ABD’li ünlü dilbilimci ve düşünür Noam Chomsky, George Floyd’un öldürülmesinin ardından yaşananları ve Brezilya’da son dönemde Bolsonaro’nun saldırgan çıkışlarını Jacobin’den Michael Brooks’a verdiği röportajda değerlendirdi.
Protestoların daha önce hiç görülmemiş bir takım özelliklere sahip olduğunu belirten Chomsky, Seattle’da protestocuların oluşturduğu “özerk bölgenin” de hayli ilginç olduğunu belirtti.
Öte yandan Chomsky, Bolsonaro yönetimi altında Brezilya’nın “askeri darbenin eşiğine” geldiğini belirtti.
Röportajdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Şu anki protestolara verilen destek Martin Luther King’e verilen desteğin çok ötesinde: George Floyd’un ölümünün ardından gerçekleşen protestolara yönelik akla gelen ilk şey kesinlikle eşi benzeri görülmemiş katılım ve kamu desteği. Eğer kamuoyu yoklamalarına bakılacak olursa, hayret verici sonuçlar görülecektir. Hem Siyahilerin Hayatı Önemlidir hareketine hem de protestolara verilen destek, Martin Luther King’in “Bir Hayalim Var” konuşmasını yaptığı sırada popülaritesinin doruğundayken aldığı desteğin çok ötesinde. Ayrıca daha önceki polis cinayetlerine karşı halkın verdiği tepkinin de çok ötesinde.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Protestolar pek çok farklı bölgeye yayılmış durumda: Bu protestolar belki de en çok Rodney King’in Los Angeles’ta polis tarafından dövülerek linç edilmesinin ardından verilen tepkilere benziyor. Onu neredeyse öldürene kadar dövmüşlerdi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin çoğu herhangi bir ceza almadan salındı. Bir hafta boyunca protestolar düzenlenmiş, 60 kişi öldürülmüş ve protestoları bastırmak için orduyu çağırmak zorunda kalmışlardı. Fakat o protestolar Los Angeles ile sınırlıydı. Protestolar şimdi her yerde.
Önemli değişiklikler yaşanıyor: Ve yalnızca polis cinayetlerine değil, geçmişteki meselelere de karşı çıkıyorlar. Bilinçlenmenin artmasına, 400 yıldır süren korkunç baskıya dair artan bilinç yardımcı oluyor. Bence uzun süredir devam eden yoğun aktivizmin bir sonucu. Örneğin The New York Times, geçen yıl “1619” isimli ABD’deki ırkçılığın tarihine dair bir çalışma başlattı. Bunun gerçekleşmesi daha önce hayal edilemezdi. Bu gerçekten ciddi değişiklikler yaşandığını umduğum birçok göstergeden biri.
Seattle’da protestoculara verilen destek Trump’ı çılgına çevirdi: Seattle’da protestocuların oluşturduğu özerk alan çok ilginç gelişmelerden biri. İnsanları devlet yapılarından ayrıştıran müşterek destek ve dayanışma yapılarının oluşturulması suya erişim, krize neden bu kadar umutsuz biçimde hazırlıksız yakalandığımıza işaret eden daha temel sorunlar gibi belli konularla başa çıkma konusunda hükümetin tamamen yetersiz olduğunu gösterdi. Özerk bölge bu açıdan ilginç bir vaka. Ayrıca Trump’ı ve Fox News’u çılgına çeviren Seattle Belediye Başkanı ve pek çok popüler figürden gelen destek de çarpıcı. Bunun hayatımızı kontrol altına almamız gerektiği ve kendilerini efendi ilan eden yetkililerin ellerine bırakamayacağımıza dair önemli bir tezahür olduğunu düşünüyorum.
Lula döneminde Brezilya saygın bir ülkeydi: Lula da Silva işçi sınıfı kökenli bir aktivistti. Diktatörlük günlerinde önemli bir muhalefet örgütlemeyi ve başkanlık için mücadele etmeyi başarmıştı. Dünya Bankası, Lula’nın dönemini Brezilya ekonomi tarihinin “altın on yılı” diye nitelendirmişti. Yoksulluk muazzam düzeyde azaltılmış, pek çok farklı kesimden pek çok kişi yönetime dahil edilmişti. Muazzam bir başarı. Brezilya dünyanın en çok saygı duyulan ülkelerinden biri haline gelmişti.
Brezilya askeri darbenin eşiğinde: Lula görevden ayrıldıktan birkaç yıl sonra halefi Dilma Rousseff’e karşı yumuşak bir darbe düzenlendi. Lula hapse atıldı. Aşırı sağcı fanatik Jair Bolsonaro başa geçti ve ülkeyi mahvediyor. Brezilya şu an askeri darbenin eşiğinde. Birkaç gün önce ortaya çıkan Bolsonaro çetelerinin parlamento binalarına, Yüksek Mahkeme’ye saldırılarını gösteren görüntüleri izlediniz mi bilmiyorum. Bolsonaro, ailesini araştıran yönetsel birimlerin başkanlarını görevden aldı. Bolsonaro’nun “kimse ailemi düzemeyecek” açıklaması ABD’de yaşananlara epey benziyor. Bolsonaro kendisini Trump’ın bir çeşit klonu olduğunu düşünüyor. Trajedi ve komedi.
Trump tarihin en sabıkalı başkanı: Trump da benzer şeyler yaptı. Yönetsel makamlarda yolsuzluğu ve görevi kötüye kullanmayı inceleyen yetkililerin tümünü görevden aldı. Trump inkar edilemeyecek biçimde tarihin en sabıkalı başkanı. Siyasi tarihte, örgütlü insan hayatına yönelik projeleri yok etmeye kendini tutkuyla adamış böyle bir figür hiç olmamıştı. Bu faşizm değil. Daha önce söylediğim gibi Trump, çok az politik güvenilirliği olan ve ihtişamlı aldanmalara sahip otokratik bir yönetici.
Derleyen: Esra Güngör