İstanbul'da yağmur şiddetini arttırırken Tarabya sırtlarındaki, Çin İstanbul Başkonsolosluğu önünde Uygurlar yine toplanmaya başlamıştı.
Aileleri Çin tarafından toplama kamplarına konulan, aylardır hatta yıllardır onlardan haber alamayan Uygurlar, ailelerinin nerede olduğunu öğrenmek amacıyla konsolosluğa dilekçe vermeye çalışmıştı.
Dilekçelerinin kabul edilmesi için günlerce oturma eylemi yapmışlar, geçen günlerde İstanbul Valiliği'nin araya girmesiyle oturma eylemini sonlandırmışlardı.
Valilik, Uygarlara "Çin, dilekçenizi kabul edecek" diye teminat vermişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ailesinden en az bir kişi Türkiye'de yaşayan 5 binden fazla Uygur...
Bu süre zarfında dilekçeler yazıldı.
5 bin 1999 kişi, Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu'na dilekçe vermek için harekete geçti.
Dosyalar oluşturuldu ve bir arabanın bagajına konularak başkonsolosluğun önüne getirildi.
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen başkonsolosluk önüne gelenleren biri de 5 çocuğunun da babası olan eşi Halike Abulaiti'yi arayan Meryem Abulaiti'ydi.
48 yaşındaki bu orta yaşlı kadın da Doğu Türkistan'da gözaltına alınarak toplama kampına konulan, 4 yıldır hiçbir haber alamadığı eşini Çinli yetkilere sormak istiyordu.
Bekleyiş sürerken bir özel güvenlik görevlisi geldi ve Uygurlara dilekçeleri kendisine vermelerini söyledi.
Oysa Uygurlar ailelerinin akıbetlerini soran bu dilekçeleri Çin'in resmi yetkililerine "alındı" belgesi karşılığında vermek istedi. Ama bu talep kabul edilmedi.
"Bu bir soykırım"
Annesini arayan Jewlan Şirmehmet, Türkiye'de hukuk eğitimi aldığı için dilekçelerin hazırlanması konusunda aktif rol aldı.
Araba bagajına konulan dilekçeleri gösteren Şirmehmet, "Sadece Türkiye'de yaşayan binlerce Uygur ailesini arıyor. Bu bir soykırım değil mi?'' diye sordu.
Çin'in dilekçelerini dahi kabul etmemesini, dünya tarihinin en bilinen soykırımlarından biri olan Holokst'u anma gününe denk geldiğine dikkati çekti.
Dilekçeleri kabul edilmeyen Uygurlar, başkonsolosluk önündeki aile nöbetlerini "Millet Nöbetleri" haline getireceklerini söyledi.
"Bebekler de dedeler de kamplarda"
Konsolosluk önünde yapılan basın açıklamasında, Çin'in 2017'den itibaren "tarihte eşi görülmemiş zulüm başlattığı" söylenerek, "Bu zulümden anne kucağındaki bebekten tutun 90 yaşını geçmiş dedelerimiz bile nasibini almıştır. Çin, 2017'den beri Doğu Türkistan'da çok sayıda toplama kampı kurmuştur" denildi.
Talepler neler?
Uygurların, Çin'e vermek istediği dilekçelerde şu talepler yer aldı:
- Yakınlarımız haksız ve hukuksuz olarak toplama kamp veya hapishanelerde tutulmaktadırlar. Onlar derhal koşulsuz serbest bırakılmalıdır. Aynı zamanda akrabalarımızın bir daha tutuklanmayacağı yönünde garanti verilmelidir.
- Toplama kampı veya hapishanelerde olan ya da olmayan aile üyelerimiz, akrabalarımız ve yakınlarımızın yurt dışındaki biz yakınları ile istediği zaman, istediği yerde görüntülü, sesli iletişim kurabilme ve lokasyon paylaşma gibi her türlü haberleşme hakları geri verilmeli ve engellenmemelidir.
- Yakınlarımızın yurtiçi ve yurtdışı seyahat özgürlükleri garanti edilmeli, kimlik, pasaport ve başka her türlü izin belgeleri iade edilmeli, mümkün olan en kısa zamanda bizleri ziyaret amacıyla Türkiye'ye gelebilmelerine izin verilmelidir.
- Aile üyelerimiz, akrabalarımız ve yakınlarımız ile finansal ilişkilerimiz kısıtlanmamalı, yasal yollarla yaptığımız finansal ilişkilerden dolayı akrabalarımız cezalandırılmamalı.
- Yakınlarımız ile kendi adetlerimiz ve dinimizin ritüellerine göre selamlaşma, hal hatıra sorma, nikah ve cenaze gibi işlemlerin örf ve dinimize göre yapılması engellenmemeli.
- Fizyolojik ve psikolojik durumu iyi olmayanların yurtdışında tedavi olmalarına müsaade edilmeli ve gereken tüm kolaylıklar sağlanmalıdır.
© The Independentturkish