Eski Borsa İstanbul Genel Müdürü Dinç: Şehir bombalanırsa tekrar inşa edilebilir ama nükleer bomba atılırsa radyasyonun etkileri çok uzun zaman devam eder

Borsa İstanbul'un yüzde 10'unun Katar Yatırım Otoritesi'ne devredilmesi çok konuşuldu. İstanbul'u uluslararası finans merkezi haline getirme hayalinin aktörlerinden biri de eski Borsa İstanbul Genel Müdürü Dinç'ti: Kutsal değildir, satılabilir. Ama…

Tuncay Dinç, 2015-2016 arasında Borsa İstanbul'un Genel Müdürüydü

Katar Emiri Temim bin Hamad el Sani'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinin ardından atılan imzalarla Borsa İstanbul'un yüzde 10'unun Katar Yatırım Otoritesi'ne devredilmesine karar verildi. 

Borsa İstanbul'la ilgili bilinenler sadece bunlar.

Çünkü Katar'ın ne kadar bir yatırım yaparak Borsa İstanbul'a ortak olduğuna yönelik bir açıklama gelmedi. 

Bir hayal: İstanbul Küresel Finans Merkezi

Borsa İstanbul'un önceki genel müdürlerinden Tuncay Dinç, hikayeyi 2009'dan başlatmak gerektiğini söyledi. 

O dönemde farklı bir vizyon olduğunu dile getiren Dinç, "İstanbul'un 2023 hedefleri çerçevesinde uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi planlanıyordu. Bu kapsamda IMF ve Devlet Planlama Teşkilatı önderliğinde 'İstanbul Küresel Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı' hazırlandı" dedi. 

Bu planın şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü ve kamudan, özel sektörden, sivil toplum kuruluşlarından ve üniversitelerden olmak üzere yaklaşık 80 kuruluştan da destek alındığını belirten Dinç, "Bunun bir parçası da sermaye piyasalarının dünyaya entegre edilmesiydi. Sermaye Piyasası Kanunu revize edildi ve Borsa İstanbul bir anonim şirket haline geldi. Ardından da stratejik ortaklıklar kurmak ve buna ek olarak halka arz görev ve yetkisi aldı" şeklinde konuştu. 

"Hem batıdan hem doğudan ortak istiyorduk"

O dönemde Borsa İstanbul'un yüzde 10'unu 1,25 milyar dolar gibi bir tutara yabancı yatırımcılara devrettiklerini hatırlatan Dinç, "Aslına bakarsanız devamını getirmek istiyorduk ve değişik fonlarla görüştük. Görüştüklerimiz arasında Katar Yatırım Otoritesi de vardı. Nasdaq ve EBRD'ye ek olarak Batı'dan borsa tecrübesi olan ortaklara sahip yatırımcı bulmak ve ortaklıklarımızı genişletmek istiyorduk. Londra Borsası'yla işbirliklerimiz vardı, Hong Kong Borsası'yla temas halindeydik. Yabancı bir veya iki fona ilave olarak Katar'ı bunların üzerine en son dahil etmek körfez sermayesinin ilgisini Türkiye'ye ve Borsa İstanbul'a yöneltmek üzere tasarlanmış stratejik bir hamleydi" ifadelerini kullandı. 

Yurtdışında kurulan yabancı şirketlerin ve özel sektör fon tahvillerinin halka arzını ve işlem görmesini sağlamaya çalıştıklarını da kaydeden Dinç, o dönemde bulunduğumuz bölgede bu işi İstanbul'dan daha iyi yapacak bir merkez olmadığını belirtti. 

"Kutsal değil, satılabilir ama yöntem şeffaf olmalı"

"Şeffaf şekilde, vizyonumuzu tüm kamuyla paylaşarak ilan ettik" diyen Dinç, "Finansal kurumlar kutsal değildir, satılabilir. Bir kamu stratejisi çerçevesinde satılması doğaldır. Katar 2007 yılında Londra borsasına da ortak oldu. Borsalar denetlenen kuruluşlar olduğu için yabancı kuruluşun ortaklık yapması tehlikeli değil" dedi ve şöyle devam etti: 

Ama bu satışın yöntemi şeffaf değil, herhangi bir vizyon çerçevesinde gerçekleşmedi. Kamuya ilan edilen bir şey yok.  Ne kadar para geldiğini, hangi şartlarla değerleme yapıldığını bilmiyoruz. Ayrıca EBRD ve Nasdaq'in Borsa İstanbul'daki ortaklıklarını bitirmelerine sebep olan adımlardan sonra Katar'ı ortak olarak getirmenin hangi stratejiye hizmet ettiğini anlamak zor.  Cumhurbaşkanı'nın başkanlığındaki Türkiye Varlık Fonu üzerinden yapılması nedeniyle sorgulama imkanı da yok.

Türkiye'nin uluslararası bir merkez olma potansiyeline sahip olduğuna değinen Dinç, "Ama yatırımcıya güven verilmezse, işler gizlilik içinde yürütülürse arkası gelmez. Bir vizyon çerçevesinde yapılmazsa kamu kurumları ve özel sektör bu işin destekçisi olmaz" dedi. 

"İstanbul Finans Merkezi'ne bir inşaat projesi gözüyle bakılırsa, şakayla evet, başarılı olur. Hatta müteahhitler 'Bir de Avrupa yakasına bir merkez kuralım' der" ifadelerini kullanan Dinç, "Ama İstanbul'un gerçek bir finans merkezi olması için hukuki altyapının ve güvenin tam olması gerekiyor. Bu bir çerçeve. Yatırımcılara kolaylık sağlayacak, Türkiye'ye yerleşmelerine imkan verecek, çocuklarının okulunu, eğlenecekleri yerleri bile düşünecek bir vizyon gerekiyor" şeklinde konuştu. 

Tren kaçmadı ama yol zorlaştı

Peki, İstanbul Finans Merkezi hayali hala gerçeğe dönüşebilir mi? 

Dinç'e göre tren hala kaçmadı. Ama şimdiye kadar yapılan hatalar da insanların zihninde derin izler bıraktı. 

Yerli yatırımcının hala döviz aldığını kaydeden Dinç, bu durumun yerli yatırımcıda dahi güven eksiği olduğunu gösterdiğini söylüyor. 

"Finansta güveni sağlamak zor ama yıkmak çok kolay" diyen Dinç, sözlerini şöyle tamamladı:  

Bir şehir konvansiyonel şekilde bombalandığında tekrar inşa edilebilir. Ama şehre nükleer bomba atılmışsa o radyasyonun etkisi çok uzun zaman devam eder. Türkiye'de son birkaç yılda yanlış atılan adımlar ve hukuktan uzaklaşma, öngörülebilirliğin azalmasına neden oldu. Bu bir kez yerleştikten sonra sözler de verseniz güvenin yeniden yerleşmesi uzun zaman alacaktır. Fırsat tamamen kaçtı demem, ümitvarım, ama hedefe kolay yöntemlerle ulaşabilmek mümkünken şimdi daha uzun bir zaman ve daha çok gayret gerekiyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU