Winston Churchill hayatının neredeyse yarısını, 1922'de Londra'ya 40 kilometre uzaklıktaki West Ham'da satın aldığı ve Chartwell adını verdiği mülkte geçirdi.
Kır evi içinde küçük bir derenin aktığı yaklaşık 30 hektarlık arazi (300 bin metrekare) ile çevriliydi.
Churchill, 5 bin sterline aldığı bu mülkün, 5 kabul salonu,12 yatak odası ve 8 banyoyu kapsayan genişletme çalışmaları için 18 bin sterlin ödedi.
Hizmetliler ekibi aşçı, hemşire, garson, 3 temizlik işçisi, iki hizmetçi, seyis ve şoförden oluşuyordu. Bunlara ek olarak, 3 araştırmacı ve iki sekreterden oluşan kişisel ekibi de vardı.
Bu komplekse ayrıca bir su bahçesi ve ısıtmalı yüzme havuzu da ekledi, bizzat kendisi resim atölyesi olarak kullanmak için iki kulübe inşa etti.
Araziyi, ördekler, kazlar, kuğular, küçük atlar, keçiler, koyunlar, tavşanlar, kediler, köpekler ve "tilkilerle" doldurdu.
Chartwell'e "Churchill'in kelime fabrikası" adı verilmişti ve kendisi buradan; Sunday Times, Sunday Telgraph, The Times, The Chronicle, Sunday Chronicle, Evening Standard, Standard, John Bull, Cosmopolitan, News of the World gibi 10 yayına daha yazılar ve makaleler yazıyordu.
Makaleleri için aldığı ücret 500 sterline kadar çıkıyordu.
İkinci kattaki ofisinde ayrıca, İkinci Dünya Savaşı üzerine altı ciltlik "The World Crisis" (Dünya Krizi), "My Early Life" (Gençliğim), soylu ailesi hakkındaki dört ciltlik "Marlborough", "A History of the English-Speaking Peoples" (İngilizce Konuşan Halkların Tarihi) gibi güzel kitaplarını da yazmıştı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu makaleler nedeniyle, otuzlu yıllarda büyükelçiler, yüksek rütbeli subaylar, milletvekilleri, gazeteciler ve İngiltere'deki Alman muhalif mülteciler tavsiye almak için "Chartwell"e akın ediyorlardı.
Günü, hizmetçisinin onu saat sekizde uyandırmasıyla başlardı. Ona "Günaydın" derse hizmetçi Churchill'in o gün iyi bir ruh halinde olduğunu anlardı.
Daha sonra doğruca pencereye gider ve havanın yağmurlu olduğunu gördüğünde, İngiltere'nin ikliminden şikayet eden birkaç söz mırıldanırdı.
Ardından, tek başına kahvaltı yapardı. Kahvaltı öğünü; portakal suyu, kızarmış ekmek, reçel, yumurta, tavuk ya da etten oluşurdu.
Buna ek olarak, beyaz şarap, çay veya kahve de olurdu. Kahvaltısı bir saatten fazla sürerdi ve bu sırada, The Times, The Daily Telegraph, The Guardian ve Komünist Partisi'nin gazetesi The Daily World'ü okurdu.
Bu sırada ilk purosunun birinci kısmını içmiş olurdu.
Ardından günün ilk işi olarak, 4 saat boyunca bir önceki gün sekreterine dikte ettiklerini gözden geçirir ve kitaplarının sayfalarını düzeltirdi.
Sonra Fransa, Almanya veya Balkanlar'dan gelen raporları dikkatlice okurdu.
Çalıştığı sırada masasında hep bir bardak viski soda olurdu. Yaklaşık bir buçuk saat süren öğle yemeğinde, viski, şampanya veya beyaz şarap içerdi.
Yemekten sonra ise konyak ya da Porto şarabı. Ardından misafirleriyle birlikte bahçesinde yaklaşık bir saat yürüyüş yapar, sonra da şekerleme yapardı.
Uyandığında günün ikinci banyosunu yapardı. İngilizlerin geleneksel 5 çayı saatinde çay içmezdi. Aksine çalıştığı ek 3 saat boyunca daha fazla viski soda içerdi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu
© The Independentturkish