Macron'un koltuğunun altındaki karpuzlar: Lübnan ve İran

Lübnan'a yardım etmek isteyen kişi, şu anda kartları karıştırmaktan kaçınmalı. Zira ülke, hiçbir şekilde ertelenmeyi kabul etmeyecek bir uçurumun eşiğinde durmakta

Fotoğraf: Reuters

Macron'un çelişkisi nasıl düzeltilebilir?

İran'ın Lübnan'daki temsilcisi Hizbullah'ın meşruiyetini kabul etmek ve İran'ı ülkeye müdahale etmemesi konusunda uyarmak?

Macron, Ruhani'nin yeni cumhurbaşkanın kim olacağına karar vermesi için Lübnan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na girmesi gerektiğini düşünüyor mu?

Neye ihtiyacı var ve bir yardımcısı bulunuyor mu?

Daha da önemlisi Lübnanlıların "Bu ikisinin bir araya gelmesi, ülkeden geriye kalan her şeyin ölümüdür" yönündeki mesajı Macron'a nasıl ulaşacak?

Lübnanlıların inandığı ve herkesin hayatından endişe duyduğu bu mesajı kim taşıyacak?

Patrik hazretleri bunu utangaç bir şekilde söyledi. Önceki cumhurbaşkanları da dahil olmak üzere Sünni bloğa ise bir sessizlik hakim.

Peki, bu mesajı kim iletecek?

İroni şu ki, Macron bunu biliyor; ama kasıtlı olarak görmezden geliyor. Nitekim kimse onunla bu konuda konuşmaya cesaret edemedikçe Lübnanlılarla sessiz oyun oynuyor!

Lübnan, Macron için gerek uluslararası gerekse de kendi ülkesi düzeyinde önemli bir kozdu.

Eğer bunu gerektiği gibi okuyup iyi kullanabilseydi başarılı olurdu.

Ancak geleceği öngörmekte acınası bir şekilde başarısız oldu. Bir koltukta iki karpuz taşıyabileceğini düşündü ve ikisini de kaybetti!

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 11 Ağustos Salı günü, Lübnan başkentini sarsan ve siyasilere karşı gösterilerin düzenlenmesine yol açan patlamadan sekiz gün sonra, İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile yaptığı görüşmede Lübnan'a 'herhangi bir dış müdahalede' bulunmaması için uyarıda bulundu.

Bunu takiben gerçekleştirdiği son ziyaretinde, 'Hizbullah'ın Lübnan siyasi sisteminin parçası ve mecliste halk tarafından seçilmiş bir temsilci' olduğunu belirterek, yeni hükümet kurmaya ve reformları uygulamaya ağırlık vereceğini vurguladı.

Macron'un İran'a yönelik silah ambargosunun uzatılmasını reddetmesiyle Lübnan'ın güvenliğiyle ilgili endişesi nasıl bir araya getirilebilir?

Patlamadan üç gün sonra ABD'nin çabalarıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) gerçekleştirilen oylamada Çin ve Rusya öneriyi reddederken, yasağın uzatılmasını desteklemeyen Fransa dahil 11 ülke çekimser kaldı.

Macron, Hizbullah'ın silahlarının gölgesinde kurulacak herhangi bir hükümetin İran'ın onayı olmaksızın tamamlanmayacağını ve selefinden farklı olmayacağını biliyor.

Bu Fransız çelişkisi nasıl düzeltilebilir?

Kimse bu sorunun cevabını bilmiyor.

Bir yandan İran'a destek olurken, diğer taraftan uyarı yapıyorsun; Lübnan'ı desteklediğini söylerken gerçek krizi görmezden geliyorsun?

Kimse bunun ne anlama geldiğini de bilmiyor.

Bundan dolayı Macron, Lübnanlıların kendilerine umut getireceğini düşündüğü ilk seferki gibi karşılanmadı.

Bunun yerine onun 'babalığını' halkla iletişim kurmak için dışarı çıkmayan cumhurbaşkanlarının babalığıyla karşılaştırdılar.

Fransa'nın 'silah ambargosu konusunda çekimser kalması ve Lübnan'ın geneli tarafından reddedilen Hizbullah'ı tanıması' sonrasında Fransa'nın Lübnanlıların acılarını sömürdüğü ortaya çıktı.

Bundan dolayı ziyareti, efsane Feyruz ve Macide Rumi ile kahve içmenin ötesine geçemedi.

Bu, Macron'un bir koltuğunda iki karpuzu taşımaya yönelik başarısız girişiminin sonucu.

Hüseyin el-Casmi'nin Lübnan halkı hakkındaki görüşüne göre bu oyun, 'hatıraları canlandırmaktan ve sırtı sıvazlamaktan' daha fazlası değildi...

Lübnan'a yardım etmek isteyen kişi, şu anda kartları karıştırmaktan kaçınmalı. Zira ülke, hiçbir şekilde ertelenmeyi kabul etmeyecek bir uçurumun eşiğinde durmakta.

Fransa'da popülaritesini kaybeden Macron'un farkına varmadığı şey, Fransa'nın Lübnan'daki konumunu zayıflattığı ve Lübnan'daki popülaritesini yeniden kullanamadığıdır.

Zira Fransa, diğer Avrupa ülkeleri gibi ABD'deki seçimlerin sonucunu beklemek için sıraya girdi.

Demokratların kazanmasını, ekonomik yaptırım mekanizmasının bozulmasını, İran'ın nefes almasını ve bununla birlikte Avrupa solunun da soluklanmasını umut ediyor.

Oysa Fransa, bölgede Avrupa'nın geri kalanından daha ayrıcalıklı olmasını sağlayan bir mirasa sahip. Ancak Fransa uluslararası rolünü sınırlamayı seçti.

Bağış için düzenlenecek konferans çağrısına çok zayıf bir tepki aldı.

Ortadoğu'ya gerçekçi bir şekilde bakmış olsaydı ve Macron tarafından iyi bir şekilde okunamayan değişkenleri göz önünde bulundurarak bir çıkar dengesi kursaydı, Lübnan'da ve hatta Suriye'de daha aktif bir rol oynayabilirdi.

Fransa sadece Lübnanlılar için değil, İran'ın müdahalesinden etkilenen Arap ülkeleri için de pek çok şey yapabilir ve kazançlı çıkabilir.

Fakat bunun için İran'la olan ortak çıkarları üzerinden değil, daha geniş bir perspektifle bölgeye ve bölgedeki çıkarlarına odaklanması gerekiyor.

Mevcut durum, Arap tarafının Fransa'ya bu bağlantıyı göstermesini ve Lübnanlıların çelişki konusunda bir pozisyona sahip olmasını gerektiriyor ki böylece Macron, İran karpuzunu mu yoksa Arap karpuzunu mu elinde tutacağına karar versin ve her iki karpuzu aynı koltuk altında tutma konusundaki başarısız girişimini durdursun...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU