Görme engelli ve otizmli Rabia Azra Erdur, ailesiyle birlikte İstanbul Pendik'te yaşıyor.
Skolyoz rahatsızlığı da baş gösteren 12 yaşındaki özel eğitim öğrencisi Azra, çevresindekilerle iletişim kurmakta ve başkalarının yardımı olmadan yürümekte zorlanıyor.
Ancak O, hayata tutunmanın ve kendisini ifade edebilmenin yolunu bulmuş... Piyanonun başına geçip birbirinden güzel parçalar çalıp notalara hayat vermek, Azra'nın en sevdiği şey olmuş.
Rabia Azra Erdur'un öyküsünü anne Fatma Erdur, özel eğitim öğretmeni Uğur Çamoğlu ve piyano öğretmeni Sevilay Yüksel'le konuştuk.
7,5 aylıkken dünyaya gelen Azra'da erken doğum sebebiyle retinopati (diyabetten kaynaklı göz hasarı) oluştuğunu ve bir süre yoğun bakımda kaldığını belirten anne Fatma Erdur, ilk başlarda çok zorlandığını, çevrelerinde görme engelli kimse bulunmadığından ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemediğini anlattı:
Özel çocukların varlığını biliyordum ama çevremde olmadığından nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.
Azra'nın iki yıl devlet anaokuluna gittiğini, burada arkadaşları ve onların aileleri tarafından hiçbir sorun yaşamadıklarını, kimsenin onu yardırgamadığını söyleyen anne Erdur'un Azra'dan sonra ikiz kızları oldu.
Kardeşlerinin ellerinden tutup Azra'yı gezdirdiğini söyleyen Fatma Erdur, "Azra bir şeyini düşürdüğünde ya da otizm nedeniyle bir anda sinirlendiğinde, kardeşleri hemen o eşyayı bulup ona veriyor, 'Abla biz sana yardımcı oluruz, yanındayız' diyorlar. Çok iyi geçiniyorlar" dedi.
Doğuştan görüp sonradan görme yetisini kaybedenlerin bunalıma girebildiğini söyleyen Erdur "Ama doğuştan görme engelli olanlar, sizin de öyle olduğunuzu sanıyor. Azra ve onun gibiler, görmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyor" ifadesini kullandı.
Azra'nın müzik yeteneğinin keşfedilişi
Azra, İstanbul'daki Türkan Sabancı Görme Engelliler Okulu'nda 4 yıl eğitim aldıktan sonra geçen yıl Pendik’teki Yıldırım Beyazıt Ortaokulu'na başladı.
Kızının 8 yıldan beri de Türkiye Beyazay Derneği'nin okulunda özel eğitim aldığını belirten Fatma Erdur, küçük kızın müziğe olan yeteneğinin keşfedilişini ise şu sözlerle anlattı:
Azra doğuştan görme engelli olduğu için seslere çok duyarlıydı. Ritim duygusu çok yüksekti. Durduğu yerde iki kaşığı birbirine vurarak bile ritim tutardı.
Bir de parmakları çok zayftı, parmakları güçlensin diye müziği de sevdiği için piyano çalmaya gitti.
Geçen sene Beyaz Ay’daki özel eğitimdeki çocuklar piyanoya gidince, Azra piyano sesi duydu ve o da öğrenmeyi çok istedi. Orada başladı derse ama sonra kaldı, devam etmedi.
Yıldırım Beyazıt Ortaokulu'ndaki öğretmeni Uğur bey (Çamoğlu) geçen yıl bize, 'Azra müziğe çok yetenekli, kızınızın bu yönünü farketmiş miydiniz?' diye sorunca, Azra'nın piyano serüveni başladı.
2019'un aralık ayından bu yana piyano dersi alan Azra'nın her gün üstüne katarak ilerlediğini söyleyen Fatma Erdur, kızının karantina döneminde piyano eğitimine nasıl devam ettiğini ise şöyle anlattı:
Öncelikle Azra, herkese ısınamıyor, herkesi kabul etmiyor ama öğretmenlerini çok sevdi. Whatsapp üzerinden görüntülü, online dersler yapmaya çalışıyoruz. Öğretmeni oradan çalıp, ritmi veriyor. Bize ses kaydı da atıyor, Azra da piyanoda çalıyor. Sonra ben hocasına iletiyorum. Bu şekilde salgın döneminde de dersleri aksatmadan sürdürmeye çalışıyoruz. Öğretmeni Sevilay hanıma (Yüksel) teşekkür ediyorum.
"Ben de hayatı Azra’yla öğreniyorum"
Kızı Azra’nın skolyoz başlangıcı nedeniyle Özel Çocuklar Yaşam ve Spor Merkezi Yasev'e giderek fizyoterapi aldığını belirten Fatma Erdur, sağlık problemlerine rağmen pes etmemekte kararlı.
Azra’nın geleceğine dair gönlünden geçenleri sorduğumuz anne Erdur, şu yanıtı verdi:
Allah’a şükürler olsun ki evladımı kimseye muhtaç etmemeye çalışıyorum. Ne eğitim alabilir, nasıl büyütebilirim diye başta çok düşündüm, araştırdım. Kendini ifade edebilmesi için gayret gösterdim. Piyanoyla kendisini çok iyi ifade etmeye başladı Azra. Televizyondan bir film müziği, dizi müziği, haber müziği duyduğunda ya da bir şarkı çaldığında, hemen gidip çalıyor.
Ben de hayatı Azra’yla öğreniyorum. 'Bir konservatuvara gidebilir, öğretmenlik yapabilir' diyor hocaları. Görme engelli psikologlar, öğretmenler var, ilk zamanlarda bilmiyordum, ben de Azra’yla birlikte öğrendim.
Ben ortaokul mezunuyum, okuma fırsatım olmadı ama hep kendimi eğitmeye çalıştım. Kabartma yazı öğrendim Azra’yla. Beraber çalışıyoruz. Ödevlerini yapıyoruz. Ben Azra’ya yetişmeye çalışıyorum aslında. Ben kendimi geliştireyim ki kızıma da yardımcı olabileyim istiyorum. Ömrüm yettiğince kızımın arkasında olacağım. Bizim en büyük şansımız, Uğur beyle (Çamoğlu) tanışmak oldu. Uğur öğretmenini çok seviyor Azra.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Biz çok mutluyuz ama en önemlisi Azra çok mutlu"
Azra'nın annesi Fatma Erdur'un 'en büyük şansımız' dediği Uğur Çamoğlu ise bir özel eğitim öğretmeni.
Özel eğitim gerektiren çocukların koronavirüs salgını döneminde çektiği sıkıntıları anlatan Uğur öğretmen, çocukların bu dönemde özel hayattan soyutlandığını ve eğitimde geri kaldıklarını vurguladı.
Çocukların evde kaldıkça problemli davranışlarının arttığını söyleyen Çamoğlu, Azra'nın geçen yıl başlayan piyano serüveni için "Annesi bana piyano çalmaya çalıştığı görüntüyü izlettiğinde, onun farklı bir çocuk olduğunu farkettim" dedi ve ekledi:
Bir müzik duyuyor, piyanonun başına geçip çalabiliyor, çok yetenekli. Azra, sabah erkenden kalkıp, evdekileri piyano sesleriyle uyandıran biri oldu. Evde uğraş verdiği, sevdiği bir hobisi olması çok önemli, eğitim de alınca daha da ilerledi. Biz çok mutluyuz ama en önemlisi Azra çok mutlu.
"Özel çocukların hayatlarını daha rahat sürdürebilmeleri için hobi gerekiyor"
Özel çocukların hayatlarını daha rahat sürdürebilmeleri için bir hobilerinin olması gerektiğine değinen Çamoğlu, "Maalesef, onların engelinden daha fazlasını insanlar koyuyor" ifadesini kullandı.
"Hepsinin yetenekli olduğu bir alan var, yeter ki bu özelliklerinin üzerine gidilsin"
"Çocuğun birçok şeye ilgisi var ama ailesi illa ki öncelikle okusun, yazsın istiyor" diyen Uğur Çamoğlu'na göre ailelerin bu ısrarı, çocukları geriye götürüyor.
Çamoğlu, "Halbuki özel çocukların yapabildikleri bir şeyin ucundan tutup, onun üzerine gitsek, hepsinin yetenekli olduğu bir alan var. Ancak buna eğilmek zor oluyor Türkiye’de. Akademik yönden gelişmeye odaklanıyor aileler" dedi:
Ancak hepsinin farklı bir yeteneği var: Resim çizmek, müzik aleti çalmak gibi. Kimisi, matematikte çok iyi, kimisi Türkçe'de ya da diğer derslerde. Örneğin, kafalarından yaptıkları matematik işlemini, bizim ancak hesap makinesiyle kontrol edebildiğimiz derecede matematikte başarılı öğrenciler var. Yeter ki yetenekli oldukları alanın, bu özelliklerinin üzerine gidilsin. Tüm özel çocuklar ve diğer öğrenciler için dileğim şu: Onlara engel olmayalım, fırsat verelim.
"Başardıkça mutlu olup, hayata bağlanıyorlar"
Azra'nın piyano öğretmeni Sevilay Yüksel de özel öğrencilerin yeteneklerinin keşfedilip, bu alanlarda eğitim almaları gerektiğinde Uğur Çamoğlu'yla hemfikir.
"Mutlaka bu tarz öğrencileri, yakalayabileceğimiz noktalar var" diyen Sevilay öğretmen, "Özel öğrencilerin ilgi alanlarını bulabilirsek, onları hayata döndürmüş olur, sosyalleştiririz. Başardıkça mutlu olup, hayata bağlanıyorlar. Hem kendileri hem de aileleri çok mutlu oluyor" dedi.
Sanat çok farklı alan. Duygularını, ifade ediyorlar. Üzgün olduğunu anlatamaz belki ama piyano çalıp, rahatlayabilir. Ailesine derdini hemen anlatamasa da sevdiği bir alanda ilerlemiş olur, rahatlar ve mutlu olur. Hobi olarak başladık Azra'yla, onunla çalışmak çok şey öğretti bana. Çok yetenekli bir çocuk. Korkup geri kaçmadım, üstüne gittim. Çok mutluyum Azra'yla çalışmaktan.
Müzik öğretmeni Yüksel, Azra'nın kendisinin ilk engelli öğrencisi olduğunu belirterek, başlangıçta bu alanda yeterli bilgisi olmadığı için tereddütlü yaklaştığını ancak pes etmeyerek, çok sayıda makale, yazı okuyup bilgi toplamaya çalıştığını söyledi. Görme engelliler için yayın, kitap sayısının eksikliğinden yakınan Yüksel, öncelikle Azra'yı tanımaya çalıştığını anlattı.
"Azra piyanoda başarılı oldukça sosyalleşmeye başladı"
Hem görme engelli hem de otizmli olan Azra'nın, işitsel yönden çok yetenekli olduğunu görüp derse başladıklarını belirten Sevilay Yüksel, "Uğur öğretmen (Çamoğlu) bana ulaştı. İlk zamanlarda biraz zorlandık ve dersleri 20 ile 30 dakika arasında tuttuk. Şimdi bir saate yakın ders yapabiliyoruz, dikkati dağılmıyor, normal öğrenciler gibi. Azra piyanoda başarılı oldukça sosyalleşmeye başladı, eskiden çok içine kapanıkmış" dedi.
Ocak sonunda başladıkları piyano derslerini pandemi nedeniyle online şekilde sürdürdüklerini belirten piyano öğretmeni Sevilay Yüksel, Azra'nın hiçbir dersinin boş geçsin istemediğini, bu süreçte anne Fatma Erdur'un desteğinin de çok önemli olduğunu kaydetti.
"Hem çalıp hem söyleme aşamasına geçtik"
Azra'nın müzik yeteneğine değinen Yüksel, kendisi uzaktan da çalsa, onun (Azra) duyup hemen aynı şekilde çalabildiğini belirterek, şimdilerde hem çalıp hem söyleme aşamasına geçtiklerini ve bu sayede dil konusundaki sıkıntısını aşmaya çalıştıklarını anlattı.
Son olarak Sevilay Yüksel, "Azra detone olmuyor, notalara göre söyleyebiliyor. Başarısıyla beni çok şaşırtıyor, eserden esere ilerliyor. İnşallah daha da ilerleyeceğiz" sözleriyle mutluluğunu ve umudunu dile getirdi.
© The Independentturkish