Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını bir yılı aşkın süredir küresel bazdaki etkilerini sürdürüyor.
Pek çok sektörde kayıplar devam ederken, tarım ve gıda alanındaki sorunlara bağlı olarak küresel gıda fiyatları 6 yılın zirvesini gördü.
Bu durumun hem ekonomi hem de toplum sağlığı açısından bir "güvenlik sorunu" haline gelmesine karşı, Türkiye'de de çalışmalar sürdürülüyor.
Gündeme gelen hamleler arasında Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin sayısını artırmak da var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki enflasyonun nedeni olarak "market lobisi"ni işaret ederken, perakende ticarete yeni standartlar getirilmesine yönelik yasa teklifi kamuoyunun gündemindeki yerini koruyor.
Gıda fiyatları, perakende yasa teklifi, yiyecek ve içecek sektöründeki mevcut durum ve atılması gereken adımları, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik Independent Türkçe'ye anlattı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Gıda fiyatlarındaki artış yavaşlayabilir"
Küresel gıda fiyatlarının yüksekliğinin birçok değişkene bağlı olduğunu belirten Menlik, "Gıda fiyatlarındaki artış yavaşlayabilir" yorumunu yaptı.
Hammadde ve diğer girdi fiyatlarındaki artışların ekonomi, ticaret ve tarım politikaları yoluyla durdurulması veya telafi edilmesi gerektiğini aktaran Menlik, "Bu değişkenlerin başında hammadde maliyetleri geliyor. Tarım ürünlerdeki fiyat artışı enerji, nakliye gibi sektör girdilerindeki artışla beraber tüketiciye yansıyor. Türk lirası yakın zamanda büyük değer kaybetti. Bunun etkileri yeni yeni görülüyor. Koronavirüs salgını durumu zorlaştırıyor. Ülkemizde genel anlamda yıllık yüzde 15 civarında enflasyon görüldüğü bir gerçek. Fiyat artışları keyfi değildir, makroekonomik gelişmelerin bir sonucudur. Gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonun altında kalması için öncelikle hammadde ve diğer girdi fiyatlarındaki artışların ekonomi, ticaret ve tarım politikaları yoluyla durdurulması veya telafi edilmesi gereklidir" şeklinde konuştu.
"Perakende yasa teklifi, pazarlık gücü dengesizliklerinden kaynaklarından haksız ticaret uygulamalarının önlenmesi açısından önemli bir adım"
Perakende ticarete yeni standartlar getirilmesine yönelik yasa teklifini de sorduğumuz İlknur Menlik, sözkonusu teklifi "önemli bir adım" olarak niteledi:
Biz bu teklifin tarım ve gıda tedarik zincirindeki pazarlık gücü dengesizliklerinden kaynaklanan haksız ticaret uygulamalarının önlenmesi açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.
Menlik sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Teklif üreticiler, tedarikçiler ve perakendeciler arasında adil bir denge kuracak, bu şekilde tüketicinin korunmasını da sağlayacaktır. Taslağı genel olumlu olarak değerlendirmekteyiz. Bunun yanında, üretici ve tedarikçi ile perakendeci arasındaki güç dengesizliğinin sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik daha geniş kapsamlı hükümlerin eklenmesi, cezaların caydırıcı düzeylere getirilmesi gerektiği gibi görüşlerimiz var. Görüşlerimizi yetkililerle paylaştık; küçük üreticinin ve nihayetinde tüketicinin korunması adına dikkate alınacaklarını umuyoruz.
Mevcut koşulların haksız rekabet ortamı oluşup oluşmadığı ya da çözüm yolunun neler olduğuna ilişkin İlknur Menlik, 'çağın getirdiği bir durum' yorumunu yaptı.
Büyük hacimde ticaret yapabilenlerin kaynaklarını yönetme açısından küçük ticarethanelere göre daha avantajlı konumda olduğunu ve piyasa şokları karşısında daha rahat ayakta kaldıklarını ifade eden Menlik, diğer yandan üreticiler, tedarikçiler ve satışçılar arasında adil ticaret kurallarına uyulması, piyasada haksız rekabetin önlenmesi için yetkililerin hukuk çerçevesinde gerekli düzenlemeleri yaptığını ve mevcut hükümleri de çağın gereklerine göre güncellediklerini dile getirdi.
"Küçük üreticilerin toplum refahı için gerekliliği, giderek daha açık şekilde ortaya çıkıyor"
Küçük üreticilerin özellikle koronavirüs salgınının damgasını vurduğu son bir yıl içerisinde oluşan yeni tüketici tercihlerine yönelik diş pazarlarda seslerini daha fazla duyurma şansı bulduklarına söyleyen TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, "Toplumun gelir düzeyi arttıkça büyük işletmelerin sunduğu fiyat avantajının tüketici tercihindeki ağırlığı düşerken; talep kaliteye, yenilikçiliğe, farklılaşmaya, otantikliğe doğru yön değiştiriyor. Küçük üreticilerin toplum refahı için gerekliliği, giderek daha açık şekilde ortaya çıkıyor. Dünya bir değişimden geçiyor ve biz de buna hızla ayak uyduruyoruz" ifadelerini kullandı.
Menlik, gıda tedarik zincirinin halkalarından biri olan sektörün her ne kadar doğrudan etkilenmemiş gibi görünse de ithalatta ve ihracatta yaşanan kısıtlamalar, zincirin genelindeki işgücü kaybı, ev dışı tüketim tabir edilen otel, restoran ve kafeler gibi satış kanallarının uzun süre kapalı kalmasının sektörü zor duruma soktuğunu dile getirdi.
"Dış ticaretin, ev dışı tüketimin, turizmin normalleşmesi bizim için çok önemli"
Tedarik zincirinin halkaları arasındaki para akışının kesintiye uğramasının da kendilerini etkilediğini belirten İlknur Menlik, bu etkilerden kurtulmanın da yine zincirin tamamına bağlı olduğunu savundu.
Menlik, "Dış ticaretin, ev dışı tüketimin, turizmin normalleşmesi bizim için çok önemli. Tarıma, hayvancılığa, dış ticarete ve sektörümüze yönelik destekler bu dönemin en az yıkımla atlatılmasına yardımcı olacaktır" şeklinde konuştu.
"En büyük sorunlarımızdan biri tarım arazilerimizin parçalı olması"
TGDF Genel Sekreteri İlknur Menlik, Türkiye'nin sahip olduğu gıda varlığı, tarım yapılabilen alanlar ve bu alanların verimli kullanılıp kullanılmadığı konusunda ise şunları söyledi:
Ülkemiz tarım açısından çok avantajlı bir konumda. Ancak bunu yeterince değerlendiremiyoruz. En büyük sorunlarımızdan biri tarım arazilerimizin parçalı olması. Bu durum verimli üretimin önüne geçiyor. Ayrıca üretim planlaması doğru yapılamıyor, yapılan planlar yıldan yıla değişiyor. Bu nedenle de tarım ve gıda üreticileri önlerini görmekte zorlanıyor.
© The Independentturkish