Davutoğlu'ndan kayyum sorusu: Hepsi mi suçlu?

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, iktidarın kendisi gibi düşünmeyenlere "yaşam hakkı" tanımadığını ve ülkeyi yönetmekten uzaklaştığını savundu. Davutoğlu, ekonomi hedefinin ise 13 yıl önceyi yakalamak olduğunu öne sürdü

Ahmet Davutoğlu / Fotoğraf: Gelecek Partisi Basın Birimi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Ankara 1. Olağan Kongresi'nde konuştu.

Partinin kuruluşunun üzerinden 9 ay geçtiğini hatırlatan Davutoğlu, koronavirüs salgınına rağmen 34'üncü il kongresini tamamladıklarını söyledi.

Önümüzdeki hafta sonunda 43'üncü il kongresini yaparak kasım ayı başında büyük kongreye gideceklerini ifade eden Davutoğlu, 12 Aralık'ta da Gelecek Partisi'nin birinci yılının dolacağını hatırlattı.

Türkiye'nin her açıdan kriz sürecinden geçtiğini savunan Davutoğlu, iktidarı sorumluluk almadığı gerekçesiyle eleştirdi: 

Bir yandan büyük bir demokrasi krizi diğer yandan büyük bir ekonomik çöküş milletimizi nefes alamaz hale getirmiş durumda. Bugün yaşamakta olduğumuz kriz sıradan ve noktasal bir kriz değildir. Bugün başkentten başlayarak toplumumuzun kılcal damarlarına kadar işleyen kapsamlı bir siyaset kriziyle, bir sistem kriziyle ve kurumsal nitelikli bir devlet kriziyle karşı karşıyayız. Bu krizlerin müsebbibi olan ve bunları çözme sorumluluğunu taşıyan iktidar ise ülkeyi yönetmekten, ekonomiyi idare etmekten açıkça vazgeçmiş durumda. İktidar sahipleri sorumluluklarından ve görevlerinden istifa ettiler. Evet, bu koalisyon iktidarı kendisinin müstafi sayılmasını istiyor. Biliyorsunuz müstafi sayılma hali, istifa talebinin varlığı aranmadan kişinin istifa etmiş sayılmasıdır. Evet, bu koalisyon iktidarı da millete bizi müstafi kabul edin diyor.

"Hedef 13 yıl önceki ekonomik göstergelere ulaşmak"

Koalisyon hükümetinin 2023 hedeflerinin tamamını yalanladığını ileri süren Ahmet Davutoğlu, yeni hedefin 13 yıl önceki ekonomik göstergelere ulaşmak olduğunu savundu. 

"Şu ekonomimizi nasıl batırdıklarına bir bakın" diyen Davutoğlu'nun hedefinde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak vardı:

En önemli tespiti şu: 'Dolara hiç bakmıyorum, umursamıyorum'. Aslında yeni planın ismi 'umursamıyorum' olsaydı çok yerinde olurdu. Evet bu ekonomi yönetiminin en önemli vasfı hiçbir ekonomik gerçekliği ve milletin hiçbir ekonomik derdini umursamamasıdır. Dış borcun 430 milyar dolar. Kamu Özel İşbirliği Projesi garantisi borcun 154 milyar dolar… Merkez Bankası döviz açığı 45 milyar dolar… Ve bu ülkenin ekonomi bakanı doları umursamıyormuş. Ya sen umursamayacaksın da ben mi umursayacağım, ya da senin yanlış politikları yüzünden evine aş ekmek götüremeyen ve ayda 300 dolar- yani günde 10 dolar- asgari üretle geçinmeye çalışan dar gelirli mi umursayacak?  Sen dolara bakmayacaksın da ben mi bakacağım! Allah millete ve bize yardımcı olsun. Şu katlandığımız şeye bakar mısınız?

"Biz size dolar kurunu 2.80 ile devretmiştik; bugün doları 7.72'ye getirmiş olmanın hesabını kim verecek?"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştiren Gelecek Partisi lideri, iktidarın "tutarsız" politikaları nedeniyle Türkiye'nin milli gelirinin 2017'de 852 milyar dolardan 2020'de 702 milyar dolara düştüğünü ifade etti: 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmeden önceki son yıl olan 2017'de Türkiye'nin milli geliri 852 milyar dolardı. Yeni ekonomi programı ile birlikte, mevcut ekonomi yönetiminin performansı kısaca şöyle görünüyor; 2020 yılında: 702 milyar dolar. Eğer işler bu iktidarın ve bu ekonomi bakanının yönetiminde yolunda giderse; 2021 yılında: 735 milyar dolar, 2022 yılında: 801 milyar dolar. Bu tablonun söylediği şudur: Bu iktidar ve ekonomi yönetimi son beş yılda sadece var olanı korusaydı bugün her bir vatandaşımız 6 bin dolara yakın daha fazla gelire sahip olurdu. Türkiye'de kişi başı milli gelir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmeden önce dünya ortalamasının yüzde 5 üzerindeydi. Bu tutarsız politikalarınızla bugün maalesef dünya ortalamasının yüzde 15 altına düştü. Pandemi varsa tüm dünyada var. Salgın yüzünden ekonomi de işler yolunda değilse tüm dünyada değil. Neden tüm dünya bu krizle baş ederken siz edemiyorsunuz? Bu gerçeklere rağmen ekonominin durumunu nasıl “şahlanma, uçma” ambalajında millete sunacaksınız?

"Biz size dolar kurunu 2.80 ile devretmiştik; bugün doları 7.72'ye getirmiş olmanın hesabını kim verecek?" diye soran Ahmet Davutoğlu, AK Parti ve MHP'yi eleştirerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için "ucube" yorumunu yaptı ve bu sistemin daha fazla sürmeyeceğini savundu.

"İstediğiniz kadar TÜİK rakamlarıyla oynayın"

Davutoğlu, "İstedikleri kadar yalan söylesinler, istedikleri kadar yalanı büyütsünler. Çarşıya pazara çıkan Ayşe Hanım, Mehmet Bey neyi kaça aldığını biliyor. Okula, kafeye giden Zeynep, Ahmet internetin, cep telefonu faturasının kaç geldiğini biliyor. İstediğiniz kadar TÜİK rakamlarıyla oynayın. Millet her şeyi görüyor, millet her şeyi biliyor. Sizin bu büyük yalanlarınız, o yalanları söylemek için kurduğunuz kurumlar, tv'ler, gazeteler ne derse desin. Milletimiz cebine ne girdiğini biliyor ne çıktığını biliyor" şeklinde konuştu.

"Zaten sizin son dönem kapatmaktan başka bildiğiniz ne kaldı"

Ahmet Davutoğlu'nun gündeminde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesi'ne ilişkin sözleri de vardı.

Davutoğlu, "Arada bir kafalarına yatmayan demokratik kararların çıktığı için AYM'ye bile tahammülleri yok. AYM Parlamenter sistemin bir kurumuymuş yeni sisteme uygun bir mahkemeye ihtiyaç varmış. Yahu AYM bir hükümet sistemi kurumu değil ki bir yargı ve adalet kurumudur. Mesele AYM değil mesele sizin anti-demokratik zihniyetiniz, hukuk tanımaz yaklaşımınız. AYM'yi lağvedip yerine başka bir mahkeme kurmalıymışız. Yahu ne yapacaksınız yenisini. Ne yapacak yenisi? Bu berbat darbe artığı Anayasa ile ne yapacak? Sayın Erdoğan'dan küçük ortaktan gelen 'kapatalım' teklifini duyunca hemen destek açıklamış. Zaten sizin son dönem kapatmaktan başka bildiğiniz ne kaldı. Türkiye'yi içe kapat, üniversite kapat, Baro kapat, Tabipler Birliği'ni kapat… Hazır elimiz alışmışken AYM'yi de kapatalım. Türkiye'nin bugün ihtiyacı olan şey şu kurumu bu kurumu kapatmak ya da yenisini açmak değildir. Siz neresini düzeltirseniz düzeltin bu ucube Cumhurbaşkanlığı sistemi yürümez. Sizin gibi hiç bir demokratik değeri ve standardı kalmamış bir koalisyon hükümeti bile bu sistemin yürümediğini görebilir. Neresini değiştirirseniz değiştirin bu sistem arıza ve kriz üretecek. Değil AYM'yi bütün mahkemeleri bile kapatsanız bu sistem sizi memnun etmez. Çünkü siz artık Türkiye'ye bir yüksünüz. Çünkü siz millete ağır bir maliyetsiniz" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu'ndan kayyum sorusu: Hadi bir suçlu, ikisi suçlu, hepsi mi suçlu bunların?

İktidarın, yalnızca kendilerinden olana "yaşam hakkı" tanıdığını savunan Ahmet Davutoğlu, HDP'li bazı belediyelere kayyum atanmasına ilişkin ise şu yorumu yaptı:

Bugün ülkemizde tıpkı 28 Şubat yıllarında olduğu gibi iktidarın hoşuna gitmeyecek şeyler söyleyenlerin başına neler geleceği belli değildir. İfade hürriyeti fiilen ortadan kalkmıştır. Basın hürriyeti fiilen ortadan kalkmıştır. Milyonlarca vatandaşın seçme ve seçilme iradesi ortadan kalkmıştır. Adalet artık sosyal medya mahkemesinde, beşinci sınıf kendini hem hâkim hem savcı yerine koyan TV programlarında aranır hale gelmiştir. Bugün adalet, hukuk, özgürlük yerlerde sürünmektedir. Yönetemediklerini gasp etmeyi tercih ediyorlar.  İkna edemediklerini yok saymayı tercih ediyorlar. Bakın doğu ve güneydoğumuzda onlarca belediye başkanı görevden alındı yerlerine kayyım atandı. Hadi bir suçlu, ikisi suçlu, hepsi mi suçlu bunların? Kendisi belediye başkanlığından gelip ülkedeki belediye başkanlarına bu kadar düşman olmanın izah edilir tarafı yok. Kısaca diyorlar ki benim kafama uyanları seçebilirsin. Uymayanı seçersen görevden alırım. Oldu peki! İptal edelim seçimleri, seçim sonuçları 3. Dünya ülkelerindeki gibi baştan belli olsun. Biz de boşuna dil dökmeyelim. Yazık!

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU