABD Başkan Donald Trump yönetimi tarafından uygulanan ve Biden yönetimi tarafından sürdürülen yaptırımların, anlaşma çerçevesindeki projelerin çoğunu tehlikeye atabileceğini vurguladılar.
Bunun yanı sıra Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD'nin Çin ile İran arasında yapılan stratejik anlaşmayla ‘iki ülke arasında yapılan bir anlaşma olduğu için değil, İran'a uygulanan yaptırımlara uyulmasını ve bunlara saygı duyulmasını sağlamak açısından’ ilgileneceğini vurguladı.
Başkan Biden’ın yardımcıları başlangıçta, İran’ın nükleer anlaşmaya uymaya devam etmesi durumunda ABD’nin de aynısını yapacağını söylediler. Bu da Washington'ın önce Tahran'ın nükleer anlaşmaya uymasını istediği şeklinde anlaşıldı. Ancak daha sonra sorunun ilk adımı kimin atacağı olmadığını açıkça ortaya koydular.
Biden yönetimi, tıpkı İran gibi acelesi olmadığını göstermeye çalışırken İranlı yetkililerin, Nisan ayında da anlaşmanın yeniden canlandırılmasına yönelik bir ilerleme olmazsa Mayıs ayında, 18 Haziran yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri için yoğun siyasi manevralara başlayacakları gerçeğiyle karşı karşıya kaldı.
Batılı bir diplomat açıklamasında, “(İranlılar) yaklaşık bir ay sonra seçim sürecine girecekler. Ama bu bizim için dünyanın sonu değil, biz teklifler sunuyoruz, onlar da tekliflerde bulunuyorlar. Bu yavaş bir süreç ama bunda yanlış bir şey yok, acelemiz de yok” şeklinde konuştu.
Bir diğer gelişmede ise Tahran, ABD'de yayın yapan Politico gazetesinin, ‘Washington'ın bu hafta, ABD yaptırımlarının hafifletilmesi karşılığında İran'dan gelişmiş santrifüjlerle çalışmayı ve uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirmeyi bırakmasının istendiği yeni bir teklif sunmayı planladığı’ şeklindeki haberini reddetti.
Şuan ABD’nin İran ile dolaylı da olsa gerçekten iletişim kurmak isteyip istemediği veya Hamaney’in cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına kadar beklemeyi tercih edip etmediği belirsizliğini koruyor.
Eurasia Group analistlerinden Henry Rome konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Hamaney’in acele etmemesinde bir dereceye kadar kararsızlık olduğunu düşünüyorum” dedi.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat